Bugün, Aziz Patrik Günü (St. Patrick’s Day).
Her yıl 17 Mart’ta, İrlanda'nın koruyucu azizi Aziz Patrik’in anısına kutlanan bayram, başlangıçta (1962) dini bir gün olarak kabul edilse de zamanla İrlanda kültürünü ve mirasını onurlandıran bir etkinliğe dönüştü.
Aziz Patrik Günü'nde yeşil giymek ve yonca takmak, İrlanda kültürünün ve Aziz Patrik’in en bilinen sembollerinden. Kutlamalar, geleneksel İrlanda müzikleri, dansları ve halk oyunlarıyla renklenir. Bu özel günde salamura sığır eti, lahana, patates gibi geleneksel İrlanda yemekleri tüketilirken, Guinness gibi ünlü İrlanda biraları da sofralardaki yerini alır.
İrlanda’da resmî tatil olan gün; ABD, Kanada, İngiltere, Avustralya ve Arjantin gibi ülkelerde de kutlanır.
James Connolly
Aziz Patrik Günü, İrlanda işçi hareketinin önemli figürlerinden biri olan James Connolly ve diğer bazı sosyalistlerin gözünde, İrlanda halkının sadece ulusal değil, sınıfsal özgürlüğünü de hatırlatan bir anlam taşıyor. Çünkü Connolly’ye göre, gerçek bağımsızlık ancak işçi sınıfının özgürlüğüyle mümkündü.
1916’daki Paskalya Ayaklanması’nda yer alan Connolly ve İrlanda Yurttaş Ordusu (Irish Citizen Army), hem İngiliz sömürgeciliğine hem de kapitalizme karşı mücadele etti. Öte yandan, bu özel gün vesilesiyle düzenlenen geçit törenleri de yalnızca İrlanda kültürünü değil, işçi sınıfının ve göçmenlerin mücadelesini de görünür kıldı. Zira 19. yüzyılın sonlarından itibaren bu kutlamalara sendikalar ve sosyalist gruplar da katılmaya başladı.
Bağımsız belgesel ve dijital içerik üreticisi red.media, bugün yayımladığı bir gönderiyle James Connolly’yi anarak şöyle dedi:
“Aziz Patrik Günü vesilesiyle İrlandalı sosyalist James Connolly’yi anıyoruz. Sendika lideri ve bir yazar olan Connolly, I. Dünya Savaşı’nın en ağır sürecinde, 1916’daki Paskalya Ayaklanması’nda Britanya’ya karşı önemli bir rol oynadı ve şu sloganı benimsedi: ‘İngiltere’nin talihsizliği, İrlanda’nın fırsatıdır.’”
Che Guevara
red.media, ayrıca, devrimci Che Guevara’nın İrlanda kökenlerine dikkat çektiği başka bir paylaşım daha yaparak şöyle dedi:
“Aziz Patik Günü’nde ‘damarlarında İrlandalı isyancıların kanı akan’ Arjantinli devrimciyi anıyoruz. Che Guevara’nın ailesi, İrlanda kökenleriyle gurur duyuyordu. Che öldürüldüğünde, babası şöyle demişti: ‘Oğlumun damarlarında İrlandalı isyancıların kanı akıyordu.’. Che’nin Kelt ataları, Oliver Cromwell’in İngiliz Kraliyeti adına yürüttüğü ‘terör yönetimi’ sırasında Galway’den kaçarak İrlanda’yı terk etti. Bu dönemde binlerce İrlandalı katledildi, ekinleri ve mülkleri yakılıp yok edildi.
“İrlandalı-Amerikalı oyuncu Maureen O’Hara, 1959’da Che Guevara ile karşılaştığında onun İrlanda’da tarihine olan ilgisini şöyle anlatmıştı: ‘İrlanda’daki her savaşı ve ülkenin tüm tarihini biliyordu.’ O’Hara, Che’nin bu bilgileri büyükannesinden öğrendiğini belirterek, ‘Bana, büyükannesinin ona dizinde oturtarak anlattığını söyledi,’ diye eklemişti.
