Barış insanı, gazeteci ve “Agos” gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’i 2007’de İstanbul Şişli’deki gazete binası önünde tabancayla arkasından vurarak öldüren Ogün Samast Bolu F Tipi Cezaevinden tahliye edildi. Samast’a, tahliyesiyle birlikte “FETÖ’ye yardım”dan dava açıldı; Yasin Hayal ve Erhan Tuncel dahil 11 sanığın “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılandığı davaya dahil edildi. Rakel Dink, eşi Hrant Dink’in katili Samast’ın tahliyesiyle “Bir kez daha adaletsizliği yüzümüze çarpıp, yasın en ağır günlerine geri yolladılar bizi” dedi.
Türkiye adaleti, Cumhuriyet gazetesi yazarı, araştırmacı - gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına 24 Ocak 1993’te bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i 30 yıldır bulamadı. Demir, 30 Mayıs’ta yine gıyabında yargılanacak.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) kuruluşuna göre, Türkiye’de 50’ye yakın gazeteci 2023 yılında en az bir günü hapishanede geçirdi; seçim öncesi kitlesel bir şekilde tutuklanan Kürt gazetecileri “özel hedef” olarak niteledi. RSF’ye göre, “Bu durum, keyfi tutuklama döngüsünün ne denli hızlı işlediğini” de gösteriyor. Ekim - Kasım - Aralık döneminde en az iki gazeteci (Nazlı Ilıcak ve Mehmet Kamış) tutuklandı; Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu ise tahliye edilmedi.
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 200’ü aşkın gazetecinin adı Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK), 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemeler temelinde açılan veya yürütülen yargılamalarda geçti. Bu üç aylık dönemde en az sekiz gazeteci hakkında
Bu dönemde Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılanan gazetecilerden en az yedisinin dosyası karara çıktı; dördü beraat ederken üçü (Merdan Yanardağ, Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel) Kürt Sorununa dair herhangi bir şiddet savunuculuğu içermeyen görüş ve üretimleri nedeniyle, toplam 6 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. TMK’dan beraat edenlerden biri de, Diyarbakır’da topluca tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan hakim savcı eşlerin gizliliği bulunmayan tayinlerine ilişkin haber yaptığı üç ay hapiste tutulan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’dı.
KHK ile kapatılan İMC TV program koordinatörü Ayşegül Doğan’ın, Demokratik Toplum Kongresi üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yeniden yargılandığı dava, milletvekili seçilmesi üzerine durdu. Bu yıl 58 gün hapis yatan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer’e, aynı suçlamayla açılan dava ise, mükerrer olduğunun anlaşılması üzerine düşürüldü.
Bu dönemde yerel gazeteciler Hasan Sivri ve Ahmet Kanbal, yürürlüğe girdiği ilk yılında onlarca gazeteciyi taciz eden “dezenformasyon” suçlamasına ilişkin TCK’nın 217A maddesinden yargılandı ve aklandı. Beş gazetecinin hapisle ismiyle yargılandığı “hakaret” suçlamasından Zafer Arapkirli, İsmail Arı ve Sertaç Kayar beraat ederken eski köşe yazarı Atilla Taş’a, “hakaret”ten 1 yıl 9 ay 25 gün, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla da 5 ay hapis cezası verildi; Ahmet Altan’ın davasıyla zamanaşımıyla düştü.
Bu dönemde 17 gazetecinin yargılandığı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davalarından Merdan Yanardağ, beraat etti; ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez’e ise bu suçlamadan beşinci davası açıldı. Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş, “polise direnmek” suçlamasıyla hapisten 10 bin TL adli para cezasına mahkum edildi.
Gazeteci cinayeti dosyaları
Hrant Dink cinayeti davası
Dink cinayetinde “Anayasayı ihlal”e dört yeni sanık: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin çoğu kamu görevlilerinin yargılandığı ve Yargıtay’dan dönen 15 sanıklı davayı, dönemin üçü Trabzon’da görevli toplam dört emniyet mensubuna “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle açılan yeni davayla birleştirdi. Yargıtay’dan dönen 15 sanıklı davanın da sanığı olan dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünden sorumlu müdür yardımcısı sanık Hasan Durmuşoğlu, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı sanık Osman Gülbel, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü Aşırı Sağ Faaliyetler Bürosunda polis memurları sanık Mehmet Ayhan ve Onur Karakaya hakkında “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yeni dava açıldı. İstanbul
14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20 Aralık’ta ikinci duruşmayla yargılamaya devam ettiği dört sanık, 10 Ocak’ta yargılanmaya devam edecek. Mahkeme, “Anayasayı ihlal” suçlaması yönünden davaya katılma talebinde bulunan Dink Ailesi’nin talebini suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddetti (20 Aralık).
Dink sanıklarının “darbe” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetinin bir uzantısı olarak, aralarında Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de bulunduğu 11 sanığı “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. 15 Kasım’da tahliye edilen tetikçi Ogün Samast da, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmadan yardım” suçundan tahliyesi sonrası açılan davası, “darbe” dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle 11 sanıkla birlikte yargılanmaya başladı. Ogün Samast’ın avukatı Raşit Hodo, iddianamenin yeni tebliğ edildiğini söyledi ve Samast’ın savunmasının aynı gün alınmamasını talep etti. Davaya Trabzon Akçaabat Adliyesi’nden SEGBİS ile katılan ve yurtdışı yasağı şeklinde adli kontrol konulan Samast, savunmasının sonraki duruşmada alınacağının bildirilmesinden sonra adliyeden eşiyle birlikte ayrıldı. RSF’den Erol Önderoglu ve Hrant’ın Arkadaşları Girişimi’nden Bülent Aydın ve çok sayıda gazetecinin izlediği duruşmada İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü A. Fuat Yılmazer hapisten Segbis üzerinden verdiği ifadede koruma yükümlülüğü sorumluluğuna dair suçlamayı yine reddetti. Yılmazer, “İstanbul’da Dink’e yönelik tehdit ayyuka çıkmış. Adliyede linç girişimine uğruyor, Valilikte MİT’çilerce tehdit edildiğini yazıyor. Sağlığında dikkat etmiş. Konjonktüre bağlı koruma verilmemesinin bir bedeni var. İstanbul’a bunlara rağmen neden korumadınız diyen yok” dedi. Mahkeme, Faruk Sarı ve Yahya Öztürk hakkındaki yakalama emirlerinin infazlarının beklenmesine, Adem Sağlam hakkında beyanı bulunan tanık Ali Fuat Akdağ’ın sonraki celsede dinlenmek üzere zorla getirilmesine karar verdi. Yargılama 6 Mart 2024 (saat 10.00) tarihine kaldı (6 Aralık).
Samast’a “örgüt” davası: İstanbul Başsavcılığı, 19 Ocak 2007’de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i İstanbul Şişli’de öldürdüğü için 16 yıl 10 ay hapis yatıp tahliye edilen “suça sürüklenen çocuk” Ogün Samast hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütü adına suç işlemek” suçundan dava açtı. Tahliyesinden dört gün sonra gündeme gelen ve Samast’ın 7 yıl 6 aydan 12 yıla kadar hapsinin istendiği iddianame İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Samast hakkında “FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin somut delil elde edilemediği” ifade edilen iddianamede, bir kısım delillerin “FETÖ’nün yönetici ve üyeleriyle belli bir irtibatının olduğunu, bu irtibatla şüpheliler Tuncay Uzundal, Zeynel Abidin Yavuz, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’le birlikte Samast’ın Dink cinayetini işlerken ve sonrasında “FETÖ’nün çıkar ve amaçları doğrultusunda hareket ettiğini ortaya koyduğu” anlatıldı. İddianameyi değerlendiren avukat Hülya Deveci “Bu dosyanın zamanaşımı süresi çoktan doldu. Ogün Samast hakkında bu iddianame çok önce hazırlanmalıydı” dedi (19 Kasım).
Dink’in katiline tahliye: Türkiye Ermenilerinin önde gelen yayın organı Agos gazetesinin genel yayın yönetmeni Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de gazete binası önünde tabancayla arkasından vurarak öldüren Ogün Samast Bolu F Tipi Cezaevinden tahliye edildi. Rakel Dink, eşi Hrant Dink’in katili Samast’ın tahliyesiyle “Bir kez daha adaletsizliği yüzümüze çarpıp, yasın en ağır günlerine geri yolladılar bizi” dedi. Samast cinayetin ardından olay yerinden koşarak kaçmış, Trabzon’a dönmek üzereyken ertesi gün Samsun Otogarı’nda yakalanmıştı. Kendisini yakalayan polis ve jandarma görevlilerince kahraman muamelesi yapılan Samast cinayetten dört yıl sonra 25 Temmuz 2011’de 22 yıl 10 ay hapse mahkum edilmişti. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Samast’ın denetimli serbestlik hakkının 19 Şubat 2022’de dolduğu buna rağmen denetimli serbestlikten yararlandırılmadığını açıkladı (15 Kasım).
Uğur Mumcu cinayeti davası
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. 5 Ekim’de devam edilen yargılama 30 Mayıs 2024’e bırakıldı. 15 Aralık 2022’de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında “kaçak” kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner’in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu da dosyaya konulmuştu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999 yılında bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı (5 Ekim).
Tutuklamalar
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) kuruluşuna göre, Türkiye’de 50’ye yakın gazeteci 2023 yılında en az bir günü hapishanede geçirdi; seçim öncesi kitlesel bir şekilde tutuklanan Kürt gazetecileri “özel hedef” olarak niteledi. RSF’ye göre, “Bu durum, keyfi tutuklama döngüsünün ne denli hızlı işlediğini” de gösteriyor. Ekim - Kasım - Aralık döneminde en az üç gazeteci (Furkan Karabay, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Kamış) tutuklandı; Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu ise tahliye edilmedi.
Karabay’a tutuklama: Gerçek Gündem editörü Furkan Karabay, yargıyla ilgili 26 Aralık’ta yaptığı haber nedeniyle gözaltına alındı; götürüldüğü Vatan Emniyeti’nde haber kaynağı soruldu. Tutanakta ve haberde bir savcının adının geçmesi nedeniyle Karabay’a “terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef gösterme” ve “iftira” suçlamaları yöneltildi. Gazeteci İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı. Karabay’ın avukatı Enes Ermaner, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, müvekkiliyle gözaltında uzun süre görüştürülmemesine tepki gösterdi; “Umarım bu uygulamanın altından kötü muamele çıkmaz” dedi (28-29 Aralık).
Müftüoğlu’na tahliye çıkmadı: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Mayıs’ta tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddiasıyla tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşmasında tahliye etmedi. Yedi aydır Ankara’daki Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Müftüoğlu, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden başlandı. Dava 18 Ocak 2024’e kaldı (7 Aralık).
Ilıcak hapse girdi: Gazeteci Nazlı Ilıcak, 2016 yılında Özgür Düşünce sitesi için kaleme aldığı bir yazıda Cumhuriyet Savcısı Orhan Kapıcı’ya yönelik “iftirada bulunduğu” iddiasıyla İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği 2 yıl 6 aylık bir hapis cezasının İstinafça onanması üzerine hapse girdi. Ilıcak, cezanın onanmasının ardından avukatı Kemal Ertuğ Derin’le birlikte Hendek Kadın Açık Ceza İnfaz Kurumu’na gitti. Ancak Ilıcak’a “casusluk” suçundan aldığı ceza nedeniyle denetimli serbestliği bulunduğu için açık cezaevine alınmayıp Sakarya 1 No’lu Cezaevi’ne nakledildi (5 Aralık).
Avcı’ya yeniden yargılama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülen Cemaati tarafından kurulduğu iddia edilen “Selam Tevhid soruşturma kumpası” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen eski savcı, yazar ve gazete köşe yazarı Gültekin Avcı, Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, 29 Kasım’da görülen yeniden yargılamaya ilişkin ikinci duruşmada, Avcı’yı tahliye etmeyi reddetti. Dava, 9 Şubat 2024’e kaldı (29 Kasım).
Kamış’a tutuklama: Kapatılan Zaman gazetesinde bir dönem genel yayın yönetmen yardımcılığı yapan ve hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” gerekçesiyle verilmiş bir yakalama kararı bulunan Mehmet Kamış, İzmir’in Çeşme İlçesi’nde gözaltına alındı. Operasyon, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı koordinasyonunda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı ve İzmir Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yapıldı. 23 Kasım’da İstanbul Çağlayan’daki İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan Kamış, hakkında yakalama kararı olduğu halde yedi yıl kaçak kaldığı da gerekçe gösterilerek “kaçma şüphesi” yönünden tutuklandı. Kamış 19 Ocak 2024’te mahkemede yargılanmaya başlayacak (22-23 Kasım).
Tahliyeler
En az 13 gazetecinin hapisten salıverildiği Ekim-Kasım-Aralık dönemi, darbe girişimi döneminde tutuklanmış medya temsilcilerinin veya son Mayıs Seçimleri sürecinde tutuklanmış gazetecilerin kimisi cezalarını çektikten sonra kimisi, kimi hükümle birlikte, kimisi de “tedbir tutukluluğuna” son verilerek tahliye edildi.
Seçim döneminde “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz, MA editörü Abdurrahman Gök, Mehmet Şah Oruç ve “terörle mücadele edeni hedef göstermek” iddiasıyla tutuklanan MA muhabiri Fırat Can Arslan’ın tutukluluğuna son verildi. Söz konusu üç aylık dönemde, araştırmacı gazeteciler Tolga Şardan ve Barış Pehlivan, TELE 1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ, TRT savaş muhabiri Elif Akkuş ve Aykırı sitesi genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak da tahliye edildi.
Son aylarda tahliye edilenler arasında, “FETÖ örgütüne üyelik” ile suçlanan veya darbe girişimin yaşandığı Temmuz 2016 sürecinde tutuklanan Zaman gazetesi (KHK ile kapatıldı) başyazarı Ali Ünal, Zaman gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Ünal, Bugün gazetesi (KHK ile kapatıldı) yazarı Nuh Gönültaş ve Fox TV eski haber müdürü Ercan Gün, çoğu cezalarını tamamladıktan sonra tahliye oldu.
Yılmaz’a yedi ay sonra tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 29 Nisan’da Diyarbakır’da gözaltına alınan ve 3 Mayıs’ta tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz hakkında ilk duruşmada tahliye kararı verdi. Sedat Yılmaz “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” suçlamalarıyla yargılanıyor. Duruşmada gizli tanık “Ulaş” ve “K8Ç4B3L1T5”, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dinlendi. Yılmaz’ın 44 sayfalık iddianamesinin 41 sayfası, “PKK ve KCK yapılanması” ile gizli ve açık tanıkların bu kapsamdaki ifadelerinden oluşuyordu. Dava 29 Şubat 2024’e kaldı (14 Aralık).
Gök’e 225 gün sonra tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargıladığı davada savcının talebi doğrultusunda beraat kararı verdi. Mahkeme, gazeteciye yurt dışı yasağı getirdi. Dava 12 Mart 2024’e kaldı (5 Aralık).
Dört gazeteciye tahliye: Fethullah Gülen cemaatine yakın KHK ile kapatılan medya kuruluşlarında çalışan, “FETÖ örgütüne üyelik” ile suçlanan veya darbe girişimin yaşandığı Temmuz 2016 sürecinde tutuklanan Zaman gazetesi (KHK ile kapatıldı) başyazarı Ali Ünal, Zaman gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Ünal, Bugün gazetesi (KHK ile kapatıldı) yazarı Nuh Gönültaş ve Fox TV eski haber müdürü Ercan Gün gibi gazeteciler, çoğu cezalarını tamamladıktan son aylarda tahliye oldu (30 Kasım).
Denetimli serbestlikle Pehlivan’a tahliye: Araştırmacı gazeteci ve Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan, denetimli serbestlik hakkını elinden alan ve 15 Ağustos’ta tutuklanmasına neden olan davada, “kamu görevlisine hakaret” gerekçesiyle şikayetçi olan Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydöner’in şikayetini geri çekmesi ve yargılamanın düşürülmesi üzerine İstanbul Maltepe Cezaevi’nden “denetimli serbestlik” altında tahliye oldu. Gazeteci önce Silivri Cezaevi’ne oradan da Maltepe Cezaevi’ne nakledilmişti (17 Kasım).
TRT muhabiri Akkuş’a tutuklama ve tahliye: TRT’de 25 yıldır çalışırken sebebi açıklanmadan üç ay görevden uzaklaştırılan ve “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek veya yaymak”, “şantaj” ve “iftira” şüphesiyle yürütülen bir soruşturma kapsamında 16 Ekim’de gözaltına alınıp dört gün sonra da tutuklanan gazeteci Elif Akkuş Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’nce tahliye edildi. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan Akkuş’un tahliyesini 15 Kasım’da avukat Hüseyin Ersöz duyurdu. 12 Punto’dan Müyesser Yıldız’a göre, sağlık sorunları nedeniyle “Koroner Yoğun Bakım Ünitesi”ne yatırılan Akkuş hakkında gözaltı kararı kaldırılmış, savcının talebiyle de hastane, Akkuş’u taburcu etmişti. Polis gözetiminde avukatları Hüseyin Ersöz ve Nazlı Çubuklu ile adliyeye gelen Akkuş burada sorguya alınmıştı (16 Ekim – 15 Kasım).
Şardan’a tutuklama ve tahliye: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, 31 Ekim’de T24 haber sitesinde yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “dezenformasyon” iddiasıyla 1 Kasım’da gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci Tolga Şardan’ı adli kontrol şartıyla tahliye etti. Avukatları Aslı Kazan ve Serdar Laçin’in itirazını değerlendiren hakimlik, deliller toplandığı gerekçesiyle 35 yıllık gazeteciyi “yurt dışına çıkış yasağı” şartıyla Silivri Cezaevi’nden tahliye etme kararı aldı. Şardan “kaçma şüphesi ile delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesi taşıdığı” ileri sürülerek 1 Kasım’da Ankara Sincan Cezaevi’ne gönderilmiş, arından Silivri Cezaevi’ne nakledilmişti. Evindeki haber ve dijital materyallerine el konulan gazetecinin yazısına da, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 2 Kasım’da erişim engeli getirilmişti. İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi 24 Kasım’da Şardan’a yönelik adli kontrol şartını avukatlarının itirazı üzerine kaldırdı (6 Kasım).
Oruç’a altı ay sonra tahliye: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınıp “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan gazeteci Mehmet Şah Oruç’u, davanın ikinci duruşmasında tahliye etti. Mahkeme, Oruç’un avukatı Resul Temur’un savunmasının ardında verdiği kısa aranın ardından gazeteciyi adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Davaya 6 Şubat 2024’te devam edilecek (31 Ekim).
Adli tayin haberine beraat ve tahliye: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, topluca tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan hakim savcı eşlerin gizliliği bulunmayan tayinlerine ilişkin haber yaptığı için 25 Temmuz’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’ı beraat ettirerek tahliye etti. Kararda, suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yer verildi. Dört meslektaşıyla birlikte Temmuz’da gözaltına alınan Arslan, paylaşımıyla “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiği” iddiasıyla tutuklanıp Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne tek kişilik bir hücreye konulmuştu (31 Ekim).
Çolak’a tutuklama ve tahliye: Sığınmacılara yönelik yayınlarda “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla 20 Eylül’de gözaltına alınan ve üç gün sonra tutuklanıp Sincan 2 No’lu L Tipi cezaevine gönderilen Aykırı sitesi genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak, avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edildi (27 Ekim).
Yanardağ’a hapis cezası ve tahliye: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, iktidarı Kürt Sorunu’nu şeffaf olmayan bir tarzda ele almakla suçladığı televizyon yorumu nedeniyle “suçu ve suçluyu övme” ve “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 100 gün tutuklu bırakılan Tele1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ, çıkarıldığı ilk duruşmada tahliye edilmekle birlikte mahkum edildi. Mahkeme, savcının tutukluluğun devamını ve mahkumiyet talep ettiği duruşmada gazeteci “terör örgütü propagandası” iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapse mahkum edildi. Yanardağ, duruşmada, montajlanmış bir video ile sosyal medya trolleri tarafından hedef alındığını, haksız ve hukuksuz şekilde tutuklandığını vurgulayıp “İnfaz kanununu uygula demek ne zamandır suç” diye sordu (4 Ekim).
Gözaltılar
Ekim-Kasım-Aralık döneminde, en az 11 gazeteci gözaltına alındı; sabah saatlerinde evine polis gelen ikisi için (Furkan Karabay ve Ayşenur Arslan) “gözaltına alınmadı, ifade alınması için eşlik ediliyor” açıklaması yapıldı. Gözaltıya, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “iftira/hakaret” veya “dezenformasyon” gerekçe oluşturabiliyor.
Örneğin, yıllardır organize suç ile ilgili haberler yapıp kitaplar yazan gazeteci Cengiz Erdinç, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla Balıkesir Ayvalık’taki evinden gözaltına alındı. Aynı gerekçeden bir diğer gözaltı da, Halktv.com.tr sitesi yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe’ye yönelik yaşandı.
Her dönemin gerekçelerinden biri de, “hakkında yakalama kararı var. İfade verip bırakılacaksınız” argümanı. Halk TV programcısı Serhan Asker, çekim için gittiği İzmir’de bu şekilde alıkonuldu.
Geçen yılın aynı döneminde de 11 gazeteci ve medya temsilcisi gözaltına alınmıştı. Ayrıca, Sade Vatandaş isimli Youtube kanalının sahibi Mehmet Koyuncu da, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde sokak röportajı yaptığı sırada gözaltına alınmıştı.
Tuğrul ve Korkmaz’a gözaltı: İstanbul Beyoğlu’nda HEDEP İl binası önünde yapılmak istenen basın açıklamasına izin vermeyen ve binayı ablukaya alan polis, Jinnews sitesi muhabiri Elfazi Tuğrul ve Demokratik Modernite gazetesi çalışanı Sema Korkmaz ve bir HEDEP Gençlik Meclisi üyesini gözaltına aldı. Toral ifadesinde, haber takibi için açıklamaya katıldığını ancak gazeteci olduğunu belirtmesine rağmen polislerce darp edilerek gözaltına alındığını paylaştı. Toral ayrıca ifadesinde polislerin boğazını sıktığını, hem gözaltına alınırken hem de gözaltı aracında şiddet gördüğü söyledi. İfadeler sonrası Korkmaz ve Aydoğdu serbest bırakılırken, Toral ise “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” iddiasıyla sevk edildiği hakimlikçe adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (8-9 Aralık).
Uçar’a gözaltı: Gaziantep’in İslahiye ilçesindeki evine 6 Aralık sabahı yapılan baskında gözaltına alınan gazeteci İrfan Uçar, TEM Şubesi’nde ifadesi “örgüt üyeliği” şüphesiyle ifadesi alındıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 1998’den beri gazetecilik yapan ve Antep 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce serbest bırakılan Uçar’ın sorgulanmasına 20 yıl önce mesleki faaliyetleri gereği yaptığı telefon görüşmeleri de gerekçe oluşturdu. Uçar’a Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) hukuki destekte bulundu (6-8 Aralık).
Karabay’a zorla ifade: Gerçek Gündem haber sitesi editörü Furkan Karabay, sabah saatlerinde evine gelen polislerce İstanbul Çağlayan’daki adliyeye ifadeye götürüldü. Karabay, yargıdaki rüşvet iddialarına dair haberleri gündeme getirmişti. Gazeteci, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSYK’ya gönderdiği mektupla kamuoyu gündemine gelen Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un şikayetiyle “iftira” ve “hakaret” iddiasıyla ifade verdikten sonra adli kontrolle serbest bırakıldı. Bu arada gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve eski avukatı Mustafa Doğan İnal ile ilgili dosyalardan da ifadesi alındı (7 Aralık).
