Türkiye ve dünyadan 10 basın ve ifade özgürlüğü örgütü, gazeteci Fatih Altaylı’nın bir YouTube yayınında yaptığı siyasi yorumlar nedeniyle tutuklanmasını sert bir dille kınayarak derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Altaylı için Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), ARTICLE 19 Avrupa, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Yabancı Medya Derneği (FMA Türkiye), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), İlerici Gazeteciler Derneği (PJA), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO) ortak bir açıklama yaptı.
Altaylı’nın önce ‘tehdit (TCK 106)’ iddiasıyla gözaltına alındığını hatırlatan basın ve ifade özgürlüğü kuruluşları, savcılığın suçlamayı daha sonra ‘cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırıya (TCK 310/2)’ dönüştürdüğünü aktardı.
Daha sonra da “Türk Ceza Kanunu’na göre, azami cezası iki yıl ve altı olan suçlarda tutuklama uygulanamıyor. Ancak savcılık suçlamayı 'cumhurbaşkanına yönelik tehdide' çevirerek ceza sınırını beş yıla çıkardı ve böylece Altaylı’nın tutuklanmasının yolu açılmış oldu. Hukukçular, bu maddenin yalnızca doğrudan fiziksel eylemler için geçerli olduğunu, basın yoluyla yapılan sözlü beyanların bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini ve bu tutumun yasanın sınırlarını aştığını belirtiyor.” dedi.
Açıklamada Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), Altaylı’nın tutuklanmasının üzerinden 24 saat geçmeden ihtar çekerek lisans ve sansür dayatması da yer aldı.
Basın ve ifade özgürlüğü örgütleri Altaylı’nın tutuklanmasını, “eleştirel siyasi yorumları susturmak için ceza hukukunun açık bir şekilde kötüye kullanılması” olarak değerlendirdi.
Altaylı'nın sözlerinin “suikasta teşvik” olarak yorumlanmasının, cezai sorumluluğun tehlikeli şekilde genişletilmesi anlamına geldiğini ve Türkiye'de ifade özgürlüğünü daha da zayıflattığını kaydetti.
Ortak açıklamada şöyle son buldu:
“Fatih Altaylı derhal serbest bırakılmalıdır. Türkiyeli yetkililer, muğlak yasal düzenlemeleri gazetecileri cezalandırmak için kullanmaktan vazgeçmelidir. İfade özgürlüğü, siyasi liderleri korkmadan eleştirme hakkını da kapsar.”
(HA)




