Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Bakanlar Kurulu ve siyasi partiler de 12 Eylül davasına müdahillik talebinde bulundu.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Dönemin Başbakanı ve Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de davaya müdahil olması gerektiğini söyledi.
Darbe öncesinde Başbakan olan Demirel, darbenin ardından tutuklanarak Çanakkale'nin Lapseki ilçesindeki Zincirbozan askeri tesislerine götürüldü.
Yedi yıl siyaset yasaklı kaldı, 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile siyasi yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987'de Doğru Yol Partisi (DYP) genel başkanlığına seçildi.
29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar Meclis'e girdi. 20 Ekim 1991'de yapılan genel seçimler sonrasında da, DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin (SHP) bir araya gelerek koalisyon kurduğu 49. Hükümet'in başbakanı oldu.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın görev süresini tamamlayamadan vefatından sonra 16 Mayıs 1993'te Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. 16 Mayıs 2000'de görevini Ahmet Necdet Sezer'e devretti.
MHP de CHP de müdahil
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Büyük Birlik Partisi (BBP), Demokratik Sol Parti (DSP), Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP), Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) da darbenin mağduru oldukları gerekçesiyle müdahillik taleplerini açıkladılar.
Kurum ve partilerin yanı sıra 476 kişi de müdahillik dilekçesi verdi.
12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili, dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davanın ilk duruşması 4 Nisan Salı günü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
Evren ve Şahinkaya'nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Devlet Kuvvetleri Aleyhinde Cürümler''e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına'' çarptırılmaları isteniyor.
"Hükümetin faaliyetlerine son verildi"
Meclis'in müdahillik başvurusunda, "Sanıkların gerçekleştirdiği askeri müdahale ile kaynağını anayasadan almayan yetkiler kullanılarak, TBMM'ye ait yasama yetkisi zor ve güç kullanılarak elinden alındı, Anayasal görevini yapması engellendi" deniyor.
"Bu nedenle TBMM, sanıklara isnat edilen suçun birinci derece mağdurudur."
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da Bakanlar Kurulu adına Başbakan Erdoğan veya yetkilendireceği birinin müdahillik talebini 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ileteceğini açıkladı.
Arınç, "darbe ile hükümetin de faaliyetlerine son verildiğine" dikkat çekti ve şunları söyledi:
"Aslında bu darbeler, hükümetlere karşı da doğrudan yapılmış bir ağır, ciddi eylem olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu davaya müdahil olunması kararı verildi."
"Darbe Demirel'e karşı yapıldı"
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu da 12 Eylül davasına öncelikle, darbe döneminden önceki son Başbakan olan Süleyman Demirel'in müdahil olması gerektiğini, çünkü darbenin en başta kendisine karşı yapıldığını söyledi.
"Davaya müdahillik konusunda asıl başı çekmesi gereken Demirel'dir."
Kuzu, 12 Eylül davasının özünün, kurulu demokratik düzene yönelik müdahaleyle ilgili olduğunu, bu nedenle davaya yalnızca birkaç generalin yargılanması olarak bakılmaması gerektiğini ifade etti.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, partinin avukatları Şenal Sarıhan ve Celal Çelik ile birlikte Ankara Adliyesi'ne gelerek, dilekçeyi Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesine verdi.
Tarhan, "Davaya müdahil olmamızın nedeni, CHP'nin davanın gerçek bir mağduru olması, bu sürecin, bu suçun mağduru olması. Aynı zamanda bir yargılama illüzyonuyla karşılaşmamak için müdahil oluyoruz" dedi.
"Sadece üçü ölü beş generali sorumlu tutarak kaçamayız, kurtulamayız. Gerçek bir yargılama yapılmasını istiyoruz. Darbenin tamamlayıcısı olan zihniyetin yargılanması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun tanıklığını yapmak için davanın içindeyiz."
Haluk Kırcı da müdahil
Bahçelievler'de 1978'de yedi Türkiye İşçi Partili (TİP) öğrencinin katledilmesinin baş sorumlusu olarak hüküm giyen Haluk Kırcı da müdahillik dilekçesi verdi.
Halen bir başka suçtan hükümlü bulunan Kırcı ile Caner Erdinç, Yavuz Arun ve Ziynet Koçel'in verdiği dilekçede, "Müvekkiller sanıkların kirli emellerine alet edilmek istenmişlerdir. Bunların sonucu olarak mağdur edilmişlerdir'' dendi.
Dönemin Ülkü Ocakları yöneticisi olan ve Gazeteci Abdi İpekçi'nin öldürülmesinde ve Mehmet Ali Ağca'nın hapishaneden kaçırılması olaylarında adı geçen Yılma Durak ile BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır da müdahillik talebinde bulunduklarını açıkladı. (AS)