Kızmaz’a gözaltı: Gazeteci Mehmet Kızmaz, Maraş merkezli 6 Şubat depremleri ve seçim sürecinde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek Hasankeyf ilçesinde gözaltına alındı. “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” şüphesiyle hakkında soruşturma açılan Kızmaz, Batman Emniyet Müdürlüğü’nde alınan ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Kızmaz, serbest bırakılma talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği’nce serbest bırakıldı (10 Kasım).
Erdinç’e gözaltı: Yıllardır organize suç ile ilgili haberler yapıp kitaplar yazan gazeteci Cengiz Erdinç, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla Balıkesir Ayvalık’taki evinden gözaltına alındı. Avukat Vural Ergül, “Gözaltı kararının nedeninin, Tolga Şardan’ın tutuklanmasına neden olan MİT’in yargı raporuna ilişkin paylaşım ve televizyon değerlendirmeleri olduğuna ilişkin bilgi edindim” dedi. Gazetecinin bilgisayarına ve cep telefonuna da el konuldu (2 Kasım).
Gökçe’ye “dezenformasyon” gözaltısı: İstanbul Bakırköy Başsavcılığı, 26 Ekim’de halktv.com.tr’de yayımlanan “Çete lideri olmakla suçlanan Turhan Döner ve Emirhan Döner’e tahliye kararı” başlıklı haberde “halkın yanıltıldığı” gerekçesiyle soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında polis Halk TV binasına giderek Halktv.com.tr sitesi yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe’yi gözaltına aldı. Gazeteci ifadesi alındıktan sonra adli kontrol ile serbest bırakıldı. Başsavcılık, haberde adı geçen kişilerin mahkemece tahliye edilmediklerini, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen hapis cezaları nedeniyle Kırıkkale ile Edirne’de cezaevinde bulunduklarını, çete lideri ve örgüt üyelerinin tahliye edildiğine ilişkin haber içeriğinin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı nitelikte olduğunu kaydetti (1 Kasım).
Diyarbakır’da Bal’a gözaltı: Diyarbakır’da açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri üzerine 25 Nisan’da 21 ilde başlatılan soruşturma kapsamında 23 Ekim’de evine yapılan baskınla gözaltına alınan Xwebûn gazetesi editörü Nafiye Bal, emniyetteki ifade işlemlerinin tamamlanmasıyla Diyarbakır Adliyesi’ne çıkarıldı. Savcılık ifadelerinin ardından adli kontrol tedbiri istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Bal, adli kontrol şartı ve yurt dışı yasağı tedbiriyle serbest bırakıldı (24 Ekim).
Mardin’de Kanbal’a gözaltı: Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal, Ankara’daki İçişleri Bakanlığı yerleşkesinde yer alan Emniyet Genel Müdürlüğüne yönelik 1 Ekim’de gerçekleştirilen bombalı saldırı sonrası başlatılan operasyonlar kapsamında Mardin’de gözaltına alındı. Tutulduğu İl Emniyet Müdürlüğü’nde “terör örgütü propagandası” şüphesiyle ifadesi alınan Kanbal, işlemlerinin ardından serbest bırakıldı (6 Ekim).
Asker’e İzmir’de gözaltı: Halk TV programcısı Serhan Asker, çekim için gittiği İzmir’de gözaltına alındı. Asker, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Yarınki Görkemli Hatıralar çekimi için geldiğim İzmir’de Havaalanında polisler tarafından uçaktan alındım... Hakkımda yakalama emri varmış...” dedi. İzmir Adliyesi’nde ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan gazeteci, Halk TV web sitesinde yayınlanan bir habere Antalya’dan açılan bir dava nedeniyle gözaltı yaşadığını duyurdu (6 Ekim).
Arslan “ifadeye götürüldü”: İstanbul Başsavcılığı, Ankara’daki bombalı saldırıya dair şüphelerini dile getiren gazeteci Ayşenur Arslan hakkında “terör örgütü propagandası yapma” ve “suçu ve suçluyu övme” şüphesiyle resen soruşturma başlattı. Hakkında gözaltı kararı verilen Arslan, öğle saatlerinde Sarıyer’deki evine gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polisleri tarafından ifade için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesine götürüldü. Gazeteci ifadesi sonrasında serbest bırakıldı. Arslan, yaptığı açıklamada da en çok yanlış anlaşılmaktan dolayı üzgün olduğunu belirtirken “teröre sonuna kadar karşı olduğunu, meslek hayatı boyunca terörün hep karşısında olduğunu” söyledi (3 Ekim).
Saldırı, tehdit, engelleme
Ekim, Kasım, Aralık döneminde iki gazeteci fiziki saldırıya uğradı. Bursa’da, Başka Gazete sitesi genel yayın yönetmeni Yaman Kaya, arabasında uğradığı silahlı saldırının hedefi olmaktan kıl payı kurtuldu. Serbest bırakılan iki zanlı, kamuoyunun tepkisi üzerine tutuklandı. Diyarbakır’da gazeteci Rohat Bulut, 15 Ekim’de kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce darp edildiğini duyurdu.
Diğer yandan, MHP lideri Devlet Bahçeli, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter gibi özellikle milliyetçi sağ siyaset çevresi, Barış Terkoğlu, Tolga Şardan, Alican Uludağ gibi araştırmacı gazetecileri sözlü saldırı ve tehditleriyle hedef aldı. Gazetecilik meslek örgütleri, endişe yaratan bu saldırılara sert tepki gösterdi.
Geçen yılın aynı döneminde en az sekiz gazeteci saldırıya uğramıştı.
Ağırel’e yayında ölüm tehditleri ve özür: Taktik Mania Plus isimli YouTube kanalında spor yorumcuları Nevzat Dindar ve Alper Mert, 21 Kasım’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Tuzlaspor’u araştırırken Eyüpspor Başkanı ve Galatasaray kongre üyesine ulaştım” başlıklı yazısı nedeniyle gazeteci Murat Ağırel’i tehdit etti. Yayınlarında Nevzat Dindar “Murat Ağırel, ayağını denk al” derken, Alper Mert ise “Arkadaşlar unutmayın, evden Galatasaray’ın cenazesi diye gidersiniz, Galatasaray bir bakmışsınız sizin selanızı okutuyor” sözlerini sarf etti. İki yorumcu, 26 Kasım’da Ağırel’den özür dilemek zorunda kaldı (24 Kasım).
Bahçeli’den eleştirel kanallara sözlü saldırı: “Burayı dikkatlice dinleyin, kiminle istiyorsa görüşüp temas kurmasına destek verdik hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla bile aynı kareye girmeye içimiz acısa bile ses çıkarmadık. Sanıyorum herkes mesajı aldı ve anladı. Ne diyeceğimi merak edip karmaşa ve kavga bekleyenler külahı kafalarına ters giyerek arkalarına bakmadan nifak mevzilerine tekrar geri dönmek zorunda kaldı. Bu gafillere diyorum ki buradan size ekmek çıkmaz, dedikodu çarkınız bize sökmez. Altı tane televizyon ve konuşmacıları sözüm size kuş beyinlerinizle Cumhur’u çatlatmaya kabiliyetiniz yetmez” (MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “50+1” çıkışına ilişkin yaptığı haftalık konuşmasında eleştirel kanalları hedef almadan geçmedi; 21 Kasım).
Bahçeli’den Terkoğlu’na hakaret: “Bazı zeka özürlülerin, ‘Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atacak mı?’ diye yazı kaleme almaları, AK Parti ve MHP arasında sorundan bahsetmeleri alçak bir teşebbüstür. Allah’a çok şükür siyasi hayatımız boyunca, burayı dikkatle dinleyin, kendi aranızda tartışırken de cevap verin, hiç kimsenin sırtına binmedik. Hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik” diye konuştu (MHP lideri Devlet Bahçeli haftalık grup konuşmasında, “Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atacak mı?” başlıklı yazısı nedeniyle Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu’na saldırdı; 21 Kasım).
Soylu dört gazeteciyi hedef aldı: Yaklaşık altı aydır İçişleri Bakanlığı görevinden milletvekilliğe geçen eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, hakkında çıkan haberlerle ilgili sosyal medya hesabından gazeteciler Tolga Şardan, Saygı Öztürk, Orhan Uğuroğlu ve Cengiz Demirel’i hedef aldı. Gazetecilerin yazılarının ekran görüntülerini paylaşan Soylu, “Görevden ayrılalı 5 buçuk ay oldu. Hırsları, kinleri, iftiraları, intikam duyguları bitmedi. Organize bir şekilde her gün yeni bir iftira, yeni bir yalan, yeni bir yakıştırma… Bana alışmışlar! Gölgeme ateş edip görevlerini yapıyorlar! Her günkü gibi bugünde taze 4 örnek…” dedi (21 Kasım).
Soylu’dan Terkoğlu’na tehdit: Gazeteci Barış Terkoğlu, “Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atacak mı?” başlıklı yazısı nedeniyle TBMM grup toplantısında kendisini hedef alan MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye sosyal medyadan yanıt verdi. Terkoğlu, yaptığı paylaşımda, “Ankara’nın ortasında bir torbacıya ya da İstanbul Şişli’de yaşı on sekiz olmamış bir tetikçiye vurdurmadığınız sürece bırakın gazete köşesinde de Meclis kürsüsünde de tartışalım” ifadelerini kullandı (21 Kasım).
Adıyaman’a saldırı girişimi: Kahramanmaraş’ta Mado’nın kurucusu ve yönetim kurulu başkan yardımcısı Atilla Kanbur 6 Şubat depremlerinde kolonları patlayarak ağır hasar almış bir binaya güçlendirme yaptığını ortaya çıkaran Güven Haber İmtiyaz Sahibi Erdoğan Adıyaman’a hakaret edip üzerine yürüdü. Gazeteye vurmak için hamle yapan Kanbur’a araya giren jandarma personeli engel oldu. Olay Adıyaman’ın Kanbur’a “Kahramanmaraş’ta herhangi bir binaya güçlendirme yapılmadı ama siz o binayı güçlendirdiniz” diyerek ruhsatsız olarak güçlendirilen Mado şubesini işaret etmesinin ardından gerçekleşti (14 Kasım).
Bursa’da Kaya’ya silahlı saldırı: Bursa’da, Başka Gazete sitesi genel yayın yönetmeni Yaman Kaya, akşam saatlerinde arabasında silahlı saldırıya uğradığını duyurdu. Saldırıyı yara almadan atlatan ve saldırıdan kentteki “inşaat rant çetesi”ni sorumlu tutan Kaya, sosyal medya hesabında, “FSM Bulvarı’ndaki iş yerimden çıktıktan kısa bir süre sonra aracımla seyir halindeyken silahlı saldırıya uğradım. Sağlık durum iyi, şu anda ifade veriyorum. Şimdiden söyleyeyim, yılmayacağım!” diye yazdı. Gözaltına alınıp serbest bırakılan iki zanlı itiraz ve tepkiler üzerine 22 Kasım’da tutuklandı (13-22 Kasım).
Yönter’den Uludağ’a tehdit: MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, sosyal medyada Yargıtay 3. Ceza Daire Üyesi’nin kızının düğününe nikah şahitliği yaptığı fotoğrafı paylaşan gazeteci Alican Uludağ’ı tehdit etti. Uludağ’ın paylaşımını alıntılayan Yönter, “Türk düşmanı Alican… Nefesimiz ensende…Sen gazeteci değil tetikçi bir militansın…Evet nikah şahidiydim, bununla da iftihar ederim. Bir düğünü bile müptezel ve mülevves emellerine alet ediyorsun ya bin kez lanet olsun sana…” ifadelerini kullandı (11 Kasım).
Akşener’den gazeteciye azar: İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i, grup toplantısı çıkışında Sinan Aygün, AKP’li Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu ile görüşmesini soran gazeteci Merve Kılıçoğlu Toprak’a yönelik tavrı nedeniyle özür dilemeye çağırdı. Akşener, Toprak’ı “Bundan sonra görüştüğüm her kişi için ‘Acaba izin veriyor musunuz’ diye soracağım size” diyerek azarladı. Toprak da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Sayın Genel Başkan Meral Akşener’e “yaralayıcı, kırıcı, suçlayıcı” hiçbir ifade içermeyen şekilde “Sinan Aygünle görüşmeniz tartışılıyor, değerlendirmeniz olur mu?” diye sordum. İşim bu, soracağım. Cevap vermeyebilir, geçip gidersiniz. Bu öfke ve tarz kabul edilebilir değil...” dedi (18 Ekim).
Bulut’a darp: Diyarbakır’da toplu gazeteci gözaltılarının yaşandığı 8 Haziran 2022’de tutuklanıp davasının ilk duruşmasının görüldüğü 12 Temmuz’da tahliye edilen gazeteci Rohat Bulut, 15 Ekim’de kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce darp edildiğini duyurdu. Gittiği hastanede darp raporu alan Bulut, şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunacak. Cezaevinden çıktıktan sonra gazetecilik mesleğini sürdürdüğünü belirten Bulut, “Ancak çıktıktan sonra da polisler tarafından hem fiziki hem teknik olarak takip ediliyorduk. Bu takip edilme en son fiziki müdahaleye kadar vardı” ifadelerini kullandı (17 Ekim).
Hak arama ve cezasızlık
30 yılı aşan Uğur Mumcu cinayetinde “bombacı” denilen Oğuz Demir’in hala gıyabında yargılanıyor olması aynı zamanda iktidarın cinayeti çözmede iradesizliğinin de aynası.
Gözaltıyla şiddet gören AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın kendisinin yargılanması, ters kelepçeli şekilde ekip aracında tutulan bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural ile 10 Mayıs 2019’da Ankara’daki evinin önünde ağır şekilde darp edilen Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ’ın verdiği zorlu mücadele, gazeteci Sinan Aygül’e ağır şekilde saldıran Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin silahlı koruması lehine verilen uzaklaştırma, Şarköy’ün Sesi gazetesi yetkilileri Yakup Önal ve Deniz Önal’a yönelik şiddet ve daha pek çok örnek Türkiye’de gazetecilere yönelik suçlarda cezasızlığa giden taşları bir bir döşüyor.
Evrensel’in BİK davasında karar 15 gün sonra: Evrensel gazetesinin, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan ve reklam yayımlama hakkını iptal etmesine dair açtığı davanın ilk duruşması İstanbul 2. İdare Mahkemesinde görüldü. Gazetenin avukatlarından Devrim Avcı, Evrensel’in ilan alamamasının gerekçesi olarak sunulan denetlemelerin sadece İstanbul üzerinden yapıldığını, BİK’in başka hiçbir gazete ve yayın organına bu yükümlülüğü yüklemediğini söyleyerek, kanun önünde eşitlik ilkesine uyulmadığını aktardı. Avcı, davanın kabulünü ve idari işlemin iptal edilmesini istedi. “Resmi ilan alabilmek için gazete çıkartmak” ithamına itiraz ederek Evrensel’in 20 yılı aşkın süredir çıkan bir gazete olduğunu, resmi ilan alabilmek için çıkan bir gazete olmadığının açık olduğunu vurguladı. Ayrıca Evrensel’in 2011’den 2019’a kadar birçok denetim geçirdiğini anlatan Avcı, gazete çalışanlarının basın kartlarının da 4-5 yıl boyunca beklemeye alındığını, hiçbir işlem yapılmadığını aktardı. Avcı, tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Evrensel’in basın özgürlüğü hakkının çeşitli vesilelerle önüne geçildiğinden bahsetti. Mahkeme, 13 Aralık 2022’de açılan ve emsal oluşturabilecek dava ile ilgili kararını 15 gün sonra açıklayacağını bildirdi. Duruşma öncesi yapılan açıklamada “Evrensel susmaz, susturulamaz” denildi (28 Kasım).
Şarköy’de gazeteci Önal’a saldırı davası: Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi, usulsüzlük dosyasını haberleştirdiği için Şarköy’ün Sesi gazetesi editörü Deniz Önal’a saldırdığı gerekçesiyle Şarköy Belediye Başkanı Alpay Var’ın ağabeyi Alper Var’ı “kasten basit yaralama, tehdit, mala zarar verme ve hakaret” suçlamasıyla yargılıyor. Davada Deniz Önal ile babası ve gazetenin sahibi olan Yakup Önal müşteki olarak yer alıyor. 7 Kasım’daki duruşmada savunması alınan Var, “İş çıkışı evime doğru yürüyordum. Normalde Deniz Önal’ı tanımam. Beni gördükten sonra arkamdan ‘Tüm Şarköy’ü yediniz, 15-20 bin liralık içki içtiniz, çaldınız, Yunanistan ve Bulgaristan’a gittiniz’ diye bağırdı. Susturmak için arkasından koştum ancak kaçtı. O sırada elime geçmiş olsaydı dövmüş olabilirdim ancak yakalayamadım” dedi. Hakaret ettiği iddialarını reddeden Alper Var, “Sadece ‘Sıra babanda (Yakup Önal’ı kastederek)’ dedim” diye konuştu. Telefonu kırılan Deniz Önal’ın zararını karşılamak istediğini söyledi. Ardından da beraatını talep etti. Beyanların ardından Var’ın Önal’a kovaladığı video kaydı mahkemede izlendi. Bunun üzerine söz alan Alper Var, “Videoda söylediğim her şeyi kabul ediyorum. Ancak çok fazla tahrik edildim. O anki sinirle neler söylediğimi hatırlamıyorum. Ben Alpay Var değilim. Kardeşime söylemek istediklerini bana söylediler. Benim hakkımda yalan haber yaptılar” diye konuştu. Deniz Önal ise “Tahrikte bulunmadım. Videoda sadece sanığın bana yumruk attığı ve devam eden bir soruşturma hakkında bilgi verdiğim görülüyor” dedi. Mahkeme, Yakup Önal’ın tanık olarak dinlenmesini talep ettiği Hüseyin A.’nın adres tespitinin yapılmasını istedi. Konuyla ilgili Emniyet’e gönderilen iki videonun kimin tarafından gönderildiğinin tespit edilmesi yönünde karar kurdu. Ayrıca, Önal’ın telefonunda oluşan 2 bin 600 TL’lik zararının gelecek celseye kadar karşılanmasına, zarar giderilmesi taktirde cezada indirim yapılmasına hükmetti. Dava 13 Şubat’ta bırakıldı (7 Kasım).
Elazığ’da koruma polisine “gazeteciye darp” davası: Elâzığ’da dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un 2022’de deprem konutlarını ziyareti sırasında haber takibi yapan gazeteci Ardıl Batmaz’ı darp eden AKP belediye başkanı Şahin Şerifoğulları’nın koruma polisi Ö.F.T. yargılanmaya devam etti. MLSA’ya göre Elazığ 5. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, koruma polisi Ö.F.T.’nin TCK 108 (Cebir) ve söz konusu suçun nitelikli hali olan TCK 119 (Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi) kapsamında ek savunma vermesini talep etti. Dava, yeni bir bilirkişiden yeniden rapor alınması için 23 Şubat’a bırakıldı (2 Kasım).
Polis “şiddet”ten değil, gazeteci “direnmek”ten yargılanıyor: İki yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç buna karşın İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla yargılanıyor. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart’ta sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verildi. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etti. 26 Ekim’de görülen duruşmaya müşteki polis Sedat Kılıç geç katılırken, Yalçın Eyiip gelmedi. İddianameye karşı savunma yapan Kılıç, polislerin kendisine işkence yaptığını, ‘müşteki’ sıfatıyla dosyada yer alan iki polis tarafından dövüldüğünü anlattı. Kılıç “Bu polislerden biri beni tutup yüzüme vurdu, kameramı sokağa attı. Böyle bir şey ancak karanlık bir sokakta hırsızlar tarafından yapılır” dedi. İşini yaptığı için işkenceye maruz kaldığından bahseden Kılıç “Bu ülkede işimizi yapmaya hakkımız var herhalde” diyerek polislerin cezalandırılmasını istedi. Kılıç’ın ardından avukatı Veysel Ok söz aldı. “Gazeteci Kılıç’a ağır işkence yapıldı. Bu utanç verici bir şey” diyen Ok, yargılanması gerekenin Kılıç değil ona şiddet uygulayan polisler olması gerektiğini söyledi. Ok, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin gazeteciye müdahale eden polislerin ‘orantısız güç kullandığına’ hükmederek Kılıç’a toplamda 30 bin 95 TL tazminat ödenmesine karar verdiğini hatırlattı. Olay anının görüntülerinin bir sonraki duruşmada izlenmesine hükmeden mahkeme bir sonraki celsenin 15 Şubat’ta görüleceğini bildirdi (26 Ekim).
Demirağ’a saldırı davasında mütalaa hazırlığı: Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhur İttifakı’nı eleştiren gazetecilerden Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ’ı 10 Mayıs 2019’da Ankara’daki evinin önünde ağır şekilde darp ettikleri gerekçesiyle altı sanığı yargılamaya devam etti. Soruşturmanın iki yıl sürüncemede kalmasından sonra İstinaf, Ankara 54. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığa nokta koyarak davanın Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine hükmetmişti. Adem Y., Emrah Y., Ali A., Furkan Ç., Necmettin İ. ve Orhan Ç.’nin yargılandığı davada mahkeme, gazeteci Murat Ağırel’in tanık olarak verdiği ifadeyi okuyarak dosyaya koydu. Dava, duruşma savcısının esas hakkında mütalaasını hazırlaması için 23 Ocak’ta bırakıldı (12 Ekim).
Kural’a polis şiddetine ceza 8 yıldır cezasız: İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi, bianet haber sitesi muhabiriyken ve sekiz yıl önce İstanbul Beyazıt’ta öğrencilerin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) protestosunu takip ederken gazeteci Beyza Kural’i ters kelepçe takarak gözaltına alma girişiminde bulunan polisleri İstanbul İstinafın bozma kararının ardından yeniden yargılamaya başladı. Cezayı az bulan İstinaf ‘iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlamasıyla’ üç polis memurlarına verilen 10 taksitli 6 bin TL’lik para cezası kararını usulden bozmuştu. Gerekçe olarak, hüküm kuran yerel mahkemenin temel cezayı alt sınırın üzerinde belirlenmemesi gösterilmişti. Ayrıca polis memurları K.A. ve Y.Ş.’ye uygulanan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının suç tarihinden sonra kesinleştiğini belirterek Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) koşulları yeniden değerlendirilmesini zorunlu kıldığını kaydetmişti. Gazetecinin avukatı Meriç Eyüboğlu, mahkemeye takipsizliği ihlal olarak cezalandıran Anayasa Mahkemesi’nin tespitlerini hatırlattı ve sanıklarla ilgili “yaralama” ve “düşünce oluşumunu engelleme” gerekçesiyle işlem yapılmasını talep etti. Mahkeme, talebi gelecek duruşmada değerlendireceğini bildirdi. Dava 15 Şubat’a kaldı (10 Ekim).
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. 5 Ekim’de devam edilen yargılama 30 Mayıs 2024’e bırakıldı. 15 Aralık 2022’de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında “kaçak” kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner’in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu da dosyaya konulmuştu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999 yılında bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı (5 Ekim).
