"Ne gençlikle ne de kendimle ilgili umudum kaldı. Gelecekten bahsetmiyoruz bile artık. Sadece düşündüğüm şey, sırtımda kamburlaşan borçlar.”
Bu cümleleri sarf eden Merve, henüz 26 yaşında. Merve'nin sözlerinin Türkiye'de yaşayan çoğu gencin duygularına tercüman olduğunu söylemek yanlış olmaz. Merve gibi geçinemeyen, geleceksizlik kaygısıyla yaşayan Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) borçlusu gençlerin sayısı hiç de az değil.
bianet, Sedat Peker'in Demirören grubunun, Doğan Medya Holding'i almak için Ziraat Bankası'ndan kendisin verilen krediyi ödemediği iddiası üzerine, KYK borçlarının yeniden gündeme gelmesi nedeniyle borçlarını ödeyemeyen öğrencilerle konuştu.
Arkeoloji son sınıf öğrencisi olan Merve’nin, okurken keyif aldığı bölümden mezun olduktan sonra ne yapmak istediği konusunda tereddütleri var. "Hayatım boyunca dertlerimle bir arada olacağım bir iş, bir hayat istiyor muyum, emin değilim. Karşılaşacağım senaryolardan korkuyorum" diyor. Merve, Kent arkeolojisi üzerine yüksek lisans yapmak istediğini, ancak Türkiye’de ki arkeolojik yatırımlar önemsenmediği için mezun olduktan sonra bu yönde ilerleyebileceği konusunda kaygılı.
Merve, "'Yurt dışına gitmem' diyen bir insandım, şu an öyle düşünmüyorum. Yurt dışında yüksek lisans imkânım olsa arkama bakmadan giderim. Türkiye'de beş sene sonrasını bile öngöremiyorum artık" diyor.
27 bin TL KYK kredisi borcu olan Merve, Türkiye’de gençlerin çoğu gibi mutlu olmadığını söylüyor. Bir yandan okulun bitmesi için eğitimine yoğunlaşıyor diğer yandan da ödemesi başlamış olan KYK kredi borcunu ödeyebilmek için iş arıyor. Ancak pandemiyle birlikte iş bulmak onun için daha da zorlaştı. Bu nedenle borcunu ödemekten vazgeçtiğini söyleyerek, Pandemi gelecek kaygımı pekiştirdi. Kaygı, korkuya dönüştü çünkü hiçbir şey belli değil" diye korkularını özetliyor.
“Bedava olması gereken bir eğitimi neden para ödeyerek okuyoruz? Eğer ben bu borcu ödeyeceksem Demirören neden borcunu ödemiyor?” diye soran Merve, “Türkiye’de parasız eğitim var diye caka satanlar, Yıldırım Demirören’in ödemediği 750 milyon doları biz gençlerden tahsil ediyor. İşimiz, geleceğimiz, malımız mülkümüz, aşımız yok. Türkiye’nin en zenginlerinden biri olan Yıldırım Demirören’in 750 Milyon dolar borcunu tahsil edemeyen Ziraat bankası, benim üç kuruşluk borcumu haczetmek için kapıma dayanıyor” sözleriyle isyanını dile getiriyor.
"Asıl onlar bize borçlu, bize bir gençlik borçlular "
Mert de diğer gençler gibi gelecekten çok umutlu değil. Son sınıf öğrencisi olan 25 yaşındaki Mert, yedi yıldır İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyor. Okulu uzatmasına, yarı zamanlı çalışmak zorunda kalması neden olmuş. “Bu bölüme başlarken hedefim iyi bir hukukçu olmaktı. Ancak, biz en başında hayallerimize göre tercih yaparken hata ettik. Biz yaşadığımız ülkeye göre tercih yapacaktık. Yani üretimin olmadığı bir ülkede mühendislik yazıyorsunuz, adaletin olmadığı bir ülkede hukuk yazıyorsunuz, eğitimin olmadığı bir ülkede öğretmenlik yapıyorsunuz. Gerçekçi olmak lazım, karşılık bulmadığım koşullarda kurduğum hayaller tamamen ortadan kalktı” diyor.
