Fotoğraflar: Vedat Örüç
6 Şubat’ta Maraş meydana gelen ve en az 11 kentte yıkıma neden depremlerde Ali Gümüşkaya’nın Hatay’daki evi de büyük hasa aldı.
Gümüşkaya’ya oturduğu binaya önce oturulabilir raporu verildi ancak itirazlar sonucu aynı binaya ağır hasarlı olduğu yönünde rapor hazırlandı. Gümüşkaya tanıklıklarını bianet'e anlattı:
“Depremden 10 gün sonra gelip binayı kontrol ettiler, az hasarlı deyip gittiler. İnsanlar tam binaya yerleşti, itirazlarımız sonucu 19’uncu gün tekrar gelip kontrol ettiklerinde ise bina ağır hasar almış deyip boşaltmamızı istediler. Böyle bir şey olabilir mi? Bu bina insanlar içerekken yıkılsaydı bunun hesabını kim verecekti.”
Sokakta kalmayı tercih ediyorlar
Gümüşkaya ve diğer depremzedelerin yaşadığı benzer durumlar, gözleri deprem bölgesinde yürütülen hasar tespit çalışmalarına çevirdi.
Hatay’da afetzedeler yapı denetim uzmanlarının binaları kapsamlı kontrol etmediğini iddia ediyor. Bu nedenle sokakta kalmayı tercih ediyorlar.
Binaları denetleyen mühendisler ise kontrollerin hızlıca yapılması yönünde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın baskısına maruz kaldığını iddia ediyor.
Hasar tespiti için Konya’dan Hatay’a gönüllü olarak gelen bir mühendis grubu da bakanlık yetkililerinin ağır veya orta hasarlı binalara az hasarlı raporu vermeleri için baskı yaptığını söylüyor.
bianet’e konuşan mühendisler, ağır hasarlı raporu verdikleri bazı bina sahipleri ve müteahhitler tarafından aranıp tehdit edildiklerini belirtti.
Deprem sonrası Hatay İskenderun’da hasar almış bir binada hasar tespit çalışmaları yapılıyor.
“Ağır hasarlı ya da orta hasarlı raporlar vermemizi istemiyorlar”
Hatay’daki hasar tespit çalışmalarına gönüllü olarak katılan mühendislerden biri Abdullah Musevitoğlu. Deprem bölgelerinde hasar tespit çalışmalarının güvenli bir ortamda yürütülmediğine söylüyor Müsevitoğlu. Hasar tespit çalışmalarının baskı altında yürütüldüğünü söyleyen Müsevitoğlu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin kendilerini hızlı olmaları yönünde zorladığını belirtiyor:
“Şu anda Hatay’da görev alıyoruz. İkişer kişilik gruplara ayrılıp belirlenen mahallerde yıkılmamış binalarda hasar tespiti yapıyoruz. Her mahallede 300 400 bina var. Yani kişi başına tespit edilecek ortalama 150 bina düşüyor. Hasar tespit raporları gözlem sonucunda hazırlanıyor.
"Binaların yalnızca zemin ve bodrum katlarını kontrol ediyoruz. Yani daha çok deprem kuvvetinin etki etiği, binanın taşıyıcı sisteminde zorlanan kesitleri kontrol ediyoruz.
"Eğer taşıyıcı sistemlerde yani kolon ve kirişlerde herhangi bir hasar yoksa, geride kırılmalar yoksa ya da daha üst kesmelerde hasarlar yoksa diyoruz ki: ‘bu binaya girilebilir.’ Ancak binanın taşıyıcı kısmı hasar almışsa ağır hasarlı sonucuna varıyoruz. Ve bu binaların yıkılması gerektiğiniz söylüyoruz. Ancak bakanlık yetkilileri olabildiğince hızlı olmamızı ve elimizden geldiğince binalara ağır hasar yazmamamız konusunda bizi uyarıyorlar.
"Hatta birkaç arkadaşımızı ağır hasarlı raporu verdiği için yetkiler bu binalara neye göre ağır hasarlı verdiniz diye sorguya çektiler. Ama bir bina bizim için, mühendis gözüyle eğer güçlendirilebilecek kurtarılabilecekse biz zaten bunlara orta hasarlı, az hasarlı raporu veriyoruz. Ama genelde yetkililer bizi muamma da bırakmayın diyerek binalara ağır hasarlı ya da orta hasarlı raporlar vermemizi istemiyorlar.”
“Müteahhitler bizi arayıp ileri geri konuşuyor”
Binalarda hasar tespiti yapan mühendis F. T. ise ağır hasar raporu verdikleri bazı bina sahipleri ve müteahhitleri tarafından tehdit edildiklerini söylüyor. Telefon numaralarının bakanlık yetkilileri tarafından bina sahipleri ile paylaşıldığını iddia eden F. T. şöyle dedi:
“Ağır hasar raporu verdiğimiz bazı binaların şantiye şefi ya da müteahhitti arıyor diyor ki ‘siz bizim o binaya niye ağır hasar verdiniz?’ Bizi sorguya çekiyorlar.
"Biz onlara açıklama yapmak zorunda değiliz. Zaten bizim hangi binada ne rapor verdiğimizi bilen tek kurum Çevre ve Şehircilik bakanlığı. Belli ki numaramızı onlar paylaşmış. Ne hakla numaralarımız bu insanlarla paylaşılıyor. Biz işimizi bu nedenle sağlıklı yürütemiyoruz. Bina sahipleri, müteahhitleri bizleri arayıp ileri geri konuşuyor. Bu nedenle birçok arkadaşımız çalışmaları bırakıp evine dönmek zorunda kaldı. Bu insanlar hangi hakla bizi sorguya çekiyor."