Aygül’e değil, saldırganına koruma: Bitlis Tatvan’da gazetecilik yapan Sinan Aygül, Haziran’da kendisini ağır şekilde darp eden ve bir süre önce tahliye edilen iki korumadan biri olan Yücel Baysal bakımından kendisi hakkında “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kapsamında uzaklaştırma kararı aldığını duyurdu. Aygül, “Saldırgan Yücel Baysalı karakola gidip kendisini tehdit ettiğimi iddia etmiş, bunun üzerine karakol da Tatvan Kaymakamı Remzi Demir’in oluruyla ‘Koruyucu Tedbir Kararı’ almış. Üstelik karar ‘6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’ kapsamında verilen bir karar” dedi. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’na seslenen Aygül, “Karakoldaki dosyadan örneğini aldım. Karar bu ama ben bu saçmalığı hâlâ anlamadım siz anladınız mı?” diye sordu (5 Ekim).
Soruşturmalar, açılan/süren ceza davaları, kararlar
(Rapor, Türkiye’de gazetecilere uygulanmış yasal prosedürlerinin tamamını kapsamayıp, mümkün olduğunda kapsamlı bir şekilde eğilim ve ağırlık konusunda fikir vermeyi amaçlamaktadır.)
Soruşturmalar
Ekim-Aralık döneminde üçü kadın, biri LGBTİ birey en az dokuz haberci (Can Ataklı, Tuncay Özdamar, Metin Cihan, Yıldız Tar, Hakkı Boltan, Zübeyde Sarı, Dinçer Gökçe, Ayşenur Arslan ve Asuman Aranca) hakkında, çeşitli gerekçelerle soruşturma açıldı.
Soruşturmalardan biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ailesinin şikayetiyle, sosyal medya hesabında “Erdoğan İsrail’in hastane bombalamasını kınarken oğlu Burak Erdoğan’ın şirketi İsrail limanında yükleme yapıyordu” diyen sürgündeki gazeteci Metin Cihan’ı hedef aldı.
Söz konusu soruşturmalardan; 30 Eylül 2023’te Ankara Esenboğa Havalimanı’na inen ve 14 saat havaalanı nezaretinde tutulup bırakılan WDR Cosmo Türkçe medyasının yöneticisi Tuncay Özdamar hakkında “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla yürütülen tahkikat takipsizlikle sonuçlandı. Gazeteci Hakkı Boltan için “örgüt üyeliği” şüphesiyle yürütülen soruşturmada da aynı karar verildi.
T24 sitesine “gizliliği ihlal” soruşturması: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyunca Sinan Ateş cinayeti soruşturmasına ilişkin kısıtlama kararını ihlal ettiği gerekçesiyle T24 internet sitesi hakkında “adli soruşturmanın gizliliği ihlal” gerekçesiyle resen soruşturma başlattı. Sitenin, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinde tetikçiyi kaçırma iddiasıyla da suçlanan Tolgahan Demirbaş’ın telefonundan kurtarılan verilerin bilirkişi raporuyla soruşturma dosyasına girmesine ilişkin servis ettiği Asuman Aranca imzalı ve 29 Aralık 2023 tarihli özel haberin Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliğince 31 Aralık 2022’de kısıtlama kararını ihlal ettiği iddia edildi. Başsavcılıktan yapılan açıklamada, “Adli soruşturmanın gizliliği kuralına ve mezkur kısıtlama kararına aykırı olarak, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek, delillerin karartılmasına ve/veya maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli ayrıca masumiyet karinesini zedelemeye neden olacak değerlendirmelere sebebiyet veren bir haber yayımlanmıştır” denildi (30 Aralık).
Ataklı’ya “kin” soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, X sosyal medya platformu ve diğer sosyal medya hesaplarında TSK’nin Irak Kürdistan Bölgesinde yürüttüğü operasyonlarda yaşamını yitiren çok sayıda askerin yaşamını yitirmesiyle ilgili ifadeleri gerekçe göstererek gazeteci Can Ataklı hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. İfadeleri “olumsuz ve saldırı niteliğinde” olarak değerlendiren Başsavcılık, Ataklı hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan resen soruşturma yürüttüğünü açıkladı (25 Aralık).
Özdamar’a TMK soruşturması: Almanya’dan ailesini ziyaret etmek için 30 Eylül 2023’te Ankara’da Esenboğa Havalimanı’na inen ve 14 saat havaalanı nezaretinde tutulup nöbetçi savcılıkça ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan WDR Cosmo Türkçe medyasının yöneticisi Tuncay Özdamar hakkında “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla soruşturma yürütüldü. Soruşturma Aralık’ta takipsizlikle sonuçlandı. MLSA’ya göre soruşturma, Özdamar’ın 2018’da yazdığı Almanca tweet’lerde adı geçen gazeteciler Murat Sabuncu ve Bağış Erten isimlerini birleştirip “Murat Erten” olarak yeniden kurgulanıp, bundan hareketle Özdamar’ın hâkim Murat Erten’i ‘hedef gösterdiği” şüphesine dayandırılıyor (29 Kasım).
Cihan hakkında “Gazze” soruşturması: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ailesi, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle sürgündeki gazeteci Metin Cihan hakkında suç duyurusunda bulundu. Cihan, “Erdoğan İsrail’in hastane bombalamasını kınarken oğlu Burak Erdoğan’ın şirketi İsrail limanında yükleme yapıyordu” demişti. Cumhurbaşkanının ailesini tutarsız olmakla eleştiren gazeteci, “Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Ekim’de hastane bombaladığı için İsrail’i kınarken, oğlu Burak Erdoğan’ın şirketi İsrail limanında yükleme yapıyordu. 28 Ekim’de yine İsrail’e laflar dizip insanları mitinge çağırırken, oğlunun gemisi yükünü almış, Cebelitarık Boğazı’nı geçiyordu” demişti. Sabah gazetesine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusunda, Metin Cihan’a “hakaret” ve “iftira” suçlarından dava açılması talep edildi. Şikayet üzerine İstanbul Başsavcılığı soruşturma başlattı (29 Kasım).
Yıldız Tar’a soruşturma: KAOS GL haber sitesi editörü Yıldız Tar hakkında, Artı Gerçek haber sitesinde, 28 Temmuz 2023’te yayımlanan, “Şöhret olmak isteyen hâkim ve savcılar memleketi” başlıklı yazısı nedeniyle, “Terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme” iddiasıyla soruşturma açıldı. Tar, Diyarbakır Başsavcılığı’nın Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca başlattığı soruşturma kapsamında MLSA Hukuk Birimi’nden avukatı Fatih Aydın ile birlikte 22 Kasım’da Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne giderek ifade verdi (22 Kasım).
Boltan’a “örgüt” takipsizliği: Diyarbakır Başsavcılığı, açık tanık Ümit Akbıyık’ın 669 kişi hakkında verdiği ifadeler doğrultusunda “örgüt üyesi olmak” şüphesiyle hakkında 25 Nisan’dan beri soruşturma yürüttüğü gazeteci Hakkı Boltan için takipsizlik kararı verdi. Suçun unsurlarının oluşmadığına yer verilen kararda, “kişilerin lekelenmeme hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve tek celsede duruşma” haklarına işaret edildi; Boltan’ın “örgütle organik bağ kurduğuna, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösterecek şekilde örgütsel faaliyette bulunduğuna yönelik (…) yeterli delil elde edilemediği” belirtildi (18 Kasım).
Gazeteci Sarı’ya “dezenformasyon” soruşturması: Gazeteci Zübeyde Sarı, 8 Kasım’da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada hakkında “yanıltıcı bilgiyi yayma” şüphesiyle soruşturma başlatıldığını duyurdu. Sarı, “Soruşturma dosyamda üç tweet mevcut. Söz konusu iki tweetten daha önce yargılanıp beraat etmiştim. 2017 yılında atılan tweetler. Üçüncü tweet ise 2021 yılında İsmail Saymaz’ın yapmış olduğu bir röportajın linkini alıntı (tırnak içinde) yaparak paylaşmam” dedi (8 Kasım).
Gökçe’ye “dezenformasyon” soruşturması: İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 26 Ekim’de halktv.com.tr’de yayımlanan “Çete lideri olmakla suçlanan Turhan Döner ve Emirhan Döner’e tahliye kararı” başlıklı haberde “halkın yanıltıldığı” gerekçesiyle soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında polis Halk TV binasına giderek Halktv.com.tr sitesi yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe’yi gözaltına aldı. Başsavcılık, haberde adı geçen kişilerin mahkemece tahliye edilmediklerini, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen hapis cezaları nedeniyle Kırıkkale ile Edirne’de cezaevinde bulunduklarını, çete lideri ve örgüt üyelerinin tahliye edildiğine ilişkin haber içeriğinin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı nitelikte olduğunu kaydetti (1 Kasım).
Arslan’a soruşturma: İstanbul Başsavcılığı, İçişleri Bakanlığı’na yönelik 1 Ekim’de girişilen bombalı saldırıyı sorgulayan ve şüphelerini dile getiren gazeteci Ayşenur Arslan hakkında “Terör örgütü propagandası” ve “suçu ve suçluyu övme” gerekçeleriyle soruşturma başlattı (3 Ekim).
Açılan ve süren davalar
Kepenek’e “dezenformasyon” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Şubat Maraş depremlerinin ardından jandarmanın Pazarcık’a gönderilen yardımlara el koymasıyla ilgili paylaşım yapan Bianet haber sitesinin kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek hakkında “dezenformasyon” iddiasıyla dava açtı. Kepenek TCK’na Ekim 2022’de eklenen 217/A maddesi uyarınca ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla yargılanacak. 23 Eylül 2024’te İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hakim karşısına çıkacak olan gazeteci, “Maraş Pazarcık’ta yardım çadırlarına jandarma el koymuş, ‘tüm yardımlar AFAD üzerinden yapılacak’ denmiş. Güncelleme: Alandaki birçok yardım çadırına el konuluyormuş” şeklinde paylaşım yaptığı gerekçesiyle 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi isteniyor (28 Aralık).
Yılmaz’a yedi ay sonra tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 29 Nisan’da Diyarbakır’da gözaltına alınan ve 3 Mayıs’ta tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz hakkında ilk duruşmada tahliye kararı verdi. Sedat Yılmaz “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” suçlamalarıyla yargılanıyor. Duruşmada gizli tanık “Ulaş” ve “K8Ç4B3L1T5”, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dinlendi. Tanık savunmasının ardından mütalaasını veren savcı, Yılmaz’ın tutukluk halinin devamını istedi. Savcının mütalaasına karşı konuşan Yılmaz ise tahliyesini talep etti. Yılmaz’ı savunan MLSA’dan Avukat Veysel Ok iddianamenin hukuki dayanağı olmadığını, Yılmaz’ın yaptığı haberler nedeniyle yargılandığını, bir kişinin mesleğini yaptığı için suçlanamayacağını söyledi. Diğer avukatı Resul Temur ise Yılmaz’ın aleyhine ifade veren gizli tanığın bizzat kendi ifadesiyle devlete çalıştığını söyledi ve bu tanığın ifadelerinin karara etki etmemesi gerektiğini ifade etti. Avukat savunmalarının ardından mahkeme heyeti tahliye kararı verdi. Yılmaz’ın 44 sayfalık iddianamesinin 41 sayfası, “PKK ve KCK yapılanması” ile gizli ve açık tanıkların bu kapsamdaki ifadelerinden oluşuyordu. Diğer üç sayfada ise Yılmaz’ın gezileri, otel konaklamaları, telefon görüşmeleri, takip ettiği haber sayfaları, hesabına yatırılan/yatırılmayan paralar yer alıyordu. Dava 29 Şubat 2024’e kaldı (14 Aralık).
Akgül’e “propaganda” davası: DİSK Basın-İş’in eski yöneticilerinden gazeteci Elif Akgül’e sosyal medyada yaptığı haber paylaşımları nedeniyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde “zincirleme örgüt propagandası” iddiasıyla dava açıldı. Samsun Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Jandarma Komutanlığının hazırladığı raporlar üzerinden, Akgül’ün 13,5 yıla kadar hapsi istendi. Akgül, 20 Ocak 2018’de “Afrin Operasyonu demişken PYD Ankara’da Suruç’ta vatandaşlarımızı öldüren IŞİD ile savaşıp bizim Misakı Milli sınırlarımızı korurken sınırdaki TSK mensupları IŞİD’lilerle muhabbetteydi” şeklindeki paylaşımı ve ETHA’nın TSK’nın Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullandığı iddiasına ilişkin haberini retweetlediği için yargılanacak. Samsun Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün hazırladığı raporda Akgül’ün kasım 2022’de, Taksim’de yaşanan bombalı eylemle ilgili yaptığı paylaşım ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullandığına ilişkin Etkin Haber Ajansının (ETHA) 18 Ekim 2022’de yaptığı haberi paylaşması yer aldı (13 Aralık).
Bulut’un “dezenformasyon” davası: Elbistan 2 Asliye Ceza Mahkemesi, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta yaşanan depremlerle ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazeteci Fırat Bulut’u “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Katılanın olmadığı yargılama 6 Şubat 2024’e bırakıldı. 10 Mart’tan itibaren iki gün gözaltında tutulan Bulut, 8 Şubat 2023 tarihli “Elbistan Cezaevi avlularından dumanlar yükseldiği ve koğuşların ateşe verildiği” paylaşımı nedeniyle suçlanıyor. 19 Ekim’de görülen duruşmada Bulut’un savunmanlığını üstlenen İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) avukatı, Almanya’ya iltica eden müvekkilinin yurtdışı adresini ifade işlemleri için mahkemeye bildirmek amacıyla süre talep etti. Avukat, Bulut’un haberinde dikkat çekildiği Elbistan Cezaevi’nde yangın çıkıp çıkmadığının da cezaevi idaresinden sorulmasını talep etmişti. Gazetecinin, TCK 217/A/1 maddesinde tanımlanan “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla üç yıla kadar hapsi isteniyor (12 Aralık).
Değer’e “eylem” davası: Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin artan yaşam pahalılığını protesto etmek için 28 Kasım 2021’de düzenlenen “Geçinemiyoruz” eyleminde gözaltına alınan 23 kişi ile eylemi takip eden JinNews sitesi muhabiri Öznur Değer’i, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” (TCK 265) suçlamalarıyla yargılıyor. Expression Interrupted’a göre davanın üçüncü duruşması 11 Aralık 2023 günü Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Dava 27 Mart’a ertelendi (11 Aralık).
Müftüoğlu’na “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Mayıs’ta tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu “örgüt üyeliği” ve “örgüt yöneticiliği” iddiasıyla tutuklu yargılamaya başladı. Yedi aydır Ankara’daki Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Müftüoğlu, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden başlandı. Savunmasında iddianameyi eleştiren Müftüoğlu, Kürt gazetecilere yönelik baskıların özünde Kürt sorunu ve Kürt gerçekliği olduğunu anlattı. “Yüzyılda çok şey değişti ama Kürt gazetecilere baskılar değişmedi. Hrant Dink’e kadar birçok gazeteci gerçekleri söylediği için katledildi” dedi. Gizli ve açık tanık beyanlarını da içeren iddianamenin “mesleği karartmak” amacıyla hazırlandığını savunan Müftüoğlu, “örgütte eğitim gördüğüne” dair iddianın Emniyet’te kurgulandığını söyledi; tanığın kendisi hakkında “2012’de yurtdışındaydı” iddiasını yalanladı; “Söz konusu tarihte trafik kazasında yaralanmıştım ve evden hiç çıkmamıştım” dedi. Dosyada, gizli ve açık tanık Kerem Gökalp’in dinlenmesine ve gazeteci Müftüoğlu hakkında başka soruşturma olup olmadığının Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na sorulmasına karar verildi. Dava 18 Ocak’ta kaldı (7 Aralık).
Saymaz’a “Bircan” davası: İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’ın “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. Gazeteci, “kamu görevlisine hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla 7 yıl 7 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Daha önce savunma yapan gazeteci, “Hakim yazdığım yazıyla ilgili şikayetçi olmadı. Eşiyle ilgili yazı yazdığım için şikayetçi oldu. Şimdi ‘Ben Hakim Bey’in fotoğrafını paylaştım mı paylaşmadım mı?’ diye soruluyor. Hakim Bey’in fotoğrafları her yerde. Afiş diye Samsun duvarları süslenmişse bunu kullanmanın ne günahı var?” demişti. Savcılık mütalaasının ardından avukatlar Turgut Kazan, Aslı Kazan ve Serdar Laçin, son savunmalara hazırlanmak için mahkemeden süre istedi. Mahkeme, bunun üzerinde yargılamaya 23 Ocak’a bıraktı (5 Aralık).
Gök’e 225 gün sonra tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargıladığı davada savcının talebi doğrultusunda beraat kararı verdi. Mahkeme, gazeteciye yurt dışı yasağı getirdi. Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan açık tanık Ümit Akbıyık, Gök’ü tanıdığını ve Pel Prodüksiyonda çalıştığını iddia etti. Gök’ü Pel Prodüksiyonda gördüğünü belirten Akbıyık, tarihi hatırlamadığını söyledi. Akbıyık, “2020 yılı temmuz ya da ağustos ayıydı. Yaz ayıydı. Şahısla ilgili bildiğim başka bir şey yoktur” dedi. Gök’ün avukatı Resul Temur, Kemal Kurkut cinayetini bilip bilmediğini tanığa sordu. Akbıyık, bunu basından bildiğini fakat fotoğrafı çekeninin kim olduğunu bilmediğini söyledi. Gök’ün sağlığı ile ilgili bir gözlemi olup olmadığı sorusuna ise Akbıyık, herhangi bir gözlemi olmadığı cevabını verdi. MLSA avukatı Veysel Ok da, “Gazetecinin elindeki bitirilememiş haberler, kayıtlar suç olamaz. Buradaki dosyaya baktığımızda asıl sebebin Kemal Kurkut fotoğrafları olduğunu biliyoruz. Kemal Kurkut ve Abdurrahman Gök bir bütündür. Tahliye talep ediyoruz” dedi. Dava 12 Mart’ta kaldı (5 Aralık).
Yurttapan ve Estukyan’ın “terör” davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi Sorumlu yazı işleri müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Dergide Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını daha önce açıklayan Estukyan, “Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır” demişti. Dava, savcının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için yargılamayı 2 Şubat’ta bıraktı (1 Aralık).
Erdem Gül’e “MİT TIR’ları”ndan yeniden yargılama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, Mayıs 2015’e ait “MİT TIR’ları” haberi nedeniyle 92 gün hapis yatıp beraat eden Cumhuriyet gazetesi eski Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün yeniden yargılandığı dosyada, bu kez “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla cezalandırma istedi. Haber nedeniyle gazete eski genel yayın yönetmeni, sürgündeki gazeteci Can Dündar Aralık 2020’de “casusluk” iddiasıyla 27 yıl 6 ay hapse mahkum edilmişti. Dava, savcının mütalaasına karşılık son savunmaların yapılması için 28 Şubat’ta kaldı (30 Kasım).
Avcı’ya yeniden yargılama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Gülen Cemaati tarafından kurulduğu iddia edilen “Selam Tevhid soruşturma kumpası” gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen eski savcı, yazar ve gazete köşe yazarı Gültekin Avcı, Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, 29 Kasım’da görülen yeniden yargılamaya ilişkin ikinci duruşmada, Avcı’yı tahliye etmeyi reddetti. MLSA’ya göre mahkeme, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “7 Şubat MİT krizi davası” ile bu dosyanın birleştirilmesine ilişkin kararın beklenmesinin ardından, dosyanın esas hakkında görüşünü açıklanması için savcılığa gönderilmesine karar verdi. Dava, 9 Şubat’ta kaldı (29 Kasım).
Akkaya’ya “örgüt üyeliği” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 ilde yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınarak tutuklanan kameraman Remzi Akkaya’yı “örgüt üyeliği” iddiasıyla ve 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılamaya devam etti. 28 Kasım’da görülen duruşmada mahkeme, Akkaya’nın tahliyesi yönünde sunulan talebi reddetti. İddianamede, Akkaya’nın kameramanlık öncesi açtığı oto yıkama işyeri “örgüt üyelerinin buluşma yeri” olarak tarif edildi. Etkin pişmanlık kapsamında 22 Aralık 2021’de ifade veren “Armanç” kod adlı tanığın iddialarına yer verilen iddianamede, yine bir tanığın, “örgüt üyesi” dediği MEBYA-DER yöneticisi Yıldız D’nin, kendisine, “Akkaya’nın yaşamını yitiren kızıyla görüştüğünü” söylediği de iddialar arasında yer aldı. Tanık beyanları yanı sıra Akkaya’nın bir defa Habur Sınır Kapısı’ndan giriş çıkış yapmasına da iddianamede yer verildi. 18 Eylül’de görülen duruşmada Kürtçe savunma yapan Remzi Akkaya, tanıkların suçlamalarını kabul etmediğini belirterek tahliyesini talep etmişti. Dava 6 Şubat’a kaldı (29 Kasım).
Coşkun’a “TMK” davası: Gazeteci Canan Coşkun, Cumhuriyet gazetesinde 20 Ağustos 2016’da yayınlanan “Türkü söylediler tutuklandılar” başlıklı haberine verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB kararının Anayasa Mahkemesi’nce bozulmasından sonra İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanmaya başladı. Haberde, İstanbul Esenyurt’taki bir parkta türkü söyleyen ikisi çocuk 14 gençle ilgili Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nin uyguladığı prosedür eleştiriliyordu. Gazeteci, bir polisin şikayetiyle, “terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek” iddiasıyla ve üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Yargılama 22 Şubat’a bırakıldı (23 Kasım).
Gazeteci Söylemez’e “Gürlek” davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Şubat 2020’de BirGün’de yayımlanan “Yetenekli hakim bey” yazısı nedeniyle Bianet sitesi editörü gazeteci Ayça Söylemez’i “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla yargılamaya başladı. 22 Kasım’da görülen duruşmada savcı, Söylemez’in cezalandırılması yönünde mütalaa sundu. İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, dönemin İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi hakimi ve şimdiki Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in şikayetiyle, Söylemez hakkında üç yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı. Söylemez 22 Haziran’da emniyete giderek verdiği ifadede “Köşe yazısı gazeteci kimliğimle tamamen kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla ve basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde yazdığım yazıdır” demişti. Yargılama, savcılık mütalaasına karşılık Söylemez ve avukatının son savunmalarını hazırlamaları için 19 Mart’a kaldı (22 Kasım).
Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, 14 Kasım’da görülen son duruşmada dosyanın esas hakkında mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına aktarılmasına karar verdi. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır’da 2015’te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor. Dava 21 Şubat’a kaldı (14 Kasım).
Diyarbakır’da 15 gazeteciye “üyelik” davası: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 18 gazeteciyi “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. Sanık gazetecilerden 15’i 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp tutuklanmış ve 12 Temmuz’da tahliye edilmişti. 9 Kasım’da görülen ikinci duruşmada mahkeme, tüm tutuklu sanıklara uygulanan adli kontrolün kaldırılmasını reddetti. mahkeme heyeti, Ari Yapım’daki tutanağın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istenmesi için müzekkere yazılması, dijital malzemelerin incelemesi bitmişse iadesine de karar verdi. Dava 1 Şubat’a bırakıldı. Davanın 11 Temmuz’daki ilk gününde, gazetecilerin iddianamesini hazırlayan savcının eşinin mahkeme heyetinde olduğu ortaya çıkmış, buna karşılık yapılan reddi hâkim başvurusu reddedilmişti (9 Kasım).