Mert, bu yıl hayalleriyle girdiği fakülteden gelecek belirsizliği ve 25 bin TL’lik KYK faturasıyla mezun olacak. “Hayal kuramamak geleceğe dair bir şey düşünememek meselesi sadece benimle ilgili bir şey değil, çok yayılmış durumda. Benim gibi binlerce öğrenci var aslında. Hayallerimizi çaldıkları gibi bir de borç faturası çıkarıyorlar” diyor.
Borcunu ödemeyeceğini söyleyen Mert, “Düşünün, Ziraat Bankası bir kamu bankası değil mi? Bir kamu bankası Türkiye zenginlerinin borçlarını bir çırpıda silebiliyorsa, bizlere borçlu muamelesi yapmaya hakları yoktur. Asıl onlar bize borçlu, bize bir gençlik borçlular” diye ekliyor.
“Türkiye’de siyaset gençliği temsil etmiyor”
Siyasal muhalefetin, iktidarın gençliği çok yanlış tarif ettiğini söyleyen Mert, “Onların Gençlik diye gördüğü şey, bu tüketim kültürü üzerinden z kuşa diye isimlendiriliyor. Gençlik diye gördükleri şey bizim bahsettiğimiz gençlik değil” diyor. “Biz gençlik derken açıkça işsizlikle, açlıkla, antidemokratik uygulamalarla sınanan bir kuşaktan bahsediyoruz. Böyle bir ülkede siyaset bizi temsil etmiyor. Gençliğin sorunlarına çözüm üretmediği için gençler ülkeden kaçmanın yollarını arıyor” diyen Mert, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Çok ufak bir örnek vereyim, KYK borçları gençliğin en büyük sorunlarından birisi ve ana muhalefet meseleye şöyle yaklaşıyor: Ya işte biz borçları silmeyelim de bilmem ne faizlerini şöyle düzenleyelim böyle düzenleyelim diyorlar. Henüz iktidar olmamışlarken bile devletin alacaklısı olduğu bir borçtan vazgeçmemeyi tercih ediyorlar. Bu tabi ki kabul edilir bir şey değil. Sorarım size böyle bir siyaset gençliği temsil edebilir mi?”
“İş bulamazken ben bu borcu nasıl ödeyebilirim?”
TÜİK’in yayınladığı istatistiklere göre, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı %25,6, buna göre her dört gençten biri işsiz.
KYK Borçluları Hareketi’nin kurucularından biri olan Ebru da işsiz kalmaktan korkan gençlerden. 23 yaşındaki Ebru, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde Yüksek lisans yapıyor. Bir yandan eğitimine devam ederken diğer yandan KYK borcunu ödeyebilmek ve hayatını idame ettirebilmek için çalışmak zorunda. Ancak pandemiyle birlikte yaklaşık altı aydır çalışacak iş bulamıyor. Pandemiden öncede yaptığı çoğu iş başvurusunda "deneyiminiz yetersiz" denilerek olumsuz dönüş almış. İş başvurularında "iyi profil" çizmek için sigara içtiğini bile sakladığını söylüyor:
"İş başvurularında uzmanlık arıyorlar, zaten tecrübesiz insan alınmıyor ve kimse kimseyi yetiştirmek istemiyor. Yüksek lisans yapmaya bu nedenle karar verdim, alanımda yükselmek ve deneyim kazanmak için."
Türkiye’de sosyoloji mezunlarının kendi alanlarında iş bulamadığını bu nedenle sosyolojiden mezun olanların çoğunu başka işlerde çok düşük ücretle çalıştığını ifade eden Ebru şöyle devam ediyor: "Kendi alanımızda iş bulamadığımız gibi bulduğumuz işlerde 2 bin lira maaş teklif ediliyor mesela. Zaten iş bulamıyorum bir de üstüne aldığım KYK kredisini ödemek zorundayım. Toplamda 26 bin 900 TL lira borcum var. İş bulamazken ben bu borcu nasıl ödeyebilirim. İş bulamamama rağmen sırf borçlarımı ödeyebilmek için sürekli bir iş arama telaşı içindeyim.”
