Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 13. Duruşmasının ilk oturumu Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü.
TIKLAYIN - Buldan: İddianameyi Saray hazırladı
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Duruşmaya HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile milletvekilleri, HDP Ankara İl Örgütü, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarının yanı sıra 78’liler Girişimi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Toplumsal Özgürlük Platfotmu (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Büro Emekçileri Sendikası (BES) temsilcileri ile çok sayıda siyasi parti temsilcisi, demokratik kitle örgütü, sivil toplum örgütü üyeleri katıldı. Avrupa Birliği (AB) izleyici heyeti ile bazı Avrupa Birliği (AB) Elçilikleri de izleyici heyet olarak katıldı.
“Bizi tehdit mi ediyorsunuz?”
Mahkeme, bir önceki duruşmada savunma süresini bir güne indirme kararı vermişti.
İlk olarak önceki dönem HDP ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz aldı ve bu karara ilişkin şunları söyledi:
“Siyasi iktidar kimi istiyorsa onu içeri alıyor. Siz bu düzenin adaletli yargıçları olsaydınız derhal tahliye verirdiniz. Ama siz bırakın bunları yapmayı bizi tehdit ediyorsunuz. Ben savunmamı ister bir gün yaparım isterse de bir yıl yaparım. Biz Kürt sorununa barışçıl çözüm dediğimiz için buradayız, barışı, demokrasiyi savunduğumuz için buradayız.
“Biz bunu çok konuştuk ama siz bu mahkemede hukuksuzluk yapıyorsunuz. Haksızlık demiyorum. Hukuksuzluk diyorum. Siz başından beri ters işlem yapıyorsunuz. Müşteki ve tanık dinlediniz. ‘Eğer savunma yapmayacaksanız susma hakkınızı kullanmış sayılacaksınız’ diyorsunuz. Siz ne demek istiyorsunuz? Bizi tehdit mi ediyorsunuz?
“Siyasi iktidar da bir gün yargılanacak”
“Sizden önceki mahkeme başkanı çete üyesi çıktı. Siz bizi 37 kişinin ölümünden sorumlu tutuyorsunuz ve savunmamızı kısıtlıyorsunuz. Sizin de içinde olduğunuz heyete iddianameyi geri göndermenizi istedik. Bütün bu olanların sorumlusu olarak HDP’yi gösteriyorsunuz. Ülkeyi biz mi yönetiyoruz da tüm sorumlusu biziz?”
“Müzakere süreci bitti, Sayın Öcalan tecritte tutuldu, HDP'liler yargılandı. Bir kez daha söylüyoruz; bu ülkede Kürt Sorunu çözülmeden demokrasi gelmesi mümkün değildir. Tarihten bu yana kim Kürtlerle ittifak kurmuşsa kazanmıştır. Bakın Kurtuluş Savaşı’nda, Malazgirt’te Kürtler ittifak kazandırdı. Çözüm sürecinde yine ülke kazandı.
“Biz hala gelecek için umutluyuz o yüzden mücadele ediyoruz. 6 yıldır cezaevindeyim. Siz sanıyor musunuz ki korkumuz var. Tek korkumuz halkımızın başına bir şey gelmesi. Siyasi iktidar da bir gün yargılanacak ama onların başı dik olmayacak. Onlar IŞİD ile ittifak yaptılar. Şu an saklasalar da bu böyle.
“Bu dava IŞİD’i koruma davası”
“Bu dava Kobanî halkıyla dayanışmanın yargılandığı davadır. IŞİD’i koruma davasıdır. Savunma hakkımın kısıtlanmasını kabuk etmem mümkün değildir. Savunmamı ne kadar yapacağıma siz karar veremezsiniz.
“Özgürlüğü elinden alınan da sizsizin ama biz düşünsel olarak sizden daha özgürüz. En azından kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz. Bu yanlış kararınızdan dönün. Savunmamızı sınırlandırmayın. Neden savunma hakkımızı sınırlandırıyorsunuz? Bunu kabul etmek mümkün değil ama bunu neden yaptığınızı biliyoruz.
