Kanalın ezilenlerin yanında yer aldığını açıklayan çalışanlar, bu ilkeden rahatsız olanların geçmişte de benzer saldırılara giriştiklerini hatırlatarak, baskılara rağmen görevlerini yapmaya devam edeceklerini bildirdiler.
Saldırının takipçisi olacağız
Basına yönelik tüm baskı ve şiddet uygulamalarını kınayan "Gün TV" çalışanları, medya organları üzerindeki tüm baskıların derhal sona ermesini talep ettiler.
Aydın Öztürk ve tüm bölgede habercilere karşı girişilen saldırıların cezalandırılmasını isteyen çalışanlar, "Şiddet uygulamalarını kınıyor ve saldırıları gerçekleştiren faillerin derhal yargı önüne çıkarılmasını istiyor ve konunun takipçisi olacağımızı yineliyoruz" dediler.
Kimlik itirazına dayak
Gazeteci Öztürk, önceki gün (Salı) köy ağası olduğu belirtilen Nevaf Kahraman ve ona bağlı kişilerce, güvenlik kuvvetlerinin yanında dövülerek hastanelik edilmişti.
Köylülerin oturma eylemini haberleştirdikten sonra, habercilik etiği gereği ağa ve çevresinin görüşünü almak isteyen Öztürk'ten kimlik soruldu. Gazetecinin itirazı üzerine de saldırı yaşandı.
Bismil Devlet Hastanesi'ne kaldırılan gazetecinin kafasına ve sağ kaşına aldığı darbelerden dolayı 14 dikiş atıldı. Kasetine el konulan gazeteci, Bismil İlçe Jandarma Komutanlığı'na giderek ifade verdi ve saldırganlardan şikayetçi oldu.
Diyarbakır ve Tunceli saldırıları cezasız kaldı
28 Mart 2004 Yerel Seçimleri'nin yapıldığı gece sivil polislerin Diyarbakır'da döverek yaraladığı dokuz gazetecinin, son olarak da Tunceli'de Elmalı Jandarma Karakolu'na bağlı askerlerin haber izlerken gözaltına aldığı üç gazetecinin şikayetleri sonuçsuz kaldı.
Diyarbakır'daki saldırıda, "SKY Türk" ve "Show TV" kameramanı Hakim Çetiner, "Show TV" muhabiri Şaban Boz, yerel "Söz" gazetesi ve "Söz TV" muhabiri Beşir Arız ve Faysal Karadeniz, Ahmet Bulut ve Bayram Bulut, Dicle Haber Ajansı (DİHA) kameramanı Mehmet Şirin Hatman ve muhabiri Bahire Karataş ile yerel "Gün TV" muhabiri Fırat Düzgün hedef alınmış; gazetecilerden Hatman, Boz ve Karataş hastanede tedavi altına alınmıştı.
Yaralı gazetecileri ziyaret eden dönemin Diyarbakır Emniyet Müdürü Orhan Okur, bu olayı şeref davası yaptıklarını ve sorumlularını bulacaklarını söylemişti. (EÖ/KÖ)