Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu'nun (FIDH) 38. Kongresi kapsamında düzenlenen Siyasal Dönüşümler ve İnsan Hakları: Deneyimler ve Olası Sorunlar Forumu'nda düzenlenen İfade Özgürlüğü İçin Saygıyı Sağlamak çalışma grubunda İranlı Nobel Ödülü sahibi Şirin Ebadi, Çin'de İnsan Hakları örgütünden Casey O'Connor, Bir Duino İnsan Hakları Hareketi'nden Tolekan İsmailova ile bianet Hukuk Danışmanı Fikret İlkiz konuşmacı olarak yer aldı.
Uganda İnsan Hakları İnisiyatifi Vakfı'ndan Sheila Nabachwa Muwanga'nın moderatörlüğünü yaptığı toplantıda Ebadi İran'da Nokia Siemens şirketinin ülkeye sattığı derin veri analizi (DPI-Deep Packet Inspection) teknolojisi ile muhalefeti gözetlemesine yönelik mücadeleyi aktardı.
O'Connor Çin'de özel şirketlerle beraber çalışarak özel şirketlerle insan haklarını nasıl ilişkilendirdiklerini anlattığı toplantıda İsmailova Müslüman bir eşcinsel karakterin olduğu filmin sebep olduğu gösterileri, ortadan kaldırılmak istenen film festivalini, İlkiz ise Türkiye'deki Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile ifade özgürlüğünü tartıştı.
Ebadi: İnsan hakları ticari çıkarlar için feda edilemez
“İran'da 2009 protesto hareketi başlatılmıştı. O günden bu yana Nokia Siemens'in İran hükümetine sattığı DPI teknolojisi sayesinde muhalefeti gözetleyen hükümet pekçok gazeteciyi cezaevine koymuştur. En son bir gazeteci arkadaşımız şehir dışında saklanırken iyi olduğunu haber vermek için cep telefonunu kullandıktan sonra, bu teknoloji sayesinde hükümet tarafından yakalandı, işkence edildi ve altı yıl hapse mahkum edildi.
“Bundan sonra benim de aralarında bulunduğum pekçok kişi, gazeteci bu teknolojiyı protesto ettik. Tüm bu protestoların ardından Nokia Siemens şirketi İran hükümetinin teknolojiyi ifade özgürlüğünü kısıtlama, muhalefeti susturmak gibi kötü amaçla kullandığını vurgulayan bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şirket insan haklarını engellemek adına kullanılan bu teknolojiyi bir daha İran'a satmayacağını açıkladı. Bu sadece bizim değil tüm İranlıların zaferiydi. Ne var ki bugün bu teknoloji Çin tarafından İran'a sağlanıyor.
“Ancak insan hakları savunucuları olarak şunu aklımızda tutmamız gerekiyor. Biz sadece devletlere karşı değil insan haklarının ihlal edildiği her alana karşı mücadele ediyoruz. Bu yüzden kötü niyetli, vatandaşların telefonlarını dinleyen, elektronik postalarını kontrol eden teknolojilere karşı mücadele etmeli, bu teknolojileri satan şirketleri ise teşhir etmeliyiz. Hiçbir insan hakkı, şirketlerin ticari çıkarları için ayaklar altına alınamaz.”
O'Connor: İfade özgürlüğünü şirketlerin gündemine aldık
“Global Network Initiative (GNI) olarak Pekin Olimpiyatları'ndan hemen önce başladık. Olimpiyatlar döneminde Çin hükümeti pek çok özel şirketle anlaşmalar yapmıştı ama bunlar şeffaf anlaşmalar değildi.
“Biz bu dönemde bir kampanya başlatarak uluslararası toplumun dikkatini Çin'deki insan haklarına çekmek istedik. Ancak bu gizli anlaşmalar ve kapalı toplum yüzünden çeşitli zorluklar yaşadık. Hatta bir dönemde iletişimimiz dahi tümüyle kesilmişti, Çünkü Çin'de tüm iletişim araçları hükümetin kontrolünde.
“Fakat bunun ardından şirketlerle görüşmeye başladık, ortaklıklar oluşturduk. Bugün ifade özgürlüğünü şirketlerin de katılımıyla desteklemeye, şirket anlaşmalarına insan hakları ve ifade özgürlüğü ile ilgili maddeler koydurmak gibi çalışmalar yapıyoruz.''
İsmailova: Geçiş süreçlerinde evrensel değerler korunmalı
“Seçimler yapıldığında cezaevinde, çok kötü koşullar altında yaşıyorduk. Ancak orada da susmadık. Uluslararası film festivali Kırgızistan'da bu koşullar altında oluştu. Çek Cumhuriyeti'nden arkadaşlarımızda ufak bir festival olarak başladık. Ama büyüdük ve o kadar büyüdük ki ulusal televizyonumuz bile bize tam yarım saat ayırdı.
“Ancak geçtiğimiz Eylül ayında ofisimize baskın yapan siyasi polis festivalde bir filmimizde eşcinsel Müslüman bir karakter olduğunu söyleyerek festivali kapatmamızı istedi. Bize yöneltilen suçlama İslamiyet'in değerlerini ayaklar altına almak, değersizleştirmekti. Ama bu tehlikeli bir durumdu. Çünkü radiikal grupların hedefine oturtulduk. Bizden hala filmi çıkartmamızı istiyorlar. İşte bu noktada şunu unutmamak gerekiyor geçiş dönemlerinde evrensel değerleri korumak çok önemlidir. Bizim filmimiz iyi bir film ve festivalimiz de anayasaya uygun.”
İlkiz: TMK kaldırılmalı ya da gözden geçirilmeli
“TMK ilk çıkarıldığı zaman terörizmle mücadele edecek ama demokratik toplum için şiddet içermeyen fikirlerin örgtlenmesine izin verileceği amaçlandığı ifade edilmişti. 1991'de bu kanun çıkarıldıktan sonra terör tanımı tam üç defa değiştirildi.
“TMK'da en sorunlu maddeler terör tanımının yapıldığı 1. madde ile 6. ve 7. maddeler. TMK madde 6'ya göre terör örgütlerinin açıklamalarını ve bildirilerini yayınlamak suçtur ve cezalandırılır. Bu maddeyi değerlendirdiğiniz zaman suçun işlenmesine iştirak etmemiş kişiler de yani yayın sahibi ve yayın sorumlusu da aynı şekilde cezalandırılır. 2009'da yayın sahibi kaldırılsa da yayın sorumlusunun cezalandırılması devam etmektedir. Benzer uygulama terör örgütlerinin faaliyetlerinin yayınlanmasını propaganda sayan madde 7 için de geçerlidir.
“Peki neler yapılması gerekir? TMK'nın kaldırılması gerekir çünkü 2005'te kabul edilen Türk Ceza Kanunu bu anlamdaki tüm ihtiyaçları kapsayıcı nitelikteydi. Eğer kaldırılmaz ise 1. madde, 6. madde ve 7. maddenin yeniden gözden geçirilmesi düzenlenmesi gerekir.”
Toplantı piyanist ve besteci Fazıl Say'ın videosuyla sona erdi. (EA)