Alağaş’ın “örgüt üyeliği” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, JinNews sitesi haber müdürü Safiye Alağaş’ı “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. Davanın ikinci duruşmasına tutuksuz yargılanan Alağaş ve avukatlarının yanı sıra Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) yöneticileri, Amsterdam’dan Clooney Foundatıon for Justice (Adalet için Clooney Vakfı) üyesi hukukçular Geórgia Canura ve Carolina Saad katıldı. Duruşmada söz alan avukatı Resul Temur, müvekkilinin gazeteci olmasından kaynaklı gazetecilikle ilgili davet edildiği bir yurtdışı toplantısı olduğunu ve bu nedenle yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi. Temur, aramalarda el konulan dijital materyallerin iadesini talep etti. Kararını açıklayan mahkeme, dijital materyallerin esas hakkında verilecek kararla değerlendirilmesine ve yurtdışı yasağının devamına karar verdi. Dava 22 Şubat’a kaldı (9 Kasım).
Çelik’e “Gürlek” davası: Ankara 22 Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Haziran 2022 tarihinde Adalet Bakan Yardımcılığı’na atanması dolayısıyla Akın Gürlek’in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı olarak daha önce aldığı ve üst yargı kararlarını uygulamadığı örnekleriyle birlikte haberleştirilmesi nedeniyle ANKA Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Mansur Çelik’i yargılıyor. 9 Kasım’da görülen duruşma için, gazetecinin avukatı sağlık sorunu nedeniyle mazeret bildirdi. Üçüncü duruşmada durulma savcısı, üç yıl hapisle yargılanan gazetecinin, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef yapmak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etmişti. ANKA’nın, 14 Ekim 2020 tarihinde, Gürlek’in imza attığı sembolik dosyaların derlendiği haber Çelik’in yol açtı. 28 yıllık gazetecilik yaşamında ilk cezasıyla karşılaşan Çelik, ilk duruşmada verdiği ifadede, “Ben gazetecilik yaptım; 28 yıldır utanılacak hiçbir şey yapmadım. Meslek ilkelerimi her zaman savundum. Yerel mahkemenin, Anayasa Mahkemesi’nin oybirliğiyle aldığı bir kararı uygulamaması, o boyutuyla bir ilktir Türkiye’de. Genel olarak yaşanan her ilk, bir haber değeri zaten taşır” demişti. Dava 18 Ocak’a bırakıldı (9 Kasım).
Karabay ve Eren’e “Fidan” davası: Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, eski İstanbul Başsavcısı ve şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın şikayetiyle Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay ve sorumlu müdürü Faruk Eren’i yargılamaya başladı. Mahkeme, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla üç yıla kadar hapsi istenen iki gazeteciye uygulanan adli kontrolün kaldırılmasını reddetti. Gazeteciler, iddianamede yer verilen savunmalarında, ‘paylaşımların hakaret, iftira veya hedef gösterme olmadığını’, ‘içeriğinin varsayımlara değil olgulara dayandığını’, ‘paylaşımlarında kamu yararının bulunduğunu’ ve ‘ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu’ belirterek suçlamaları reddettiler. İddianamede Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/1 maddesinde düzenlenen, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla bir yıldan üç yıla kadar hapisleri istenen Karabay ve Eren, 5 Mart’ta yargılanmaya devam edecek (7 Kasım).
Kandar’a “propaganda” davası: Mardin’de 6 Ekim’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal hakkında yürütülen soruşturma davaya dönüştü. MA’nın X hesabından 17 Mart 2023 tarihinde “QSD: Düşen helikopterde 9 savaşçımız hayatını kaybetti” başlığıyla paylaşılan haber, “örgüt propagandası” iddiasına delil olarak gösterildi. İddianamede, “Mezopotamya Ajansı, ‘QSD: Düşen helikopterde 9 savaşçımız hayatını kaybetti’ başlıklı içeriğinde üzerlerinde askeri kamuflaj ve askeri hücum yelekleri bulunan Zagros Çekdar kod Mesut Celal Osman, Rojda Afrin kod Dilber İsa, Khalaf Abid kod Yiyad El Gamiş ve kimlikleri tespit edilemeyen başkaca PKK/KCK/YPG silahlı terör örgütü mensubu oldukları değerlendirilen şahısların bulunduğu fotoğraf içerikli haberi paylaştığı” denildi. Ancak MA’nın ‘QSD: Düşen helikopterde 9 savaşçımız hayatını kaybetti’ başlığıyla paylaşılan haberde, savcılığın iddianamede bahsettiği fotoğraf bulunmuyor. Savcılığın ‘üzerlerinde askeri kamuflaj ve hücum yelekleri bulunan...’ iddiasının aksine haberin, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) bayrağıyla paylaştığı görülüyor. Gazeteci, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hapis istemiyle yargılanacak (6 Kasım).
Özgürlükçü Demokrasi için hapis istendi: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde çalışanı altı gazeteciyi, “örgüt üyeliği” “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 1 Kasım’da görülen duruşmada duruşma savcısı, 7 Nisan 2022’de sunduğu esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Pınar Tarlak, yazı işleri müdürü İshak Yasul ve imtiyaz sahibi İhsan Yaşar’ın “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. Bunun üzerine avukatlar savunma yapmak için süre talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, İshak Yasul, Hicran Urun ve Mehmet Ali Çelebi’nin yurt dışı çıkış yasağının devamına karar verdi. Dava 12 Şubat’a kaldı (1 Kasım).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 29. Duruşmayla devam etti. 31 Ekim’de süren yargılamada, heyet değişikliği nedeniyle ilk olarak eski zabıtlar okundu. Ardından Rawin Sterk Yıldız’ın avukatı Sercan Korkmaz yargılamanın geldiği aşamada gerekli incelemelerin tamamladığı için müvekkiline ait telefonun iadesini talep etti. Mahkeme heyeti, talebin bir sonraki duruşmada değerlendireceğini bildirdi. Heyet, İsmet Kayhan için çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar vererek, duruşmayı 30 Ocak’a erteledi. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti (31 Ekim).
Ankara’da dokuz gazetecinin “üyelik” davası: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları suçlamasıyla dokuzu tutuklu toplam 11 gazeteciyi, “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 11 sanıklı davanın dokuz tutuklu sanığı, 16 Mayıs’ta tahliye edilmişti. 5 Temmuz’da görülen ikinci duruşmada gizli tanık “K8Ç4B3L1T5” dinlenmiş ve birçok tutarsızlığı nedeniyle eleştirilmişti. 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara haber müdürü Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JinNews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile adli kontrolle serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Üçüncü duruşması 26 Ekim’de görülen davada, açık tanık Durudeniz’in gazeteciler ile ilgili teşhis yapması için Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına karar verildi. Yargılama 18 Ocak’a bırakıldı (26 Ekim).
Altan, Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı’nın “örgüt” davası: Darbe girişiminden sonra tutuklanıp yıllarca hapis kalan gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’nın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yeniden yargılanmasına İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. 26 Ekim’de süren yargılamada dosya, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına aktarıldı. MLSA’ya göre mahkeme, Yazıcı ve Şimşek hakkında Türkiye Bankalar Birliği’ne müzekkere yazılarak, kullandıkları kredilere ilişkin kayıtların gönderilmesine, diğer taleplerinse “dosya kapsamı, mevcut delil durumu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ve dosyada gelinen aşama nazara alınarak” reddine karar verdi. Sanıklar hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı da kaldırılmadı. Dava 14 Şubat’a bırakıldı (26 Ekim).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ın “MİT TIR’ları” haberi nedeniyle yeniden yargılandığı davanın Aralık 2020’de görülen karar duruşmasında daha önce ifadesi alınmadığı için ayrılan dosyasını görmeye devam etti. Dündar bu davada 1 Mart 2017 tarihinde Özgürüz sitesinde yayımladığı bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 25 Ekim’de görülen duruşmada, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının ve yurtdışından iade talebinin ikmallerinin beklenmesine karar verildi. Avukatların mazeretini de kabul eden mahkeme, yargılamaya 26 Mart’ta devam edileceğini bildirdi (25 Ekim).
Kalafat ve Akgül’e 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, o dönem çalıştıkları Bianet haber sitesinde 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı farklı haber yoluyla “Türk milletini alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteci Haluk Kalafat ve Elif Akgül’ü yargılanıyor. Mahkeme savcısı, 19 Ekim’de görülen duruşmada gazetecilerin cezalandırılması yönünde mütalaa sundu. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği Kalafat ve MLSA adliye muhabiri Akgül TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca üçer yıl hapislerinin istendiği davada esasa ilişkin savunmalarını yapması bekleniyor. Gazeteciler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) “Ermeni Soykırımı propagandası yapıldığı” iddiasıyla yapılan bir ihbar ve Adalet Bakanlığının 24 Haziran 2021 tarihinde izin vermesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda kovuşturma görüyor. Savcı Murat Mert, 9 Aralık 2022 tarihinde hazırlanan iddianamede 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı haberi suç konusu yaptı. İddianamede savcı, hakkında herhangi bir toplatma kararı dahi olmayan kitapların tanıtımı olduğunu ve haberlerde bu kitaplardan alıntılar olduğunu dikkate almadı. Mert, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Salt [Ermeni Soykırımı ifadesinin] kullanılması herhangi bir suçlamanın konusu olmamalıdır” hükmüne vardığı İlker Deniz Yücel (Başvuru: 2017/16589) kararını da dikkate almayarak gazetecilerin cezalandırılmasını talep ediyor. Dava 20 Şubat’a kaldı (19 Ekim).
“FETÖ Medya Yapılanması” dosyası yeniden: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Medya Yapılanması” dosyası kapsamında gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı yeniden yargılamaya devam etti. “FETÖ örgütüne yardım” gerekçesiyle hapis istemiyle yürütülen ve 8 Haziran’da süren yargılamada, Fatih Şener Kurnaz tanık olarak dinlendi. Duruşmada diğer tanık Muhammet Sivri için zorla getirme kararı alındı. Yargılama 11 Ocak 2024’e kaldı (19 Ekim).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 17 Ekim’deki duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi reddetti. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysaki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu’na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020’de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Dava 27 Şubat 2024’e kaldı (17 Ekim).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin yedi yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’i yeniden yargılamaya devam etti. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu sekizinci duruşması, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için karar alındı. 1 Şubat’ta görülen duruşmada, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Erol Önderoğlu’dan sonra, bir mahkeme hakiminin reddi konusunda Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu’nun da yaptığı itirazın reddedildiği bildirilmişti. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Dava, 20 Şubat’ta sürecek (12 Ekim).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan’ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya’da 2015’te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan’ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılıyor. Toplam 17 kişinin yargılandığı davaya 4 Ekim’de devam edildi. Mahkeme, sanık Görkem Tuğal hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine, durumu konusunda çeşitli kamu kurumlara yazı yazılmasına ve davaya da 9 Ocak 2024’te devam edilmesine karar verdi (4 Ekim).
Üç haberciye “eylem” davası: Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 16 meslektaşlarının 16 Haziran 2022’de tutuklanmasını protesto ettikleri sırada Ankara Ulus Meydanı’nda darp edilerek gözaltına alınan gazeteciler Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar’a dava açıldı. 5 Temmuz 2022’de Ulus Meydanı’nda bir araya gelen gruba müdahale eden polisin gözaltına aldığı üç haberci aynı gün emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı. MLSA’ya göre, gazeteciler hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet”ten dava açıldı. İddianame Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Yargılama 9 Ocak 2024 tarihinde başlayacak (1 Ekim).
Altı haberciye “dayanışma eylemi” davası: Evrensel gazetesi muhabiri Eylem Nazlıer, Direnişteyiz.org sitesi muhabiri Esra Soybir, ETHA Ajansı editörü Pınar Gayıp, Mücadele Birliği gazetesi muhabiri Serpil Ünal, Gazete Patika sitesi muhabiri Yadigar Aygün ile gazeteci Zeynep Kuray’a meslektaşlarının gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını 29 Nisan’da Kadıköy’de Süreyya Operası önünde protesto ettikleri için dava açıldı. İddianamede eylem yapılacağı bilgisini almasının ardından Kadıköy Kaymakamlığının eylemi yasakladığını ifade edildi. Polislerin eylem yapan gazetecilere yasak kararı bilgisini verdiğini yazan savcı, gazetecilerin uyarılara rağmen dağılmadığını, üstüne “Özgür basın susturulamaz, gazetecilik suç değildir, susmayacağız” sloganları attığını belirtti. Henüz eylem başlamadan gözaltına alınan haberciler, Çalışan Gazeteciler Günü de olan 10 Ocak 2024 günü İstanbul Anadolu 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak (1 Ekim).
Aykol ve Çapan’ın “Gündem” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol ile yazı işleri müdürü Reyhan Çapan’ı “örgüt propagandası” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. 14 Eylül’de görülen davanın 28. Duruşmasına Aykol ve Çapan katılmazken avukatları Özcan Kılıç hazır bulundu. Çapan hakkında gazetede yayımlanan haberler ve köşe yazıları gerekçesiyle açılan davada, avukat Kılıç müvekkilleri hakkındaki dava dosyalarının mahkeme tarafından istenerek, birleştirilmesini talep etti. Kararını açıklayan mahkeme, dosyaların UYAP üzerinden gönderilmesine ve birleştirme talebinin celse arasında değerlendirmesine karar verdi. Yargılama 11 Ocak 2024 tarihine kaldı (1 Ekim).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. 24 Eylül’de görülen duruşmada mahkeme, Hatip Dicle hakkında çıkarılan yakalama infazının beklenmesi için yargılamayı 4 Ocak 2024’e bıraktı (1 Ekim).
Yurttapan, Ergül ve üç yazara 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisinde yayımlanan yazılarda “Türk milletinin alenen aşağılandığı” iddiasıyla derginin sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve editörü Haydar Ergül ile üç yazarı yargılamaya devam etti. Ergül ve Yurttapan için tefrik kararı verilmesini isteyen avukat Özcan Kılıç, müvekkillerinin beraatını talep etti. Eksik hususların giderilmesi için ertelenen dava, sanıklardan Cihan Doğan ve Nazan Üstündağ hakkında verilen yakalama kararının infazını bekleyecek. Dava, 4 Ocak 2024’e kaldı (1 Ekim).
Kararlar
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 200’ü aşkın gazetecinin adı Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK), 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemeler temelinde açılan veya yürütülen yargılamalarda geçti. Bu üç aylık dönemde en az sekiz gazeteci hakkında bu dönemde Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılanan gazetecilerden en az yedisinin dosyası karara çıktı; dördü beraat ederken üçü (Merdan Yanardağ, Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel) Kürt Sorununa dair herhangi bir şiddet savunuculuğu içermeyen görüş ve üretimleri nedeniyle, toplam 6 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. TMK’dan beraat edenlerden biri de, Diyarbakır’da topluca tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan hakim savcı eşlerin gizliliği bulunmayan tayinlerine ilişkin haber yaptığı üç ay hapiste tutulan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’dı.
KHK ile kapatılan İMC TV program koordinatörü Ayşegül Doğan’ın, Demokratik Toplum Kongresi üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yeniden yargılandığı dava, milletvekili seçilmesi üzerine durdu. Bu yıl 58 gün hapis yatan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer’e, aynı suçlamayla açılan dava ise, mükerrer olduğunun anlaşılması üzerine düşürüldü.
Bu dönemde yerel gazeteciler Hasan Sivri ve Ahmet Kanbal, yürürlüğe girdiği ilk yılında onlarca gazeteciyi taciz eden “dezenformasyon” suçlamasına ilişkin TCK’nın 217A maddesinden yargılandı ve aklandı. Beş gazetecinin hapisle ismiyle yargılandığı “hakaret” suçlamasından Zafer Arapkirli, İsmail Arı ve Sertaç Kayar beraat ederken eski köşe yazarı Atilla Taş’a, “hakaret”ten 1 yıl 9 ay 25 gün, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla da 5 ay hapis cezası verildi; Ahmet Altan’ın davasıyla zamanaşımıyla düştü.
Bu dönemde 17 gazetecinin yargılandığı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davalarından Merdan Yanardağ, beraat etti; ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez’e ise bu suçlamadan beşinci davası açıldı. Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş, “polise direnmek” suçlamasıyla hapisten 10 bin TL adli para cezasına mahkum edildi.
Sivri’ye “dezenformasyon” beraatı: Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 Şubat depremleriyle ilgili Antakya’da çektiği görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşması sonrası hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” iddiasıyla dava açılan gazeteci Hasan Sivri’yi beraat ettirdi. Gazeteci ve avukatı Halil İbrahim Özgün’ün katıldığı ve beraat talep ettiği duruşmada, iddia makamı da aynı görüşteydi. Duruşmada karar öncesi söz verilen Sivri, depremin ilk günlerinde çektiği videoları 25 Şubat’a kadar paylaşma ihtiyacı duymadığını ancak sonrasında “Burada eksiklik yok, çaresizlik yok, bunlar dezenformasyon” şeklindeki söylemlerin ardından paylaştığını ifade etti; “Dezenformasyonun gerçek olduğunu, ateş yakarak aile üyelerini bekleyen insanların ancak ‘çaresizlik’ ve ‘yalnızlıkla’ ifade edebileceğini söyleyerek bir tweet serisi yaptım” dedi. Hakim de suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Sivri’nin beraatına karar verdi (21 Aralık).
Mavioğlu ve Demirel’e “Bakur” Belgeselinden 2 yıl 1 ay hapis: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, barış sürecinde çekilen “Bakur” belgeseli nedeniyle ilk yargılamada 4 yıl 6’şar ay hapse mahkum edilen gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’i İstinafın bozma kararı sonrası yeniden yargıladığı davada yeniden mahkumiyet kararı verdi. Yeniden yargılamanın yedinci duruşması sonunda, Mavioğlu ve Demirel’e “örgüt propagandası” iddiasıyla 1 yıl 13’er ay hapis cezası verildi. 26 Ekim’de duruşma savcısı da, Demirel ve Mavioğlu için ceza istediği mütalaasını yinelemişti (14 Aralık).
Kanbal’a “dezenformasyon” beraatı: Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, “kayıp seçim sandığı” haberi ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla yargıladığı Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal’ı beraat ettirdi. Kanbal hakkında, 14 Mayıs seçimlerinde Martin’in Artuklu ilçesinde kurulan 1363 No’lu seçim sandığının kaybolmasına dair yaptığı haber ile sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle “dezenformasyon” iddiasıyla açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Duruşmada tanık olarak dinlenen okul sorumlusu Mustafa Üstündağ Benli, sandığın kayıp olduğuna ilişkin tutanağı polislerle beraber tuttuklarını, geç saatlerde sandık başkanının kendilerini arayarak adliyede olduğunu söylediğini aktardı. Kanbal da, tanık beyanlarının haberin gerçekliğini ortaya koyduğunu belirtti; “Gazeteciler ve meslek örgütleri olarak iktidarın bu maddeyi kendi amaçlarını gerçekleştirmek, haber yapılmasını engellemek için çıkarttığını söyledik. Öncelikle bu maddenin kaldırılması yönünde girişimlerin mahkeme nezdinde başlatılmasını talep ediyorum” dedi. Mahkeme, duruşma savcısının mütalaası doğrultusunda, beraat kararı verdi (13 Aralık).
Gördüğü şiddet cezasız kalan Hürtaş “direnmek”ten mahkum: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı “polise direnmek” suçlamasıyla 8 ay hapis karşılığı 10 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş üç yıl hapis istemiyle yargılanıyordu. Mahkeme savcısı 26 Eylül’de sunduğu mütalaasında direndiğini ileri sürdüğü haberciye ceza istemişti (13 Aralık).
Doğan’ın “DTK” davası durdu: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan İMC TV program koordinatörü Ayşegül Doğan’ı, Demokratik Toplum Kongresi üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yeniden yargılamaya devam etti. Mahkemenin 7 Aralık 2020’de verdiği 6 yıl 3 aylık hapis cezasının 10 Mart’ta Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nce bozulması üzerine yeniden yargılanmasına karar verilen dava, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Doğan’ın milletvekili seçilmesi nedeniyle düşürüldü. Hapis cezası da “eksik araştırma ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile hüküm kurulması” gerekçesiyle bozulmuştu (11 Aralık).
Canözer’e “mükerrer dava” düştü: Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetecilere yönelik 25 Nisan’da yapılan operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve 58 gün sonra tahliye edilen JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer’e, “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın mükerrer açıldığına hükmetti ve davanın reddedilmesine karar verdi. Mahkeme, daha önce Canözer’e Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davayla aynı olduğu kanaatine vardı. Bu duruşmaya da tanık Ümit Akbıyık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı. Söz verilen Canözer, 10 yıllık meslek yaşantısında yüzlerce haber yaptığı halde dosyada sadece 20-30 haberin yer aldığını kaydetti; “Politika, kadın, çocuk, ekoloji, ekonomi, spor ve sağlık gibi birçok konuda ve alanda onlarca haber yaptım. Sur haberleri nedeniyle daha önce de yargılandım ve beraat ettim. O zaman da gazeteciydim bugün de gazeteciyim farklı bir konumum yok… Bu dosyanın en simge olayı ise fotoğraf makinamın hala emniyetin elinde inceleme adı altında tutuluyor olmasıdır. Ayrıca en temel konu Kürt basınında çalışmamdır. Bu da suç değildir. Tüm bunların ışığında beraatımı talep ediyorum” ifadelerini kullandı (8 Aralık).
İki gazeteciye “TMK” cezası onandı: Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 11 Eylül 2020 tarihide askerler tarafından gözaltına alınan Servet Turgut ve Osman Şiban’ın helikopterden atılmasına dair soruşturmayı yürüten savcı ile bu durumu kamuoyuna duyuran gazetecileri gözaltına alan savcının aynı kişi olduğunu duyuran Mezopotamya Ajansı (MA) İmtiyaz Sahibi Ferhat Çelik ile haberi paylaşan Jiyan TV İmtiyaz Sahibi İdris Yayla’ya verilen hapis cezasını onadı. Van Ağır Ceza Mahkemesi, iki gazeteciye “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” (TMK 6/1) suçlamasıyla, 1 yıl 3 ay hapis cezası vermişti. Avukatlarının bu son kararı da Yargıtay’a taşımaları bekleniyor (8 Kasım).
Yargıtay savcılığından “dezenformasyon” cezasına onama talebi: Yargıtay Savcılığı, 13 Aralık 2022 tarihinde “çocuğa cinsel saldırı” iddiasını sosyal medyada paylaştıktan sonra ardından düzeltme yayımlamasına rağmen Aralık 2022’de sekiz gün tutuklu kalan gazeteci Sinan Aygün’e 28 Şubat tarihinde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla verilen 10 ay hapis cezasının onanmasını istedi. MLSA avukatlarının dosyayı Yargıtay’a taşıdığı süreçte Yargıtay Savcılığı, Van Bölge Adliye Mahkemesi’nin 26 Mayıs 2023 tarihli onama kararının kesinleşmesi yönünde talepte bulunmuş oldu. 28 Şubat’ta Tatvan Asliye Ceza Mahkemesi, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığı” gerekçesiyle Aygül’ü 10 ay hapse mahkum etmişti (3 Kasım).
Adli tayin haberine beraat ve tahliye: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, topluca tutuklanan gazetecilerin dosyasına bakan hakim savcı eşlerin gizliliği bulunmayan tayinlerine ilişkin haber yaptığı için 25 Temmuz’da tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’ı beraat ettirerek tahliye etti. Kararda, suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yer verildi. Dört meslektaşıyla birlikte Temmuz’da gözaltına alınan Arslan, paylaşımıyla “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiği” iddiasıyla tutuklanıp Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne tek kişilik bir hücreye konulmuştu (31 Ekim).
