Fotoğraf: AA
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 6 Şubat depremlerinin birinci ayında yazılı açıklama yaptı.
“Deprem değil tedbirsizlik öldürür / ‘devlet nerede?’” başlıklı açıklamada, ihtiyaçların halen giderilemediği, ayrımcılık ve nefret söyleminin arttığı ifade edildi:
“Kışın en şiddetli zamanında gerçekleşen ve tahminlere göre 100 bin insanın canına mal olan bir depremden, arama kurtarma, enkaz kaldırma, cenaze defin, kimliklendirme, barınma, güvenlik ve yaşamsal ihtiyaçların tam olarak karşılanmadığı, kayıpların bulunamadığı, depremin yarattığı mağduriyetlere mülteciler ve LGBTİ+’lar özelinde ayrımcılık ve nefret saldırılarının eklendiği tam bir aylık zamandan ve depremin ilk gününden bu yana deprem bölgesinden yükselen ‘burada devlet yok’, ‘devlet nerede’ çığlıklarının halen karşılık bulmadığından, depremi ranta çevirmek isteyenlerin icraatlarından söz ediyoruz.”
“Halk ölülerini, kayıplarını arıyor”
Açıklamada, gelinen durum şöyle değerlendirildi:
“Depreme maruz kalan halk halen sokakta, halen bir yandan sağ kalanları hayata bağlamaya çalışırken diğer yandan ölülerini, kayıplarını arıyor. Bir yandan çocuklarını istismarcıların elinden kurtarmaya çalışırken diğer yandan enkazdan yakınlarının parçalanmış bedenlerini toplamaya, onları bir mezara kavuşturmaya çalışıyor. Çocuklarını, yakınlarını enkazda bulamayanlar kayıp olan yakınları hakkında bir bilgi alabilmek, onları bulabilmek için kapı kapı dolaşıyor.
Yıkım ve ölümler ile ilgili resmi açıklamalar bile bir dehşet tablosunu gösterirken, enkazlar tamamen kaldırılıp gerçek ölüm ve kayıp sayıları ortaya çıktığında, geride kalanların baş başa kaldığı ağır sorunlar görünür olduğunda, çok daha büyük bir dehşetle yüz yüze geleceğimiz ise herkesin malumu.
6 Şubat depremi ile birlikte on yıllardır göz ardı edilen gerçeklerin bütün ağırlığı ile üzerimize çöktüğü, bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini artık kimsenin inkar edemeyeceği bugün, Hatay’dan Elazığ’a İzmir’den İstanbul’a kadar her yerde büyük yeni depremler kapıya dayanmış bulunuyor.
Ancak ülkeyi yönetenler, bu ağır yıkımdaki sorumluluklarını kabul ederek istifa etmeleri gerekirken, halkın can ve mal güvenliği koruyacak tedbirlerden çok seçimleri konuşuyorlar.”
“Derhal gerekli tedbirleri alın”
İHD İstanbul Şubesi, yetkililere şöyle seslendi:
“Depremin büyük bir afete dönüşmesinin nedeni deprem değil, deprem gerçeğini göz ardı eden rant hesapları ve bilinçsiz politikalarla yol verilen çarpık yapılaşma çarpık kentleşmedir. Bu durum, 17 Ağustos 1999 depreminde ve sonrasında da çokça konuşuldu ama hiçbir tedbir alınmadı ve bu gerçek gözardı edildi. Deprem bir kader gibi gösterildi ve üzerine bir örtü örtüldü.
Ancak sonuç ortada; Ülkenin yüzde 95’i fay hattı üzerine kurulu, halkın tamamının can ve mal güvenliği ağır ve yakın tehdit altında ve bu ağır yıkımı engellemek için derhal gerekli acil tedbirleri alın. Depreme uygun tedbirleri almadığınız için sorumluluğunuz altında gerçekleşen ölüm ve yıkımların hesabını verin.
6 Şubat ve devamında yaşanan depremlerden zarar görenlerin barınma dahil tüm gereksinimlerinin karşılanması, enkaz kaldırma çalışmalarının tamamlanması, kayıp kişilerin bulunması ve enkazdan çıkarılıp kimliği meçhul olarak defnedilenlerinin kimliklendirme çalışmalarının hızla tamamlanması için gerekli adımları atın.
Depremdeki ağır yıkımın ve sonrasında işlenen suçların faillerinin tespit edilerek cezalandırılmalarının sağlanması için savcıları harekete geçirin.” (AS)