Fehime Çınar'ın oturulabilir raporu alan binasının içerden görünümü. Hatay, İskenderun.
“Hükümet denetimleri deprem sonrasında da sağlıklı yürütmüyor”
Hatay Antakya'daki Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ne bağlı 7 katlı lojman binası da hasar tespit çalışmaları sonucunda az hasarlı raporu alan binalardan biriydi. Ancak 20 Şubat’ta Hatay'ın Defne ilçesinde 3 dakika arayla meydana gelen 6.4 ve 5.8'lik depremlerde yıkıldı. Binadan geriye sadece yangın merdiveni kaldı.
Yıkılan ve ağır hasar alan binlerce bina varken çok sayıda kullanılamaz hale gelen binaya da "az hasarlı raporu" verildiği bilgileri sosyal medyada gündem olmuştu. Konuyu ilk gündeme getiren Avukat Tugay Beg gözlem sonucu veya el yordamıyla yapılan hasar tespitlerinin güvenilmez olduğuna dikkat çekti.
Beg, şöyle dedi:
İnsanlar hasar tespit kontrollerini yüzeysel olarak yapıldığını görüyorlar. Bu yüzden hasar tespit raporlarına güvenerek binalara girmiyorlar. Hasar tespit raporları ya binanın dışarıdan fotoğrafını çekerek veya içine girip gözle el yordamıyla veya çekiç vasıtasıyla yapılan kontrollerden hazırlanıyor. Yani teknik bir ekipman olmaksızın, yetişmiş eleman olmaksızın yapılan kontroller. Oysa daha bilimsel yöntemler, usuller var.
"Bu yöntemler kullanılarak binaların depremden ne ölçüde hasar aldığı tespit edilebilir. Yani daha etkili bir prensip hususunda kapsamlı incelemeler yapılması lazım.
"Ama her şey mış gibi yaptığımız için burada mış gibi yapılıyor. Lojman binası da bunun emsali. Binada kalan akademisyenler bu raporlara güvenmedikleri için binaya girmemişler. Bu binada aldığımız bilgiye göre 17 aile kalıyormuş. Şayet binalar tamamen yerle bir olduğu aileler orada olmuş olsaydı çok büyük can kayıpları olabilirdi Antakyalılar zaten büyük bir travma yaşıyorlar. Devletin böylesi kuşku götürür raporlar vermesi nedeniyle Antakya halkının veya diğer deprem bölgelerinde yaşayan insanların devlete güvenip de binalara girmesi, tekrardan normal hayatına geçirmesi de daha zor oluyor olacaktır diye düşünüyorum."
“Dışardan bakıp 'oturabilirsiniz' deyip gidiyorlar”
Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Fehime Çınar’ın oturduğu bina, depremde hasar aldı. Çınar ve ailesi binayı boşaltmak zorunda kaldı. Çınar, binayı kontrol eden yetkililerin binayı dışardan kontrol ederek bina için “oturulabilir raporu” verdiklerini iddia etti.
Çınar bu nedenle AFAD’dan aldıkları çadırın ellerinden aldığını söylüyor. Hayatlarının riske atıldığını dile getiren Çınar, şöyle dedi:
“Mühendis, jeoloji uzmanı, bilen bilmeyen herkesi toplayıp getirmişler, binaları kontrol ettiriyorlar. Bunca insanın canına sebep olmuş binalara hala özen gösterilmiyor. 20 gündür söylüyorum, birinci kat çökmüş diye.
"Ama gelip dışardan bakıyorlar, oturabilirsiniz deyip çekip gidiyorlar. Deprem bitmiş değil ki, her saat başı sarsıntı oluyor. Alt katta iki tane kolon çökmüş. Bunlar istiyor binaya girelim, bina üstümüze çöksün. Devlet hiçbir şey yapmadığı gibi bu işi de savsaklıyor. Valla 10 yıl da geçse ben daha bu binaya girmem. Masraf ettik, eşyalarımızı binadan dışarıya çıkardık, sağlam bir binaya taşınacağız."
Hatay'da bazı depremzedeler ağır hasarlı evlerinden eşyalarını kurtarmaya çalışıyor. Hatay, Defne.
"Hasar tespit raporlarına güvenerek binalara giriş izin vermek risklidir"
Mühendis Abdullah Musevitoğlu binalarda yürüttükleri çalışmaların aslında depreme dayanıklılık testi değil, hasar tespit analizleri olduğuna dikkat çekti.
Müsevitoğlu, hasar tespit raporlarına güvenilerek insanların binalara girmesine izin vermek riskli olduğunu söyledi.
Daha bilimsel yöntemlerin kullanılması gerektiğini ifade eden Müsevitoğlu depreme dayanıklılık testinin hangi standartlarda yapılması gerektiğini anlattı:
“Binaların betonarme-statik projelerini alan mühendisler, binaların yapım yılındaki teknik şartnameye ve yönetmeliğe uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmelidir.
"Binaların demir donatılarının projeyle aynı olup olmadığına bakılarak kolon ve kirişlerin bağlantılarını değerlendirilmelidir. Beton numuneleri (karot) alınarak ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onaylı laboratuvarda analiz edilmelidir.
"Zemin etüdü, bina eğim raporu gibi pek çok alanda da meslek odalarına kayıtlı şirketlerle çalışılmalıdır. Ve binaların depreme dayanıklılığı konusundaki sonuç raporu kat maliklerine verildikten sonra ortaya konan raporlar neticesinde insanların binalara girilmesine izin verilmeli.”
(VÖ/EMK)