Geri dönüşüm malzemeleri kullanarak toplumsal sorunlara dikkat çeken Gizem Yoğurtçu, evinin bir odasında yaptığı eserleri sergi salonları kapalı olduğundan sanal olarak sergiledi. Sergi, önümüzdeki aylarda Edremit ve Didim’de dışarı taşınacak.
Balıkesir Edremit’te yaşayan Gizem Yoğurtçu, pandemi sürecinin verdiği tükenmişliğin üzerine giderek bulunduğu koşullardan üretim için yeni bir ortam yarattı.
Geri dönüşüm malzemeleri kullanarak erkek şiddeti, çocuk istismarı ve intihar eden müzisyenleri konu alan eserler meydana getirdi. Pandemi sürecinde tamamlanan sergi, salonlar kapalı olduğundan Yoğurtçu’nun sosyal medya hesabından meraklılarıyla buluştu.
Yoğurtçu, eserlerin konularını ise yaşanmış hikayelerden esinlenerek ele aldı.
"Acılar Bütün Çıplaklığıyla Görünmeli’’
Gizem Yoğurtçu, sergisinin öyküsünü Bianet ile paylaştı ve şöyle dedi:
"Başlangıçta aklımda bir sergi fikri yoktu, yalnızca kadın bedenleri yapmaya başladım. Kadına şiddet yalnızca fiziksel şiddetten ibaret olmadığından şiddetin psikolojik ve cinsel yönlerini de anlatmak istedim. Kadın kadının düşmanı değil yurdudur, yaslanabileceği bir dağdır. Kadınlara en büyük desteği yine biz kadınlar vermeliyiz.
"Bu nedenle ana temam kadın. Sergiyi dışarıya taşıdığımızda Yörük kadınlarına ait bir simge olan mor cepken de sergileyeceğim. Çocuk konulu eserlerimi mülteci çocuklar başta olmak üzere tüm çocuklara ithaf ettim. Kendi dinlediğim ve kendi yaşadığım hikayeleri biriktirip birleştirdim.
"Ayrıca sergide Süryani ve Ezidi kadınların yaşadıkları acıyı anlatmak adına onlara adadığım bir çalışma da mevcut. Bazı eserleri kadın memesi şekli vererek yaptım. Eserlere kıyafet de giydirebilirdim ama acıların bütün çıplaklığıyla görünmesini istedim. Sergimi bana gücünü ve cesaretini miras bırakan anneme adadım.’’
İntihar eden müzisyenler ana temalardan
Sergide dikkat çekilmek istenen konulardan biri de intihar eden müzisyenler. Yoğurtçu serginin hikayesini anlatırken şöyle ekledi:
"Kadın ve çocuk konuları yanında intihar eden müzisyenleri de ele almak istedim. Benim annem intihar etti, o yüzden intiharın ne demek olduğunu ve sonrasında bıraktığı acıyı çok iyi biliyorum. Annem öldüğünden beri unutmadığım tek şeyi yüz ifadesi, yüzünün son görüntüsü oldu.
"Bu sebepten müzisyenlerle ilgili de yavaş yavaş silinen yüzleri kullanmak istedim. Geçimini yalnızca müzik yaparak karşılayan insanların ekmeğini elinden almak ‘Ben sanatı sevmiyorum, sen de sanatçıysan ölebilirsin’ demek oluyor. İdeolojik bir savaş veriyoruz. Yine sergi salonları birçok yer açıkken keyfi şekilde kapalı tutuldu ve pandemide en büyük kilit sanata vuruldu. Sağlık bahanesiyle sanata kilit vurulması akıl sağlığımızı kaybetmeye kadar gidiyor. Bu tamamen sitemin kendisine muhalif olan insanlara dayattığı bir durum.’’
"Pandemide tüketirken üretmeye başladım"
Yoğurtçu, pandemi koşullarında üretmek üzerine şunları söyledi:
"Pandeminin başında doğum yaptım. Her gün yüzlerce insanın ölüm haberini alıyorduk. Ülke yarı açık bir hapishaneye çevrilmişti. Bizi köşeye sıkıştırmalarına karşı sesimi çıkartmam gerektiğini düşündüm. Uzun süre kendime dair hiçbir şey yapmadım ve tükendiğimi hissetmeye başladım. Sonra silkelenmem gerektiğini fark ettim. Koşullar zor olsa da aklımı ve zihnimi diri tutmaya çalıştım.
"Tek sağlıklı olabildiğim an üretebildiğim an, böyle nefes alabiliyorum. Üretmek insanı dinç tutuyor. Pandemi beni tüketirken üretmeye başladım. Bebekle ilgilenirken çalışmak çok zordu. Örneğin tam alçı ve boya içindeyken ağlayabiliyordu ve her şeyi bırakmam gerekiyordu. Yorucu oldu ama önemli olan da zaten bu zor şartlarda başarabilmekti.’’
Yoğurtçu, eserlerini yaratırken malzeme satın almak yerine elindeki malzemeleri dönüştürmeyi tercih ediyor. Uzun zamandır geri dönüşümle ilgilenen sanatçı şöyle diyor:
"Eskiden hazır malzemeler satın alıyordum. Sonrasında kendim seramik hamuru ve kağıt hamuru alternatifleri yapmaya başladım. Boyam bittiğinde dışarı çıkıp alamıyorsam kahve kullandım. Alçım bittiğinde tutkal kullandım. Sokağa atılmış koltuklardan çıkan plakaları pano olarak kullandım. Hazır beden de kullanabilirdim ama sıfırdan kendim üretmeyi seviyorum. Kendim şekil vermek dokunmak ve hissetmek istedim. Eldeki malzemelerle üretince beyin jimnastiği yapıyor ve yeni ürünler tanıyarak neyi nerede kullanabileceğimi keşfediyorum.’’
Sergi, önümüzdeki aylarda önce Balıkesir’in Edremit ilçesinde ardından da Aydın’ın Didim ilçesinde dışarı taşınarak herkesin katılımına açık olacak.
(İK/EMK)