"Yeni liberal yapılanmanın verdiği zararı günlük yaşamlarında hissetmeye başlayan emekçiler sendikaların önünde gidiyor. Sendikalar sermayeyle uzlaşmayı bir kenara bırakıp sınıf karakterini öne çıkaran politikalar oluşturursa, 1 Mayıs'a giderken yükselen emek hareketi kalıcı bir dönüşüme yol açabilir."
Marmara Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu son dönemde özellikle sosyal güvenlik reformu tasarısına karşı yükselen emekçi hareketini ve sendikaların tavrını böyle değerlendirdi.
Yükselen emek hareketi
Emek Platformu, Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) tasarısının geri çekilmesi için 14 Mart'ta tüm Türkiye'de eyleme gitti.
Bunun ardından hükümet geri adım atarken Platform içinde de özellikle Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Merkezi "uzlaşma"yı öne çıkararak bir ayrışmaya yol açtı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve meslek örgütleriyse taleplerinde ısrar ederek 1 ve 6 Nisan'da yeniden eyleme gitti. Bu eylemlere Türk-İş'e bağlı 10 kadar sendika da destek verdi.
Bugün bir açıklama yapan Türk-İş, DİSK ve KESK yöneticileri 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlayacaklarını söyledi ve öne çıkaracakları talepleri sıraladı.
Müftüoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) uyguladığı liberal politikaların uzun zamandır gündemde olduğunu fakat sendikaların buna karşı bir hazırlık yapmadığını söyledi.
"Şimdiyse tabandan gelen tepkilere dayanamadılar ve bu süreci yönetmek zorunda kaldılar."
"Türk-İş yönetimi taban baskısıyla karşılaştı"
Müftüoğlu, hükümetinse kendi hazırlığını yaptığını, Türk-İş'in Aralık 2007'de yapılan genel kurulunda kendisine yakın bir yönetimin göreve gelmesini sağladığını hatırlattı.
14 Mart eylemine Türk-İş'in verdiği desteğin taban baskısının sonucun olduğunu belirten Müftüoğlu, hemen ardından sendika yöneticilerinin tavır değiştirerek işveren örgütlerinin "sağduyu çağrısı"na katıldığını vurguladı.
6 Nisan'da özellikle konfederasyona üye Petrol-İş, Harb-İş gibi sendikaların yönetime rağmen sokağa çıkmasıysa yeniden baskı oluşturdu.
"Kalıcı bir dönüşüm mümkün"
Müftüoğlu, bu hareketlenmenin 1 Mayıs ve sonrasında da sürerek kalıcı olmasının mümkün olduğunu düşünüyor.
Ana sebep, emek karşıtı politikaların, dolayısıyla buna yönelik tepkinin devam edecek olması. Dünyada da benzer bir sürecin yürüdüğünü söyleyen Müftüoğlu, iki yıldır grevlerin sürdüğü ve geçtiğimiz günlerde yarım milyon işçinin yürüdüğü Mısır örneğini veriyor.
Fakat bunun bir dönüşüme yol açabilmesi için sendikaların "işçi hareketini sınıfsal bir reflekse dönüştürecek politikaları, stratejileri üretmesi" gerek.
Aksi takdirde, şimdi yükselen emek hareketi yüz binlerce işçinin sokağa çıktığı 1989 Bahar Eylemleri gibi sönümlenebilir.
"Eğer sendikalar günübirlik uzlaşmalar aramaya kalkarsa, o beklenen esas kalkışma bir süre daha ertelenebilir."(EÜ)