Cumartesi Anneleri/İnsanları, 665. defa gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Eylemde açılan “Failler belli, kayıplar nerede?” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ile 23 yıl önce kaybedilen Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi ve Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı İsmail Bahçeci'nin fotoğrafları, kazağı, şiir defteriyle çizmiş olduğu karikatürleri bırakıldı.
Eylemde ilk olarak konuşan İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci, devletin bugüne kadar ağabeyinin kaybedilmesini inkar ettiğini dile getirerek şöyle konuştu:
"Bugüne kadar burada bir çok kez eylem yaptık. Hiçbir şekilde ağabeyime ulaşamadık. Devrimci kişiliği ve önderliği vardı. Bize kazağı, karikatürleri ve şiirleri kaldı. 15 yaşında oğlum var. Adını İsmail koydum. Sesimiz sadece burada yükseliyor. 665 haftadır burada oturuyoruz. Buradan 15 yıldır iktidar olan AKP'ye şu soruyu soruyorum: Biz daha burada ne kadar oturacağız? 15 yıldır iktidarsınız. Faili meçhullerin failleri belli. Mehmet Ağar'ı, Tansu Çiller'i ne zaman konuşturacaksınız? Katiller yargı önüne çıkarılana kadar, karda, kışta burada akıbetlerini sormaya devam edeceğiz”.
Bahçeci'nin ardından İnsan Hakları Derneği Gözaltına Kayıplara Karşı Komisyon'unun haftalık basın açıklamasını Cumartesi Anneleri/İnsanları'ndan Meryem Bas okudu.
"İnkar edilen insanlarımızın hakikati için Galatasaray'dayız"
“Gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen insanlarımızın hakikatini yaşatmak için Galatasaray’dayız” diyen Bas şöyle konuştu.
“Galatasaray’dayız çünkü; Türkiye’de kamu otoritelerinin eylem ve işlemleri, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygıya dayanmıyor. Devlet, geçmişte yaşanmış ağır insan hakları ihlallerinin yarattığı travmaları, adaletsizlikleri gidermek için Anayasa’dan ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyor.
“665 haftadır Galatasaray’dan kamuoyuna sesleniyoruz; İnsan haklarınına dayanan demokratik bir rejim ancak geçmişin suçları ve hakikatleri ile yüzleşip hesaplaşmaktan geçer. Geçmişin hakikatini reddetmek, geçmişin suçlarını cezasız bırakmak bugün de aynı suçları işleme niyetinin ifadesidir.
"665 haftadır Galatasaray’da oluşumuz; insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti değerlerine dayanan bir siyasal kültür ve sistem talebidir. İnkara ve cezasızlığa karşı hakikat ve ceza adaleti talebidir.”
İsmail Bahçeci nasıl kaybedildi?665. haftamızda 23 yıldır varlığı inkar edilen, failleri ve sorumluları cezasızlıkla korunan İsmail Bahçeci’yi unutmadık diyerek buluştuk. İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. 1993 yılından itibaren polis tarafından aranmaya başladı. Bahçeci Ailesinin Avcılar’daki evine polis baskınlar düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrıldı. Kardeşi İsmail’e acil durumlarda kendisine haber ulaştırması için bir arkadaşının işyeri telefonunu verdi. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi. 24 Aralık’tan sonra Bahçeci Ailesinin evine bir daha polis baskını yapılmadı. Kardeşinin İsmail’e telefonunu verdiği arkadaşının işyeri polis tarafından basıldı. “Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı” denilerek işyeri sahibi gözaltına alındı. Gözaltına alınan M. Y.’nin de içinde olduğu bazı kişiler emniyette sorgudayken “Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz”diye tehdit edildiklerini açıkladı. Fatma ve Şehmus Bahçeci, devletin her kademesinde oğullarını aradı. Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel onların randevu talebini kabul etmedi. Görüştükleri İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu, İsmail’in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söyledi. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe de, “Dua edin de oğlunuz polislerin elinde olsun. Araştırıp size haber vereceğim." dedi ama aileyi hiç aramadı. Milletvekili Mahmut Alınak 24 Ocak 1995 tarihli oturumda yaptığı konuşmada, “İsmail Bahçeci’nin annesi ‘Çocuğumu istiyorum!’ diye feryat ediyor. Bu feryadı ben buraya taşıyorum. Bu insan gözaltında kaybolmuştur, bu insan bulunmalıdır.” diyerek İsmail’in gözaltında kaybedilişini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirdi. İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdılar. Ancak İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi. Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı. |
Baş açıklamasını şöyle bitirdi:
"23 yıldır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu İsmail Bahçeci'nin kaybedilmesinden sorumludur.
"Başbakanlığını Tansu Çiller, İçişleri Bakanlığını Nahit Menteşe'nin yaptığı 50. DYP - SHP Hükümeti ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel İsmail Bahçeci'nin gözaltında kaybedilmesinden sorumludur.
"İsmail Bahçeci’nin akıbeti açıklanıncaya kadar, bu dosyada ceza adaleti sağlanıncaya kadar hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Kaç yıl geçerse geçsin İsmail Bahçeci’yi unutmayacağız!"
Yapılan açıklamanın ardından tutuklanan ETHA muhabirleri İsminaz Temel ile Havva Cuştan'ın Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevinden gönderdiği mesaj okundu. (EA)
Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı