Bugün (Perşembe) görülen davada Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, dosyanın Orhan Pamuk Davası'ndaki gibi Adalet Bakanlığı'na izin için yeniden gönderilmesine gerek görmeden, savcı Ali Ergen'in mütalaası doğrultusunda gazeteci Dink ve avukat Ülek'i akladı.
Savcı Ergen de konuşmacılar için beraat istedi
Sanıklardan sadece Ülek'in katıldığı duruşmada her iki kişiyi Şanlıurfa Barosu'ndan Ferda Güllüoğlu, Mehmet Dal, Mehmet Ejder ve Fuat Balıkçı'nın da yer aldığı ondan fazla avukat temsil etti.
Avukatlar, paneldeki konuşmaların düşünce özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek, Ülek ve Dink'in yeni bir incelemeye gerek olmadan beraat ettirilmelerini istediler.
Duruşmada söz alan Ülek de, Pamuk Davası'nda olduğu gibi dosyanın, 159. madde kapsamında yargılama izni veren Adalet Bakanlığı'na geri gönderilerek iznin tekrar değerlendirilmesini istedi. Sanık avukat Ülek, bu nedenle yargılamanın durdurularak dosyanın Cumhuriyet Savcılığı'na tevdiini talep etti.
Esas hakkında mütalaası sorulan Savcı Ali Ergen, iki konuşmasının sözlerinin düşünce özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek beraat etmeleri yönünde görüş bildirdi.
Mahkeme Başkanı Hakim Adnan Rahmi Karaçam da, bu görüş doğrultusunda, konuşmaların düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini açıklayarak, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Ülek ve Dink'i beraat ettirdi.
Ülek : "Bölgenin adı konulmadı"
Şehmus Ülek ise, konuşmasında, "Bu bölgede bir sorun yaşanmaktadır; ama bu bölgenin adı bile hala bazılarınca konulamamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, yeni bir ulus yaratmak projesiyle işe koyulmuş ve bu yüzden de farklı dinleri, dilleri ve etnik grupları yok saymıştır.
İzlenen resmi milliyetçi politikalara karşı çıkanlara kimi zaman şiddetle başvurulmuştur. Ama yönetimler sorunları hep bir asayiş güvenlik sorunu olarak algılamak istemiş, çözüm için de militarist yöntemlere başvurulmuştur.
Sıkıyönetim ve OHAL gibi rejimler, koruculuk gibi yapılanma, köy boşaltma ve geri dönüşü imkansız kılmak için köy yakma, zorla göç ettirmeler, köylerin, dağların ve insanların isimlerini değiştirmeler, dillerini konuşmayı yasaklamalarla bu sorun çözülmeye çalışıldı" demişti.
Dink : "Türkiyeliyim diyorum"
Hrant Dink ise konuşmasında şunları söylemişti:
"Çocukluğumdan beri sizlerle İstiklal Marşı söylüyorum. Son zamanlarda bir noktası var, oraya bir geliyorum, orada kalıyorum. Ben susuyorum, sizler soruyorsunuz, ben sonra katılıyorum.
"Kahraman ırkıma bir gül. Şimdi ırk, ben atam; kahraman, neresi kahraman ya, ırk bu; yanlış yurttaşlık kavramını ulusal bir bütünlük ve hala ırkla kahraman bir ırkla sağlamaya çalışıyoruz. Orada susuyorum.
Mesela çalışkan bir halkıma bir gül olarak laf olsa ben hepinizden daha fazla söylerim; ama öyle değil. Türküm, doğruyum, çalışkanım söyleminin doğruyum ve çalışkanımın yanını çok seviyorum, bağıra bağıra söylüyorum. Türküm bölümünü de Türkiyeliyim diye söyleyerek algılamaya çalışıyorum".
Adalet Bakanlığı soruşturma açtırdı
Panelden sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, yapılan konuşmalardan dolayı Dink ile Ülek hakkında takibat yapılmasına izin verilmesi talebiyle Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurmuştu.
Başvuru üzerine başlatılan soruşturma sonunda konuşmacılar hakkında TCK'nin 159. maddesi uyarınca ve üç yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. (EÖ/KÖ)