Öğrenciler Ege Üniversitesi’nde gerginliğin 18 Şubat Çarşamba gününden beri sürdüğünü söyledi. Yaşanan olaylar 20 Şubat Cuma günü Fırat Yılmaz Çakıroğlu adlı öğrencinin hayatını kaybetmesiyle basında yer buldu.
Çarşamba günü ülkücü bir grup Edebiyat Fakültesi’ndeki formasyon dersi sırasında Kürt öğrencilere saldırdığı anlatan öğrenciler, sonrasında gerginliğin sürdüğünü söylediler. Karşıt görüşlü öğrenciler formasyon dersini aynı derslikte alıyor.
Öğrenciler, Cuma günü satır ve sopalı grubun yürüyüşü üzerine özel güvenlik görevlilerinin fakültedeki öğrencileri uyarıp ayrıldığını, her eylemde okula giren polisin o gün olaydan sonra geldiğini iddia etti.
Şehirde ülkücü grupların kimlik kontrolü yapıp Kürt ve solcu öğrencileri darp ettiği söylentileri de sıkça dile getirildi. Bir öğrencinin Cuma akşamı hastane önünde toplanan ülkücü grup tarafından, bir başka öğrencinin ise Cumartesi günü sokakta ülkücü grupların kimlik kontrolü sonrası darp edildiğini söylediler.
Üniversite Çarşamba gününe dek tatil ancak bu hafta için okula gitmemeyi düşünüyorlar.
Öğrenciler anlatıyor
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi ve bir yıldan beri Ülkü Ocakları'nın Ege Üniversitesi sorumlusu olan Fırat Yılmaz Çakıroğlu Cuma akşamı okulda bacağından bıçakla yaralanarak hayatını kaybetti.
bianet’e konuşan öğrencilerin hepsi tedirgin olduklarını belirterek isimlerinin haberde yer almamasını istedi. Öğrencilerin isimlerini temsili harflerle yayınlıyoruz.
İzmir’deki yetkililere ve öğrencilere ulaşma talebimizi ilettiğimiz Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi’nden bu konuyla ilgili iletişim bilgilerinin paylaşılmaması kararı alındığı belirtildi.
E: Polis olaydan sonra geldi
“Kimi fakültelerde ülkücüler, kimisinde solcu öğrenciler ağırlıkta. Ülkücülerin ağırlıkta olduğu fakültelerde Kürt öğrenciler zaman zaman taciz ediliyordu. Sürekli değil ama gündeme göre dönem dönem ülkücülerin saldırısı oluyordu.
“Olay, çarşamba günü formasyon dersinde bir Kürt öğrenciye sataşmayla başladı. Karşıt görüşlü öğrencileri formasyonda aynı dersliğe koymuşlar. Sataşmalar başlamış, kavgaya dönüşmüş.
“Cuma günü kütüphaneydim. Seslere çıkıp Edebiyat Fakültesi’ne yönlendik. Gittiğimde ambulanslar vardı, polis yeni geliyordu, girişi kapatmıştı. Ülkücüleri çembere almıştı ama yakalama yoktu, slogan ve tehditlere devam ediyorlardı.
“Polisin arkasında çıkıp ellerinde sopayla koşmaya başladılar, kütüphaneye girmek zorunda kaldık. Polisin attığı gazlar kütüphane içine de yayıldı. Kütüphaneden çıkıp kafeye gittiğimde polislerin muhalif öğrencileri gözaltına almak üzere kafeleri gezdiğini gördüm. Sonra edebiyat fakültesine döndüler.”
“Cuma günleri üniversite daha sakin. Polis en ufak bir eylem, yürüyüşte okula giriyor. O gün olaydan sonra geldi. Polisin zaten okula girmemesi gerekiyor ama özel güvenlik birimi de güvenlik almadı. Özel Güvenlik Birimi’nin (ÖGB) "polise haber verdik ama müdahale etmedi" dediği iddia ediliyor.
“Bir hafta okula gitmeyi düşünmüyorum. Yeterince güvenlik alınmadığını düşünüyorum. Solcuların can güvenliği yok. Cumartesi günü bir arkadaşımız sokakta darp edildi. Üniversite yönetimi de muhalif öğrenciler üzerinde baskı kurma eğiliminde.”
U: Birçok öğrenci evinden bile çıkamıyor
“Edebiyat fakültesi solcu, Kürt öğrencilerin örgütlü olduğu bir yer. Giriş çıkışlarda sözlü sataşma hep olurdu. Fırat Çakıroğlu da okula hep bıçakla gelirdi, başka saldırılarda da bulunmuşlardı.
“Tartışmalar Çarşamba günü ülkücülerin yurtsever öğrenciye hakaretiyle başladı. Yurtseverler ülkücüleri dövdü. Cuma günü ülkücüler 150-200 kişi satırlarla geldi. Fırat bıçaklandı. Ambulansı solcu öğrencilerin engellediği manipülasyonu var ama ülkücüler yaralıları solculardan sanıp ambulansın önünü kesiyor.
“Hastane önünde toplanan ülkücüler gördükleri solcuları dövüyorlar. Bir arkadaşımızı baya dövdüler. Bornova Meydanı’nda kurulan taziye çadırında kimlik kontrolü yapıyorlar.
