Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), 15 Ekim’de gerçekleştireceği olağanüstü büyük kongrede, isim değişikliği, eş genel başkanlar, parti yönetimi ve politikalarında önemli bir değişikliğe gitti.
Büyük değişimin yaşandığı kongrede Yeşil Sol Parti, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) adıyla, Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın eşbaşkanlığında yola devam etme kararı aldı.
HEDEP eş genel başkanları kimdir?
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz - Hakan Yalçın’ın sorularını yanıtladı.
"Kürt halkı bedellerle, ölümle sınandı"
2003 yılında DEHAP Genel Başkanlığı görevini üstlendiniz. Bugün aynı siyasi geleneğin partisi olan HEDEP Eş Genel Başkanı seçildiniz. Siz de partileriniz de birçok badire atlattı. Tasfiye politikası mı direniş mi kazandı?
Bu sorunuza bir üzüntümü dile getirerek başlamak istiyorum. 1989 yılından beri Kürt sorununun demokratik çözümü için kurulan bütün siyasi partilerimizde yer alarak çözüm için çaba sarf edenlerden biri oldum. Bu mücadele ve kendimizi anlatma süreci çok uzun sürdü, zaman zaman çözüme yaklaştığımız oldu ama daha çok Kürt halkı topyekûn, büyük bedellerle, ölümle, kayıplarla sınandı.
Haklılığın verdiği güç vazgeçmememizi sağlasa da bu süreçte görüyoruz ki yılgınlık değil, daha büyük bir direnç göstererek mücadeleyi örmemiz gerekiyor. Tamamen umutsuz ve kazanımsız bir mücadele değildi tabii ki, haksızlık etmeyeyim. Artık kart kurt değil, Kürt gerçekliği var, geçmişte partiye bina bulamazken, geldiğimiz aşamada bugün partimiz hem Türkiye’nin dört bir tarafında hem de dünya siyasal zemininde önemli bir konumda duruyor.
Bu da gösteriyor ki; sistemin baskıları, yok saymaları tasfiye çabaları sonuçsuz kalmıştır. Tüm engellemelere rağmen en ücra köydeki emekçiye ulaşıyor, kendimizi anlatıyoruz. Bunu sadece biz söylemiyoruz, partimiz Türkiye siyasetinde bir denge konumundadır, bir anahtardır.
HEDEP kongre notları
"Umudu yeşertmek boynumuzun borcu"
Yeni bir isimle, yeniden yapılanan bir parti olan HEDEP ile yola devam ediyorsunuz. İktidarın baskılarının arttığı, Meclis işlevinin tartışıldığı, pek çok Kürt siyasetçinin tutuklu olduğu, kazandığınız belediyelere kayyımların atandığı bir dönemde HEDEP nasıl bir siyaset hattı inşa edecek, nasıl bir muhalefet yürütecek?
Evet, Meclis kıymetli bir zemindir ve orada sayısal olarak çok olmak kıymetlidir. Ama bizim siyaset anlayışımız için tek zemin Meclis değildir. Meclis bugün insanların çok konuşup ama asla sonuç alamadıkları bir yere evrilmiş durumdadır. İşlevsizliğin en üst seviyesini yaşıyor. Biz mücadeleyi daha çok halk ile sokakta mücadele edenlerle yapan ve buradan sonuç almayı, burada demokratik bir basınç oluşturmayı, dönüştürmeyi, değiştirmeyi esas alan bir anlayışa sahibiz.
Dolayısıyla Meclis’e bakarak bir hat oluşturmuyoruz. Yeni dönemdeki tavrımızı da daha çok alanlarda halkın içinde ve halkla beraber ilkesine bağlı kalarak öreceğiz. Kürtlerin dil, kültür ve kimliğinden dolayı uğradığı ayrımcılık ve haksızlıklara yönelik talepleri, Alevilerin inançlarını serbestçe yaşama hakkı, kadınlar, gençler, feministlerin eşitlik talepleri, yok edilen, ranta açılan doğanın mücadelesi, işçinin, emekçinin, yoksulun insanca yaşayacak koşullar talebi bizim de talebimizdir. Umudunu yitiren gençlerin umudunu yeniden yeşertmek boynumuzun borcudur.
