Yaklaşık iki yıldır restorasyondan dolayı kapalı olan Diyarbakır Ulu Cami'nin önü, bu haftasonu renkli bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergide onlarca el işi ürün, bu ürünleri yapan ustaları tarafından satılıyor.
Diyarbakır Sur Belediyesi'nin desteğiyle açılan Bağıvar Kadın Destek Merkezi öğrencilerinin ürünlerinin bulunduğu sergi, iki gün açık kalacak ama bundan sonraki haftalarda da aynı yerde başka belediyelerin kadın merkezlerinin ürünleri sergilenecek.
Bu sergi uzun erimli projelerin sadece küçük bir sonucu. Bu ve buna benzer birçok çalışmada imzası olan Sur Belediyesi'nin genç Başkan Yardımcısı Gülbahar Örmek, sabahın erken saatlerinden beri sergi alanına gelerek açılışta kadınların yanında yer alıyor.
Yaratıcı projeler
Gülbahar Örmek ile Sur Belediyesi'nin başlattığı şevberk gecelerinden birinde tanışma şansına sahip oldum. Gülbahar aslında ziraat mühendisi. Aldığı eğitimi, yaratıcı yönüyle birleştirip Sur ilçesi ölçeğinde oldukça şaşırtıcı ve birçok belediyeye örnek olabilecek projelere imza atmış. Evde mantar üretimi, ev yapımı salça ve turşu üretimi, marketlere tandır ekmeği servisi ve daha bir çok farklı proje...
Gülbahar "2009'da bu göreve başladığımda günde 50-100 kadın bize para yardımı başvurusunda bulunuyordu. Belediyemiz sınırlarında yaşayan kesim Diyarbakır'ın en yoksul kesimi. Bu durum, olduğu gibi belediyemizin gelirlerine de yansıyor. Bu nedenle de yoksullara nakdi yardım yapabilecek gelirimiz de yok. Zaten siyaseten de biz para yardımına karşıydık, bize göre herkes üretime katılmalı ve bu katılım oranında pay sahibi olmalı" diyerek kadınları üretime sevk etmenin yol ve çarelerini aramaya başladıklarını belirtiyor.
"Yoksuluz ama yoksun değiliz!"
İnsanların çalışmaktan ve kendi öz gücüne dayanarak üretmekten uzaklaştıkları için başta zorlandıklarını belirtiyor Gülbahar.
Ama yokluk edebiyatı yapıp zorluklardan pes etmemişler ve Sur ilçesinde bulunan bütün mahallelere gidip, kim çorap örebiliyor, kim iyi ev salçası yapabiliyor, kim hasta ya da çocuk bakabiliyor diyerek hangi kadın hangi yeteneğe ya da üretim gücüne sahip, hepsinin tek tek listesini yapmışlar.
Gülbahar "Biz toplumun değişiminin kadından geçtiğine inanıyoruz, ilçemizde sınırında yaşayan insanlar yoksul ama yoksun değiller. Kadınları üretim hayatının içine sokarak toplumda olumlu değişiklikler yapmak istiyoruz. İmkânlarımızı zorlayarak, küçük projelerle kadınlar için büyük adımlar atmak istiyoruz" diyor.
Mantar üretilen evler
Yıllar önce üniversitede Ziraat Mühendisliği eğitimi aldığı zaman, hocalarından birinin söylediği "Suriçi'nde bulunan evlerin çoğunda bodrum katı var ve buralar genelde çok rutubetli. Bu evlerde pekala mantar üretimi yapılabilir" sözünü unutmamış. İçinde yaşadığı insanlarda çeşitli hastalıklara neden olan nem ve rutubetli ortamı birer üretim merkezine döndürerek bu projeyle 32 ailenin mantar üreticisi olmasına katkı sunmuş. Halihazırda bu alilerin ürettiği mantarlar kentteki marketlerde satılıyor.
Sur İlçesi'nde şu an, Bağıvar ve Ziya Gökalp olmak üzere iki ayrı mahallede Kadın Destek merkezi (KADEM) var. Dikiş-nakış, aşçılık, kuaförlük, çocuk bakım, psikolojik destek gibi faaliyetlerin yürütüldüğü bu merkezler, başka bir projeyle hayata geçmiş. Ama bu merkezler şimdi belediyenin kendi imkânları ve gönüllü çalışanların katkıları ile devam ediyor.
Her mahallede başka üretim
Gülbahar hizmetlerin her KADEM'de farklı olduğunu, daha çok bölgede yaşayan kadınların talepleri doğrultusunda hareket ettiklerini belirterek "Kadınlar ne istediklerini biliyor. Örneğin Ziya Gökalp mahallesindeki kadınlar, kilim dokuma, salça ve turşu üretimine yönelik bilgiler ve pazar talebinde bulunuyor; Bağıvar'da ise kadınlar daha çok tiyatro, sinema gibi sosyal faaliyetlerin yoğunlaşmasını istiyor. Hasırlı mahallesindeki kadınlar da takı, çorap, gömlek, salça, turşu, ekmek gibi ürettikleri ürünleri satabilecekleri alan ve imkânlara ulaşmak istiyorlar" diyerek dolaylı olarak ilçenin kadın profilini de çizmiş oluyor.
Gülbahar bu çalışmaların kent içinde sosyal bir ağ gelişimine katkıda bulunduğunu belirterek çalışan kadın ile çalışmayan ama evde yaptığı ürünlerle üretime katılmak isteyen kadınların tanışmasına da zemin oluşturduklarını ifade ediyor: "30'un üzerinde evde turşu ve salça yapılıyor. Kayapınar gibi ekonomik durumu iyi bölgelerdeki kadınlar, kurutmalık biber, turşu ya da ev salçasını yapabilecek ortam, zaman ya da deneyimden yoksun oldukları için merkezlerimize gelip Suriçi'nde bulunan kadınlarla iletişime geçiyorlar. Sözgelimi 100 kilo patlıcanı alıp 50 kilosunu Suriçi'nde yaşayan kadına vererek hem kendi, hem de yoksul bir kadının kışlık yiyeceğinin bir kısmını sağlamış oluyor. Mesela turşu yaptırmak üzere geldikleri alilerin yoksulluğunu gören ve daha sonra o ailelerin çocuklarının eğitim masraflarını üstlenen bir çok insan oldu" diyerek toplumsal duyarlılığı artıran buna benzer birçok örnek davranışın ortaya çıktığını vurguluyor.
Davul zurnasız düğün olmaz
"Düğün salonlarına gidip kadınların evde paketledikleri kınaları almaları konusunda anlaştık, bunun yanında ilçe sınırlarımız içinde yaşayan Roman sakinlerimiz de var; genelde davul ve zurna ile hayatlarını idame ettiriyorlar. Salonlara şart koştuk, bundan böyle her düğünde bir saat davul, zurna da çalınacak. Böylece bu insanlar da üretime katılmış olacak" projelerin devamının geleceği anlatıyor. (HK/HK)