Demirören ve Kalyoncu ailelerinin 14 Nisan Pazar akşamı Çırağan Sarayı’nda düzenlenen düğün töreni öncesi Çırağan Caddesi’nin trafiğe kapatılmasına tepki gösterdiği için Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından işkenceye maruz kaldığını söyleyen avukat ve Galatasaray Üniversitesi doktora öğrencisi Sertuğ Sürenoğlu, o gece yaşadıklarını ve sonrasını bianet’e anlattı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve korumalarının orada olduğunu dahi bilmediğini, trafiği kilitleyenin Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) araçları olduğunu düşündüğünü söyleyen Sürenoğlu, yolun uzun süre açılmaması üzerine trafik polislerine “Düğün için yol mu kapatılır”, “Neden yolu açmıyorsunuz” dediğini aktardı.
Bunun üstüne “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği” iddiasıyla Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından bir cipe bindirilerek işkenceye maruz kaldığını ifade eden Sürenoğlu, cipin düğün için gelen davetlilerin giriş yaptığı kapı hizasına çekildiğini ve davetliler içeri girerken kendisine Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından işkence uygulandığını söyledi.
O akşam olayların nasıl geliştiğini Sürenoğlu’ndan dinleyelim:
“Trafik polislerine ‘Düğün için yol mu kapatılır’ dedim”
“Galatasaray Üniversitesi’nde hukuk doktorası yaptığım için o yolu hep kullanıyorum. Çırağan’da ve o çevrede sürekli bir etkinlik olması nedeniyle trafiğin sıkışmasına alışığım.
“Trafik sıkışsa da yavaş yavaş da olsa ilerlenirdi. O akşam tamamen kitlendi. Eve gitmek için bindiğim otobüs yarım saat kadar hiç kıpırdamayınca inip yürümeye karar verdim.
“O sırada Türkiye Futbol Federasyonu'na ait araçlar vardı ve ben yolun tıkanmasının nedeninin o araçlar olduğunu düşündüm.
“Kaldırımda sıkışıklık olmuştu. Yol tıkanınca ve yayalar yürüyemeyince hafif yola doğru geçtim ve trafik polislerine ‘Yol niye kapalı’, ‘Bir düğün için trafik kesilir mi’ dedim.
“Küfür etsem bile…”
“Hakaret falan kesinlikle yok. Ben o sırada korumaları falan da görmedim zaten. Benim orada yaptığım, sadece ifade özgürlüğü çerçevesinde bir beyanın dile getirilmesiydi.
“Kaldı ki, varsayalım ben orada hakaret ettim. Hukukçu kimliğimle söylüyorum, ben eğer bir suç işlemiş olsam, beni yetkili makamlara teslim ederler ve suçumun cezası neyse çekerim. Ancak işkence kabul edilemez.
Davetliler girerken cipte işkence
“Trafik polislerine yolun neden kapalı olduğunu sormamın ardından Cumhurbaşkanlığı korumaları geldi ve önce ‘Sen kimin geçtiğini biliyor musun’ dediler. Ben bilmediğimi söyleyince ‘Nasıl bilmezsin’ dediler.
“Darp orada başladı. Zorla bir cipe bindirdiler, ters kelepçe yapıp vurmaya başladılar. Sonra cipi Çırağan Sarayı'nın içine doğru sürdüler. Davetlilerin içeri girdiği kapının hizasında cipin içinde işkenceye uğradım. Cip siyah camlı olduğundan davetlilerin görmemiş olması daha muhtemel.
“Orada süresini tam bilmiyorum ama yoğun işkenceye maruz kaldım. “O araçta dört kişi vardı. Biri vuruyor gidiyor, sonra diğeri gelip vuruyor... Müdürleri de dahil olmak üzere darp ettiler.
“Dosyada işkence mağduru olarak yer almam gerekirdi”
“Polisin aslında bana işkenceye uğramam çerçevesinde işlem yapması gerekirken, işkence altında imzaladığım tutanağı esas alıp, Cumhurbaşkanı'na hakaretten dolayı dosyamı açtılar.
