Bir kişi yerine iki kişiyi konuk ediyoruz bu kez "Kitapların Arasından" sayfalarına. İlgi alanları, düşünceleri, deneyimleri öylesine benzer ki, ikisiyle birlikte konuşmak zaman zaman tek kişiyle konuşmak gibi oluyor.
Yüksek öğrenim yıllarından başlayarak aynı ortamlarda bulunan, ortak ilgilerden kaynaklanan bir dostluğu paylaşan İlker Gazioğlu ve Özgür Aslan, yaklaşık on yıldır profesyonel alanda çizerliklerini sürdürüyorlar.
Çize Çize Okumak
Her ikisi de ilkokul yıllarında başlamış resim yapmaya. Özgür, "ilkokulda Türkçe Kitabı'nın üstüne resim çizerek başladım çizerli-ğc" diyor gülerek. Orta Öğrenim boyunca da sürdürmüş bu işi.
Çizimlerle bezediği ders kitaplarından hiç biri elinde değil bugün ama kitaplarını elinden alan bazı lise arkadaşlarının onları hâlâ sakladığından söz ediyor. "İstanbul'a gittikçe görüştüğüm arkadaşlarım bana gösteriyorlar o kitapları" diyor.
Kitapların üstüne çizdiği resimlere gösterilen bu ilgiye karşın Özgür, resim derslerinde ödevlerim yaptığı arkadaşlarının kendisinden daha iyi notlar aldığını söylüyor.
İlker de resim derslerinde çok iyi not almadığını, 7'den yukarı not görmediğini ekliyor. "Çünkü çok standart konulardı" diyor öğrencilere verilen konular için. "Bayram resmi, şu resmi vb."...
Çocukluk yıllarında derslerde çize çize okumayı sürdürürken Milliyet Çocuk Dergısi'ni de izlemekteymiş İlker ve Özgür, iler ikisi de o dergiden çok etkilenmişler.
Çizgi romana merakları o günlerde başlamış. İlker, "Çocukluktan beri çizgi roman çizmek istedim kep" diyor. "Para kazanmak için ders kitapları, çocuk kitaplarına yönelmek zorunda kaldım". *
*
Meslek Seçimi, Hayaller ve Gerçek
Ailelerinin ''Çizim yapma, ders çalış! Ders kitaplarını karalama" uyarıları arasında yüksek öğrenim aşamasına gelen İlker ve Özgür, meslek olarak çizerliği seçince aileleri karşı koymamış.
Trabzon'da doğan ve orta öğrenimini orada tamamlayan İlker, Karadeniz Üniversitesi'nde Resim Bölümüne girmiş. İlkokuldan lise sona kadar İstanbul'da okuyan Özgür ise, Ankara'da Hacettepe Üniversitesi'nin Grafik Bölümünde.
Bir yıl sonra İlker de HÛ Grafik Bölümü ne gelmiş. "Çok fazla bilgim yoktu başka bölümlerle ilgili ama bu bölüme isteyerek girdim" diyor. "Daha araştırmış olsaydım ve. bugünkü aklım olsaydı, Eskişehir'deki Animasyon Bölümü'ne giderdim".
Üniversitenin sonlarına doğru profesyonel yaşamları da başlamış. İlker, Denge adlı bir animasyon şirketinde çizgi film yapmış.
"Bunların yanı sıra çocuk kitaplarıyla ilgili ufak tefek işler yapıyordum. Orman Bakanlığı'nın Sincap adlı dergisine çizgi roman çiziyordum örneğin. Sürekli işler değildi. İlk ciddi iş KÖK Yayıncılığın CD'leri. O zaman Özgür'le birlikte çalışmaya başladık".
Okulda illüstrasyonla ilgili çok önemli bir şey olmadığını, daha çok grafik tasarım ağırlıklı bir eğitim aldıklarını söyleyen İlker ve özgür, "Ne yaptıysak kendimiz piyasada çize çize geliştirdik" diyorlar.
Her ikisi de diploma projesinde fantastik masal kitapları yapmış. Piyasaya iş yaparken çizemediklerini diploma projelerinde çizmişler.
Bugün, yaklaşık on yıldır sürdürdükleri profesyonel çizerliğin yanı sıra yalnızca kendileri için resimler yaptıklarım da söylüyor, "Kendimizi rahatlatmak için özgün resimler yapıyoruz.
Sergi amaçlı değil, kendimiz için. 'Ben ne güzel şeyler yapabiliyorum' demek için... Çok yakın çevremizdeki insanlara, birbirimize gösteriyoruz" diyorlar.
Piyasadaki Kısıtlamalar
Çoğunlukla ders kitapları resimleyen İlker ve Özgür'le, bu tür resimlerde kendilerinden neler beklendiğini konuşuyoruz. "Örneğin çok karikatürize olmasını istemiyorlar. Tarzımızı görmek istemiyorlar." dedikten sonra, bu gibi kısıtlamaların giderek azalmakta olduğunu, ders kitaplarına yaklaşımın yavaş yavaş değişeceğine inandıklarını ekliyorlar.
