Tarım İşçileri Sendikası’na (Tarım-Sen) üye olan Agrobay Seracılık’ta çalışan 2’si mühendis 39 kişinin tazminatsız bir şekilde işten atılmaları üzerine başlattıkları direniş 58. gününde devam ederken Agrobay işçisi kadınlar bir mektup yayımladı.
DİRENİŞİN 60. GÜNÜ
Agrobay işçileri forumda buluştu: "Kod 46'yı kabul etmiyoruz, haklarımızı alacağız"
SENDİKALAŞMA MÜCADELESİ
Agrobay direnişinin 25. günü | Basın açıklaması yapan işçiler yerlerde sürüklendi
Kadınlara seslenen Agrobay işçisi kadınlar Agrobay’da çalıştıkları sürelerde yaşadıklarını anlatırken tazminatsız bir şekilde işten atıldıklarını ifade etti. Kadınlara dayanışma çağrısında bulunan kadın işçiler, tüm kadınların desteğinin direnişleri için kritik bir önemde olduğunu belirtti.
"Kendi toprağımıza işçi haline getirildik"
Yazılan mektupta, şöyle denildi:
“Sevgili kadınlar, bizler 52 gündür hakları için Agrobay Seracılık önünde direnen kadın işçileriz. Tarım işçisiyiz. Belki birçoğunuzun bildiği hikayemizi yine de sizinle paylaşmak isteriz. Biz kadın emekçiler; Bergama, Dikili, Kınık ve Ayvalık bölgelerinde, bu yörenin köylerinde yaşıyoruz. Çok erken yaşlarda burada tarım işlerinde, sonra da bu serada çalışmaya başladık. Kendi topraklarımızda bir başkasının işçisi haline getirildik.”
'Yıllarca sigortasız çalıştırıldık’
“İhtiyaç sahibi olmanın, seçeneksiz kalmanın getirdiği çaresizlikle, dayanılmaz sıcaklar altında yıllarca sigortasız çalıştırıldık” diye belirten kadınlar, şöyle seslendi:
“Can güvenliğimizin olmadığı, gerekli önlemlerin alınmadığı bu serada defalarca kez ağır kazalar atlattık. Yaşadığımız tüm baskı ve mobbingleri sineye çekmek zorunda kaldık. Ne zaman ki tüm bu zulme karşı kafamızı kaldırdık, kendimizi güvence altına almak için sendikalı olduk; o zaman da tazminatsız ve içeride kalan tüm haklarımız gasp edilerek kapının önüne konulduk.”
‘Agrobay’ı büyüten emekçi ellerimiz kelepçelendi’
“Hem de alabileceğimiz işsizlik maaşını, tazminatlarımızı, başkaca iş kapılarını engelleyen; bizleri karalayan kod46, yani hırsızlık ve yüz kızartıcı suçlamalar ile. Yıllarca işletmenin hiçbir malına elini sürmemiş, alnının akıyla çalışmış, sağlığını feda etmiş biz kadınlar, bize yapılan bu haksızlığa karşı birleştik. Tam da bu noktada hepimiz için hikâyenin akışı da değişti."
"Yıllarca hor görülen, her türlü baskıya rıza göstermek zorunda bırakılan, işimizi en iyi şekilde yaparken dahi izin hakkı olmayan, tuvalet hakkı kısıtlanan, kıymet verilmeyen, küçümsenen, adı sanı bilinmeyen kadın işçilerken artık Agrobay Direnişçisi Kadınlar olmuştuk."
"Direnmenin bir bedeli olacaktı, bunu biliyorduk elbette. Mücadeleye başladıktan sonra jandarmayla karşı karşıya getirildik; çocuklarımızın, torunlarımızın gözleri önünde yerlerde sürüklendik, darp edildik, defalarca kez gözaltına alındık. Yıllarca Agrobay’ı büyüten emekçi ellerimiz kelepçelendi.”