“Çarşamba tartışmalar oluyor, Perşembe günü okul sivil polis ve ÖGB dolu. Cuma günü sivil polis yok hiç.
“Öğrencilerin birçoğu ailelerince can güvenliği nedeniyle yaşadıkları illere çağırdılar. Kimse okula gitmeyi düşünmüyor. Birçok öğrenci evinden bile çıkmıyor. Kimi nerede dövecekleri belli değil.”
S: Sosyal medyada hedef gösteriliyoruz
“Çarşamba günü formasyona gelen Kürt öğrenciler ile ülkücüler arasında kavga yaşanıyor. Ülkücülerin reisi dövülünce, hesabını soracağız diye söylemde bulunuyorlar. Sonraki gün saldırı yaşanmıyor.
“Cuma günü öğrencilerin en az olduğu gün. Olayın saati de en sakin zaman. Bir anda 200 kişilik eli sopalı, bıçaklı grup iki yönden fakülteye saldırıyorlar. 12-13 kadar devrimci yurtsever arkadaş var, direk onlara saldırıyorlar. Arbede yaşanıyor. Üç kişi ve Fırat yaralanıyor.
“Son dönemde polis her hafta bir şekilde okula giriyordu. Sivil polisler de edebiyat fakültesi çevresinde volta atıyordu. Cuma günü olaydan bir saat sonra gelmiş. ÖGB’ler de motorla gelip arkadaşları ‘kaçın’ diye uyarmış, kendisi de beklemeden gitmiş.
“Tedirginim. Perşembe Hocalı katliamının yıldönümü. Saldırı olur mu tedirginliğindeyim. Edebiyat fakültesi öğrencisi olarak can güvenliğimin olmadığı günler yaşıyorum. Tehdit altında hissediyorum. Sosyal medyada ‘katil budur’ diye profillerimiz paylaşılıyor.”
R: Polisi aradım, uzun süre gelmedi
“Edebiyat Fakültesi öğrencisiyim. Çarşamba günü Fırat Çakıroğlu’nun olduğu sınıflardan birinde Kürt öğrencilere yönelik saldırı olduğunu duymuştuk. Perşembe günü gerginlik, saldırı beklentisi vardı. Ülkü ocaklarının toplanıp yürüyüş yapacağı yönünde duyum alıyorduk. Perşembe olaysız geçti.
“Cuma günü olay saatine kadar bir gerginlik vardı ama olay çıkacağına dair izlenim edinmedim. Olayın başladığı saatlerde kütüphanedeydim. Tekbir seslerini duydum. Edebiyat Fakültesine yöneldiğimde saldırıya uğrayan öğrencilerin koştuğunu gördüm. Fakülte önünde 100 kişiyi bulan ellerinde sopa, sallama denen bıçak, demir çubuk olan, bozkurt işareti yapan grup vardı.
“Yaralı birinin yanına gittim. Darp edilmiş, hareketsizdi. ÖGB ya da polis yoktu etrafta. Polisi aradım. Bu sırada yaralı çevresinde çoğaldık, grup bize yönelmeye başladı. Taş attılar, yaralıyı hazırlık fakültesine soktuk.
“Ambulansı ve polisi tekrar aradık. Ama uzun süre polis okula gelmedi. İlk gelen ambulansa yaralıyı bindirmek isterken bir grup ellerinde sopalarla bize koştu, diğer ambulansla gönderdik.”
“Hazırlık fakültesinden çıkıp kütüphaneye geçtiğimizde polisin edebiyat fakültesine geldiğini ama kafenin camlarını kırmaya devam eden gruba müdahale etmediğini gördük. Saldırıdan kaçan bir grup toplanarak edebiyat fakültesine yürüyünce polis toma ile saldırdı, biber gazı sıktı. Kaçanlar kütüphaneye girdi. Kütüphanede de gazdan etkilendik. Polis geldikten bir saat sonra, grubun hastaneye gittiğini duyup çıktık.”
“Sorumlu, satırlı yürüyüşü engellemeyenler”
“Perşembe günü okulda bizim can güvenliğimizi olacağına dair ibare yok. Öğretim görevlisinden asistanına, öğrencisine dek herkes tehdit edilir durumda. Sosyal medyada da politik öğrencilerin hesapları teşhir edilmiş durumda. Bazı arkadaşlarım facebook hesaplarını kapatmak zorunda kaldı. Şehir de gergin. Kimlik kontrolü yaptıkları söyleniyor. Bir arkadaşımız Cumartesi günü sokakta kimliğinde Antep yazdığı için darp edildi.
“Orası okulumuz, gideceğiz ama can güvenliğimiz konusunda endişelerimiz var. En basit yürüyüşte önlem alan polis o gün sonra geldi. Bu da olayın provokasyon olduğunu gösteriyor.
“Ölümün ve saldırının sorumlusu yüz elli kişinin satırlarla yürüyüşünü engelleyebilecekken engellemeyen İzmir valisi, emniyet müdürü ve okul yönetimidir, edebiyat fakültesinde okuyan Kürt ya da sosyalist öğrenciler değil. Bundan sonra başımıza geleceklerin sorumlusu da onlardır.
“Biz eğitim ve yaşam hakkımızdan vazgeçmeyip, buna müdahale edenlerle demokratik şekilde mücadeleye devam edeceğiz.” (BK)