Batılı güçler Tunus'taki durumdan kuşkulu. Bu Fransızca konuşan Kuzey Afrika ülkesinde iktidar mücadelelerini belirleyen Fransa, Cuma günü Tunus'tan kaçmasından bir saat öncesine kadar sımsıkı Ben Ali'nin arkasında duruyordu.
Fransa Ben Ali'yle, ABD ilgisiz
Fransa Dışişleri Bakanlığı Ben Ali'nin protestoculara yönelik tavizlerini "desteklediğini" açıklamış ama daha fazla özgürlük vermesini istemişti. İşin aslı Fransa halk hareketinin Ben Ali'nin gitmesi talebini duymazdan gelmiş ve meşru lider olarak onu muhatap almıştı.
Amerika Birleşik Devletleri ise bölgedeki başlıca müttefiki İsrail için kritik bir ülke olan Lübnan'da muhalefetin koalisyon hükümetinden bakanlarını çekmesinin ardından hükümetin düşmesiyle meşguldü.
Diğer batılı güçlerin tepkileri çoğunlukla olaylardan duydukları "kaygı"yı açıklamak ve yurttaşlarını Tunus'tan ayrılmaya çağırmak oldu, geri kalanı da yurttaşlarını Tunus'a seyahat etmemeleri konusunda uyardılar.
Bir işportacının intihar protestosuyla başlayan isyan
Bugüne kadar Tunus'ta en az 100 kişi öldürüldü, yüzlercesi yaralandı ve milyonlarca dolarlık hasar olduğu bildirildi.
Ben Ali ülkeyi 1987'den beri yönetiyordu. Bütün diğer batı destekli Arap liderleri gibi, o da ülkesini demir yumrukla, yoğun insan hakları ihlalleri ve yaygın yolsuzluğa yol açarak, demokrasi dışı yöntemlerle yönetiyordu.
Genç işportacı Muhammed Buazizi Aralık ortasında işsizlik ve yolsuzluğu protesto amacıyla kendisini Sidi Buzeid kasabasında yakarak hayatına son verdiğinde Batılı başkentlerden bir tepki gelmemişti. Ben Ali'nin, Buazizi'nin ölümü ardından patlak veren protestoları ezeceğinden kuşku duyulmuyordu.
Kendine güveni henüz sarsılmamış olan Ben Ali başlangıçta kasabadaki ve çevre kentlerdeki protestocuların bütün taleplerini geri çevirdi. Ama protestolar hız kaybetmeden bütün Tunus'a yayıldı.
"Ekmek ve su istiyoruz, Ben Ali'yi istemiyoruz"
Ben Ali Perşembe akşamı TV kameraları önünde halkına seslenirken sarsılmış görünüyordu. 23 yılı aşkın bir süredir hükmettiği halktan "anlayış" göstermesini ve yeni bir sayfa açmasını isterken göstericilere ateş açılması emrinin geri alınacağına söz verdi.
Ama bu, halkı durdurmaya yetmedi. Cuma günü binler, onlarca yıllık zulmün simgesi İçişleri Bakanlığı'na yürüyüşe geçti.
Eylemcilerin çektikleri videolarda el yazması pankartlarla "Ekmek ve su istiyoruz, Ben Ali'yi istemiyoruz" yazdığı görülüyordu.
Cuma günü Tunus'tan geçilen kuşbakışı görüntüler tıpkı 1979'da bir başka batı destekli diktatör ,Şah Rıza Pehlevi'nin devrildiği İran'ı andırıyordu.
Şimdiyse ABD öncülüğündeki batılı devletler İran'ın iddialı ve batı-karşıtı rejimine diz çöktürmeyi ve bir "rejim değişikliği" yaratmayı amaçlayan açık ve örtülü operasyonlar için milyonlarca dolar harcıyorlar.
Batılı güçler halk hareketinin Tunus'tansa İran'da başarılı olmasını isterlerdi. Tartışmalı 2009 seçimlerinin ardından patlak veren İran'daki en son güçlü halk hareketi, Yeşil Hareket, rejimi devirmeye yetmedi.
Protestocuların Batı'ya borcu yok
Tunus halkı Batı'dan böyle bir destek görmüyor. İnternet günlükçüleri Batı'nın kendileriyle ilgilenmesini beklemişlerdi. Ama bir günlükçü, Sami Sami Ben Gharbia, günlüğünde şimdi şunları yazıyor: "Sidi Buzeid, Batı'nın ne olduğunu gösterdi. Demek İran'da rejim değişikliği istiyor ama Tunus'ta istemiyorsunuz öyle mi. O zaman biz de Tunus'u demokratikleştireceğiz, en başta kendimiz."
Her saat başı Ben Ali'den bir taviz kopardıktan sonra onu ülkeden kovan protestocular batıya hiçbir şey borçlu değiller ve batı da kendisine bu devrimden hiçbir pay çıkaramaz.
Geçtiğimiz hafta Başkan Ben Ali üç kabine üyesini görevden almış, Çarşamba günü orduyu hükümet binalarını korumak üzere başkente çağırmış, Perşembe günü aralarında, protestoculara hedef gözeterek ateş emrini verip 60 kişinin ölümüne yol açan içişleri bakanı da olan başlıca adamlarını kovmuştu.
İktidara tutunmak için giriştiği son çabalar sırasında Ben Ali gece sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ama çevrimiçi videolar polisle çatışma ve yaygın protestoların Cuma günü de sürdüğünü gösteriyordu. Fransızca'dan alınma adlar taşıyan megameraketler kepenklerini indirmişlerdi. Sokaklar ve çarşılar bomboştu. Ortalık, sadece maskeli, kalkanlı polislerle, çoğu genç öfkeli protestoculara kalmıştı.
Ben Ali Cuma öğleden sonra kabine ve parlamentoyu dağıttı ve altı ay içinde erken seçim emri verdi. Bir saat sonra ülkede sıkıyönetim ilan etti. Ama iki saat geçmeden Arap TV istasyonları Ben Ali'nin ülkeden kaçtığını haber veriyordu. (EM/EK)