Atilla Taş’a yeniden yargılamada da hapis: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “örgüte yardım” gerekçesiyle 6 Mart 2020’de 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum edilen eski köşe yazarı, şarkıcı ve sosyal medya kullanıcısı Atilla Taş’ı yeniden yargılamaya devam etti; Taş’ı yeniden yargıladığı dosyada yine mahkum etti. Mahkeme, duruşma savcısının Haziran’da sunduğu mütalaa doğrultusunda “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıl 9 ay 25 gün, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla da 5 ay hapis cezası verdi (24 Ekim).
Yaşar’a “propaganda” beraati: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD ile savaşırken hayatını kaybeden Ulaş Bayraktaroğlu için Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde 11 Mayıs 2017 tarihinde yapılan basın açıklamasını haberleştirdiği gerekçesiyle gazeteci Eylül Deniz Yaşar’ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, “suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Yaşar’ın beraatına oybirliğiyle karar verdi. Daha önce esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, Yaşar’ın cezalandırılmasını talep etmişti. Yaşar ise savunmasında, “Ben kullanmadığım, paylaşmadığım bir şeyden suçlanıyorum. Ben zaten video muhabiriyim, görüntülerimi herkes kullanabiliyor. Ana akım da çektiğim görüntüleri kullanıyor. O hesap üzerinden atılmış tweetlerle neden ilişkilendirildiğimi anlamış değilim. Üstelik daha önce takipsizlik de verildi” demişti (12 Ekim).
Babat ve Arslan’a “TMK” beraati: Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Kuzey Irak’ta öldürülen Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci Nagihan Akarsel için Cihanbeyli ilçesinde 13 Ekim 2022’de düzenlenen cenaze töreniyle ilgili haberde “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdikleri” iddiasıyla yargılanan JINNEWS sitesi muhabiri Dilan Babat ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan’ı beraat ettirdi. Babat, Ankara Adliyesi’nden, Arslan ise başka bir dosyadan tutuklu bulunduğu Sincan F Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı (5 Ekim).
Yanardağ’a hapis cezası ve tahliye: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, iktidarı Kürt Sorunu’nu şeffaf olmayan bir tarzda ele almakla suçladığı televizyon yorumu nedeniyle “suçu ve suçluyu övme” ve “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 100 gün tutuklu bırakılan Tele1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ, çıkarıldığı ilk duruşmada tahliye edilmekle birlikte mahkum edildi. Mahkeme, savcının tutukluluğun devamını ve mahkumiyet talep ettiği duruşmada gazeteci “terör örgütü propagandası” iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapse mahkum edildi. Yanardağ, duruşmada, montajlanmış bir video ile sosyal medya trolleri tarafından hedef alındığını, haksız ve hukuksuz şekilde tutuklandığını vurgulayıp “İnfaz kanununu uygula demek ne zamandır suç” diye sordu (4 Ekim).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
17 gazeteci “Cumhurbaşkanı” sanığı, 9 yılda 74’ü mahkum
Son üç ayda en az 17 gazeteci ve karikatüristin adı (Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Mustafa Sönmez, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Baransel Ağca, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Hayko Bağdat, Erk Acarer) “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan istenen ceza toplamı 79 yıl 4 ay hapsi buluyor.
Son üç ayda bu dosyalardan mahkumiyet kararı tespit edilemedi. BirGün gazetesi köşe yazarı Merdan Yanardağ’a açılan dava beraatla sonuçlanırken ekonomist ve gazeteci Mustafa Sönmez, son olarak beşinci kez “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası açıldı.
Ne yazık ki, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 74’ü buldu.
Geçen yılın aynı döneminde bu suçlamadan yargılanan 16 gazeteciden ikisi mahkum edilmişti.
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Bir kez daha mahkeme, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine başvurmak için uğraşan mahkeme, yargılamayı 23 Mayıs’a bıraktı (7 Aralık).
Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. MLSA avukatlarından Emine Özhasar, Batum’un savunmasının bulunduğu ülkeden alınmasını ve hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Talepleri reddeden mahkeme, yakalama emrinin devamına hükmetti. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama 21 Mart’a kaldı (23 Kasım).
Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 ve 2021 yıllarında yaptığı iki sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Baransel Ağca’yı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Yargılama, yurt dışında yaşayan gazeteci hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesi ve savunmasının alınabilmesi için istinabe işlemlerinin yapılması için ertelendi. Davanın görülmesine 18 Nisan’da devam edilecek (23 Kasım).
Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılanmasına İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. Yargılama 18 Nisan 2024’e bırakıldı (21 Kasım).
Sönmez’e beşinci “Erdoğan” davası: Gazeteci ve ekonomist Mustafa Sönmez hakkında, X hesabında yaptığı paylaşımlar nedeniyle beşinci kez “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanacak. Dördüncü davasından en son Şubat’ta beraat eden Sönmez, iktidarı eleştirdiği için 13 Şubat 2024’te İstanbul Anadolu 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nde (10:35) 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanacak. Davayı hesabından duyuran Sönmez, “Hakaret iddiasına konu twit tarihlerini yazayım da gülün; 2016,2018, 2019. Yıllar sonra, vay sen hakaret etmişsin! Ne diyeyim?” ifadeleriyle tepki gösterdi (17 Kasım).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, kara para aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nu yargılamaya devam etti. Beykoz Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, 13 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Sabıka Holding” yazısı Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla yargılanması istendi. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağış ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 16 Kasım’da dördüncü duruşmayla süren yargılama, gazetecilerin avukatı Enes Hikmet Ermaner’in “mağdur sıfatıyla bulunan tüm kişilere tebligat gönderilsin” şeklindeki talebin kabul edilmesiyle 27 Şubat 2024’e bırakıldı (16 Kasım).
Kabaş’ın “Erdoğan” davasında bir redd-i hâkim daha: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle suçlanan Kabaş, savunma yapmayacağını, kendisine “hukuka aykırı bir şekilde dava açanlar” hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan’a “diktatör” dediği ifadelerini çevirerek “Amerika’yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak…” yorumunu yapmıştı. Kabaş’ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Erdoğan’a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. İlk duruşmada AİHM’nin 21 Ekim 2010 tarihli Şorli-Türkiye kararına değinen Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesinden davanın derhal beraat ile sonuçlandırılması talebi reddedilince reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi de geri çevirdi. 16 Kasım’da görülen duruşmada ise, Kabaş’ın avukatı Selen Sınmaz, hakimin tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle reddi hakim başvurusu yaptı. Mahkeme de, bu talebin görüşülmesi için dosyanın İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Dava 8 Şubat 2024’e kaldı (16 Kasım).
Yanardağ’a “Erdoğan” beraati: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 10 Nisan - 29 Mayıs 2022 döneminde BirGün gazetesinde çıkan seri yazılarında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” edildiği iddiasıyla yargıladığı Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ı beraat ettirdi. 14 Kasım’da görülen üçüncü duruşmada duruşma savcısı, 18 Temmuz’da sunduğu ve gazetecinin cezalandırılmasını istediği esas hakkındaki mütalaasını tekrar etti. Yanardağ’ın avukatı Bilgütay Hakkı Durna ise, mütalaayı kabul etmediklerini, dosyada zamanaşımı bulunduğunu ifade etti; AİHM’in Türkiye’yi “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesinden mahkum ettiği “Şorli-Türkiye” kararını hatırlattı. Durna, öncelikle düşme kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatteyse beraat kararı verilmesini talep etti. AKP Genel Başkanı Recep ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Suzan Ayça Uğur ise sanığın cezalandırılmasını talep ettiklerini yineledi. Mahkeme, savcının mütalaasından farklı bir şekilde gazeteci için beraat yönünde karar verdi (14 Kasım).
Sever’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. Maddesinden yargılamaya devam etti. Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine geri dönüş bekleyen yargılama 18 Nisan 2024’e bıraktı (9 Kasım).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 17 Ekim’deki duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi reddetti. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysaki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu’na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020’de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Dava 27 Şubat 2024’e kaldı (17 Ekim).
Hayko Bağdat’ın “Erdoğan” davası: İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi, 14 Nisan 2017’de ozguruz.org sitesinde yayımlanan “Erdoğan hakkında son yazım” başlıklı yazısı ile dört Twitter paylaşımı nedeniyle gazeteci Hayko Bağdat’ı yargılıyor. Gazeteci, Özgürüz sitesinde 14 Nisan 2017 tarihinde çıkan “Erdoğan hakkında son yazım” başlıklı yazısı ile sosyal medya hesabından yaptığı dört paylaşım nedeniyle suçlanıyor. Bağdat’ın, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla hapsi istendiği ve en son 27 Eylül’de yapılan yargılamaya 21 Şubat 2024’te devam edilecek (1 Ekim).
Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Ekim).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza Davaları
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 30’u aşkın gazetecinin adı, “hakaret” suçlamasıyla ve ezici çoğunluğuyla “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla haklarında açılan davalarda geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanının damadı ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanının eski avukatı Mustafa Doğan İnal, Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Murat Bircan, “kamu görevlisi” sıfatıyla gazetecileri hapisle tehdit eden görevlilerden oldu.
Bu dönemde gazeteci Zafer Arapkirli, 2018 yılında “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı’ndan Nureddin Yıldız’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada yeniden beraat etti. Gazeteci Barış Pehlivan’a Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner’e “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla açılan dava, şikayetin geri çekilmesi üzerine düştü. Gazeteci - yazar Ahmet Altan hakkında, Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın şikayetiyle süren yargılamada da, zamanaşımından düşme kararı verildi. Eski köşe yazarı ve şarkıcı Atilla Taş’a ise 1 yıl 9 ay 25 gün hapis cezası verildi.
Karabay’a “Bilal Erdoğan” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, gazeteci Furkan Karabay’ın X sosyal medya platformunda 2 Kasım’da paylaştığı iddialarla ilgili İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde “hakaret” ve “iftira” gerekçesiyle dava açtı. Gazeteci, paylaşımında, “İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, görev yaptığı adliyede, para karşılığında erişim engelleme ve tahliye kararları verildiğinden bahsetti. O adliyenin müdavimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ın avukatlığını da yapmış olan Mustafa Doğan İnal, Bilal Erdoğan ve Metin Güneş ‘ti. Para karşılığı “adaleti” sattığı söylenen Hakim Sidar Demiroğlu, İnal ve Güneş’in adının geçtiği kanlı olayın üstünü kapatmıştı. Yargıdaki çürümeyi anlatan gazeteciler Tolga Şardan ‘a, Dinçer Gökçe ‘ye operasyon yapanlar “FETÖ’cü hakim ve savcılara rahmet okutur duruma geldi” denilenler bu isimler için de harekete geçecek mi? …” sözlerine de yer vermişti (18 Aralık).
İstismarı yazan Kepenek’in “hakaret” davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek’i “hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek’in hapsi isteniyor. Gazetecinin davasına 30 Ocak 2024’te devam edilecek (15 Aralık).
Saldırıya uğrayan Aygül’e “hakaret” davası: Bitlis’in Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Haziran’da Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin aynı zamanda akrabaları olan biri polis iki korumasının saldırısına uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül hakkında, saldırıdan sonra korumaya “hakaret ettiği” iddiasıyla dava açtı. Başsavcılığın hazırladığı iddianame Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Mahkeme davanın CMK 251. Madde kapsamında kaldığı “basit yargılama usulü” ile yapılmasına karar verdi. Bunun üzerine dava 14 Aralık’ta Bitlis’in Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Dava 25 Ocak 2024 tarihine ertelendi (14 Aralık).
Cihan’ın “hakaret” davası: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Metin Cihan’ı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın şikayetiyle yargılıyor. Mahkeme, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılanan Cihan hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılmayan ve ifadesi alınmayan Cihan hakkında “Titreşimli Yüzük Davası” kapsamında çıkarılan yakalama kararı kaldırılırken ikinci bir dava çerçevesinde de 18 Ekim 2022’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Dava 5 Mart’a kaldı (12 Aralık).
Pehlivan ve Büyüksipahi’ye “Kocabey”ler davası: Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla istifa ettiği iddia edilen eski Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey ile avukat oğlu Nizameddin Kocabey’e ilişkin haberleri nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan ve dönemin Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi’yi yargılıyor. Pehlivan’ın Cumhuriyet gazetesinde 19 Ekim 2021’de yayınlanan “Bahçeli’nin kafasında ne var?” yazısı nedeniyle iki gazetecinin “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla hapisleri isteniyor. Mahkeme, aynı gerekçelerle Pehlivan ve Halk TV eski genel yayın yönetmeni Suat Toktaş hakkında Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada birleştirme kararı verilip verilmediğinin sorulmasına karar verdi. 7 Aralık’ta görülen duruşma sonunda mahkeme, Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nden iletilen dosyanın beklenmesine karar verdi. Yargılama 8 Ocak 2024’e kaldı (7 Aralık).
Saymaz’a “Bircan” davası: İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’ın “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. Gazeteci, “kamu görevlisine hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla 7 yıl 7 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Daha önce savunma yapan gazeteci, “Hakim yazdığım yazıyla ilgili şikayetçi olmadı. Eşiyle ilgili yazı yazdığım için şikayetçi oldu. Şimdi ‘Ben Hakim Bey’in fotoğrafını paylaştım mı paylaşmadım mı?’ diye soruluyor. Hakim Bey’in fotoğrafları her yerde. Afiş diye Samsun duvarları süslenmişse bunu kullanmanın ne günahı var?” demişti. Savcılık mütalaasının ardından avukatlar Turgut Kazan, Aslı Kazan ve Serdar Laçin, son savunmalara hazırlanmak için mahkemeden süre istedi. Mahkeme, bunun üzerinde yargılamaya 23 Ocak’a bıraktı (5 Aralık).
Altan’ın “hakaret” davası düştü: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı yazısında dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla gazeteci yazar Ahmet Altan’ı yeniden yargıladığı davada, zamanaşımı bulunduğu gerekçesiyle düşme kararı verdi (5 Aralık).
Yılkın ve Büyüksipahi’ye “Vali” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Valisi Davut Gül’ün, rüşvet ağına yönelik mücadele etmediği ve personelinin rüşvet almasına izin verdiği iddialarıyla yapılan suç duyurusunu haberleştirdiği gerekçesiyle Cumhuriyet gazetesi muhabiri Nagihan Yılkın ve eski cumhuriyet.com.tr sitesi genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi’yi yargılamaya devam etti. 5 Aralık’ta görülen davanın üçüncü duruşmasında savcı esas hakkındaki mütalaasını tekrar etti. Mütalaada davaya konu haberdeki ifadelerin “katılanın toplum içindeki saygınlığını zedelemeye yönelik olduğu, bu bağlamda hakaret suçunun yasal unsurlarının oluştuğu” gerekçesiyle Yılkın ve Büyüksipahi hakkında siyasi yasak ve 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istendi. Gazetecilerin avukatı ise esasa ilişkin savunma yapmak için süre talebinde bulundu. Avukatların savunma yapmak için 15 Şubat 2024 tarihine kadar süre verildi (5 Aralık).
Arapkirli’ye yeniden beraat: İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi, 2018 yılında “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı’ndan Nureddin Yıldız’a hakaret ettiği iddiasıyla yargıladığı Zafer Arapkirli’yi gazetecinin yeniden yargılandığı davada da beraat ettirdi. Mahkeme, “işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı” gerekçesiyle Arapkirli hakkında ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti. İlk beraat İstanbul İstinaf’tan dönünce yeniden yargılanmaya başlayan ve ikinci karar öncesi söz verilen Arapkirli, “Burada bir hakaret davası olduğunu kabul etmiyorum çünkü kimseye hakaret ettiğimi düşünmüyorum. Ben burada toplumun en dezavantajlı kesimi olan kız çocuklarının var olma ve yaşam haklarını savunuyorum” dedi. İki yıl 4 ay hapisle yargılanan Arapkirli, 3 Mayıs’ta da, “1977’den beri gazeteciyim. Öyle görülüyor ki, bugün bunun bedelini ödüyorum. Oyun çağındaki çocukların evlendirilmesi veya taciz görmesi kabul edilemez. Bir baba olarak dezavantajlı grupları koruma görevimiz olduğunu düşünüyorum” demişti (29 Kasım).
Arı’ya “Varank” beraatı: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kasım 2022’de yayımlanan “Deniz manzaralı araziye Varank’ın kuzeni kaptı” başlıklı haberi nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılanan gazeteci İsmail Arı’yı beraat ettirdi. Mahkeme, gazeciye yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasını gerekçe göstererek Arı’yı akladı (28 Kasım).
Arapkirli’ye Soylu ve Çetin davası: Gazeteci ve KRT TV programcısı Zafer Arapkirli, Yeniçağ gazetesinde çıkan “7 bin kişi Jandarma sınavını böyle kazanmış. FETÖ’cüler deşifre edildi” başlıklı haberle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in şikayetiyle yargılanıyor. Paylaşımında, “Şimdi ne olacak? İçişleri Bakanı ve Jandarma Genel Komutanı, bunu eleştirenlerle ilgili suç duyurusunda bulunup ‘atarlı-giderli’ tweet mi atacak? Biz mi yaptık bu sınavı? Biz mi aldık bunları?” diye soran Arapkirli, 22 Kasım’da İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde hakim karşısına çıktı. Gazeteci, savunmasında, “İddia edilen paylaşımı ben yaptım. 45 yıldır gazeteciyim, yazdıklarım gazetecilik görevim gereğidir. Arif Çetin ve Süleyman Soylu’nun şahıslarına yönelik bir yazı yazmadım. Zorlama bir yorumla hakkımda iddianame düzenlenmiştir. Suçlamaları kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı. Dava 15 Şubat 2024’e bırakıldı (22 Kasım).
Pehlivan’ın “hakaret” davası düştü: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi yazısında Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner’e “görevinden dolayı hakaret” ettiği iddiasıyla Maltepe Açık Cezaevi’nde tutuklu olan gazeteci Barış Pehlivan’ı yargıladığı davayı, Aydıner’in şikayetini geri çekmesi üzerine düşürdü. Avukatı Hüseyin Ersöz’ün başvurduğu İnfaz Hakimliği de denetimli serbestlik altında Pehlivan’ın tahliyesine karar verdi. 9 Kasım’da başlayan yargılamada suçlamayı reddeden gazeteci, “Ben sadece bir suç duyurusunu köşeme taşıdım. Bir iş kadınıyla uyuşturucu baronunun alacak verecek kavgasında iddia edilen arabuluculuk kamu görevi midir?” demişti (16 Kasım).
Kayar’a “hakaret” beraatı: Erzincan 2. Asliye Ceza Mahkemesi, basit yargılama usulüyle görülmesine karar verdiği gazeteci Sertaç Kayar’a yönelik davada kararını açıkladı. Mahkeme, Kayar’ın “Sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret” suçunu işlediğinin sabit olmadığına hükmederek, beraat kararı verdi. MLSA’ya göre, “Rehabilitasyon merkezleri üzerinden ‘Rüşvet havuzu’ iddiası: En az 60 milyonluk vurgun yapıldı” başlığıyla yayınlanan haberde isminin baş harflerinin yazıldığını ileri süren bir kişinin suç duyurusunda bulunması üzerine Kayar hakkında soruşturma başlatılmıştı. Şikâyetçi olan kişinin ikamet ettiği Erzincan’da açılan iki ayrı soruşturmada bir savcı takipsizlik kararı verirken, başka bir savcı Kayar hakkında iki yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlamıştı (9 Kasım).
İki haberciye “Varank” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yaptığı şikayet nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi ve Sorumlu Müdür Mustafa Birol Güger’i yargılamaya devam etti. Mahkeme, avukatlarını trafiğe takıldıkları için geç kalan gazeteciler için zorla getirme kararı çıkarttı. İki gazete yetkilisi, “Devasa arazi Mustafa Varank’ın kuzenine gitti: Elde edeceği gelir dudak uçuklattı” başlıklı haberlerinde BirGün gazetesinde İsmail Arı imzasıyla 18 Kasım 2022 tarihinde çıkan “Deniz manzaralı araziyi Varank’ın ‘kuzeni’ kaptı!” başlıklı habere atıf yapmalarına rağmen haber sahibi gibi sorumlu tutuluyor. Dava 8 Ocak 2024’e kaldı (7 Kasım).
“İnal” davasında sanık sayısı üçtü, beş oldu: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere isimli kitapta
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. 3 Aralık 2020’de yayımlanan söyleşi nedeniyle Independent Türkçe sitesi genel yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu’nun “hakaret” ve iftira” iddiasıyla hapsi isteniyor. 2 Kasım’da görülen duruşmada, gazeteciler Doğan Akın ile Gökmen Karadağ hakkındaki davaların da celse arası söz konusu dosyayla birleştirildiği öğrenildi. MLSA’ya göre gazeteci Fatih Portakal’ın Barış Terkoğlu ile yaptığı program gerekçe gösterilerek açılan başka bir davanın dosyası da birleşme talebiyle mahkemeye geldi. Ancak Hâkim Ali Çalı, birleşme talebini reddederek dosyayı geri gönderdi. Bursalı ile Çiçek’in savunmalarının alınması için ertelenen yargılama 29 Şubat 2024’e kaldı (2 Kasım).
Atilla Taş’a yeniden yargılamada da hapis: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “örgüte yardım” gerekçesiyle 6 Mart 2020’de 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum edilen eski köşe yazarı, şarkıcı ve sosyal medya kullanıcısı Atilla Taş’ı yeniden yargılamaya devam etti; Taş’ı yeniden yargıladığı dosyada yine mahkum etti. Mahkeme, duruşma savcısının Haziran’da sunduğu mütalaa doğrultusunda “kamu görevlisine hakaret” suçundan 1 yıl 9 ay 25 gün, “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla da 5 ay hapis cezası verdi (24 Ekim).
Sezer ve Batan’ın “İnal” davası: İleri Haber sitesi yayın yönetmeni İzel Sezer ve sorumlu müdürü Batuhan Batan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın sosyal medya hesabından yaptığı “rüşvet” paylaşımlarının İleri Haber’de yayımlanmasının ardından açılan davanın haberleştirilmesiyle ilgili yargılanıyor. MLSA’ya göre mahkeme, 17 Ekim’de görülen son duruşmada, 6 Aralık 2021 tarihinde çıkan “Yargılanan yine gazetecilik oldu” başlıklı haberle ilgili ifadesinin alınması için Sezer hakkında zorla getirme kararı verdi. İki haberci, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanıyor. Yargılama 5 Mart 2024’e bırakıldı (17 Ekim).
Kınacı ve Yılmaz’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker’in iddialarına dair haberler nedeniyle Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı ve imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz’ı Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın “iftira” ve “hakaret” şikayetiyle yargılamaya devam etti. Serhat Albayrak, aynı haberler nedeniyle tekzip kararı aldırmış ve bu önemli iddiaları haberleştirdiği için Evrensel’e yönelik “Gazetecilik etiğini ayaklar altına aldığı” şeklinde suçlamaların da yer aldığı tekzip metnini 10 Ekim 2022 günü manşetten yayımlatmıştı. Mahkeme, Serhat Albayrak’ın avukatlarının iddialarına yönelik beyanda bulunması için gazetecilerin avukatı Devrim Avcı Özkurt’a süre tanıdı. Yargılamaya 16 Ocak 2024’te devam edilecek (2 Ekim).
