Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
"Bu yasalar böyle geçmez, kadınlar izin vermez" şiarıyla biraraya gelen kadın ve LGBTİ örgütleri, TBMM’nin resmi açılış gününde Meclis önündeydi.
Müftülere resmi nikah yetkisi verilmesinin; doğum kaydını yazılı belge yerine sözlü beyanla yapılmasının önünü açan ve yabancılarla evlilikte "genel ahlak" kriteri getiren yasa tasarısına karşı dün birçok şehirde eşzamanlı eylemler yapan kadınlar, bugün de Meclis’in bahçesinde bir basın açıklaması yaptı.
Polis açıklamayı Meclis’in Dikmen kapısı önünde yapmak isteyen kadınlara engel oldu ancak kadın vekillerin de desteğiyle kadınlar Meclis’in bahçesine geçti.
Polisler kadınların elinde tuttuğu “bu nikah kıyılamaz”, “yaşasın kadın dayanışması”, “eşit ve özgür bir hayat için” gibi yazıların bulunduğu mor pankartları indirtmeye çalıştı.
Açıklamaya CHP’den Şenal Sarıhan ve Yıldız Tur Biçer, bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka, HDP’den Meral Danış Beştaş, Sibel Yiğitalp ve Bedia Özgökçe destek verdi.
Ankara Kadın Platformu Sözcüsü Hatice Kapusuz, yasa tasarılarının kadın örgütlerine danışılmadan hazırlandığının ve tasarıların gerekçelerinin bile olmadığının altını çizdi. Kadınların taleplerine ve sorunlarına çözüm üretmeyen bu düzenlemeleri kabul etmeyeceklerini ifade etti.
CHP’li Sarıhan, milletvekilleri ve kadın örgütlerinin bugün gösterdiği dayanışmanın eşitlik mücadelesindeki önemini vurguladı.
HDP’li Danış Beştaş da “Meclis bugün kadınlarla daha güzel. Kadınların renkleriyle, sözleriyle burada olması Türkiye’deki erkek egemen sistemi geriletecektir. Biz kadın vekiller olarak bugüne kadar kadın aleyhine uygulamalara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Türkiye’de kadınların ihtiyacı olan şey müftü nikahı değil, kadınları mağdur edecek yasa tasarıları değil. Hükümet, kadın cinayetlerini durdurmak için irade ortaya koymalı. Müftü nikahıyla 18 yaşından önce evlendirilecek çocuklara çeyiz yardımı yaparak eşitlik sağlanamaz” dedi.
#BuYasalarBöyleGeçmez
100’e yakın kadın ve LGBTİ örgütü, geçtiğimiz günlerde “Bu Yasalar Böyle Geçmez” sloganıyla bir kampanya başlatmıştı.
Kampanya metni şöyle:
Müftülük Yasası olarak bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı bu haliyle geçemez! Çünkü: - Müftülüklere nikâh yetkisi, eşitsizliğin garantisi:Tasarının yasalaşması durumunda evlendirme işlemi için müftülüklerin yetkilendirilmesiyle çoğu kadın evlenmek için olsun, ailede sorun yaşayınca olsun kadın-erkek eşitsizliğini doğal sayan, erkeklerin çıkarına olacak şekilde dini referansları temel alan, kadınların boşanmaması gerektiğini savunan bir kuruma başvuruyor olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal politika alanından ve medeni haklarımızla ilgili konulardan çekilmeli, evlendirme işlemi ve psikolojik danışmanlık için yetkili kılınmamalıdır.
- Çocuk yaşta evlendirme cinsel istismardır; kesinlikle engellenmeli, açıkça suç olarak düzenlenmelidir: Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikte “sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır” şeklinde bir ibare bulunuyor. Aslında bu ibare şu anda yürürlükte olan kanunda da mevcut ve çocukların nüfusa kaydedilebilmesi önemli; ama sözlü beyan cinsel istismarın üzerini örtmenin bir yöntemi haline gelebiliyor. çocuk yaşta evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi ve sözlü beyanın çocukların cinsel istismarının üzerini örtmeye yönelik olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılması bakımından araştırılması şart.