Ailesinin eğitim masraflarını karşılayacak durumu olmadığından eğitimine devam edebilmek için yeniden KYK kredisini almayı düşündüğünü dile getirdikten sonra, “Hali hazırda ağır bir yüküm var zaten yeni bir yükle daha da ezilmekten korkuyorum” diye ekliyor. Ebru, “Bazıları bizlere ödeyemiyorsanız bu borcu neden alıyorsunuz diye soruyor, kimse keyfinden almıyor, bu krediyi zor durumda olduğumuz için alıyoruz” diyor ve devamında “Aslında devlet bizlere iş imkânı sağlasa bizim bu yükten çok rahat kurtuluruz” ifadeleriyle düşüncelerini aktarıyor.
“Bu geleceksizlik biz gençleri memleketten uzaklaştırıyor”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 18-24 yaş grubundaki genç nüfus içinde kendini mutlu olarak görenlerin oranı 2019 yılında yüzde 56,7 iken bu oran 2020'de yüzde 47,2 oldu.
KYK Borçluları Hareketini gençliğin ortak sorunlarından doğan bir ihtiyaç olarak tanımlayan Ebru, Gençler arasında en büyük sorununu geleceksizlik olduğunu belirterek, “Şu anda her dört gençten biri işsiz, toplamda 5 buçuk milyon KYK borçlusu var ve bunların 300 bini icralık” olduğunu ifade ediyor.
Ebru, “Biz KYK Borçluları Hareketini kurduktan sonra, KYK’lılar ve ailelerinden gelen mesajlar çok umutsuzca, hata, bizim de üstünde çok düşündüğümüz intihara meyilli arkadaşlar da yazıyor, ‘Çok zor durumdayım, İş bulamıyorum. Geçinemiyorum, kendi hayatımı idame ettiremiyorum, bir de kapıma gelip benden borç istiyorlar’ diyorlar. Yani artık Türkiye’de artık çok mutsuzlar ve burada bir geleceğin olmadığını düşünüyorlar. Açıksa bu karamsarlığa ben de zaman zaman kapılıyorum, bu geleceksizlik, bu borç batağı biz gençleri memleketten uzaklaştırıyor. Gitme imkânı olanlar gidebiliyor ancak çoğu gencin imkânı olmadığı için burada hapsolmuş durumda” diye sözlerine ekliyor.
“Ziraat Bankası öğrenciyi icra ile tehdit ediyor”
Cengiz, Kalyon, Kolin, Limak ve Makyol gibi holdinglere tanınan çeşitli vergi imtiyazlarının KYK borçlularının toplam borcunun çok üzerinde rakamlar olduğunu belirten Ebru, “Bu beşli çeteye devletin veya bankaların verdiği hibe yerine, gençlerin borçlarını silmiş olsaydı biz şu an bu gündemi konuşuyor olmazdık” diyor. Ebru, “Ortada 5 buçuk milyon KYK borçlusu genç var ve bunun 300 bini, bizim bildiğimiz kadarıyla icralık. Yıldırım Demirören 750 milyon dolar borcu geri ödemiyor, geri ödediğine dair hiçbir kanıt yok ve Ziraat Bankası’ndan net bir bilgi verilmiş değil, aynı Ziraat Bankası öğrenci bir ay borcunu geciktirdi diye hemen kapısına tebligat gönderip icra tehdidinde bulunuyor. Yani küçük bir matematik hesabıyla Demirören'e verilen 750 milyon dolarla 5 buçuk milyon gencin borçları silinebiliyorken tek bir kişinin borcu siliniyor. Aslında burada yıllardır beşli çeteye tanınan imtiyazların somut örneğiyle karşılaşıyoruz” diyerek sözlerini tamamlıyor. (VÖ/FD)