“Aslında o dosyada işkence mağduru olarak dosyada gözükmem gerekirken bir anda cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla şüpheli olarak gösterildim.
“Cumhuriyet Başsavcılığı'na da bu şekilde bilgilendirme yapıldı ve Cumhuriyet Başsavcılığı da bunun üzerine hakkımda gözaltı kararı verdi.
“İşkence raporu verildi”
“Ardından sağlık kontrolüne götürüldüm. Hastanede işkence raporu verildi. Göz, kulak, burun, boğaz, beyin...
“İki ayrı eğitim araştırma hastanesine gittim. O gece sabaha kadar hastane prosedürü sürdü.
Tutuklama talebi gerekçesi: Delilleri karartabilir
“Sağlık kontrolünden sonra, gözaltı kararı bitince savcılığa götürüldüm. Savcılıkta tutanağı işkence altında imzaladığımı anlattım.
Ancak savcılık Cumhurbaşkanına hakaret ettiğim kanaatine varıp sabit ikametgahım olmaması ve delilleri karartabileceğim gerekçesiyle tutuklanmam talebiyle beni mahkemeye sevk etti.
İstanbul 12. Sulh Ceza Mahkemesi de sabit ikametgahım olmasa da tutuklamanın ağır bir ceza olacağını belirterek ev hapsine karar verdi.
“Evden çıkmam her şekilde yasak”
“Şimdi itiraz sürecim var. Şu ana kadar kelepçe takılmadı. Ancak evden çıkmam yasak. Eve giriş çıkışlar serbest ama evi terk edemiyorum. Onun dışında her şey serbest.
“Ancak mesela şimdi vekaletname vermem için Noter'e gitmem gerekiyor ama evden çıkamıyorum. O yüzden mecburen Noter'i eve çağıracağız.
“İşkence yaraları geçer ama…”
“Ufacık bir yanlış anlaşılmanın böyle sonuçlanması inanılır gibi değil. Kaldı ki, yanlış anlaşılma değil, ben orada gerçekten hakaret etmiş olsaydım bile, ne olursa olsun işkencenin kabul edilebilir hiçbir yanı yok.
“Gerçekten çok üzüldüm. Uğradığım şiddet travmasından çok daha fazla hukuki eksiklik kısmı beni üzdü.
“Hatta şöyle bir anekdot anlatmak isterim. İşkencenin ortalarına doğru koruma görevlileri bana ‘Seni ne yapalım’ diye sorduklarında ‘Hukuk ne gerektiriyorsa onu yapın’ dedim ve daha fazla dövmeye başladılar.
“Bir şekilde yaralar geçer ama işin travmasını da umarım gösterilen desteklerle atlatacağım.”
Korumaların işkence altında imzalattıkları tutanakta benim cumhurbaşkanının aracına doğru gittiğim ve hakaret ettiğim yazıyor. Ancak meğerse ben cumhurbaşkanının aracı ben orada polislere seslenmemden beş-altı araç önceden oradan geçmiş, gitmiş.”
Trafik hangi durumlarda kesilebilir?Sertuğ Sürenoğlu’na yaşadıklarından sonra bir avukat olarak trafiğin hangi durumlarda kesilip kesilemeyeceğini, Pazar akşamı Çırağan Caddesi’ndeki uygulamanın hukuki olup olmadığını sorduk: “Kamuyla ilgili hususlarda trafik akışı engellenebilir. Örneğin ambülans, itfaiye veya polis geçişi sırasında, acil durum varsa trafik akışı kesilebilir. “Ancak burada şahsi bir düğün için yolun kapatılması hukuksuz. Ben bir avukat olarak polise bu hukuksuz uygulamadan bahsettim sadece.” |
TIKLAYIN - Kerestecioğlu, Erdoğan’ın Korumalarının İşkence İddialarını Sordu
(EKN)