Mor Dayanışma’nın İstanbul Kadıköy’de ilk kez düzenlediği "Enternasyonal Feminist Mücadele Deneyimleri" sempozyumunda bir araya gelen feministler, Türkiye’den ve dünyadan mücadele deneyimlerini paylaştı. Sempozyumda sık sık "Jin Jiyan Azadî” sloganı atıldı.
Sempozyuma DEM Milletvekili Perihan Koca ve Adalet Kaya da katıldı.
Sempozyumun uluslararası deneyimlerinin paylaşıldığı bölümde, Polonya, Lübnan, İran, İtalya ve Fransa’dan kadınlar konuştu.
“Lübnan'da Meclis'te kadın temsili yok"
Lübnanlı gazeteci ve belgesel yapımcısı Diana Moukalled şunlara değindi:
“Lübnan krizin eşiğinde. Ülke başkan olmadan başında hiçbir kurumda olmadan yönetildi. Lübnan parlamentosu bir kriz yaşadı. Sivil toplum şeytanlaştırıldı."
"İsrail ordusu ve Hamas arasındaki savaş yıkıma ölümlere neden oluyor. Lübnan’daki siyasi ve dini liderler feministler ve LGBT+’lar için yürütmüş oldukları nefret kampanyalarını daha da arttırdılar.”
“Özgürlük için yürüyüş yapan kadınlara saldırılar, homofobik saldırılar yaptılar. Feministlere karşı düşmanlığı körüklediler. Bu saldırı birçok saldırıya neden oldu. Cezasızlık da hakim. Korkunç bir üç ay geçirdik. Buna tanık olmayı sürdürüyoruz. Siyasi suç ortaklığına tanıklık ediyoruz. Anayasa’da eşitlik göremiyoruz.”
“Lübnan’daki devlet yarım yüz yılın sonunda kadının siyaseti açısından en düşük rakamları taşıyor Lübnan. Kadınların politikada temsili neredeyse yok. Tek bir kadın bakan var, 30 devlet bakanı arasında. Meclis’te kadın temsili yok."
“İran’da kadınlar çözümün parçası”
Sonrasında konuşan İran’dan Fatima Babakhan, konuşmasına “Kadın Yaşam Özgürlük” sloganıyla başladı. Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Babakhan, “Sivil Toplum Kuruluşları kriz durumlarında, savaşlarda toplumsal reform sağlanmasında yardımcı olacak en iyi potansiyele sahiptir” diyerek sözlerini sürdürdü ve şunlara da vurgu yaptı:
“Tamamen kadınlar tarafından yönetilen ve başarılı bir kurumumuz var. Kadın Yaşam Özgürlük hareketi olarak gözaltına alınan ve hukuki dayanışmaya ihtiyaç duyan kadınlara destek veriyoruz. Kadınlar çözümün bir parçasıdır. Mahsa Emini ve kadınların özgürlük mesajı değişimin yönünü de değiştirdi. Kadınlar bir cinsiyeti protesto etme şansını yakaladı.”
“Ortadoğu’daki kadın hareketlerine, sivil hareketlere baktığımızda İranlı kadınların önemli bir etkisi olmuştur. Hepimiz cinsiyet, din ve ırk ayrımı olmaksızın herkes için eşit haklar talep ediyoruz. Mahsa Emini’nin ölümüne bağlı olsa da şehrin sokaklarında genç ve yaşlı kadınlar başörtüsüz gezmeye başladı. Kadınlar başörtüsüz araba kullanıyor. Bu da bizim için bir başarıdır. Kamusal alanda elde ettiğimiz bir zaferi işaret etmektedir.”
“Kadınlar mahkemelere başörtüsüz çıkıyor. Kadın cinayetleri, haberler resmi medya tarafından yayınlanmış olup hiçbir şekilde engellenmemektedir. Ataerkil sisteme karşı daha güçlü bir akım gerçekleştireceğiz. Kadınları yönetim ve karar alma oranlarında daha fazla yer almaya teşfik ederek parlamentoya ve partilere yerleştireceğiz. Bu karar alma mekanizmalarını harekete geçirmek anlama geliyor. Kadınlar tüm haklara sahip olana kadar mücadele edeceğiz. Çünkü kadınlar bu sürecin bir parçasıdır.”
“Giorgia Meloni hükümeti kadını aileye sıkıştırıyor”
İtalya’dan Lucia Amorosi, “Feminist mücadele İtalya’nın politik atmosferini değiştirdi. Bütün partilerde kadın kotası var. Fakat bizim için yeterli değil” dedi, şöyle devam etti:
“Biz kendimizi sosyalist feminist olarak tanımlıyoruz. Aynı şekilde kapitalizm ile cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı arasında bir ilişki olduğunu düşünüyoruz. Bir taraftan hayatın yeniden üretilmesi ve kapitalist ilişkilerin yeniden üretilmesi burada önemli. Bu süreçte kadınların emeği tamamen görünmez kılınıyor.”
“Şimdi İtalya’daki kadın başkanın hükümeti kadınları anneliğe sıkıştırmaya çalışıyor. Yardımlar da genç annelere veriliyor, hep anneler üzerinden destek sağlanıyor.”
Sonrasında Polonya’dan Zuzanna Dorota Karcz konuştu. Karcz Polonya’da da kürtaj hakkı ile ilgili mücadelenin giderek daha da yükseldiğini anlattı ve sağcı faşist dalganın yükseldiğini anlattı.
Fransa’dan feminist Arya Meron da Fransa’daki feminist mücadeleyi anlattı. Macron’a karşı iki milyona yakın işçinin sokaklara döküldüğünü anlatan Meron, “Bu mücadelede yine kadınlar yok sayıldı. Sendikalardaki eril yapı buna neden oldu. Fransa’da feminist mücadele, ırkçılık, emek politikaları, islamafobi ve sarı yeleklerle feministlerin yan yana gelmesi de önemli bir noktada.”
Sempozyumun ilk bölümü kadınların sloganları ile sona erdi.
(EMK)