“Hukuksuzluk yaptığınızın farkındasınız. Ama hukuksuzluk hukuksuzluktur. Bir yerde hukuksuzluk yapıyorsanız her yerde yapıyorsunuz demektir. Bahtiyar Çolak’ı unutmayın. Hukuksuzluk yaptı o da.”
“Yargılıyorsunuz ama bizimle muhatap olmuyorsunuz”
Ardından önceki dönem HDP Milletvekili Ayla Akat Ata konuştu. Mahkemenin önceki celselerde istediği ve Meclis’ten gelen birtakım bilgi ve belgelere dair konuşan Akat Ata, Laleş’e giderek Êzidîlerle görüştüklerini ve bu anlamda çalışmalar yürüttüklerini belirtti:
“Bizim bu çalışmalarımıza yer vermiyorsunuz ancak atılan tweet’i sorup duruyorsunuz. Parlamentodan bilgi veya belge istenecekse 3 Ağustos 2014’ten sonrası istenmeli.
“Madem bizi yargılıyorsunuz, anayasal hakkımızı kullandığımız için karşınızdayız ama siz bizimle muhatap olmuyorsunuz. Beni neden yargılıyorsunuz? Genel Merkezimin attığı tweeti paylaşmışım. Ve kadın çalışması yürütmüşüm. Bir diğer husus da Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için çalıştım. Ben bu çalışmaları 2004'ten bu yana yapıyorum ama daha yeni dava konusu yapılıyor.”
“Savunmamı kısıtlanmadan sürdüreceğim”
Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak, duruşma periyodunun ve bu şekilde yargılama ısrarının bir işkence olduğunu ifade etti:
“Kumpas devam ediyor. Biz bunu anlatıyoruz. Bizim koşullarımızın bir önemi yok sizin için. Arkadaşlarımız savunma yapıyor sadece ama siz nefes aldırmıyorsunuz. Biz bu sürece katılmaya çalışıyoruz. Siz gerçekten olmayan bir şeyi uyduruyorsunuz. Biz tarih ve toplum karşısında da yaptığımız, işimiz gereği tarihe ve halkına karşı sorumluluğu olan insanlarız. Biz savunma hakkımızın kısıtlanmasına asla izin vermeyeceğiz. Ben savunmamı kısıtlanmadan sürdüreceğim.
“Burada yargılanan değil, yargılayan olacağız. Bu ülkedeki temel hak ve özgürlükleri rafa kaldıran ve hepimize işkenceyi reva görenlere karşı çıkacağız. Biz bu hukuksuz uygulamalara karşı hakikati, adaleti, kişi hak ve hürriyetini savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Adalet konusunda sizden fazla bir beklentim olmasa da normal hukuk kurallarına uymanıza davet ediyorum.
“Bizi siyaseten yargılıyorsunuz biz de siyaseti savunacağız”
“Ülkenin, kadının sorunlarındaki ısrarımızı, Kürt sorununun çözümündeki ısrarı anlatacağız. Siz Türkiye’deki tüm vilayetlerde meydana gelen olayları bize yüklemişsiniz ama tekli savunmalarda bunu yapamazsınız.
“Sizin derdiniz bu ülkede demokratik hakkını kullanmak üzere sokağa çıkan yurttaşlara kimlerin müdahale ettiğini, kimlerin zarar verdiğini, kimlerin öldürdüğünü açığa çıkarmak değil. Amacınız bu olsaydı burada 81 ilin valilikleri, emniyet olacaktı.
“Bağımsız bir yargı olsaydı bu olayların neden bu hale geldiğini sorgulardınız. Siz bizi siyaseten yargılıyorsunuz biz de siyaseti savunacağız. Bizi dinlediğinizi ara kararlarınızda yansıtın. Biz boş duvara mı konuşuyoruz? Boş duvara konuşmadığımızı bize gösterin.”
Duruşma bugün devam edecek. (AS)