- Muğlak bir ‘genel ahlak’ şartı sadece kadınlara zarar: Anayasa'dan başlayarak pek çok kanunda yer alan sınırları belirsiz "genel ahlak" kriteri hâlihazırda kadın ve LGBTİ+ların hayatlarının her alanında insan haklarına aykırı yaptırımlarla karşılaşmalarına neden oluyor. Zaten evlilik yoluyla vatandaş olmak için “evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama” ve “kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme” şartları hâli hazırda kadınların aleyhine uygulanırken bir de “genel ahlak” gibi iyice muğlak bir şartın eklenmesi kabul edilemez.
- ‘Soyadında kolaylık’ bile yine eşitsiz: Neden kadınlar evlenirken kendi soyadlarını muhafaza etmek için hâlâ mahkemeye gitmeli? Bu da diğerleri gibi kadınların lehine olacak şekilde kolaylaştırılmalı.
İlgili hak örgütlerine danışılmadan hazırlanan Mağdur Hakları Yasa Tasarısı, içinde bulunduğumuz OHAL yönetiminde tüm hak mekanizmalarının işleyişi neredeyse tamamen durmuş ve yasalardaki muğlaklıklar uygulamada genellikle bize zarar olarak dönerken biz kadınlar aleyhine olacaktır, çünkü: - Şiddetin kadın-erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğunu görmezden gelen bir Mağdur Hakları Yasası, şiddet karşısında kadınları güçlendiremez, şiddetin önünü alamaz: İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınlara özel, güçlendirici ve koruyucu yasal düzenlemeler yapılmadan, bitmek bilmeyen kadın cinayetleri ve şiddet engellenemez. Bu da biz kadınlara, şiddet alanında ve kadınların hakları için yıllardır çalışan kadın örgütlerine sormadan gerektiği biçimde yapılamaz.
- Resmi şikâyette bulunmayana hak ve hizmet yok: Özellikle tasarı kapsamında açılması planlanan ‘cinsel suç mağdurlarına yönelik özel merkezlerdeki hizmetler – ileride mağdur istediği takdirde başlatılacak bir adli süreçte kullanılmak üzere delil toplayarak – savcılığa ifade vermek zorunda bırakılmadan, yani bir soruşturma veya kovuşturma olmadan da sağlanmalı. Ayrıca sayılan suçlar kapsamına girmeyen ama kadınların hayatını etkileyen taciz, ısrarlı takip, psikolojik şiddet vakaları için de geçerli kılınmalıdır.
- Kadınların can güvenliği erkeklere mali külfetten daha önemsiz olmasın diye çocuk teslim sürecinde kararı kadınlara bırakın: Özellikle teslim adresi ve teslim sırasında bulunup bulunmama kararı, bundan dolayı zarar görebilecek kadınlara bırakılmalıdır. Ayrıca çocuk teslimi için öngörülen süreç geçecek zaman açısından son derece muğlak. Planın ne kadar sürede hazırlanacağı, aile hakiminin onayının ne zaman alınacağı, taraflar plana uymuyorsa zorla yerine getirmenin ne kadar zaman içinde gerçekleştirilmesi gerektiği açıkça belirtilmediği sürece bu, ‘kadınların hayatını zorlaştıran bir yasa daha’ olmaktan öteye gidemez.
- ‘Haksız fiil’ maddesi kadınların maddi yardıma erişimine engel: Mağdurun haksız fiilinin maddi yardımın reddi gerekçesi sayılması şiddete uğrayan kadınların kolaylıkla maddi yardımdan yoksun bırakılması anlamına gelebilir. Haksız fiilin sınırları net bir biçimde belirlenmedikçe kadınların zararına uygulanması engellenemediğinden bu ve tasarıdaki tüm muğlak ifadeler açıkça tanımlanarak tekrar düzenlenmelidir.
Bu tasarılar toplumun yarısı olan biz kadınları doğru ve eksiksiz bilgilendirerek, yararımız için çalışan kadın örgütlerini sürece katarak bizlerle birlikte tartışıp çalışarak hazırlanmıyorlar. Bu böyle oldukça bizim ihtiyaçlarımıza karşılık gelmeyecek, hatta bizleri daha eşitsiz ve güvensiz hale getirmeye devam edecekler. Bunun sonuçlarına katlanacak olan yine - kim olursak olalım veya nasıl hayatlar yaşarsak yaşayalım - biz kadınlar olacağız. Hayatlarımızı belirleyecek yasaların bize sormadan yapılmasına itirazımız var! Eşit ve Özgür bir Hayat için #BuYasalarBöyleGeçmez! |
(ÇT)