"Türkiye'nin Rojava'yı tanıması yararınadır"
Kongre konuşmanızda dikkat çeken bir çağrıda bulundunuz. İlk kez Kuzey ve Doğu Suriye’nin statüsünün tanınması için Türkiye’ye çağrı yapıldı. Türkiye’nin kapsamlı saldırılarının sürdüğü bu günlerde yapılan bu çağrısı nasıl okumalı?
Şöyle ifade etmeye çalışayım: Rojava’da yürütülen savaşın Türkiye’ye hiçbir yararı yok. Ekonomik olarak, askeri olarak, uluslararası karşılık ve buradaki Kürtler ile iyi ilişkiler açısından hiçbir yararı yok. Türkiye halklarına hiçbir yararı yok. Devletin savaşa ayırdığı bütçe, ülke ekonomisini de felakete sürüklüyor. Kısaca bütün olumsuz sonuçları Türkiye halkları yaşıyor. Nefret körükleniyor. Şimdi Rojava, Kürtlerin, Arapların ve oradaki farklı inanç ve etnik grupların kendilerine yeni bir yaşamı ördükleri yurttur.
Türkiye’nin orayı tanıması, pozitif rol oynaması Türkiye yararınadır. Rojava ile dostane ilişkiler, Kürtlerin statü elde etmesi, Türkiye’nin faydasınadır. Bu çağrıyla amacım buydu. Türkiye Rojava’nın statüsünü kabul ederse, kendi içerisinde de Kürtlerin sempatisini kazanacak ve bu iktidar belki on yıllar, yüz yıllar sonra sorunu çözen parti olarak tarihe geçecek. Çocuklar ölmeyecek. İnsanlar göç etmeyecek, mülteci olmayacak. Türkiye de demokratik bir iklimin yeniden can bulmasına olanak sağlayacak.
Asıl sorulması gereken soru, Türkiye Rojava’nın statüsünü neden kabul etmesin şeklinde olmalıdır? Kürtler Türkiye için bir tehdit değildir, olamaz; bu topraklarda beraber yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Demokratik ulus diyoruz, demokratik cumhuriyet diyoruz, ortak yaşam diyoruz.
YEŞİL SOL PARTİ'NİN YENİ İSMİ HEDEP
Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan HEDEP'in başkanları
"Sorun belli, talepler belli, muhataplar belli"
Kongrenize PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebi oldu. Sizler de verdiğiniz mesajlarda Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebini dile getirdiniz. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü neden önemli?
Kürtlerin Sayın Öcalan konusundaki hassasiyeti öteden beri biliniyor. Bunun iki sebebi var, birincisi Kürt meselesi artık Türkiye’de herkesi meşgul eden bir meseledir. Bu çözülmedir ve sorunun muhataplarıyla çözülmesi en kalıcı en gerçekçi çözüm yoludur. Bu konuda derli toplu ve empati kurarak Samsunlunun da Amedlinin de Mersinlinin de düşüncesini ve hassasiyetlerini önemseyerek önermelerde bulunan, meseleye derinlikli ve bütünlüklü olarak çare arayan kişi Sayın Öcalan’dır.
Dolayısıyla o sürece dahil edilmeden, Kürt sorununun kalıcı ve demokratik bir şekilde çözülmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Dünya deneyimlerinde de öyledir. Biz orada buna işaret ettik. Sorun belli, talepler belli, muhataplar bellidir. Çözümsüzlük ekonomiyi bozdu, insanlar yaşamını yitirdi, Türkiye uluslararası ve ulusal itibarini yitirdi. Bizim çabamız da sözümüz de bu yitirme ve tükenme halinin son bulması, normalleşmenin sağlanmasıdır. Bu sadece biz Kürtler için değil, Türkiye’deki tüm halklar için çok kıymetli ve değerlidir.
