Gazetecilerin beş yıl erken emekli olmalarını sağlayan yıpranma payı hakkının yalnızca basın kartı sahipleri için geçerli olmasını ön gören yasa teklifi dün TBMM Genel Kurulu’ndan geçti.
Muhalefet partileri ve basın meslek örgütleri teklifin tüm basın çalışanlarını kapsayacak şekilde genişletilmesini isterken, gazetecilerin yıpranma hakkının genişletilmesi içen verilen önerge AKP oylarıyla reddedildi.
Basın-İş: Kartın yoksa yıpranamazsın
Yasanın Genel Kurul'dan geçmesi sonrası bir açıklama yayınlayan DİSK Basın-İş, gazeteciliğin yıpratıcılığına vurgu yaptı. Basın kartının devlet tarafından verilmesini eleştiren Basın-İş açıklamasında "Gazetecilik yapmak için basın kartı gerekmediği gibi kart yokken de bu meslek yeterince yıpratıcıdır" dedi.
Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
"Gazetecilik zor iştir bu topraklar üzerinde. Sadece hapse girmek, onlarca yıl hapis cezası ile yargılanmak, mahkeme kapılarında gününü geçirmek, gözaltına alınmak gibi 'olağan iş'ler dışında zorlukları vardır.
"Günlük çalışma saatiniz belirsizdir, COVID-19 nedeniyle herkes evine kapanırken onlar yine haber için riskli alanlara girmek zorundadır ve her an virüs ile tanışabilirler. Bayramlarda çalışırlar, televizyonlarda radyasyona maruz kalırlar. Sizin gazete sayfalarında ya da ekranda görmeye tahammül edemediğiniz görüntüler onların yaşamının bir parçasıdır. Günü gelir bir politikacının ağzından çıkacak iki kelime için yağmur, soğuk demeden bekler günü gelir enkazın altından çıkartılacakları beklerler. Elbette sadece haberci için değil bu sözler, teknik ekibinden idari ekibine kadar herkes bu yıpratıcı işten nasibini alır.
"Polisi, hakimi yaptığı işe değil cebindeki karta bakar gazeteci olup olmadığına karar vermek için. Mahkeme 'devletin verdiği kart olmadığına göre gazeteci değilsin" der çıkar işin içinden. Tüm bu adeta ömür törpüsü denebilecek rutin karşısında eğer işverenini 'Basın İş Kanunu'na tabi çalışmaya ikna edebilirse 'yıpranma hakkı' elde eder. Ancak AKP o hakkı da bir çırpıda silip atıverdi. Devletin verdiği kartın yoksa yıpranamazsın!
"Bir çok kez söyledik, devlet tarafından verilen kart gazetecilik ehliyeti değildir. Gazetecilik yapmak için basın kartı gerekmediği gibi kart yokken de bu meslek yeterince yıpratıcıdır.
"Doğru olan yıpranma hakkının sadece habercilere değil, tüm basın ve matbaa çalışanlarına tanınmasıdır. Hatta bu mesleğin bu denli yıpratıcı olmaktan çıkartılmasıdır. Bunu o yasal değişiklik için el kaldıranların da çok iyi bildiğinden şüphemiz yok. Tarihe bir kez daha not düşüyoruz. Emekçiler, günü gelince kalkan o parmakların hesabını soracaktır.
Çakırözer: Binlerce gazetecinin basın kartı verilmiyor
Teklifin Genel Kurul’daki görüşmeleri sırasında konuşan CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer düzenlemenin yeniden eşitsizlik getireceğini söyledi.
Çakırözer, gazetecilerin fiili hizmet zammı hakkından yararlanabilmesi için basın kartı şartı getirilmesinin gazetecileri mağdur edeceğini ifade etti. Getirilen düzenlemenin çok yetersiz ve eksik olduğunu ifade eden Çakırözer "Gazetecilerin yıpranma hakkının sadece basın kartı sahibi olma koşuluna bağlanması baştan eşitsizlik yaratmaktadır” dedi.
Türkiye’de binlerce gazetecinin basın kartlarının iptal edildiğini hatırlatan Çakırözer şöyle konuştu:
“Kurulan tek adam yönetiminin çıkardığı yeni basın kartları yönetmeliğiyle gazeteciliği terör faaliyetiyle eş tutularak, basın kartı verilmesi soyut koşullara bağlandı, zorlaştırıldı. Saray yönetiminin keyfî kart iptallerinin de önü açıldı.
“Geçtiğimiz aylarda, binlerce gazetecinin basın kartları iptal edilirken yüzlerce gazetecinin de hak ettiği kartlar hiç verilmedi ya da aylarca sebepsiz bekletildi. Basın kartı engellenen gazetecilerin özlük haklarını da bu yönetmeliğe göre düzenlemek binlerce basın çalışanını ikinci kez mağdur edecek.”
"Meslek örgütleri versin"
Çakırözer, Türkiye'de kime basın kartı verileceğine, kimin gazeteci olduğuna devletin karar vermemesi gerektiğini söyleyerek, “Kimin avukatlık yapabileceğine baroların karar verdiği gibi basın kartları da meslek örgütleri tarafından verilmelidir” dedi.
Çakırözer, düzenlemenin eksiklerini sıralayarak, gazetecilerin yıpranma hakkından yararlanması için kapsamın genişletilmesini isteyerek, şunları sıraladı:
“4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan ve bilfiil gazetecilik yapan binlerce basın çalışanını kapsam dışı bırakmasıdır. Yüzlerce internet haber sitesinde, yerel basın kuruluşlarında bu şekilde çalıştırılan binlerce gazeteci de mutlaka kapsam altına alınmalıdır. Gazetenin basılması için her tür zehirli maddeyle yüz yüze çalışmak zorunda kalan matbaa emekçilerimiz de mutlaka yıpranma hakkından faydalandırılmalıdır.
“Gazeteciler de dâhil yıpranma hakkından faydalanacak tüm çalışanlar için on yıl bekleme şartı beş yıla indirilmelidir. Eksikleri burada giderebilirsek gazetecilerin yıpranma hakkını hakkaniyetli biçimde çözmüş; basın özgürlüğüne, halkın haber alma hakkının korunmasına önemli bir kazanım sağlamış oluruz. Ancak düzenleme bu şekliyle kanunlaşırsa fiilen gazetecilik yapan basın çalışanlarının yüzde 60'ı yıpranma hakkından faydalanamayacak, hak kaybına uğrayacaktır.”
Gazetecilerin yıpranma hakkı
Gazetecilere çalışma koşullarının yıpratıcılığı nedeniyle erken emeklilik sağlayan ve 1977'de tanınan fiili hizmet zammı hakkı (yıpranma payı) 2008'de iptal edilmiş, 2013'te yeniden getirilmişti.
2013'te getirilen düzenlemeyi de Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz Şubat ayında kanunun sadece basın kartı sahibi gazeteciler için uygulanmasının eşitsizliğe neden olduğunu belirterek iptal etmişti.
Yüksek mahkeme hükmün iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte görülmesi nedeniyle de iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayınlanmasından 9 ay sonra yürürlüğe girmesini uygun görmüştü.
(HA)