12 Eylül darbesinin ardından işkence görenler ile gözaltında öldürülen, kaybedilen ve idam edilenlerin yakınları 4 Nisan'da Ankara'da görülmeye başlanacak davaya müdahillik talebinde bulunmayı sürdürüyor.
Bugün, idam edilen Serdar Soyergin, gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren, gözaltında öldürülen Satılmış Şahindokuyucu'nun yakınlarının dilekçeleri, Devrimci 78'liler Federasyonu'nun avukatı İlyas Danyeli tarafından Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verildi.
Öldürülen Gazeteci Yazar Abdi İpekçi, Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz ile Yazar ve Sosyolog Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil'in aileleri de 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili açılan davaya müdahil olmak için dilekçe verdi.
Dilekçede, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde gerçekleşen İpekçi, Öz ve Tütengil cinayetlerinin, toplumu kaosa, iç çatışmaya sürükleyerek ülkeyi yönetilemez hale getirip, askeri darbeye zemin hazırlamak ve yönetimi ele geçirmek amacıyla işlendiği ileri sürülüyor.
12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili, dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davanın ilk duruşması 4 Nisan Salı günü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
Evren ve Şahinkaya'nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''Devlet Kuvvetleri Aleyhinde Cürümler''e ilişkin 146. maddesi ile 80. maddesi uyarınca ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına'' çarptırılmaları isteniyor.
"Öldürüp intihar etti dediler"
Serap Soyergin, dilekçesinde, kardeşi Serdar Soyergin'in "darbeden sonra yapılan hukuk dışı yargılama neticesinde idam edilerek, öldürüldüğü" ifade edildi.
Nergiz Şahindokuyucu da eşinin 15 Mart 1981'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'nce gözaltına alındığını belirtilerek, "Emniyet önce gözaltına aldıklarını reddetti, 18 Mart'ta da Emniyet'in 6. katından aşağı atlayarak intihar ettiği söylendi" diye yazdı.
Faruk Eren'in dilekçesinde de kardeşi Hayrettin Eren'in 21 Kasım 1980'de İstanbul
Saraçhane'de gözaltına alındığı ifade edildi:
"Gözaltına alındığına dair Karagümrük Karakolu'nda gözaltı kaydı vardı. Kardeşim gözaltında kaybedildi. İşkence yapılarak öldürüldü ve ailesinin bilgisi dışında gömüldü. Ailesinin yaptığı başvurular, 'Gözaltında böyle biri yok' denilerek reddedildi."
"Ölmesin diye tahliye ettiler"
Işılay Karagöz de verdiği dilekçede, memurluk yaptığı Artvin'de merhum eşi öğretmen Enver Karagöz ve ablası Emine Kaya ile birlikte 12 Eylül 1980'de gözaltına alındığı, Artvin Öğretmen Okulu'nun bodrumunda "buzdolabı" olarak kullanılan soğuk odalarda 45 gün işkence gördüklerini anlattı.
Enver Karagöz'ün daha sonra götürüldüğü Erzurum'da da 75 gün ağır işkenceye maruz kaldığı bildirilen dilekçede, boğazına dökülen kaynar su nedeniyle Karagöz'ün gırtlak kanserine yakalandığı belirtildi.
"Karagöz 40 kiloya düştü, sesini ve dişlerini kaybetti, boğazından beslenmekte zorlandığı için midesinden beslenmeye başladı. 3,5 yıl hapis yatan Karagöz, cezaevinde ölmemesi için tahliye edildi. Tedavi olmak için gittiği Almanya'da hayatını kaybetti."
"Üç cinayetle darbe ortamı hazırlandı"
Milliyet gazetesinin genel yayın yönetmeni ve başyazarı olan İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka'daki evinin yakınlarında aracındayken Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü.
Ankara'da Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan Öz, kontrgerilla ile ilgili araştırma yapıyordu ve Özel Harp Dairesi yetkilileri hakkında dava açma aşamasındaydı. 24 Mart 1978 sabahı adliyeye gitmek için otomobiline binerken silahlı saldırıya uğradı.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Tütengil de 7 Aralık 1979'da evinden üniversiteye giderken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti.
Verilen müdahillik dilekçesinde, İpekçi'nin öldürülmesinin basın camiasında, Tütengil'in öldürülmesinin akademik çevrede, Savcı Öz'ün öldürülmesinin ise yargı mensupları arasında "derin bir güvensizlik" sonucu doğurduğu ileri sürüldü.
"Bu üç cinayetle darbe şartları olgunlaştırıldı. Bu bakımdan 12 Eylül darbesini gerçekleştiren şüphelilerin eylemleri ile müvekkillerin öldürülmesi arasında açık ve net fiili ve hukuki irtibat bulunuyor."
"AİHM başvurusu kabul edildi"
"Dev-Yol Ana Davası" olarak adlandırılan Sıkıyönetim 1 Nolu Askeri Mahkemesi 1882/50 Esas numaralı dosya kapsamında yargılanmış olan Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir, Tayfun Mater, Sedat Göçmen, Ali Alfatlı, Bülent Forta, Akın Dirik adına avukatları Halis Yıldırım ve Sabri Kuşkonmaz da 30 Mart'ta 12 Eylül davasına katılma dilekçesi verdi.
Avukat Yıldırım konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "İktidar figürleri değişse de, temelde egemenlerin iktidarı 12 Eylül öncesinde, 12 Eylül'de, sonrasında ve şimdi de değişmedi, değişen kişiler ve yöntemler" dedi.
Müvekkillerinin ağır işkenceler gördüğünü ve uzun yıllar tutuklu kaldıklarını söyleyen Yıldırım, Müftüoğlu'nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulunduğunu ve başvurunun kabul edildiğini ifade etti. (AS)