Süleyman Cihan, 29 Ağustos 1981'de gözaltına alındı, İkinci Şube'de gördüğü işkence sonucu yaşamını yitirdi.
31 yıl sonra, kardeşi Ahmet Cihan, 12 Eylül darbesi davasına müdahil olma başvurusunda bulundu.
Ankara Adliyesi önünde açıklama yapan Ahmet Cihan, sadece kardeşinin değil o dönemde birçok insanın işkenceyle öldürüldüğünü, idam edildiğini, yurtdışına kaçmak zorunda bırakıldığını söyledi, "Darbecilerle temelden hesaplaşmaya gitmek gerekiyor. Tüm suç ortakları ortaya çıkarılmalı" dedi.
Cihan'ın avukatı Aydın Erdoğan dilekçesinde, "suçtan zarar gören" sıfatıyla yargılamaya katılma talebinde bulunduklarını yazdı.
12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili, dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davanın ilk duruşması 4 Nisan Salı günü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
Evren ve Şahinkaya'nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Devlet Kuvvetleri Aleyhinde Cürümler''e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına'' çarptırılmaları isteniyor.
Dilekçede, Evren'in idam uygulamalarının eleştirilmesi üzerine "Asmayıp da besleyelim mi?" diyerek idamların siyasi bir araç olarak kullanılmasını savunduğunu hatırlattı.
Evren ve Şahinkaya'nın, Cihan'ın öldürülmesinde "azmettirici" olarak yargılanması istendi.
Mahkeme tüm itirazları reddetti
Darbenin ardından örgüt yöneticisi sıfatıyla ve "Vur emriyle" aranan Süleyman Cihan, 29 Temmuz 1981'de gözaltına alındı. Bunu öğrenen ailesi Emniyet 1. ve 2. şubeler ile Sıkıyönetim Savcısı'na başvurdu.
Gözaltına alındığı inkar edildi. 21 Ekim 1981 günü yargılaması süren diğer sanıkların ısrarlı soruları karşısında, Askeri Savcı, Cihan'ın yakalanırken öldürüldüğünü söyledi. Ailesi cenazesini isteyince, "hüviyeti meçhul" olarak Zindanarkası kimsesizler mezarlığına gömüldüğü açıklandı.
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Selimiye Askeri Savcılığı'nın 1985'teki kararında ise 29 Temmuz'da gözaltına alındığı ve 30 Temmuz'da Gayrettepe'de öldüğü kabul ediliyordu.
Cihan işkencede öldürülmesinin ardından elleri kelepçeli halde 6. kattan atılmış ve "intihar ettiği" iddia edilmişti.
Ölümün ardından düzenlenen tutanakta yanında bulunan güvenlik görevlilerinin ismi yazmıyordu, sadece imzaları vardı.
Ölümü şüpheli bularak soruşturma başlatan savcı, dosyayı Sıkıyönetim Savcılığı'na gönderdi. Sıkıyönetim Komutanlığı Selimiye Askeri Savcılığı da suç hakkında hiçbir soruşturma yapmadan "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi.
Babası Ağa Cihan, bu karara 25 Aralık 1985'te itiraz etti. Askeri Savcı Güner Özer, 8 Ocak 1981'de "etkin soruşturma yapılmadığı" gerekçesiyle itirazın kabulünü talep etse de İstanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, İstanbul'da sıkıyönetim kaldırılmış olduğu için yetkisizlik kararı verdi. Askeri Savcı Hâkim Albay Muhteşem Savaşan'ın yetkisizlik kararına itirazı da Askeri Yargıtay'ca reddedildi.
Savaşan dosyayı Diyarbakır Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkeme de "noksan kalan veya şüpheli olan bir konu bulunamadı" diyerek bu itirazı da reddetti.
Ailesine de işkence yaptılar
5 Şubat 1950'de Dersim'de dünyaya gelen Süleyman Cihan, 1969'da Elazığ Lisesi'ni bitirdi. 1972'de Beser Gündoğan ile evlendi, İstanbul'a, Sanayi Mahallesi'ne taşındılar. İlk çocukları Eylem 1973'te aralarına katıldı.
Okmeydanı'nda bir ilkokulda öğretmenlik yapmaya başlayan Cihan, bu dönemde TKP/ML'ye katıldı. Darbeden sonra aranmaya başlandığı sürede, sekiz yaşındaki kızı ve eşi de 1. Şube'ye alındı, eşi işkence gördü.
Bugün kardeşi adına müdahillik talebinde bulunan Ahmet Cihan da darbenin ardından tutuklanıp Maltepe Cezaevi'ne yollanmış, açlık grevi yapmış ve ailesiyle ancak "açlık grevinden vazgeçirmeleri" için görüşebilmişti.
Müdahillik talepleri artıyor
12 Eylül darbesinden sonra idam edilen Erdal Eren, Mustafa Özenç, Ramazan Yukarıgöz ve Necati Vardar ile işkenceyle öldürülen Zeynel Abidin Ceylan ve Behçet Dinlerer'in aileleri de davaya müdahillik başvurusunda bulundu.
Eren 13 Aralık 1980'de Ankara'da, Özenç 20 Ağustos 1981'de Adana'da, Yukarıgöz 29 Ocak 1983'te İzmit'te, Vardar 13 Mart 1982'de İzmir'de idam edildi.
Altı ailenin avukatı İlyas Danyeli'nin verdiği dilekçede, Eren, Özenç, Yukarıgöz ve Vardar'ın, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede adil bir şekilde yargılanmadığı belirtiliyor.
Dinlerer 13 Aralık 1980'de, Ceylan da 26 Eylül 1980'de gözaltında öldürülmüştü.
İnsan Hakları Derneği (İHD) de 12 Eylül askeri darbesine ilişkin olarak Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan davaya, müdahil olma talebinde bulundu.
Avukatlar Fikret İlkiz, Eşber Yağmurdereli, Ergin Cinmen ve Haluk İnanıcı 12 Eylül soruşturmasının yürütüldüğü Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na iletilmek üzere bir suç duyurusu hazırladı.
Suç duyurusunda, "12 Eylül darbesinin sorumlularının sadece yargılanan iki general olmadığı" ifade edilerek, diğer sorumlular sıralanıyor ve hepsinin yargı önüne çıkarılması talebi yer alıyor.
Avukat Ahmet Hilmi Feyzioğlu'nun 2 Ekim 1980'de Bursa Emniyet Müdürlüğü'nün 5. katından atılarak öldürüldüğü gerekçesiyle başlatılan soruşturmada ise zamanaşımı sebebiyle takipsizlik kararı verildi.
Öte yandan, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı, Aydın Cezaevi'ndeki işkence olaylarıyla ilgili soruşturma açarak, başvuruda bulunan Cumhur Yavuz'un talimatla ifadesini aldırdı. (AS)