İlker, "Sürekli ders kitabı resimleyince zaten ister istemez çizgileriniz beklentilerine göre oluyor" diyor. "Ama tabii bu artık benim çizgim öyle oldu anlamına gelmiyor. Gene kendi Özgür çizgilerimle çiziyorum ama ders kitabı çizerken beklenene göre resimleyebiliyoruz"
Özgür, "Gene de birçok resim geri dönüyor Bakanlık'tan" diye ekliyor.
"KÖK'ün Resimli Çocuk Ansiklopedisi'nde daha rahattık. Beş çizer vardı, hepsi de kendi tarzı olan resimleri çiziyordu. Bir de Bakanlık gibi bir kaygı yoktu. O ansiklopedi kala bir referanstır. Hatta bir gittiğim yerde bana o çizimleri gösterip, 'Böyle istiyoruz' filan dediler. Kendi yaptığımız çizimler karşıma örnek diye çıkmıştı".
Günümüzde baskı kalitesinin iyi olduğundan söz ederken, "Ders kitaplarında biraz değer kaybediyor çizimler, ama çok acı olaylar yaşamadık" diyen İlker ve Özgür, bir de bundan sonra ders kitaplarına çizerlerin adlarının yazılmayacağını duyduklarını söylüyorlar.
Onca emek verdikten sonra adlarının yazılmamasının, bir şaka olmasını diliyorlar. Piyasada, basıldığı matbaanın bile adı yazılmışken çizerlerin adının yazılmadığı resimli kitaplara hâlâ rastlandığını da üzülerek belirtiyoruz.
Yayıncıların çizimi yalnız fiyat olarak görüp,"Bu işi 5 milyona da yapan var" gibi konuşmaların azaldığını., yavaş yavaş bunu aşan yayıncılarla karşılaştıklarını söylüyorlar.
Teknikteki Gelişmeler
İlker de Özgür de artık dijital çizim tableti kullanıyor. "Daha doğal sonuçlar elde edebiliyoruz. Düz boyamanın yanı sıra katmanlar halinde çalışabiliyoruz" dedikten sonra okul sıralarında bilgisayarda ilk kez resim yaptıkları günleri anıp son yıllarda teknikte çok büyük ilerlemeler olduğunu vurguluyorlar.
"Evde teknik açıdanyeni denemeler yapıyorum, yeni programlar deniyorum" diyen Özgür, artık eline kalemi almadan resimleme yapmaktan yana olduğunu söylüyor, İlker ise, önce kalemle çizerek işe başlamaktan yana/ Siyah beyaz çizimlerini bilgisayarda renklendirdiğini, kendini öylece daha özgür hissettiğini anlatıyor.
Üç boyutlu illüstrasyon programlarıyla ilgilendiklerini de ekleyen İlker ve Özgür, dünyadaki gelişmeleri izliyor,
"Artık çok değişik tarzda çizimlerle karşılaşıyoruz" diyorlar. En çok Japon yönetmenlerin animasyonlarını beğendiklerini söylüyorlar. "Biz yabancıların işlerini takip ediyoruz ama, biz kendimizi dışarıya tanıtamıyoruz" dedikten sonra Türkiye'de yetenekli çok çizer olduğunu, fakat yabancı illüstrasyon kitaplarına fazla giremediklerini belirtiyorlar.
"Bağlı olduğumuz bir ajans yok" diye yakınıyorlar. Dünya standartlarıyla karşılaştırılınca çok düşük fiyata iş yaptıklarının altını çizen İlker ve Özgür, "O yüzden İnternet aracılığıyla yurtdışında çizim yapacak yer arayışımız da var. O tip işler yapan, İnternet-ten çalışarak yurt dışına çizim yapan kişiler var" diyor.
Çocukluklarından beri resim yapmaktan zevk alan İlker ve Özgür, bu ilgi alanını profesyonel yaşama taşımış olmaktan memnun. Kitap resimleyerek geçen on yıl için "Nasıl geçti anlamadık" diyorlar. Kendileri gibi çizime meraklı ve yetenekli çocukların görsel yayınlarla desteklenmesi gerektiğini, bunun dışında çok yönlendirilmemelerinın daha doğru olduğunu söyleyen İlker ve Özgür "'Su akar, yolunu bulur' derler ya, çocuk cidden bundan zevk alıyor ve bunu yapmak istiyorsa bu yolda devam edecektir" diyor.
"İçimde kalmış bir şeydir" diyen İlker'in, yakın gelecekte gönlünce çizgi roman yapma olanağı ve aklındaki tüm öyküleri çizmeye zaman bulmasını; çalışma yaşamının yanı sıra "Resimli Çocuk Kitaplarındaki Fantastik Karakterler" konusunda lisans üstü öğrenimini sürdüren Özgür'ün fantastik resimler gerektiren kitaplarla karşılaşmasını diliyoruz.
Bunca yıldır resimledikleri kitaplar için "Ellerine sağlık" diyerek.,.
* Serpil Ural'ın söyleşisi Çoluk Çocuk Dergisi'nin Şubat 2006 sayısında yayımlandı.