Haberin İngilizcesi için tıklayın
Marmara Üniversitesi gazetecilik bölümü öğrencileri İbrahim Hakkı Eren ve Mert Soydan, 20 Kasım’da sabaha karşı 02.00 sularında evlerine yapılan baskınla gözaltına aldılar. Üç gün süren gözaltının ardından, pankart asmaktan sorumlu tutularak tutuklanmaya sevk edildiler ve hakimlikten adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.
Eren ve Soydan’a haftada iki gün karakolda imza atmak şartının yanında üniversitedeki boş dersler de dahil her derse ve sınava zorunlu olarak girme adli kontrolü verildi. Bu adli kontrole göre, yoklamalarda yok yazılmamaları gerekiyor.
“Demek ki eğitim, ceza olarak görülüyor”
Öğrencilerden İbrahim Hakkı Eren verilen adli kontrolün hayatına nasıl etki ettiğini şöyle anlattı:
“İlginç olan okula gitmenin bir ceza olarak uygulanması. Demek ki eğitim, hukuk sistemi tarafından bir ceza olarak görülüyor. Bugün üniversiteler zaten her politik özgürlüğün engellendiği, bilimsel eğitimi savunan öğretmenlerin KHK’larla ihraç edildiği, sivil polis ve ÖGB’lerin yığınağı olmuş bir vaziyette. Sistem bize üniversiteleri de kendi hapishanesi haline dönüştürdüğünü gösteriyor. Buna bir de okula gitme adli kontrolü ceza olarak eklendi.”
“Çalışmak zorundayız ama okula geliyoruz”
Eren, çalışmak zorunda olduğunu ancak adli kontrol nedeniyle bunu yapamadığını aktardı:
“Eğitimin niteliksizliğinden dolayı dersler genellikle boş oluyor ve öğrenciler okula gelmek yerine işe girip çalışıyor. Biz de çalışmak zorundayız ancak haftada 6 gün denetim altında olmak işe girmemizi engelliyor. Bu durum bana okulu bırakayım diye bile düşündürttü.
“Genelde ders diye boş sınıfa gidiyoruz. Gidip olmayan dersin olmayan hocasını bekliyoruz, bazen hocaları biz çağırıyoruz. Yoklamaya imza atmadığımız taktirde adli kontrolü ihlal ettiğimiz için tutuklanacağız.
“Çakışan derslerim oluyor, ikisine de aynı anda gidip imza atmam gerekiyor ama bu nasıl mümkün olabilir? Denetimli serbestlik bürosunda çalışanlar bile nasıl böyle bir şey olabilir, diye şaşırdılar. Ailem de tedirgin oluyor, bir kere bile okula gitmesen tutuklanacak mısın, diye merak ediyorlar.”
“Devamsızlık hakkımı bile kullanamıyorum”
Mert Soydan da şunları söyledi:
“Geçenlerde dersim 10.00’daydı. 20 dakika geç kaldım ve gittiğimde ders bitmişti. Hoca ‘Çok kişi yoktu dersi işlemeye de gerek yok’ diyor. Ancak o pozisyonda ben yok yazılmış oluyorum. Daha sonra hocaya imza atabilir miyiz diye mesaj atıyoruz, hoca ‘Olsun gerek yok ben zaten onları sisteme işlemiyorum’ diyor. Bu durumda nasıl bir tavır sergileyeceğiz? Hoca sisteme geçmeyeceğim diyor ama biz olur da geçerse ne yapacağız diyoruz.
“Perşembe ve pazar günleri karakolda imzam, diğer günler de okulum var. Sadece pazartesi ve cumartesilerim boş oluyor ve şehir dışında yaşayan ailemin yanına gidemiyorum. 7 derse gitmeme devamsızlık hakkımız da var ama bu hakkımızı kullansak ne olacak onu da bilmiyoruz.” (İK/AS)