"Sesimizi çoğaltmamıza yardım edin"
“Tek isteğimiz ise haklarımız” diyen kadınlar, şöyle seslendi:
“Bize yalnızca hukuk kapısını açık bırakan Agrobay biliyor ki, bu şekilde senelerce sürecek olan davaların sonunda hakkımız olan para, pul olacak. Bizler bu sırada borçlarımız ile boğuşacağız, şirketin yaptıkları da bu şekilde yanına kâr kalacak. Kısacası ses çıkarmak, hakkını aramak isteyen diğer kadınlara da bizim üzerimizden ibretlik bir tablo çizilmeye çalışılıyor."
"Servetini bizden çaldıkları üzerine büyüten bu şirketin, her türlü baskı yöntemiyle kısmaya çalıştığı sesimizi çoğaltmamıza yardım edin. “Kadın istihdamı, kadın mücadelesi” gibi kavramları kendine vitrin yapıp arka planda kadınların üzerine basa basa sermayesine sermaye katan bu ikiyüzlülüğe karşı gerçek, somut, samimi bir kadın dayanışmasına ihtiyacımız var."
"Tüm kadınların desteği direnişimiz için kritik bir önemde. Biz Agrobay direnişçisi kadınları çadırda ziyaret edebilir, sosyal medyadan sesimizi duyurabilir, Agrobay’ın ihracat yaptığı ülke konsoloslukları önünde eylem gerçekleştirebilir, siyasi partilere baskı yapabilir, uluslararası ağlarda sesimizi duyurabilir, boykotlar örgütleyebilirsiniz."
"Bizlerin aklına gelmeyen somut dayanışma pratiklerini hayata geçirebilirsiniz. Her zorluğa karşı haklarının peşinden giden biz kadınlar bu mücadeleyi kazandığımızda, bu bölgede yaşayan binlerce tarım işçisi kadının hikayesinde bir değişimin başlangıcını da kazanmış olacağız.”
Agrobay işçileri ne istiyor?
Serada yaklaşık 500 işçi çalışıyor. İşçilerin yüzde 90’ı her yaştan kadınlar. Agrobay serasında kadın işçilere ağır işler yaptırılıyor.
Sera jeotermal enerjiyle ısıtılıyor. Bazı zamanlar serada sıcaklık 60 dereceye kadar çıkabiliyor. İşçiler yoğun tarım kimyasallarına maruz kalıyor. Koruyucu ekipmanlar yetersiz.
Serada yüksek tonlu hasatlar yapılıyor ve işçiler domatesleri asansörlerle topluyor. Bu araçlar eski ve doğru düzgün güvenlik önlemi yok.
Ağır ve aynı işi sürekli yapmaktan kaynaklı fiziksel hastalıklar örneğin (fıtık) çok yaygın. Kimyasal maddelere maruz kalmalarından ötürü solunum rahatsızlıkları mevcut. Servisler eski, klimaları yok, kışın buz gibi, yazın cehennem gibi sıcaklıklarda işçilerin günde üç saatleri yolda geçiyor.
İşte bu noktada Şubat ayında Agrobay serasında başlayan sendikal örgütlenme faaliyeti ivme alınca patron 22 Ağustos’ta sendika üyesi bir işçiyi işten çıkardı ve bazı işçileri de ücretsiz izne yollamaya çalıştı. Ertesi gün sendika üyesi olan ve olmayan 10 işçi daha işten çıkarıldı. Bunun sonucunda işçiler arasında bir tepki oluştu, yürüyüş gerçekleştirildi ve bir direniş başladı.
Bu süreçte Agrobay önünde yapılan eylemlerin bir kısmına jandarma müdahale etti. Kadın işçiler sürüklenerek gözaltına alındı. Sendika Başkanına işyerinin 500 metre yakınına yaklaşmama cezası verildi.
İşten atılan işçi sayısı 39’a ulaştı. Eyleme katılan işçilerin büyük çoğunluğu Kod-46 ile, bir kısmı da Kod-4 ve Kod-3 ile çıkarıldı.
Özellikle Kod-46 önemli. Kod-46 işçinin işyerinin gizliliğini ihlal etmesi veya hırsızlık gibi “yüz kızartıcı” suçlar işlemesi durumunda uygulanan bir kod. İşçiyi damgalayan, işçinin işsizlik maaşı almasını engelleyen, başka işletmelerde çalışmasını zorlaştıran bir kod.
(EMK)