1986'da ABD uçaklarının bombaladığı başkanlık konutundan naklen yayınlanan konuşması sırasında bağırıp çağıran Kaddafi protestoculara defalarca "sıçan" dedi ve yönetimine meydan okuyanları ezeceğini ve "idam cezasına" çarptıracağını söyledi.
Ama iki hafta önce Kahire'nin Tahrir Meydanı'ndaki göstericilerin mevzilerine çok daha sıkıca tutunmalarının nedeni de ölümle ve ağır misillemelerle yüz yüze olduklarını idrak etmeleriydi.
Mısır'da Hüsnü Mübarek ve Tunus'ta Zeynel Abidin Ben Ali'nin yaptığı gibi Kaddafi de ülkedeki bütün iletişimi keserek göstericilere karşı güç kullandı.
Tunus ve Mısır'da başlangıçta protestolarda yer almayan pasif yurttaşlar vahşi tepkilerle karşı karşıya kalınca hükümetlerinin karşısına geçtiler.
Tunus ve Mısır rejimlerinin protestoculara karşı şiddetli tepkisi basit reform taleplerinin topyekün değişiklik çağrılarıyla yer değiştirmesine yol açtı.
Mübarek'in Tahrir Meydanı'nda demokrasi yanlısı eylemcilere karşı kullandığı haydutların, at ve develere bindirmiş zorbaların yerini Libya'da Kaddafi'nin yabancı paralı askerleri ve ağır silahlı milisleri aldı.
Tahrir'deki protestoculara civardaki binaların çatılardan keskin nişancılarla ateş açılmasına benzer biçimde Kaddafi de taraftarlarının göstericilere çatılardan, helikopterlerden ve bazı haberlere göre savaş uçaklarından ateş açmasına izin verdi.
Kaddafi ezici bir güç kullanarak, aslında iktidarının meşruluğu iddialarının dayanaklarını kendi eliyle ortadan kaldırıyor.
Kendi halkının isyanını bastırmak için yabancı paralı askerleri meydana sürmesi Kaddafi'nin kendi halkı, hatta kendi askerleri arasında dahi yeterli kamuoyu desteğinin olmadığını gösteriyor.
Tıpkı Mübarek'in son günlerinde olduğu gibi, Kaddafi şimdi rejimine ve ayaklanmayı bastırmak için giriştiği acımasız hamlelere karşı dünyadan yağan kınamalarla neredeyse bütünüyle tecrit edilmiş bir durumda.
"Hala onun safında olan kimi askerler yakında Libyalılara karşı sırf kaba güç ve ağır silahlar kullanmaya devam edemeyeceklerinin farkına varacak ve ona arkalarını döneceklerdir," diyor Kahireli bağımsız Libya'yla ilişkiler uzmanı Khaled Mahmud,
Londra'da yayınlanan Arapça Aşark Alavsad gazetesi yazarı Mahmud, Kaddafi'nin Salı günü yaptığı konuşmada daha da fazla güç kullanma tehditlerinin artık tutacağı bir siyasi yol kalmadığını gösterdiğini söylüyor.
Mahmud bazı bakan ve diplomatların Kaddafi'yi terk etmesinin Libya liderinin büyük olasılıkla askerler tarafından da terkedilmeye başlayacağını gösterdiğine işaret etti. Bugüne değin aralarında Libya'nın Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve UNESCO elçilerinin de olduğu en az on iki Libyalı diplomat istifasını açıkladı.
Mahmud kendisine yakın diplomat ve askerlerin görevden ayrılma dalgasının Kaddafi'nin devrileceğinin en açık işareti olduğunu söylüyor: "O insanları kovmaya alışıktır, onlar tarafından terkedilmeye değil."
"Kaddafi'nin kiralık asker kullanması da gerçekten sarsılmış ve korkmuş olduğu anlamına geliyor. Bunlar halkın arkasında olduğundan emin birinin başvuracağı yollar değil," diye ekliyor Mahmud.
Başka yorumcular da 1969'da darbeyle iktidara gelen Kaddafi'nin komşuları Mısır ve Tunus'ta olanlardan herhangi bir ders çıkaramadığını söylüyorlar.
"Mısır'ın Tunus olmadığını düşünen Mısır rejimi gibi, Kaddafi de Libya'nın ne Tunus ne de Mısır olduğunu düşündü" diye yazıyor, aljazeera.net yorumcusu Süheyl Ganuşi.
"Kaddafi, çok basit ve açık olmasına karşın dersini anlamadı... Hükümdarın işi ülkeyi ve vatandaşlarını korumaktır, onlara karşı bir soykırım başlatmak değil."
Kaddafi'nin öteki iki diktatörün son günlerindeki gibi ülke üzerindeki demir yumruğunun güçten düşmekte olduğuna dair somut işaretler çoğalıyor.
Libya'dan dönen Mısırlı gurbetçilerin verdikleri bilgilere göre Kaddafi'nin askerleri özellikle artık Kaddafi'nin kontrolü altında olmayan ülkenin doğusundaki iki büyük kent, Bingazi ve Bayda'da bir sürü mevziyi ve yüzlerce kilometrelik araziyi terk etmiş durumdalar.
Londra merkezli Libya Al-Yövm gazetesinin verdiği habere göre büyük Varfla aşireti başta olmak üzere üç büyük aşiretin, "oğulları"na karşı işlenen kitlesel cinayetlere son verilmezse rejime karşı "ağır silahlar"ı ellerine alacakları tehdidinde bulunmaları aşiret düzeninin de Kaddafi'ye karşı çalışmaya başladığının bir göstergesi sayılabilir.
Kaddafi ve oğlu Seyfülislam'ın yaptıkları uluorta, tehditkar ve haykıran konuşmalar tıpkı Ben Ali ve Mübarekinkiler gibi iticiydi.
Kahire'nin Tahrir Meydanı'nda toplanan yüzbinlerin istifasını beklediği Mübarek'in uzlaşmaz ve görevden ayrılmama ısrarını dile getirdiği konuşması Mısırlılar için bir şok olmuştu. Şimdi yaygın olarak protestocuları Mübarek'in bu konuşmasının kaynaştırdığı düşünülüyor.
Protestoculara karşı şiddet kullanılmasını protesto için iki gün önce istifa eden Kaddafi'nin Kahire'deki eski Arap Birliği büyükelçisi Abdelmonem Al-Huniy, "Kaddafi için, bardağı taşıran son damla Seyfülislam'ın Libya halkına yönelik küstah, tehdit ve hakaret dolu konuşması oldu" diyor.
Al-Huniy IPS'e "bu konuşma, rejimin kendi halkına karşı koymaktaki ısrarıyla kendi ölüm fermanını imzalaması anlamına geliyor" dedi. (EM/EK)