Karabay’a “Yargı operasyonu” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları Ahmet Özel ve Mustafa Doğan İnal’ın şikayeti üzerine “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay’ı yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, davanın ikinci duruşmasında, iftira iddiasından beraat kararı, hakaret iddiasıyla da ceza verilmesi yönünde mütalaa sundu. 22 Haziran 2022 tarihinde Gerçek Gündem’de çıkan “Yargıda ‘Antalya’ operasyonunda ‘İstanbul’ ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?” başlıklı haber nedeniyle Mart ayında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Karabay, “Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yaz kararnamesine dayanarak haber yapılmıştır. Haberde söz konusu kararname ile yapılan dikkat çekici değişiklikler ve atamalar ele alınmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır” ifadelerini kullanarak devam ettiği savunmasında müştekiler hakkında mahkeme tutanaklarına dahi yansıyan iddiaları haberleştirdiğini söylemişti. Karabay’ın avukatının tevsii tahkikat talebini yargılamaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle daha önce reddeden hakim, yargılamayı 18 Ocak 2024’e bıraktı (1 Ekim).
Çelik ve Akın’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle Yeni Yaşam genel yayın yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ile sorumlu müdürü Osman Akın’ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanan sanıklardan Çelik hakkındaki yakalama kararının infaz edilmesinin beklenmesine karar verdi. Albayrak, gazetenin basılı sayısı ile internet sitesinde, 2 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanan, “Sedat Peker’den ifşalar”, “Peker rüşvet belgelerini yayınladı” ve “Albayraklar da dâhil” başlıklı haberler nedeniyle gazetecilerden şikayetçi olmuştu. Avukat Sercan Korkmaz, Çelik’in yurtdışı adresini mahkemeye bildireceklerini ifade etti; “Suç tarihi itibariyle böyle bir bildirim yoktur. Bu nedenle 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a göre değerlendirme yapılmasını talep ediyoruz. Müvekkilin her ne kadar savunması alınmamış olsa da iddianame içerisinde yer alan ifadeler suç unsuru içermemektedir. Sedat Peker’in iddialarına yer verilmiştir” dedi. Mahkeme, yargılamayı 30 Ocak 2024’e bıraktı (1 Ekim).
Keleş’e “hakaret” ve “direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, birikmiş maaşları ve tazminatları için BİMEKS işçilerinin 17 Eylül 2020’de yaptıkları eylemi takip ederken gözaltına alınan gazeteci Sultan Eylem Keleş’i diğer üç sanıkla birlikte “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” iddialarıyla yargılamaya devam etti. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Sultan Eylem Keleş katılmazken avukatı Merve Kurhan hazır bulundu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Konsolosluğundan bir yetkilinin de izlediği duruşmada avukat Kurhan, savcının esas hakkındaki görüşünü bildirmesinin ardından savunma yapacaklarını söyleyerek, eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme de eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 25 Ocak 2024 tarihine erteledi (1 Ekim).
Avşar’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, sürgündeki organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in YouTube üzerinde yaptığı açıklamalarıyla ilgili yapılan haber nedeniyle Yeniçağ sitesi sorumlu müdürü Erdem Avşar’ın cezalandırılmasını talep etti. Mütalaada gazetecinin Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’a yönelik haksız ifadeler kullandığı ileri sürüldü. Yargılama, mütalaaya karşı son savunma olarak hazırlık yapılması için 23 Ocak 2024’e bırakıldı (1 Ekim).
Hukuk davaları
Ekim-Aralık döneminde en az sekiz gazeteci ve yedi yayın kuruluşu, iktidar çevreleri ve aktörlerinin açtığı toplam 3 milyon 870 bin TL’lik tazminat davalarıyla yüz yüzeydi. BU tazminatlardan 2 milyon TL’si BirGün gazetesi ve İbrahim Aydın’a, 950 bin TL’si de Gerçek Gündem sitesinden Furkan Karabay’a açıldı. Bu davalardan Mehmet Y. Yılmaz, Doğan Akın ve Akif Beki’ye açılan 400 bin TL’lik kısmı reddedilirken Evrensel gazetesi 20 bin TL ödemeye mahkum oldu.
Karabay’a 950 bin TL’lik davalar: Gerçek Gündem sitesinde çıkan haberleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazeteci Furkan Karabay’dan, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın açtığı altı ayrı tazminat davası kapsamında 950 bin TL isteniyor. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci’nin, Karabay’a açtığı 150 bin TL’lik manevi tazminat davasına üçüncü duruşmayla 13 Aralık’ta devam etti. Dosyada, Kahveci’nin şikayetiyle Karabay’a açılan ceza davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi bekleniyor. Yargılama 24 Nisan 2024’e kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın, “Erdoğan’ın avukatını neden tehdit etti? FETÖ Borsası iddialarının olduğu silahlı saldırıda iddianame çıktı” başlıklı haberleri nedeniyle Karabay ve haber sitesine açtığı manevi tazminat davasının ilk duruşması 14 Aralık 2023 günü İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, haber sitesinin içerik sağlayıcısının kim olduğunun bildirilmesi için duruşmayı 7 Mart 2024 tarihine erteledi. İnal’ın, “Yargıda ‘Antalya’ operasyonu: Rüşvetle anılıp yeniden başsavcı vekili yapılan isim ve Erdoğan’ın avukatları yine sahnede” başlıklı haberi nedeniyle Karabay’a açtığı 100 bin TL’lik manevi tazminat davasının üçüncü duruşması 14 Aralık 2023 günü İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, bu dosyadan da, Karabay’ın İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı dava dosyasının kesinleşmesini bekliyor. Dava 13 Haziran’a bırakıldı. AYM üyesi İrfan Fidan’ın, “IŞİD’e silah göndermekten yargılanan gizli tanığın iddiası: ‘İrfan Fidan’ın talimatlarıyla hareket ettim’” başlıklı haberi nedeniyle Karabay hakkında açtığı 100 bin TL’lik manevi tazminat davasının ilk duruşması 14 Aralık 2023 günü İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Dava dosyası, Karabay’ın ikamet yerinin Üsküdar olması ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle ilgili mahkemeye gönderildi. Son olarak Bilal Erdoğan ve avukat Mustafa Doğan İnal, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın dilekçesinde geçen iddiaları gündeme getirdiği için gazeteciye 250’şer bin TL’lik iki tazminat davası daha açtı (20 Aralık).
BirGün’e 2 milyonluk “Bayraktar” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ve yöneticisi olduğu şirketi Baykar Makina, BirGün gazetesi ile muhabiri İsmail Arı’ya toplam 2 milyon TL’lik tazminat davası açtı. BirGün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın, “Bu düzeyde bir tazminat davasının tek amacı gazetemizi batırmaktır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, BirGün 19 yıldır olduğu gibi okurlarının desteği ile dimdik ayakta durup, ezilenlerin, emekçilerin, yoksulların, gençlerin ve kadınların sesi olmaya devam edecek” diye tepki gösterdi. Bayraktar, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliği’ne verdiği dilekçesinde, 17 Eylül 2023’te yayımlanan “Yandaşlar ne isterse veriyorlar” başlık haber nedeniyle “Kişilik haklarının zedelendiğini ve hakarete uğradığını” iddia etti (22 Aralık).
Albayrak’ın tazminat talebine ret: Hazine ve Maliye eski Bakanı Berat Albayrak; gazeteci Mehmet Yakup Yılmaz’ın T24 haber sitesinde çıkan “Berat Bey’in arkadaşları kazandı, biz kaybettik” başlıklı yazısına tazminat davası açtı. İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi, “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla Albayrak’ın Yılmaz ve site yetkilisi Doğan Akın’dan talep ettiği 150 bin TL’lik tazminat talebini reddetti. Albayrak, mahkemeye verdiği dilekçede Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) petrol taşıyan Powertrans şirketinin ortağı olmadığını belirtmişti (21 Aralık).
Evrensel’e 20 bin TL tazminat cezası: Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet Savcısı M.B’nin, kendisini muayene edemeyeceğini belirten doktoru tehdit ettiği iddialarını gündeme getiren Evrensel gazetesini, Savcı M.B’nin “kişilik haklarını ihlal” iddiasıyla açtığı davada 20 bin TL tazminata mahkum etti. Osmaniye Devlet Hastanesinde daha önceden herhangi bir MHRS randevusu olmadığı halde polikliniğe başvuran M.B’nin, o sırada içeride hasta muayene eden Ortopedi Uzmanı Doktor Kemal Gökhan Günel’i tehdit ettiği ve gözaltına aldırdığı iddia edilmişti. Osmaniye Başsavcılığı doktor hakkında “hakaret” suçlamasıyla soruşturma başlatmış, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Savcı M.B hakkında HSK’ye inceleme izni vermişti. Süreç, gazetenin 12 Nisan 2021 tarihli sayısında ve evrensel.net sitesinde haberleştirilmişti. Bunun üzerine M.B, 30 bin TL tazminat talebiyle gazeteye dava açmıştı. Gazete avukatı Devrim Avcı’nın, haberde ilgili tüm kuruluşların beyanları ve açıklamalarının bulunduğu, savcının kişilik haklarını ihlal edici herhangi bir ifadenin kullanılmadığını ve haber metninde hakaret içeren bir ifade olmadığına ilişkin savunmasına rağmen tazminat talebi kısmen kabul edildi (16 Aralık).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda, aynı habere açılan ve beraatla sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 13 Haziran 2024’e bırakıldı (14 Aralık).
Gültekin’e “Bayraktar” cezası: İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve Baykar Şirketi yönetim kurulu başkanı Selçuk Bayraktar’a yönelik ifade edilen “Koca ülkenin savunma sanayisini damada bağlamışlar o da kaderini kayınpederine bağlamış” sözleri nedeniyle gazeteci Levent Gültekin’i 25 bin TL tazminata mahkum etti. Gazeteci, 1 Eylül 2022 tarihli X paylaşımında, “Koca bir ülkenin savunma sanayini tek bir kişiye bağlamışlar o da başarısını tek bir kişiye yani kayınpederine bağlamış. Sonra da ‘ya kayınpederim giderse’ diye feveran ediyor. Burası muz cumhuriyeti mi?” diye yazmıştı. Söz konusu sözler nedeniyle cezalandırıldığını duyuran gazeteci, 100 bin TL talepli dava çerçevesinden kısmen mahkum edilmesinden sonra Bayraktar’a sosyal medyada sert tepki gösterdi (23 Kasım).
Beki’ye davada Ulaştırma Bakanı’na ret: İstanbul 34. Asliye Hukuk Mahkemesi, bir ihaleyle ilgili “Hangisi doğru, hangisi yanlış? Aslı astarı ne? Muhafazakâr medyada okuyor musunuz hiç bu haberleri?” sorusunu yönelten Karar gazetesi yazarı Akif Beki hakkında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun açtığı 250 bin TL’lik tazminat davasını reddetti. Mahkeme, 22 Kasım’da görülen ikinci duruşma sonunda, gazetecinin avukatlarları Aslı Kazan ve Serdar Laçin’in davanın reddedilmesi yönündeki talepleri doğrultusunda karar aldı (22 Kasım).
Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 21 Haziran’da görülen yargılamanın dokuzuncu duruşmasında, dava konusu yazıyla benzer olduğu iddia edilen haberlere açılan davaların sonuçlarının ve kesinleşmesinin beklenilmesine karar verildi. Mahkeme yargılamayı Çalışan Gazeteciler Günü de olan 10 Ocak 2024’e bıraktı (1 Ekim).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Sulh Ceza Hakimlikleri ve Bilişim Teknolojileri Kurumu (BTK), hesap verme ve kamuoyunun bilgilendirme mekanizmalarının yokluğunda, yetkililer ve ayrıcalıklı çevrelerle ilgili çıkan 449 online haber ve içeriğe erişim engeli getirdi. Son üç ay, erişim engellemeleriyle de sınırlı kalınmadığı, gündem oluşturabilecek haberlerin “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla silinmesinin ve arama motorunda görünmez kılınmasının yaygınlık kazandığı bir dönem oldu.
“Bataklık” adlı uyuşturucu operasyonu da, her tür politik ve yargı yolsuzluğu haberleri de, özel harekat polisinin boşanma aşamasındaki eşini öldürmesi de, çocuk yaşta evlendirme ve cinsel saldırı gibi pek çok konu ve iddianın Türkiye’de gündeme getirilmesi “kişilik hakları” zırhına çarpıyor.
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün gazetesi köşe yazarı Timur Soykan’ın gündem olan “Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz” başlıklı yazısına, yazıda ismi geçen İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un “kişilik haklarını ihlali”na dayandırılan başvurusu üzerine önce erişim engeli getirdi, ardından yazı ve haberler hakkında ‘içerikten çıkarma’ kararı verildi.
Üç habere “intihar” yasağı: Elazığ 2. Sulh Ceza Hakimliği, Kırşehir’de bir özel harekat polisinin, meslektaşı olan boşanma aşamasındaki eşini öldürmesi ve ardından intihar etmesi hakkındaki haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/5825 sayılı kararda Artı Gerçek, Diken ve Sözcü sitelerinin adları da geçiyor (25 Aralık).
Üç online habere “Bataklık” sansürü: Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in gündeme getirdiği ve Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu olarak duyurulan “Bataklık” operasyonu hakkındaki haberlere, hakimlik kararıyla daha önce yaptırım uygulanan haberlerle aynı içerikte olduğu gerekçesiyle, Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin 22 Aralık 2023 tarihli ve 2023/291 sayılı kararıyla erişime engellendi. İFÖD’e göre erişim engeli kararında, Demokrat Haber. Cumhuriyet ve Karar sitelerinin adları da geçiyor (22 Aralık).
Üç online haber İnal için silinecek: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın adının geçtiği çeşitli haberlerin, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapatılması ve silinmesine karar verdi. İFÖD’e göre, 2023/11143 sayılı karar gereği silinmesine hükmedilenler arasında Yeşil Gazete, Artı Gerçek ve Gazete Duvar sitelerinde çıkan haberler de yer alıyor (22 Aralık).
Altı habere “yolsuzluk” sansürü: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, çeşitli usulsüzlük iddiaları kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı hakkında çıkan haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi; haberlerin silinmelerine hükmetti. İFÖD’e göre, 2023 tarihli ve 2023/12626 sayılı kararda Halk TV’de yapılan üç yayın ile BirGün, Gazete Duvar ve Cumhuriyet sitelerinde çıkan haberlerin adı geçiyor (21 Aralık).
İki online habere “Boğaziçi Rektörü” sansürü: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, Boğaziçi Üniversitesi’nin araştırma merkezi TETAM’ın (Teleiletişim ve Enformatik Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi) üniversitenin “kayyum” yönetimi tarafından alınan kararla taşınması hakkındaki haberlere, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğünün talebiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre “kişilik hakları ihlali”ne dayandırılan 2023/11111 sayılı karar Gazete Duvar ve Gerçek Gündem haberlerine de atıf yapıyor (20 Aralık).
Ciner, 200 haberi engelletti: Show TV, Habertürk TV, Habertürk Gazetesi ve Habertürk Radyo’nun sahibi iş insanı Turgay Ciner, hakkındaki usulsüzlük iddiaları da dahil olmak üzere adının geçtiği 200 haber için erişim engeli kararı aldırdı. Free Web Turkey’e göre Ciner, İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğinden aldırdığı 18 Aralık tarihli kararla, tıpkı Vikipedi gibi Wikimedia Vakfı’nın projelerinden biri olan Vikikaynak’taki “Susurluk Raporu”nu da erişime engelletti. İFÖD’e göre, 2023/10357 sayılı karardan silinecek haberler arasında Yeniçağ, Diken, Medyaradar, Odatv ve Cumhuriyet haberleri de sıralandı. Ciner, Başbakanlık Teftiş Kurulu eski Başkanı Kutlu Savaş tarafından yazılan Susurluk Raporu’nda uyuşturucu kaçakçılığından ABD ve Belçika’da hapis yatan Ömer Lütfi Topal’la ilişkilendiriliyordu. Ciner’in adı, raporda uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin suçlamaların yer aldığı bölümde geçiyordu (20 Aralık).
Üç site haberine “Rektör” sansürü: Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliği, rüşvet talep ettiği iddiasıyla suçlanan ve görevinden alınan Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi rektörü Ekrem Kalan hakkındaki haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle engel getirdi. Kararda, Alanya, BirGün ve Alanya gazetesine ilişkin sitelerde çıkmış haberlere yer verildi (13 Aralık).
Üç habere önce sansür sonra iptal: Adnan Oktar davasında beraat kararı veren hakim ve savcıların davasına ilişkin AKP MKYK üyesi Hayati İnanç’ın yargılamaya müdahale ettiği iddiasıyla ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle ve 13 Aralık 2023 tarihli Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişim engeli getirildi ve söz konusu haberlerin silinmesine hükmedildi. İFÖD’e göre, yapılan itiraz sonrasında, Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 18 Aralık 2023 tarihli ve 2023/8147 sayılı kararıyla, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğinin erişimin engellenmesine ve içeriğin yayından çıkarılmasına dair kararının kaldırılmasına karar verildi. Sansür kararı, Gerçek Gündem, Cumhuriyet ve Gazete Duvar sitelerine ait haberleri kapsıyordu (13 Aralık).
Üç habere “çocuk nişanlı” yasağı: Konya Beyşehir Sulh Ceza Hakimliği, Beyşehir ilçesinde 13 yaşındaki kız çocuğunun ailesi tarafından kendisinden 15 yaş büyük Ali G. ile nişanlandırılması hakkındaki haberlere “kişilik haklarını ihlal” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın talebiyle alınan kararda BirGün, Evrensel ve Sözcü sitelerinde çıkan haberler sıralandı (11 Aralık).
Altı habere “Polis” yasağı: İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ve Bakırköy Emniyet Müdürü Murat Çetiner’in adının geçtiği, aralarında Gerçek Gündem, Halk TV, Biamag, T24, soL ve Müyesser Yıldız sitelerin de olduğu mecralarda çıkmış haber ve yazılara “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi; içeriklerin silinmesine ve talepte bulunanın adıyla arama motorlarında ilişkilendirilmemesine hükmetti (5 Aralık).
İki haber için “talep edenin ismi silinsin” kararı: İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, Boğaziçi Üniversitesi’nin kayyum yönetiminin, Boğaziçi Üniversitesi Vakfı (BÜVAK) mütevelli heyetine aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeğeninin eşi, AKP’li siyasetçiler, cumhurbaşkanı danışmanları ve ‘kayyım yönetim’e yakın 65 üyenin daha atandığıyla ilgili haberlerden, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, talep edenin isminin silinmesine hükmetti. 5 Aralık’ta alınan kararda, Diken ve BirGün sitelerinin adı geçti (5 Aralık).
BirGün ve Diken haberlerine “Yeğen” yasağı: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeğeninin eşi Abdulkadir Karagöz’ün isminin, 28 Kasım’da Mehmet Baran Kılıç imzasıyla Diken sitesinde yayımlanan “Erdoğan’ın yeğeninin ‘ihale avcısı’ eşi Boğaziçi Üniversitesi Vakfı’na atandı” başlıklı haberden çıkarılmasına hükmedildi. Karar, İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliğince verildi. Free Web Turkey’e göre Karagöz’ün isminin, 5 Aralık tarihli bir başka kararla, BirGün gazetesinin konuyla ilgili Diken’i kaynak göstererek yaptığı “Kayyum Boğaziçi Vakfı’nı AKP ilçe örgütüne çevirdi” başlıklı haberden de çıkarılmasına karar verildi (5 Aralık).
Kaçakçılığa dair üç yayın için “talep edenin ismi silinsin” kararı: Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği, kendilerine operasyon yapan polis memuru hakkında şikayetçi olup, polis memurunun görevden uzaklaştırılmasına sebep olan tütün kaçakçıları hakkındaki haberlerden talep edenin isminin silinmesine hükmetti. Kararda BirGün sitesi, BirGün TV ve Yeniçağ haberlerine atıf yapıldı (5 Aralık).
Yasak yetmedi, üç haber silinecek: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK Genel Sekreterliği’ne, adliyedeki rüşvet çarkını rapor etmesi hakkındaki haberlerin erişime engellenmesi haberlerinin de “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle silinmelerine hükmetti. İFÖD’e göre, 4 Aralık 2023 tarihli ve 2023/11826 sayılı kararda BirGün, Gazete Pencere ve soL sitelerinde çıkan haberlerin de silinmesi öngörülüyor (4 Aralık).
Bir yazı ve iki habere “Halkbank” sansürü: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, Kamu bankası Halkbank’ın bir çete reisine Kredi Garanti Fonu desteği ile verdiği 700 milyon TL kredi hakkındaki haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Hakimlik, söz konusu içeriklerden olan Artı Gerçek için Eser Karakaş’ın kaleme aldığı yazı ile Halk TV ve Diken sitelerinde çıkan haberlerin silinmesine de hükmetti (30 Kasım).
RTÜK ısrarıyla DW için ikinci engel: Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği, RTÜK’ün talebi üzerine, Almanya merkezli Deutsche Welle (DW) sitesinin Türkiye’deki alternatif adreslerine erişimi engelledi. İFÖD, RTÜK’ün DW’nin Türkiye’de 1 Temmuz 2022 tarihinde erişime engellendikten sonra alternatif olarak kullanmaya başladığı dwturkce.com ve inspiredminds.de/tr adreslerinin de 2023/9903 ve 2023/9904 sayılı kararlarla erişime engellendiğini duyurdu. Şubat 2022’de RTÜK’ün lisan başvurusu için 72 saat süre tanıdığı DW, “Lisans koşullarının Almanya’daki yasalarla uyumsuz olması ve sansüre yol açabileceği” gerekçeleriyle bu talebi yerine getirmediği için 30 Haziran 2022’de Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin ilk olarak aldığı kararla erişime kapatılmıştı. DW, sadece Türkçe servisinde değil diğer dillerde de canlı yayın ve görüntülü içerik butonlarını kaldırmadığı için Türkiye’de 32 dil yayını ile birlikte erişime engellendi. VOA’in ise sadece Türkçe yayınları için erişim engeli kararı alındı. DW Türkçe’nin içeriklerine www.dwturkce1.com adresinden ulaşılabiliyor. Ayrıca VPN aracılığıyla da içeriklere erişmek mümkün (17 Kasım).
Yargıda yolsuzluk iddialarına dair 76 içeriğe sansür: İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği, Timur Soykan’ın “Rüşvet çarkı örtülüyor”, “Çürüyen yargı”, “Aklımıza hakaret” ve “Hakim: Yargıya müdahalenin ses kaydını aldım” başlıklı yazıları ve konuyla ilgili yapılan haberleri “kişilik hakları ihlali” gerekçesine dayanarak silinmesine hükmetti. İFÖD’e göre, 2023/10951 sayılı kararda silinecekler listesinde BirGün gazetesine ait sitede çıkan Soykan’a ait dört köşe yazısı ile Gazete Duvar ve Evrensel sitelerinde çıkan iki haber de var. Kararda 76 haber, yazı ve videoya atıf yapıldığı açıklandı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK Genel Sekreterliği’ne, adliyedeki rüşvet çarkını rapor etmesi hakkındaki haberlere de aynı gerekçeyle, 13 Ekim’de İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği’nce “Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz!” başlıklı yazı, konuyla ilgili Evrensel ve Gazete Duvar sitelerinde çıkan iki haber için 2023/7691 sayılı kararla erişim engeli ve silme kararı alınmıştı. Soykan’ın “Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz” başlıklı yazısına yaptırım uygulanması hakkında İFÖD’ün gündeme getirdiği habere yönelik 16 Ekim’de de bu kez İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği benzer bir karar (2023/10925) alacaktı. İFÖD, bu karara itiraz edeceğini bildirdi (15 Kasım).