"Yeni Anayasa yapılmasına karşı değiliz"
AKP’li Cumhurbaşkanı bir kez daha yeni Anayasa çağrısı yaptı. Yeni bir Anayasa nasıl olmalı?
Yeni anayasa yapalım diyenler, dün savaş tezkeresini geçiren mevcut anlayıştır, gerçekten bir Anayasa istiyor mu, biz bu konuda net değiliz. Keşke samimiyetlerine inanabilseydik. Keşke söylemleriyle, mevcut uygulamalarıyla doğrulasaydı. Biz yeni bir Anayasa yapılmasına karşı değiliz, ama öncelikle buna zemin oluşturacak adımların atılması gerektiğine inanıyoruz.
Kürdü yok sayan, iradesini hapseden, yıllardır tecrit uygulayan bir siyasi anlayışın demokratik bir anayasa yapabileceğini öngörmüyoruz. Bu konuda en kısa sözü söylüyoruz: Bunun koşullarını oluşturmak gerekiyor ki sizlere inanalım. Önce zemin, sonra en geniş katılımla Anayasa çalışmaları başlamalıdır.
Yeşil Sol Parti'den HEDEP'e: Eş genel başkanlar ve yeni yönetim belirlendi
"Çizgimiz net, demokratik ittifakları benimsiyoruz"
Yeni dönemde bir ittifak politikanız olacak mı?
Bizim çizgimiz net, demokratik ittifakları benimsiyoruz. Özünde ittifak anlayışımız, benimsediğimiz değerler olan demokrasi, adalet, eşitlik ve farklılıklara değer veren çevrelerle yapılır. Baskıya, yoksulluğa karşı mücadele eden, emekçiyle yol yürüyen, her inanca saygı duyan, gençleri, çocukları, kadın yoksulluğunu önemseyen ve bu doğrultuda direnen, velhasıl bu ülkenin sorunlarına gerçekten duyarlı ve dert edinen bütün kesimler bizim ittifak paydaşlarımızdır.
Kürtlerin Türklerin Arapları Alevilerin birlikte olduğu dayanıştığı, güç olduğu değiştirdiği, dönüştürdüğü, birlikte yönettiği, dünyaya örnek olabilecek bir toplum umudumuz var. Ezilen, emekçi, yoksul, kadın, Kürt, Alevi, kısaca öteki olarak konumlanan tüm insanları kapsayacak ve sadece seçimlerde bir araya gelmeyecek bir mücadele ittifakından söz ediyorum.
"Belediyelerimizi kayyımlardan alacağız"
Yeniden yapılanma süreci kapsamında gerçekleştirilen konferans ve çalıştaylarda alınan ve kamuoyuna deklare edilen kararlar var. Genel seçimler için yapılan eleştirileri de hatırlatacak olursak, HEDEP yerel seçimlere nasıl gidiyor?
Yerel seçimler bizim için çok önemli. En ince ayrıntılarına kadar tartışma yürütüyoruz. Halk toplantılarında da çok önemli, çok değerli öneriler ortaya çıktı. Şimdi Merkez Yürütme Kurulu’muz, Parti Meclisi’miz oluştuktan sonra ilk somut çalışma alanımız yerel seçimlere yönelik olacaktır. Kurullarımızda tartıştıktan sonra bir deklarasyonla yerel seçim stratejimizi halkımızla paylaşacağız.
Şu an en net ve taviz vermeyeceğimiz konu, adayların yerellerdeki halkımızın katılımıyla gerçekleşen talepler doğrultusunda şekilleneceğidir. İkincisi başta kayyım atanan belediyelerimiz olmak üzere, bölgedeki belediyeleri kesinlikle alacağız. Üçüncüsü, sadece Kürt illerinde değil, Türkiye’nin metropollerinde de belediyelerimiz olacak. Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim.
Röportajın tamamı için TIKLAYIN
(RT)