Haberlere göre, Dink'in 15 Ocak'ta AİHM'ye ulaşan dosyasının kayıt işlemleri gerçekleştirildi.
bianet'in görüştüğü avukat Doğan, Hrant Dink'in ardından AİHM'nin Dink ailesinin davaya devam edip etmemesi üzerine bilgi isteyeceğini, Dink ailesinin de davaya devam etmeyi kesinlikle düşündüğünü söyledi.
Hrant Dink, bilirkişi kurulu raporunun tersini söylemesine karşın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun verdiği "Türklüğü aşağılamak"la ilgili mahkumiyet kararından sonra, AİHM'ye başvurmuştu. Avukat Doğan, başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) tanımlanan yaşam hakkının, ifade özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının, etkin hukuksal başvuru yollarına hakkın ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini iddia ettiklerini bildirdi.
Dink anlatmıştı
Hrant Dink, son iki yazısında neden AİHM'ye başvurduğunu ve kendi deyişiyle "olan biteni" son iki yazısında anlatmıştı.
12 Ocak'ta yayın yönetmeni olduğu Agos'ta yayınlanan "Neden Hedef Seçildim" başlıklı yazısı şöyle başlıyordu:
Başlarken bir not: Hiç işlemediğim "Türklüğü aşağılamak" suçundan 6 aya mahkum oldum. Şimdi artık son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidiyorum. 17 Ocak tarihine kadar avukatlarım başvuruyu gerçekleştirecekler ve benden de başvuruya eklemek için olayların gelişimini anlatan bir yazı istediler. Ben de dosyaya konacak bu yazıyı kamuoyuyla paylaşmayı uygun gördüm. Çünkü benim için AİHM'in kararı kadar ve hatta ondan daha fazla Türkiye toplumunun vicdani kararı önemli. Birkaç hafta sürecek bu yazı dizisindeki bazı bilgileri ve ruh halimi muhtemelen AİHM'e başvurmak mecburiyetinde kalmasaydım ilelebet kendime de saklayabilirdim. Ama madem ki iş bu noktaya kadar geldi olan biten her şeyi paylaşmak galiba en iyisi...Dink, öldürüldüğü gün, 19 Ocak'ta yayınlanan "Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği" yazısında da şunları yazmıştı:Sadece benim değil, sadece Ermenilerin de değil... Tüm kamuoyunun merak ettiği ve sormaktan kendini alamadığı soru şu: "Türklüğü aşağılamak suçlamasıyla 301'den soruşturma ya da dava açılan hemen herkes için bir biçimiyle teknik ya da hukuki çözüm bulundu ve dava mahkumiyete varmadan daha ilk celselerde sonuçlandı da, Hrant Dink niye 6 aya mahkum oldu?"
Ama işte karar çıkmıştı ve tüm ümitlerim yıkılmıştı.Gayrı, bir insanın olabileceği en sıkıntılı konumdaydım.
Hakim "Türk Milleti" adına karar vermişti ve benim "Türklüğü aşağıladığımı" hukuken tescillemişti.
Her şeye dayanabilirdim ama buna dayanmam mümkün değildi.
Benim anlayışımla, bir insanın birlikte yaşadığı insanları etnik ya da dinsel herhangi bir farklılığı nedeniyle aşağılaması ırkçılıktı ve bunun bağışlanır bir yanı olamazdı.
İşte bu ruh haliyle, kapımda hazır bekleyen ve "Daha önce dile getirdiğim gibi ülkeyi terk edip etmeyeceğim"i teyit etmek isteyen basın ve medyadan arkadaşlara şu açıklamada bulundum:
"Avukatlarıma danışacağım. Yargıtay'da temyize başvuracağım ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de gideceğim. Bu süreçlerden herhangi birinden aklanamazsam ülkemi terk edeceğim. Çünkü böylesi bir suçla mahkum olmuş birinin benim kanaatimce aşağıladığı diğer yurttaşlarla birlikte yaşama hakkı yoktur."
Bu sözleri dile getirirken yine her zamanki gibi duygusaldım. Tek silahım samimiyetimdi. (TK)