İFÖD içeriği silinecek: İfade Özgürlüğü Derneği sitesinde 1 Kasım’da çıkan “Adliyedeki rüşvet çarkı haberlerine yaptırım uygulanması haberlerinin silinmesi haberlerinin silinmesi haberlerinin silinmesi” başlıklı içeriğin “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle silinmesi için İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği karar aldı (15 Kasım).
Üç online habere “Yargıç” yasağı: İstanbul Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği, Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner’in adının geçtiği BBC Türkçe, Diken ve Cumhuriyet sitelerinde de çıkan haberlerin erişime engellenmesi ve silinmesi için karar aldı. İFÖD’e göre 2023/8075 sayılı karar “kişilik hakları ihlali” gerekçesine dayandırıldı. Haberde Aydıner’in şikayetçi olduğu ve gazeteci Pehlivan’ın tutuklanmasına neden olan dava ele alınıyordu (14 Kasım).
Üç habere “Hizbullah” yasağı: Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliği, Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Peygamber Sevdalıları Platformu (PSP) yönetimindeki üç kişinin, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda öğretmenlik yaptığı iddiasıyla ilgili haberlere erişim engeli getirdi. Kararla, Cumhuriyet, Halk TV ve Artı Gerçek sitelerinde çıkan haberlere “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla müdahalede bulunuldu (14 Kasım).
Altı habere “Tosyalı” yasağı: İskenderun 2. Sulh Ceza Hakimliği, Tosyalı Holding’e bağlı Tosyalı Demir Çelik Fabrikası’nda 8 Kasım’da 13 işçinin yaralandığı ve birinin de hayatını kaybettiği patlamayla ilgili haberlere, daha önce İskenderun 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 10 Kasım’da “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak getirmesine gerekçe yapılan haberlerle benzerlik taşıdığı iddiasıyla ikinci bir erişim engeli kararı aldı. 2. Sulh Ceza Hakimliği kararında, üstelik, Evrensel, Yeniçağ ve İleri sitelerinde çıkan haberlerin silinmesine de hükmedildi. 1. Sulh Ceza’nın 10 Kasım’da aldığı kararda Yeniçağ, Haber Global ve İstiklal sitelerinin adları geçiyordu (14 Kasım).
Sekiz habere “holding” yasağı: İstanbul Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliği, Kervansaray Yatırım Holding’e kayyum atandığı ve holdingin eski yönetim kurulu başkanının, kayyumu atayan İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi heyeti hakkında “rüşvet almak”tan suç duyurusunda bulunduğu iddiasına yer veren, Sabah, Ekran Haber ve Sigorta Gündem sitelerinde de çıkan haberler erişim yasağı getirdi. Free Web Turkey sitesi, Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği erişim engeli kararında sekiz haberin adının geçtiğini duyurdu (7 Kasım).
Pehlivan’ın yazısı ve iki habere yasak: Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan’ın, eski savcı Ömer Fatih Taze’nin dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yardımcısı İsmail Çataklı hakkında verdiği dilekçenin dikkate alınmadığını gündeme getirdiği ve Cumhuriyet, BirGün ile Artı Gerçek sitelerinde çıkan yazısına erişim Kahramanmaraş 1. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla yine “kişilik hakları” gerekçe yapılarak engellendi (6 Kasım).
Altı yazı ve habere “Kalın” yasağı: İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın adının geçtiği 2014-2023 dönemini kapsayan birçok haber ve sosyal medya içeriğine “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, Cumhuriyet sitesindeki üç haber ve yazı ile BirGün, Yeniçağ ve Big Para sitelerini de kapsayan 2023/9926 sayılı karar içeriklerin silinmesini de içeriyor (6 Kasım).
Gönültaş haberinden yedi içeriğe sansür: Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği, araştırmacı gazeteci Hale Gönültaş’ın Artı Gerçek sitesinde yayınlanan “Ezidi kız çocuğun IŞİD’li aileye teslim edilmesi” ilgili üç habere erişim engeli getirilmesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yaptığı başvuruyu kabul etti. Gerekçede, “Talepte bulunanın dilekçesine ekli belgeler ve ekran görüntüleri incelenmiş olup Hakimliğimizce yapılan değerlendirmede; talebe konu içeriklerde objektif olmayan biçimde kurum hakkında suçlayıcı ifadeler kullanılmasının talepte bulunanın kurumun kişilik haklarının zedelenmesine neden olduğu kanaatine varıldı” denildi. Gönültaş’ın belgeli haberinde, Ezidi bir kız çocuğu kaçırarak kaçak yolla Türkiye’ye getiren IŞİD’li hakkında, “uluslararası insan ticareti” suçlamasıyla dava açılmıştı. Buna dair haberde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, çocuğa ilişkin verdiği bir karar da belgeleriyle ortaya konulmuştu. Söz konusu İŞİD’li 26 Ekim’de “insan ticareti” suçundan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlarken Ankara Valiliği, Artı Gerçek haberinin ardından, sanığın tutuklandığını açıklamıştı. Bakanlık da çocuğun yeniden korumaya alındığını duyurmuştu. Ancak daha sonra IŞİD’linin gözaltına dahi alınmadığı da ortaya çıkmıştı. Free Web Turkey sitesi, Gönültaş’ın gündeme getirdiği olaya ilişkin BirGün, Diken, Artı TV ve Artı Gerçek sitelerinde çıkan haberlere de yasak getirildiğini bildirdi (2 Kasım).
Gönültaş’ın “insan ticari” haberine sansür: Ankara 10. Sulh Ceza Hakimliği, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın talebiyle, araştırmacı gazeteci Hale Gönültaş’ın Artı Gerçek’te yayınlanan “Türkiye’de bir ilk: Ezidi çocuğu kaçıran IŞİD’li insan ticaretinden yargılanacak” başlıklı haberi için erişim engeli getirdi. Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26 Ekim’de görülen duruşmada söz konusu IŞİD’linin, “insan ticareti” suçundan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlamasıyla ilgili Artı Gerçek sitesinde çıkan haberinin ardından Ankara Valiliği, sanığın tutuklandığını açıklamıştı. Bakanlık da çocuğun yeniden korumaya alındığını duyurmuştu. Ancak daha sonra IŞİD’linin gözaltına dahi alınmadığı da ortaya çıkmıştı (31 Ekim).
“Parayla erişim engeli getiren hakimler var”: İstanbul Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar’ın İstanbul Anadolu Adalet Sarayı’ndaki rüşvet çarkını, uyuşturucu kaçakçılarının, bahisçilerin para karşı tahliye edildiğini, iş takibi ve aracılık, usulsüzlük iddialarını Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’na talimat vererek incelettiği ve bunlarla ilgili sonuçları Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği’ne yazı ile gönderdiği ortaya çıktı. BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan’ın yazısında, yedi yıl İstanbul Anadolu Adalet Komisyonu Başkanlığı yapan ve 1 Eylül’de İstanbul Adalet Komisyonu Başkanlığı’na atanan Bekir Altun hakkındaki iddialar da yer aldı. Uçar, yazısında, “Kapalı kapılar ardında, meslektaş sohbetlerinden İstanbul Anadolu Adliyesi’nde para karşılığı sulh ceza hâkimliklerinde erişimin engellenmesine dair kararlar verildiği, usulsüz tahliyeler yapıldığı duyumları alındı” diyor; HSK’ya, hakkında haber çıkan kişilerin, rüşvet vererek bu haberleri kaldırttığını anlatıyor (13 Ekim).
“Çürüyoruz” yazısı dahil 77 içeriğe sansür: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün gazetesi köşe yazarı Timur Soykan’ın gündem olan “Başsavcının rüşvet çığlığı: Çürüyoruz” başlıklı yazısına, yazıda ismi geçen İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun’un “kişilik haklarını ihlali”na dayandırılan başvurusu üzerine önce erişim engeli getirdi, ardından yazı ve haberler hakkında ‘içerikten çıkarma’ kararı verildi. Soykan yazısında, İstanbul Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na göndererek adliyedeki rüşvet çarkını anlattığı yazısını gündeme getirmişti. Uyuşturucu kaçakçılarının, yasadışı bahisçilerin, milyonlarca lira gasp edenlerin nasıl tahliye edildiğinin, erişim engeli kararlarının para karşılığı verildiğinin ifade edildiği söz konusu yazıda Uçar, “Yargı içinde oluşmaya başlayan çete ve çetecikleri yok etmeliyiz” demişti. İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, ilk kararında sehven ‘içerikten çıkarma’ hükmü kurulmadığını belirtti, haber ve yazıların ilgili internet siteleri tarafından içerikten çıkarılmasına hükmetti. Ek kararda, “…erişime engellenmesi istenilen dilekçeye konu URL adreslerindeki yayınlarda, kişilik haklarını ihlal etmek kastı ile hareket edildiği kanaatine varıldığından URL adreslerinin erişime engellenmesi ve içeriklerin yayından çıkarılmasına karar verilmiş ise de; Hakimliğimiz kararında sehven içeriğin çıkartılması ve silinmesi hükmünün kurulmadığı anlaşıldığından maddi hatanın düzeltilmesi adına aşağıdaki şekilde karar verilmiştir” denildi. BirGün’ün avukatları ise, haber hakkında alınan karara itiraz edecek. İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, aralarında Timur Soykan’ın yazısının yanı sıra konuyu haberleştiren Evrensel, Gazete Duvar gibi çok sayıda internet siteleri, X’te yer alan gönderiler ve YouTube yayınlarının da bulunduğu 77 içeriğin erişime engellenmesine karar verdi. (13 Ekim).
Ağırel’in yazısı ve üç online habere yasak: Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği, Gazeteci Murat Ağırel’in Kanal İstanbul’un geçeceği bölgede ne kadar arazi satıldığını ve kimlerin arazi satın aldığını gündeme getirdiği yazısıyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi ve silinmelerine karar verdi. İFÖD’e göre, 2023/4368 sayılı kararda BirGün, Diken ve Halk TV sitelerinde yayımlanan haberler de sıralanıyordu (12 Ekim).
Altaylı’nın yazısına “Rektör” yasağı: Konya 4. Sulh Ceza Hakimliği, Fatih Altaylı’nın “Teke Tek” portalında Konya Selçuk Üniversitesi ve rektörü hakkında yayımlanan yazıyı “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapattı (10 Ekim).
Halk TV’nin “yolsuzluk” haberine yasak: Horasan Sulh Ceza Hakimliği, AKP’li Horasan Belediyesi’ne ikinci kez yolsuzluk operasyonu yapılmasıyla ilgili Halk TV sitesinde çıkan habere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erşim yasağı getirdi (10 Ekim).
İki online habere “Erbaş” sansürü: Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında Evrensel ve Tele1 sitelerinde de çıkan haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erşim engeli getirdi (2 Ekim).
Üç online habere şirket sansürü: İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, restorasyon skandalları iddialarıyla gündeme gelen şirketlerin sahibi/ortağı olan Erhan Uludağ’ın adının geçtiği, BirGün, Diken ve Oda TV sitelerinde de çıkan haberleri “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapattı. İFÖD’e göre, 2023/7808 sayılı kararla içeriklerin silinmelerine de hükmedildi (2 Ekim).
Üç habere “yolsuzluk” yasağı: Niğde 1. Sulh Ceza Hakimliği, MHP’li Manisa Büyükşehir Belediyesi’nde yolsuzluk yapıldığı ve bazı yöneticilerin görevi kötüye kullandığı iddiasıyla ilgili haberlerinin erişimini, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle engelledi. İFÖD’e göre, 2023/2441 sayılı kararda Sözcü sitesinde çıkan iki haber ile Yeniçağ sitesinde çıkan bir haber de sıralandı (2 Ekim).
Bombalı saldırıya yayın yasağı ve erişim engeli: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; Ankara’daki İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün giriş bölümüne yönelik düzenlenen ve iki polisin yaralanmasına neden olan bombalı saldırıyla ilgili yayın yasağı getirdi. Saldırıyla ilgili soruşturma başlatılırken Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği erişim engeline karar verdi (1 Ekim).
Habercilik
İktidara yakın Yeni Şafak gazetesi yazarlarından İsmail Kılıçarslan, Irak’ın kuzeyinde hayatını kaybeden Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca’nın Tokat’taki baba evinin fotoğrafına dair yazısında “İnsanın olduğu yerde sınıf olacak ve dolayısıyla ‘sınıf ayrımı’ da var olmaya devam edecek” diye buyurdu. Saadet Partisi’nin yayın organı Milli Gazete, Hamas’ın saldırılarında ölen İsrailliler için “geberen” ifadesini kullandı.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Siirt’in Şirvan ilçesindeki bakır madeninde yaşanan ve ikisi mühendis, üç kişinin yaşamını yitirdiği göçükle ilgili haberlerde de medyanın “sorumluları gizleme” hastalığına kapıldığını yazdı. Bildirici, “Fatih Terim Fonu” olarak gündeme gelen dolandırıcılık iddialarına yer vermeyen medya kuruluşlarını eleştirdi. Bildirici, bir diğer yazısında da, “Uluslararası gazetecilik örgütleri ilgiyle izlese de ulusal ve yerel meslek örgütlerimiz, gözaltına alınan ve tutuklanan Kürt gazetecilere çifte standart içinde” dedi.
Askerin ölümünde “sınıf” ayıbı: İktidara yakın Yeni Şafak gazetesi yazarlarından İsmail Kılıçarslan, Irak’ın kuzeyinde hayatını kaybeden Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca’nın Tokat’taki baba evinin fotoğrafına dair yazısında “İnsanın olduğu yerde sınıf olacak ve dolayısıyla ‘sınıf ayrımı’ da var olmaya devam edecek” dedi. “Pençe-Kilit” operasyon bölgesinde yaşamını yitiren askerin baba evinin durumunu gösteren fotoğraf, savaşta ve çatışmalarda yaşamını yitirenlerin emekçilerin, yoksulların çocukları olduğunu bir kez daha gündeme getirdi. Tepkiler üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı evin yenileneceğini duyurdu (25 Aralık).
Özel şirketler, özel bankalar medyada korunuyor: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, “Fatih Terim Fonu” olarak gündeme gelen dolandırıcılık iddialarına yer vermeyen medya kuruluşlarını eleştirdi; “Bu kadar ayyuka çıkınca öbür medya kuruluşları da haberlerinde bankanın adını geçirmeye başladı. Nitekim Denizbank da 28 Kasım’da açıklama yapmak ve soruları yanıtlamak zorunda kaldı. Bankanın o güne değin toplumu bilgilendirme gereği duymamasının temel nedeni medyanın bankanın adını haberlerinde gizlemesiydi” dedi. Bu durumu “son yıllarda iyiden iyiye yerleşen bir hastalık” olarak nitelendiren Bildirici, durumu “Özel şirketler, özel bankalar, özel hastaneler, büyük iş insanları hakkında olumsuzluk içeren haberlerde isim yazılmıyor. Muhataplarının talebine bile gerek kalmadan sorumlular gizleniyor. Denizbank’tan kimsenin arayıp, aman bankanın adını yazmayın denmesine bile gerek yok. Bu gönüllü koruyuculuk…” sözleriyle inceledi. Ombudsman, Siirt’in Şirvan ilçesindeki bakır madeninde yaşanan ve ikisi mühendis, üç kişinin yaşamını yitirdiği göçükle ilgili haberlerde de medyanın “sorumluları gizleme” hastalığına kapıldığını yazdı: “medyada kazaya ilişkin haberlerin büyük bölümünde Eti Bakır şirketinden bile söz edilmedi. Eti Bakır’ın adını verenlerin de çoğu, bu şirketin Cengiz Holding’e bağlı olduğunu gizledi. Cengiz Holding’in adını Evrensel, BirGün, SolHaber, Tele1 gibi az sayıda site yayımladı”. Bildirici, gazeteci Murat Ağırel’in gündeme getirdiği, futbol alemindeki şike olayına futbol medyasının sırt çevirmesini de eleştirdi: “Nasıl oldu da bütün bunları bir futbol yazarı değil de siyasi konuları izleyen Murat Ağırel yazdı? Fark edemediler mi, fark eden de kulüplerle özel ilişkileri ya da mesleki deformasyonu nedeniyle mi yazamadı? Umarım bu soruyu açıkyüreklilikle yanıtlayacak bir futbol yazarı çıkar” (4 Aralık).
Bildirici, “tutuklu Kürt gazeteciler”i yazdı: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, haftalık yazısında tutuklu Kürt gazetecilerin durumuna da değindi. 3 Mayıs’tan bu yana Sincan Cezaevi’nde tutuklu olan Mezopotamya Ajansı editörü ve bia çocuk kitaplığı yazarı Sedat Yılmaz ile Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu’ndan bir mektup aldığını belirten Bildirici iki gazetecinin medyanın ve meslektaşlarının kendilerine karşı ilgisizliğinden yakındıklarını belirtti. Müftüoğlu ve Yılmaz haksız sayılmayacağını söyleyen Bildirici “Uluslararası gazetecilik örgütleri ilgiyle izlese de ulusal ve yerel meslek örgütlerimiz, gözaltına alınan ve tutuklanan Kürt gazetecilere çifte standart içinde. Bırakın tepkiyi, yaygın medyada haberleri bile yayımlanmıyor” diye yazdı (27 Kasım).
Bildirici’den medyaya “TOGG” ve “kriz” eleştirisi: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, iktidarın TOGG araç üretim kapasitesinin medya tarafından sorgulanmadığını yazdı. Bildirici, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Muhalefetin ‘Fabrikası yok’ dediği TOGG’un Gemlik’teki tesislerinde her 3 dakikada 1 araç üretiliyor. Bu sene 28 bin” dediği sırada takvimlerin 24 Nisan 2023’ü gösterdiğini hatırlatarak şu eleştiriyi yaptı: “Henüz seçim yapılmamıştı; TOGG, AKP’nin seçim kozlarından biriydi. Erdoğan’ın “3 dakikada bir TOGG” sözleri iktidar medyasında başlıklarda kullanıldı; haberlerde sık tekrarlandı. Fakat fabrikayı gezen gazeteciler bile bu “efsaneyi” araştırmadılar”. Bildirici, Can Atalay’ın Hatay milletvekili seçilmesiyle ilgili durumun bir yargı krizinden ziyade bir siyasi krizi yansıttığını bildirdi. Gazeteci Bildirici, “Gazetecilik, siyasilerin dilini değil kendi dilini, teşhisini, tanımını kullanmalı. Siyasi iktidarın dilini kullanarak gerçeklerin tarafında yer alınamaz” dedi (20 Kasım).
Kütahyalı’nın “Kumpas” itirafı: Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı YouTube’da katıldığı programda “2008-2011 arasında askeri vesayeti ve generalleri çökerttik. Ben de bu sürecin baş aktörlerinden biriyim” dedi. Bu sözlere “Balyoz” davasından haksız şekilde hapis yatan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz tepki gösterdi. Yavuz, “Kumpaslardaki rollerini açıklamış” dedi (19 Kasım).
Yeni Şafak AYM’yi hedef yaptı: Yeni Şafak gazetesi, Hatay Milletvekili seçildiği için Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluğunu ihlal saydığı Can Atalay’la ilgili ihlal kararı veren üyelerini fotoğraflarını yayımlayarak “FETÖ ve PKK’ya kapı açtıkları” şeklinde ifadelerle hedef gösterdi. Birçok gazeteci, Akit gazetesinin “İşte o üyeler” haberiyle Danıştay 2. Dairesi üyelerini hedef gösterdikten sonra 17 Mayıs 2006’da yaşanan saldırıya da hatırlatarak Yeni Şafak’ı eleştirdi. Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, kaleme aldığı yazısında, “Hedef gösterme Yeni Şafak’ın yeni alışkanlığı. İmam Hatip mezunlarıyla ilgili espri yapan sanatçı Gülşen’i, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Feshane’deki sergisini, “Cinsiyet hoşnutsuzluğu” hakkında bilimsel makale yazan 11 hekimi de hedef göstermişti bu gazete” dedi (11 Kasım).
Konseyden iki gazeteye kınama birine uyarı: Basın Konseyi Yüksek Kurulu, hekimleri hedef gösteren haberleri nedeniyle Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerine kınama cezası verirken Aydınlık gazetesine ise uyarı kararı verdi. Üç gazete, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan hekimlerce hazırlanan ve hakemli uluslararası bir dergide yayımlanan “Cinsiyet Disforisi Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım: Türkiye’de Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi” isimli makaledeki bilgileri çarpıtarak haberleştirmiş ve hekimleri hedef almıştı (4 Kasım).
Hamas’a “terör örgütü” deyince: HaberTürk TV muhabiri Saime Toktaş, Gazze sınırından yaptığı yayında Hamas’a “terör örgütü” dedi ve İsrail’in haklı olarak karşılık verdiğini ima etti. Kanal yönetimi, yorumlarını kabul edilemez buldukları Toktaş’ı sahadan çektiklerini açıkladı (7 Kasım).
Milliyet 29 yıllık çalışanı Şardan’ı görmedi: Demirören Grubu’na ait Milliyet gazetesi, 29 yıllık çalışanı gazeteci Tolga Şardan’ın yazdığı “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporunda neler var?” başlıklı bir haberden dolayı ve antidemokratik “Dezenformasyon” düzenlemesine dayanılarak tutuklanmasını haberleştirmedi (2 Kasım).
Milli Gazete’den sivil İsrailli için “geberen”: Saadet Partisi’nin yayın organı Milli Gazete, Hamas’ın saldırılarında ölen İsrailliler için “geberen” ifadesini kullandı (9 Ekim).
Halk TV patronu “Medya Mahallesi” programını sonlandırdı: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, Ankara’da 1 Ekim’de düzenlenen bombalı ve silahlı saldırıya yönelik şüphelerini ifade eden gazeteci Ayşenur Arslan’ı hedef alarak Halk TV hakkında inceleme başlatıldığını duyurmasının ardından kanalın patronu Cafer Mahiroğlu, Aslan’ın “Medya Mahallesi” programını sonlandırdıklarını açıkladı. Arslan, iki polisin de yargılandığı saldırıda saldırganların kolay bir şekilde İçişleri Bakanlığı önüne kadar gelmesini sorgulamıştı (3 Ekim).
Akit Türmen’i hedef aldı, DİB kınadı: Demokrasi için Birlik (DİB), T24 sitesi için kaleme aldığı “Yargılanan Biziz” yazısında Gezi davası kararlarını eleştirdiği için eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı, eski CHP Milletvekili ve hukukçu Rıza Türmen’i hedef gösteren Yeni Akit sorumlu müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu ve gazetesini kınadı. “Daha dur Rıza, sen de yargılanacaksın!..” yazısına tepki gösterilen açıklamada “Akit gazetesinin saldırısını kınıyoruz, Rıza Türmen’in varlığından onur duyuyoruz” denildi (3 Ekim).
Anayasa Mahkemesi kararları
Hatay milletvekili seçilen tutuklu avukat Can Atalay’a ilişkin ihlal kararı nedeniyle iktidar bileşenleri ve Yargıtay’ın hedefine giren Anayasa Mahkemesi (AYM), Ekim 2022’de yürürlüğe girdikten sonra 30’u aşkın gazetecinin soruşturma veya kovuşturma geçirmesi, dördünün tutuklanmasına zemin oluşturan “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” düzenlemesinin iptaline yönelik CHP’nin yaptığı başvuruyu 6’ya karşı 8 oyla reddetti.
Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan kesme cezalarıyla ilgili yeni başvurular alan AYM’nin Başkanı Zühtü Arslan, “Bireysel Başvurunun 11’inci Yılı Uluslararası Konferansı”nda iş yükünden şikayet etti: “AYM önünde halen maalesef 130 bin kadar bireysel başvuru bulunuyor. AYM’nin önündeki başvuru neredeyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 46 ülkeden aldığı başvurunun 2 katı kadar”. AYM,, yeni bir yargı yolu ihdas edilene kadar “makul sürede yargılanma” hakkına ilişkin başvuruları artık inceleme kararı aldı.
Ekim-Aralık döneminde AYM, yolsuzluk iddialarına ilişkin haber ve yazılarından hapse mahkum edilen Adıyaman Gerger Fırat sitesi haber müdürü Özgür Boğatekin’in “ifade ve basın özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine” hükmetti; Boğatekin’e mahkeme gideri dahil 39 bin 900 TL tazminat ödenmesine hükmetti. Diğer bir ihlal kararı da, Artı Gerçek sitesinde çıkan “Karakoldan ‘Havan Mermisi’ yanıtı: Deneme amaçlı biz atıyoruz” başlıklı habere erişim engeli getirilmesiyle ilgili alındı.
AYM’den “örgüt adına suç işleme” suçuna iptal: Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen 220. Maddesindeki hükmü iptal etti. Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, TCK’nin 220. maddesinin “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa’nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali yönünde karar verilmesini talep ederek AYM’ye başvurdu. Talebi değerlendiren AYM, “…niteliğine ya da ağırlığına bakılmaksızın, herhangi bir suçun örgüt üyesi olmayan bir kişi tarafından bir örgüt adına işlendiği değerlendirildiğinde, kişiler ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırılmaktadır. Bu durum son derece ağır bir itham ve ceza öngören bir suçun kapsamını ölçütleri belirsiz olacak biçimde genişletmektedir. Yargı makamlarının da örgüt adına işlenen suç kavramını her somut olayın özelliklerine göre farklı yorumladıkları ve belirliliğin yargısal yorumla da sağlanamadığı anlaşılmaktadır” dedi (8 Aralık).
AYM gazeteci Boğatekin’e hak verdi: AYM, Adıyaman Gerger Fırat sitesi haber müdürü Özgür Boğatekin’in 2013’te görevde olan Gerger Kaymakamı hakkında kaleme aldığı “Et kokarsa tuzlarsın” haberi ve “Kanunun mu kaymakam mı, “Rant kime gidiyor” ile Namussuz kim” köşe başlıklı yazıları nedeniyle 1 yıl 15 gün hapse mahkum edilmesini anayasaya aykırı buldu. AYM, Boğatekin’e mahkeme gideri dahil 39 bin 900 TL tazminat ödenmesine hükmetti. Boğatekin’in “ifade ve basın özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine” hükmeden yüksek mahkeme kararında, ilk derece mahkemesinin Boğatekin’i hukuka aykırı fiili işlemediğini bildiği hâlde cezalandırmaya gittiğini kaydetti. AYM kararında, “Söz konusu yazılar başvurucunun toplumdaki gözetleyici rolünün bir yansımasıdır. Başvurucu, bir gazeteci olarak toplumun sözcülüğünü yapmış ve yüksek sesle dile getirilen söylentileri kışkırtıcı bir üslupla ifade etmiştir. Başvurucunun iddiasının olgusal temelinin ilçede yürütülen projeler olduğu ortadadır. Bununla birlikte projeler hakkında çıkan söylentilerin varlığını bir beyanın doğruluğunu kanıtlayan savcı gibi ispat etmesi başvurucudan beklenemez” ifadeleri de geçti (7 Aralık).
AYM’den “erişim engeli” cezası: Anayasa Mahkemesi, Artı Gerçek sitesinde çıkan “Karakoldan ‘Havan Mermisi’ yanıtı: Deneme amaçlı biz atıyoruz” başlıklı habere erişim engeli getirilmesinin ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğuna oy çokluğuyla karar verdi. 15 Ekim 2019’da yayınlanan haber Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararıyla erişime engellenmişti. 14 Eylül’de alınan ancak 8 Kasım’da kamuoyuna yansıyan kararın gerekçesinde, “tedbir kararının sansür niteliğinde olup ifade özgürlüğüne yönelik orantısız bir müdahale oluşturduğunu, Anayasa Mahkemesi tarafından Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. kararında belirlenen, 5651 sayılı Kanun’un 8/A maddesi kapsamında erişimin engellenmesine yönelik müdahalelerde idari ve yargısal makamlar tarafından gözetilmesi gereken hususların anılan makamlarca dikkate alınmadığı” belirtildi. 15 Ekim 2019’da Artı Gerçek’te çıkan haber Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla erişime engellenmişti. İtirazdan sonuç alınamayınca 5 Aralık 2019’da AYM’ye başvuru yapılmıştı (8 Kasım).
AYM “dezenformasyon” hükmünü iptal etmedi: Anayasa Mahkemesi (AYM), “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna hapis öngören düzenlemeyle ilgili CHP’nin yaptığı iptal ve yürürlüğünün durdurulması başvurusunu 6’ya karşı 8 oyla reddetti. 7418 Sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nun 29. maddesiyle TCK’nin 217/A maddesine ekleme yapılarak, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ihdas edilmiş, bu suçu işleyenlerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülmüştü. Yasalaşmasıyla CHP düzenlemeyi AYM’ye taşımıştı (8 Kasım).
BİK cezalarına dair düzenleme AYM’ye taşındı: Gazeteciler Cemiyeti’nin, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan kesme cezalarına açtığı davada Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’ne gitti. BİK yönetiminin keyfi ve çerçevesi belirsiz ceza yetkisini AYM’ye taşıdı. Mahkeme AYM’den 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun’un ‘Müeyyide (Yaptırım)’ başlıklı 49. maddesinin iptalini istedi. Mahkeme, maddeyle ile ilgili AYM’nin pek çok kararında sistematik bir sorunun varlığına işaret ettiğini belirtti. Resmi ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesinin çizilmesi gerektiğini aktaran mahkeme, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadeler ile kanun maddesinin şekli ve maddi yönden yeniden düzenlenmesi gerektiğini aktardı (19 Ekim).
AYM’nin iş yükü AİHM’in 46 ülkeden aldığı başvuruların iki katı: Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, “Bireysel Başvurunun 11’inci Yılı Uluslararası Konferansı”ndaki konuşmasında, “Son 2 yılda bireysel başvurunun iş yükünde olağanüstü artış var. Son iki yılın yıllık ortalamasının 100 bin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 11 yıl içinde mahkemeye 555 binden fazla başvuru yapılmış, bunun 425 bin kadarı, yani yaklaşık yüzde 77’si karara bağlanmıştır. AYM önünde halen maalesef 130 bin kadar bireysel başvuru bulunmaktadır. AYM’nin önündeki başvuru neredeyse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 46 ülkeden aldığı başvurunun 2 katı kadar” dedi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda düzenlenen konferansa AYM Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, AYM Başkan Vekili Kadir Özkaya, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ile AYM üyeleri katıldı (12 Ekim).
AYM artık “makul süre” davalarına bakmayacak: Anayasa Mahkemesi (AYM) yeni bir yargı yolu ihdas edilene kadar “makul sürede yargılanma” hakkına ilişkin başvuruları artık incelememe kararı aldı. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre yüksek mahkemenin gerekçesi, “Yalnızca tazminat miktarının belirlenmesinden ibaret bu kararların 55 binden fazla ihlal kararından sonra insan haklarının korunması ve geliştirilmesine artık bir katkı sağlamaması” oldu. Yüksek mahkemenin bu konuda artık sadece tazminat mahkemesi işlevi gördüğünü savundu (10 Ekim).
AYM “Dündar” için ihlali görmedi: Anayasa Mahkemesi, sürgündeki gazeteci Can Dündar’ın, Sabah gazetesinin hakkında yayımladığı “Ankara’daki villasını FETÖ aracılığıyla fahiş fiyata sattı” haberi nedeniyle “kişilik haklarına saldırı” gerekçesiyle yaptığı başvuruyu reddetti. İçişleri Bakanlığı’nın ‘MİT tırları’ haberi nedeniyle ‘terör arananlar’ listesine ‘gri’ kategoriden eklediği gazeteci Dündar, Sabah gazetesinin “Ankara’daki villasını FETÖ aracılığıyla fahiş fiyata sattı” iddialarıyla sistematik bir biçimde yaptığı haberlerde mahkeme dosyasında bulunmayan iddialara yer verdiği, başlıklarda yer verilen ifadelerle “vatan haini” ilan edildiği ve kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle mahkemeye başvurmuştu. Dündar’ın İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davayı reddetme kararını taşıdığı AYM, iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” gerekçesiyle Dündar’ın başvurusunun kabul edilemez olduğuna oybirliğiyle karar verdi; dayanak olarak da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2012’deki iki grup toplantısında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle 10 bin TL’lik tazminata mahkum edilmesine ilişkin kararı gösterdi (10 Ekim).
AİHM kararları
Ekim, Kasım ve Aralık aylarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), medya özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek herhangi bir karar almadı. Bu dönemde, “haksız tutukluluk” olarak, darbe girişimi sonrası dokuz yıl hapisle cezalandırılan TRT Türkiye Haberleri müdürü Ersin Şanlı’nın “delilsiz tutukluluğu”nu 3 bin Euro tazminatla cezalandırdı.
AİHM’den “Şanlı” kararı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 12 Aralık’ta görüştüğü “Kolay ve Diğerleri- Türkiye” kararında, darbe girişimi sonrası Sincan Cezaevi’ne gönderilen ve ardından da dokuz yıl hapse mahkum edilen TRT Türkiye Haberleri müdürü Ersin Şanlı’nın gerekçesiz tutuklandığı ve “FETÖ üyeliği” suçlamasına maruz kaldığı gerekçesiyle Türkiye’yi mahkum etti. AİHM, KHK ile görevinden ihraç edilip basın kartı iptal edilen, tutuklanarak Sincan Cezaevine gönderilen ve üç yıl cezaevinde kalan Şanlı gibi diğer başvuruculara da Türkiye’nin 3 bin Euro tazminat ödemesine hükmetti (12 Aralık).
RTÜK’ten haberler
RTÜK, yılın son çeyreğinde, Fox TV, Halk TV, SZC TV, KRT gibi ezici çoğunluğunu eleştirel kanalların oluşturduğu medya çevresine “yayın ilkelerine uymadıkları” iddiasıyla ağır para cezaları verdi. Gazetecilik meslek örgütleri RTÜK’ün iktidarın sopası haline geldiğini bildirirken RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyeleri, bu kararlara şerh düştüler.
Somali Cumhurbaşkanının oğlunun kurye Yunus Emre Göçer’e çarparak ölümüne neden olması, Ankaragücü’nün eski başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e saldırdığı için eleştirilmesi, Sinan Ateş cinayetine ilişkin yorumlar gibi içerikler, son üç ayda ağır para cezalarıyla cezalandırıldı.
TBMM Genel Kurulu’nda AKP, CHP ve Yeşil Sol Parti kontenjanından üç üyesi için seçim yapılan RTÜK’te Ebubekir Şahin, İlhan Taşçı ve Necdet İpekyüz RTÜK üyesi seçildi. Evrensel yayın ilkelerinden dem buran RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “lisans başvurusuna yanaşmadığı” gerekçesiyle Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin alternatif adreslerine erişim engeli getirdiği Almanya merkezli Deutsche Welle (DW) sitesiyle ilgili işlem başlatacaklarını duyurdu.
RTÜK “iktidar sopası”: RTÜK, yılın son kurul toplantısında, Fox TV, Halk TV, SZC TV, KRT gibi ezici çoğunluğunu eleştirel kanalların oluşturduğu medya çevresine “yayın ilkelerine uymadıkları” iddiasıyla ağır para cezaları verdi. Gazetecilik meslek örgütleri RTÜK’ün iktidarın sopası haline geldiğini bildirirken RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyeleri, şerh düştükleri bu kararlara sert tepki gösterdiler. Buna göre RTÜK, Fox TV’ye Somali Cumhurbaşkanının oğlunun kurye Yunus Emre Göçer’e çarparak ölümüne neden olması ve hakem Halil Umut Meler’e saldıran Ankaragücü’nün eski başkanı Faruk Koca’nın saldırmasına ilişkin değerlendirmeler nedeniyle “tarafsız” davranmadığı savıyla %3 idari para cezası verdi. Halk TV’ye “terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde” sunulduğu iddiasıyla %3 idari para; aynı kanalda LGBTİ+konusundaki değerlendirmeler nedeniyle milli ve manevi değerlere aykırılıktan % 3 idari para cezası verildi. RTÜK, TÜİK çalışanının işsizliği az göstermelerinin karşılığında prim, terfi aldıklarına ilişkin sözlerinin aktarılması nedeniyle SZC televizyonuna “tarafsızlığın ihlali” iddiasıyla % 3 idari para cezası verdi. KRT’de Zafer Arapkirli’nin Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ı “aşırı yoksulluk yok” sözleri Sağlık Bakanı Koca’yı da yurtdışına giden doktorlar için “para” için gittiklerine dönük el işaretini eleştirmesinden dolayı “küçük düşürmekten” kanala % 3 idari para cezası verildi (28 Aralık).
Operasyonlara “RTÜK” uyarısı: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Pençe – Kilit” operasyonunda altı askerin hayatını kaybetmesinden sonra yapılan yayınlara ilişkin bir uyarı” yayımladı. Şahin, “Bununla birlikte tartışma programlarında veya haberlerde maalesef terörle mücadelemizi zaafa uğratabilecek kimi bilgiler ‘analiz’ adı altında ekranlara getirilmektedir. Medya kuruluşlarımızı bu konuda yapacakları yayınlarda gerekli özeni göstermeleri konusunda önemle ikaz ediyoruz. Hiçbir yayıncımız, kahramanlarımızın sahada canla, başla verdiği mücadeleyi sekteye uğratamaz, uğratmak istemez. Bu vesile ile tekrar kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve millete baş sağlığı diliyoruz” dedi (24 Aralık).
RTÜK’ten ağır cezalar: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Halk TV dahil 7 kanalda toplam 11 yayına çeşitli yaptırımlar uygulanmasına karar verdi. Halk TV’ye “Kayda Geçsin” programında Sinan Ateş ile ilgili yorumların yapılması nedeniyle Ülkü Ocakları Başkanı’nın şikayeti üzerine yüzde 3 ve terör örgütü IŞİD ile ilgili yorumlar nedeniyle de yüzde 3 para cezası verildi. Programda gazeteci Timur Soykan’ın Sinan Ateş cinayeti ve “Nasıl Olacak” programında da gazeteci Bahadır Özgür’ün IŞİD ile ilgili değerlendirmeleri nedeniyle Halk TV’ye iki kez yüzde 3 idari para cezası verildi. Gazeteci Zafer Arapkirli’nin “Medya Terapi” programında “köprü ve otoyol zamları” ve “Fidan-Blinken tokalaşması” ile ilgili değerlendirmelerinin eleştiri sınırlarını aştığını iddia eden kurul, KRT’ye iki kez yüzde 3 idari para cezası yaptırımı uyguladı. Gazeteci Fatih Ertürk’ün “Başkentte Gündem” programında “5 Bin TL’lik emekli ikramiyesi” ile ilgili değerlendirmeleri, karar vericilere yönelik, eleştiri sınırlarını aştığı gerekçesiyle Flash Haber’e yüzde 3 idari para cezası verildi. Kurul ayrıca, “şiddete özendirici ve çocuk ve gençlerin zihinsel ve ahlaki gelişimine aykırı” sahneler gerekçesiyle, “Hudutsuz Sevda” dizisi için FOX TV, “Sakla Beni” dizisi için Star TV ve “Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme” programı için Show TV’ye yüzde 3’er para cezası verdi. CHP’nin RTÜK üyesi İlhan Taşcı, sosyal medyadan yaptığı açıklamada “Anayasa Mahkemesinin ‘sansüre’ yol vermesinin ardından RTÜK, hükümeti eleştiren, halkın haber alma hakkı için mücadele eden yayıncılara ağır cezalar verdi. Kararlar gösteriyor ki RTÜK, gelecek günlerde daha ağır yaptırımlara hazırlanıyor. İstedikleri suskun, sinmiş bir basın...” ifadelerini kullandı (17 Kasım).
RTÜK ısrarıyla DW için ikinci engel: Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği, RTÜK’ün talebi üzerine, Almanya merkezli Deutsche Welle (DW) sitesinin Türkiye’deki alternatif adreslerine erişimi engelledi. İFÖD, RTÜK’ün DW’nin Türkiye’de 1 Temmuz 2022 tarihinde erişime engellendikten sonra alternatif olarak kullanmaya başladığı dwturkce.com ve inspiredminds.de/tr adreslerinin de 2023/9903 ve 2023/9904 sayılı kararlarla erişime engellendiğini duyurdu. Şubat 2022’de RTÜK’ün lisan başvurusu için 72 saat süre tanıdığı DW, “Lisans koşullarının Almanya’daki yasalarla uyumsuz olması ve sansüre yol açabileceği” gerekçeleriyle bu talebi yerine getirmediği için 30 Haziran 2022’de Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin ilk olarak aldığı kararla erişime kapatılmıştı. DW, sadece Türkçe servisinde değil diğer dillerde de canlı yayın ve görüntülü içerik butonlarını kaldırmadığı için Türkiye’de 32 dil yayını ile birlikte erişime engellendi. VOA’in ise sadece Türkçe yayınları için erişim engeli kararı alındı. DW Türkçe’nin içeriklerine www.dwturkce1.com adresinden ulaşılabiliyor. Ayrıca VPN aracılığıyla da içeriklere erişmek mümkün (17 Kasım).
RTÜK Başkanı DW’ye işlem yapacak: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Hangi eylemler savaş suçu kabul edilir?” başlıklı haberin ardından Deutsche Welle (DW) Türkçe hakkında “gerekli kanuni sürecin” başlatıldığını açıkladı. Şahin, 30 Haziran 2022’de erişim engeli getirilen DW Türkçe hakkında yasal süreç başlatıldığını duyurdu. Şahin, DW’nin tüm haberlerinin yakından takip edildiğini söyledi. Şahin, DW Türkçe’yi “Evrensel yayıncılık ilkelerini yerle bir eden, sınır ve kural tanımaz bu uluslararası yayıncı, manipülatif ve gerçek dışı haberleriyle hakikati çarpıtma telaşındadır” sözleriyle hedef aldı. DW Türkçe ve VOA Türkçe, Türkiye’ye yönelik yayınlarını sürdürebilmeleri için lisans başvurusu yapma şartını yayınlarına müdahaleye kapı aralayacağı gerekçesiyle reddetmişti. Bunun üzerine Sulh Ceza Hakimliği, 30 Haziran 2022’de RTÜK’ün başvurusuyla iki yayın kuruluşuna erişim engeli getirmişti (19 Ekim).
RTÜK’te seçim ve yeni üyeler: TBMM Genel Kurulu’nda üç RTÜK üyeliği için seçim yapıldı. TBMM Genel Kurulunda grup önerilerinin görüşülmesinin ardından RTÜK’te AKP, CHP ve Yeşil Sol Parti kontenjanına düşen birer üyelik için seçime geçildi. AKP kontenjanından aday gösterilen Ebubekir Şahin, CHP kontenjanından aday gösterilen İlhan Taşçı ve Yeşil Sol Parti kontenjanından aday gösterilen Necdet İpekyüz RTÜK üyesi olarak seçildi. Aynı zamanda RTÜK Başkanlığı yapan Ebubekir Şahin ile İlhan Taşçı ikinci kez RTÜK üyesi seçildi. RTÜK’te başkanlık seçiminin 18 Ekim 2023 tarihinde yapılacağı bildirildi (10 Ekim).
Halk TV’ye Altın Portakal ve Arslan cezaları: RTÜK, gazeteci Ayşenur Arslan’ın ve yönetmen Ezel Akay’ın sözlerini gerekçe göstererek Halk TV’ye para ve program durdurma cezası verdi. Karara RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyeleri İlhan Taşçı ile Tuncay Keser karşı oy verdi. Taşçı, sosyal medya hesabından kararları şu şekilde duyurdu: RTÜK, Ayşenur Arslan’ın Medya Mahallesi programındaki İçişleri Bakanlığına yönelik terör saldırısıyla ilgili sözleri nedeniyle Halk TV’ye ‘terörün amacına hizmet’ savıyla yüzde 5 para, beş kez de program durdurmasına oy çokluğuyla karar verdi. Savcılığın bile Ayşenur Arslan’ın sözleri nedeniyle ifadesini aldıktan sonra serbest bıraktığı ve “suç” belirlemesi yapmadığı bir ortamda RTÜK, “terör eyleminin, terörün amaçlarına hizmet” edildiği “suçunu” tespit etmesi oldukça manidar. Kraldan çok kralcılığın son örneği! RTÜK ayrıca Halk TV’ye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 60. Altın Portakal Film Festivali’nden “Kanun Hükmü” belgeseli nedeniyle çekilmesini eleştiren yönetmen Ezel Akay’ın sözleri nedeniyle de “eleştiri sınırını aşmaktan” yüzde 3 para cezasına oy çokluğuyla karar verdi (4 Ekim).
RTÜK Başkanı’ndan tehdit ve inceleme: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Halk TV’deki ‘Medya Mahallesi’ programında İçişleri Bakanlığı’na yönelik 1 Ekim’de girişilen bombalı saldırıyı sorgulayan ve şüphelerini dile getiren gazeteci Ayşenur Arslan’ı hedef alarak kanal hakkında inceleme başlatıldığını açıkladı. Şahin, açıklamasında, “Bu ahlaksız terör sevici zihniyete ve ekranlardaki bu ucube yorumlara tahammül etmemiz mümkün değildir. Kahraman polisimizin refleksleri ve erken müdahalesi ile olası bir katliamın engellenmesine adeta üzülen bu sapkın zihniyete tüm milletimiz gibi biz de karşıyız. Bu hastalıklı sözlerin yayınlandığı Halk TV ve ilgili kişi hakkında gerekli inceleme derhal başlatılmıştır” dedi (2 Ekim).
RTÜK cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ekim, Kasım, Aralık 2023 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 6 kez idari para cezası ve 5 kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 1.064.350 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara yönelik bir ceza verilmedi.
(Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 23 Ağustos - 8 Kasım 2023 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 9 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına, “insan onuru” ilkesini ihlalden iki kez, terör”e ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez idari para cezası ve 5 kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, aynı dönemde “ayrımcılık” ilkesini ihlalden bir kez; “gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi”ne yönelik ilkenin ihlalinden bir kez ve “tütün ürünlerinin” kullanımına yönelik ilkenin ihlalinden de bir kez idari para ceza verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, Halk TV’ye (Haber Masası) 191.395 TL ve Beyaz TV’ye (Beyaz Futbol) 275.046 TL olmak üzere toplam 466.441 TL idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle, Flash Haber’e (Başkent’te Haber) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Terör: RTÜK, yayınların “Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz” ilkesini ihlali nedeniyle, Halk TV’ye (Medya Mahallesi) 357.022 TL idari para cezası ve 5 kez yayın durdurma cezası verdi.
Gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi: RTÜK, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle NR1 Türk’e (DJ SET) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Tütün ürünlerinin kullanımı: RTÜK “Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde, sinema ve tiyatrolarda gösterilen eserlerde tütün ürünlerinin kullanılması ve görüntülerine yer verilmesi”ne yönelik ilkenin ihlalinden Power Türk TV’ye (Power Hits) 69.411 TL para cezası verdi. (EÖ/VC)