Fotoğraf: pexels
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Uluslararası Engelliler Günü kapsamında "Engel varsa engelli vardır" diyerek bir açıklama yayınladı.
1992 yılında 3 Aralık Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Uluslararası Engelliler Günü ilan edilmişti.
Türkiye'de 10 milyon civarında fiziksel, zihinsel ve fizyolojik duyu yitimli/engellinin yaşadığı hatırlatılan açıklama şöyle:
"Türkiye'de, bu alana dair güncel verilerin kaydedilmemesi ve engelli haklarının sağlanması için yeterli bütçe ayrılmaması, meselenin görmezden gelindiği yanında, gözden ırak tutulmaya çalışıldığını ve aynı zamanda; çoğunluğu, sonradan geçirilen bir kaza (iş kazaları, trafik kazaları, ev kazaları vb), saldırı, çatışma ve savaş, askeri mühimmat ve mayın patlaması, sağlık ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlar nedeniyle karşımıza çıkan bu durumlar için önleyici tedbirlerin de alınmadığını, hatta böyle bir derdin olmadığını göstermektedir.
"Bu göz ardı edişte, meselenin sınıfsal boyutu, engellilik yaratan olayların ve engellerin aşılamadığı durumların ağırlıklı olarak yoksul kesimde yaşanmasının da etkisi olduğu gözden kaçmamaktadır.
"Bugün pandemi nedeni ile sıkça duyduğumuz 'evde kal' çağrıları onlarca yıldır engellilere dayatılan bir zorunluluk olarak yaşanmakta, sokağa çıkmaları, okullara kabul edilmeleri, eğitim hakkına erişebilmeleri, iş bulabilmeleri, sosyal hayata, kültürel hayata, siyasete katılmaları engellenmektedir.
"Covid - 19 pandemisi sürecinde ayrıca; artan işsizlik, yoksulluk ve sağlığa erişimde yaşanan sorunlar; engelli kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve mahpuslar için özel iyileştirici önlemlerin acilen alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Hayata eşit katılım
"İnsan hakları savunucuları olarak biliyoruz ki; engellilerin hayata eşit katılımı önündeki en büyük engel resmi otoritelerin tutumu ise de, toplumsal yaşamın örgütlenmesinde hepimize düşen sorumluluklar var. Çalışma alanlarımızda, kurum temsilinde, siyasette, mecliste, yerel yönetimlerde kaç engelli yer alıyor, kullanım alanlarımız engelliler için uygun dizayn edilmiş mi? sorularına verdiğimiz cevaplar bile bu konudaki eksikliği yüzümüze vurmaya yetiyor ve içe dönük bir dönüşümü gerekli kılıyor.
"Ve yine biliyoruz ki; vicdan çağrısı, ya da yardım çağrısı yapılarak engeller ortadan kaldırılamaz. Meseleye toplumsal ve ekonomik boyutunu gözardı etmeden hak temelli yaklaşmak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden başlayarak, tüm uluslararası sözleşme ve belgelerde düzenlenen hakların, engelli bireyler tarafından da kullanılmasını sağlamak devletlerin sorumluluğu olduğu gibi, devletleri bu sorumluluklarını yerine getirmeye zorlayacak güçte bir toplumsal mücadeleyi örgütlemek de hepimizin görevi."
(AÖ)