İnsan Hakları Derneği (İHD), Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) Türkiye hakkındaki izleme kararıyla ilgili açıklama yayınladı.
TIKLAYIN - AVRUPA KONSEYİ TÜRKİYE'Yİ SİYASİ DENETİME ALDI
AKPM, 25 Nisan 2017’de Türkiye’yi siyasi denetime almaya karar verdi.
TIKLAYIN - TÜRKİYE İLE AVRUPA KONSEYİ İLİŞKİLERİNİN 68 YILLIK RESMİ ÖYKÜSÜ
Türkiye, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra da Avrupa Konseyi’nin yaptırımlarına muhatap olmuş, üyelik müzakereleri askıya alınmış ve 1996 yılında da izleme prosedürüne tabi tutulmuştu. Prosedür 2004’te sonlandırılmıştı.
TIKLAYIN - PROF. DR. CENGİZ AKTAR: AVRUPA KONSEYİ KARARI "BATISIZLAŞMA" POLİTİKASININ SONUCU
İHD, “İzleme prosedüründen çıkarılma kararının olumlu etkisiyle Avrupa Birliği ile daha üst bir müzakere sürecine, ‘katılım ortaklığı’ sürecine geçilebildiğini” ifade etti.
“Hükümet, eleştiri sahiplerini suçladı”
İHD’nin açıklamasında, bugünkü sürece nasıl gelindiği şöyle anlatıldı:
TIKLAYIN - “TÜRKİYE ADIM ATMAZSA, AKPM KARARI EKONOMİYİ DE ETKİLER”
“Türkiye, 2015 ve 2016 yıllarındaki ağır insan hakları ihlallerindeki sorumlulukları nedeniyle (devam eden silahlı çatışmalar, sokağa çıkma yasakları, kentlerdeki abluka ve yıkımlar nedeniyle, ifade ve medya özgürlükleri başta olmak üzere daha pek çok konuda…) hem yurt içinde hem de uluslararası kamuoyunda yoğun eleştirilere maruz kalıyordu.
“Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki mevzuat ve uygulamalar nedeniyle eleştiriler artmıştı.
“İHD’nin 14 Nisan’da açıkladığı 2016 yılı insan hakları ihlal raporu ve bilançosu durumun ne kadar vahim olduğunu ve ihlal rekorları kırıldığını gösterdi.
“Hükümet bu eleştirileri ciddiye alıp hatalarından dönmek yerine eleştiri sahiplerini suçlama yolunu seçti. Muhaliflere, akademisyenlere, gazetecilere, muhalif siyasetçilere baskı uygulama yoluna gitti.”
“OHAL, karşı darbe rejimi oldu”
Açıklamada, uygulanan baskılar da şöyle özetlendi:
“OHAL ile birlikte yüz binden fazla insan kamudan ihraç edildi.
“Yüzden fazla gazeteci tutuklandı.
“Milletvekilleri ve belediye başkanları tutuklandı. Onlarca belediyeye el kondu.
“Fabrikalar, bankalar, yazılı ve görsel basın/yayın araçlarına, okul ve yurtlara en kondu; binden fazla dernek-vakıf kapatıldı.
“Hakim ve savcıların nerdeyse yüzde 30’u ihraç edildi, tutuklandı. Siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen kararları veren hakim ve savcılara açığa alma, gözaltına alma, soruşturma açma yaptırımları uygulandı.
“OHAL adeta yeni bir karşı darbe rejimi olarak sürdürüldü.”
“Yeni bir barış süreci” çağrısı
Hükümetin uyarıları dikkate almadığını belirten İHD, bu şekilde üyeliğin tehlikeye atıldığını anlattı:
“Hükümeti defalarca uymamıza ve reformları gerçekleştirmesi için çağrıda bulunmamıza rağmen, otoriter ve baskıcı uygulamalarından vazgeçmedi. Bununla da yetinmedi, otoriter baskıcı uygulamalarını kurumsallaştırma çabasına girdi.
“En son attığı kuvvetler ayrılığı rejimine aykırı anayasa değişikliği adımıyla da bu yolda ısrarcı olduğunu gösterdi.
“Devlet olarak uluslararası sözleşmelere ve protokollere atılan imzalar ve ahde vefa ilkesi unutularak, idam çağrıları yaparak ve yaptırarak Avrupa Konseyi üyeliğini tehlikeye attı.”
İHD “Hükümeti/siyasi iktidarı, bir an önce iç barışı sağlamak için yeni bir barış sürecini inşa etmeye, insan hakları politikalarını düzeltmeye, reformları gerçekleştirmeye, insan haklarına saygı yükümlülüklerini yerine getirmeye” davet etti.
Avrupa Konseyinin amacı |
Avrupa Konseyi Statüsü Sözleşmesi, 1949 tarihli. Türkiye, Statünün 1950 yılından beri tarafı. Belirli zaman dilimine değin Konsey Statüsünü onaylayan ülkeler kurucu vasfını da kazanırlar. Türkiye Statü Sözleşmesini hazırlayan ülkeler arasında yer almamakla birlikte Sözleşmeyi ilk onaylayan ülkeler arasında olduğu için Avrupa Konseyi Kurucuları arasında sayılıyor. Sözleşme’nin 1. ve 2. maddesinde Avrupa Konseyinin amacı, şöyle düzenlenir: “Avrupa Konseyinin amacı, ortak mirasları olan ülkü ve ilkeleri korumak ve gerçekleştirmek ve ekonomik ve sosyal ilerlemelerini kolaylaştırmak üzere üyeleri arasında daha güçlü bir birliğe ulaşmaktır. Bu amaç; ortak ilgi konusu olan sorunların görüşülmesi, ekonomik, sosyal kültürel, bilimsel, hukuksal ve yönetsel konularla insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve daha ileri düzeyde gerçekleşmesi konusunda sözleşmeler ve ortak eylemler yoluyla Konsey organları eliyle izlenir.” |
Hukukun üstünlüğü ve insan hakları vurgusu |
Sözleşme’nin 3. maddesinde Avrupa Konseyi’nin dayandığı temel değerler olarak, hukukun üstünlüğü ilkesine ve insan haklarına vurgu yapılır: “Avrupa Konseyinin her üyesi, hukukun üstünlüğü ilkesiyle yargı yetkisi içindeki herkesin insan hakları ve temel özgürlüklerden yararlanması ilkesini kabul eder ve 1. Bölümde belirlenen Konsey amacının gerçekleşmesinde içten ve etkin bir biçimde işbirliği yapmayı üstlenir.” Hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularında ciddi ve sürekli, yaygın ihlallerde bulunan üye ülkelerle ilgili yaptırımlar ise 8. maddede düzenlenir: “3. madde hükümlerini ciddi biçimde çiğneyen herhangi bir Konsey üyesinin temsil hakları askıya alınabilir ve Bakanlar Komitesi tarafından 7. madde hükümlerine göre çekilmesi istenebilir. Böyle bir üye bu isteğe uymazsa Komite, belirleyebileceği bir tarihten başlayarak bu üyenin Konsey üyeliğinin sona erdiğine karar verebilir.” |
(AS)