“Che Guevara, yaşamı boyunca en az bir kez İrlanda’yı ziyaret etti. 1960’larda Limerick’te kökleriyle bağ kurarken, Aziz Patrik Günü’ne hazırlanmak için üzerine yonca dalları takmıştı.”
Galway
The Irish Story’nin aktardığına göre ise Guevara’nın İrlanda kökenleri, özellikle 2012’de Galway’de önerilen anıt ve posta pulu meselesi nedeniyle medyada geniş yankı uyandırdı. “Rebel Blood: Che’s Irish Heritage” (İsyancı Kan: Che’nin İrlanda Mirası) gibi makaleler ve “Che Guevara, Irish Hero?” (Che Guevara, İrlandalı Kahraman?) gibi YouTube videoları, Guevara’nın İrlandalılığı hakkındaki tartışmaların önünü iyiden iyiye açtı.
Bu konudaki farkındalığın dönüm noktası ise, red.media’nın da belirttiği gibi Che’nin babası Ernesto Guevara Lynch’in 1969’da verdiği demeç oldu:
“Oğlumun damarlarında İrlandalı isyancıların, İspanyol fatihlerin (conquistadores) ve Arjantinli vatanseverlerin kanı akıyordu. Açıkça görülüyor ki, Che, huzursuz atalarımızın bazı özelliklerini miras aldı. Doğasında onu uzak diyarlara, tehlikeli maceralara ve yeni fikirlere çeken bir şey vardı.”
Ancak bu açıklama zamanla daha çarpıcı bir ifadeye indirgenerek popüler hale geldi: “Oğlumun damarlarında İrlandalı isyancıların kanı akıyordu.”
Guevara Lynch’in vurguları, Che’nin anti-emperyalist duruşuyle tam olarak örtüşmese de, bu sözler Guevara’nın İrlanda kimliğini vurgulama konusunda “soyağacı araştırmacılarının” tezlerinden daha etkili oldu. Ve bu kısa alıntı, İrlanda’nın devrimci figürlerinin tasvir edildiği tişörtlerin ve söz konusu posta pulunun üzerinde yer aldı.
Öte yandan bugün, İrlanda’daki sosyalistler ve sol hareketler tarafından kapitalizmin ticarileştirdiği bir gün olarak kutlandığı için de eleştiriliyor.
İzleme önerisi
The Wind That Shakes the Barley (Özgürlük Rüzgârı), Ken Loach’un yönetmenliğini yaptığı, 2006 yapımı tarihsel dram filmi.
Film, 1920’lerde İrlanda Bağımsızlık Savaşı (1919-1921) ve sonrasında başlayan İrlanda İç Savaşı’nı (1922-1923) anlatıyor. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan film, İrlanda'nın Cork bölgesinde yaşayan ve Birleşik Krallık yönetimine karşı direnişe katılan iki kardeş, Damien (Cillian Murphy) ve Teddy O’Donovan (Pádraic Delaney) etrafında şekillenir. Damien, İngiltere’de doktor olarak çalışmayı planlarken, yaşadığı bir olay nedeniyle İrlanda Cumhuriyet Ordusu’na (IRA) katılır. Teddy ise zaten IRA içinde aktif bir figürdür.
İrlanda Bağımsızlık Savaşı boyunca İngiltere askerleri ve onların desteklediği birliklerle mücadele eden iki kardeş, İngiltere-İrlanda Antlaşması’nın imzalanmasının ardından karşı karşıya gelir. Antlaşma, Güney İrlanda’nın Britanya’ya bağlı bir dominyon olmasına neden olurken, IRA’nın radikal kanadı bunu tam bağımsızlık idealine ihanet olarak görür. Böylece, Damien ve Teddy, kendilerini İrlanda İç Savaşı’nın karşıt taraflarında bulur. (TY)