Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Diyarbakır Barosu, Ermeni Soykırımı’nın 109. yılında yazılı açıklama yayınladı.
“Eşit yurttaşlık temelinde hukuki düzenleme yapılsın”
DBP açıklamasında şöyle denildi:
"Ermeni halkının acısını paylaşıyor, yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz” denildi. Açıklamada, “Müslümanlaştırma ve Türkleştirme politikaları tüm halklar ve inançlara kırım, acı ve ölüm getirmiş, toplumda kutuplaşma giderek derinleştirilmiştir. Tekçi zihniyetin 1915 ile yüzleşmeme ısrarı birçok katliamın da zeminini hazırlamıştır. Trakya Pogromu, Dêrsim Katliamı, Varlık Vergisi ve Aşkale Sürgünü, 6-7 Eylül Olayları, Maraş, Çorum ve Sivas Alevi katliamları ve Kürtlere yönelik devam eden baskı, şiddet ve asimilasyon uygulamalarında vücut bulmuştur.”
"Geçmişle yüzleşirken; sürüldükleri coğrafyalarda mezar taşları dahi olmayan Ermeni halkının ölülerine gereken saygının korunması, inanç mekânlarını rahatça kullanabilmeleri, eşit yurttaşlık temelinde hukuki düzenlemelerin yapılması atılacak adımlardan yalnızca birkaçıdır.”
“İnkârı besleyen bir tutumdan uzaklaşıp ‘Her Ermeni bir belgedir’ diyen sevgili Hrant Dink’in sözlerini anımsamalı ve tarihsel gerçekliği ortaya koymalıyız. Kendi adımızı iktidarların koymasına müsaade etmeden tarihsel gerçekliğimiz ile demokrasi güçleri ile birlikte ortak mücadeleyi ortaya koymalıyız. 24 Nisan 1915 Ermeni Soykırımı’nın yıl dönümünde hakikatin ortaya çıkması için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz. Ermeni ve Süryani halkının acısını paylaşıyor, yaşamını kaybedenleri saygıyla anıyoruz.”
“Halkın acısını paylaşıyoruz”
Diyarbakır Barosu açıklaması şöyle:
"Her 24 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hükümeti ve bürokrasisi telaşla kimin yaşananları nasıl adlandıracağının kaygısı ve hesabıyla, hakikatle kavgaya tutuşmaktadır. Amed Barosu da her yıl hakikatle yüzleşmeye yönelik yaptığı açıklamalar nedeniyle hakkında açılan soruşturma ve yargılamalarla bu kavgadan payına düşeni almaktadır.”
“Tarihte yaşanmış acıları önce öğrenmek ve sonra o acıya saygı göstermek gerekir. ‘Ama’ demeden konuşup duygular paylaşılmalı ve hakikatle yüzleşilerek onarıcı bir adalet anlayışı ile hareket edilmelidir.”
“Tehcir, soykırım, kıyım, katliam... Hangi kelimeyi seçerse seçsin, gerçeklerin yanında saf tutmak isteyen herkes, yolun uzun ve engebelerle dolu olduğunu bilir. İnkâr ise en kapsamlı, en etkili, en kalıcı, en yaygın insan hakları ihlalidir. Bu nedenle bütün yargı tacizlerine rağmen Ermeni Halkının yaşadığı hakikatin ortaya çıkması ve geçmişle yüzleşilmesi gerektiği çağrılarında bulunmaktan asla geri durmayacağız. Ermeni halkının acısını paylaşıyor, Medz Yeghern’in/Fermana Fılla’nın/Büyük Felaket’in/Soykırım’ın kurbanlarını saygıyla anıyoruz.”
(EMK)