Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Lisesi önündeki 534. haftalarında, Abdulvahap Ateş'in gözlatında kaybedilmesinin politik sorumlularından birinin geçtiğimiz hafta hastanede ölen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olduğu hatırlattı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları ''Biz Demirel'i insan hakları karşıtı,demokrasi karşıtı, barış karşıtı rejimin temsilcilerinden biri olarak biliriz. Biz Demirel'i halka, evlatlarımıza ve bize karşı suç işlemiş biri olarak biliriz. Biz Demirel'i iyi bilmeyiz, iyilikle yad etmeyiz'' dedi.
Hanım Tosun: İnsanlarımız hangi çukurda bilmiyoruz
1995'te İstanbul'da gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun söz alarak, Demirel'in hesap sorulmadan ölmesine üzüldüğünü söyledi.
"Biz yıllardır her şeyi söylüyoruz. Süleyman Demirel öldü ama ben üzüldüm çünkü bize hesap vermeden gitti. Onun yakasını tutup o kirli yüzüne bakmadığımız ve hesap soramadığımız için üzüldük. Yıllarca her şeyi söyledik ama malesef bu ülkede bizim sesimizi duyan olmadı. Bu dünyada güzel yaşadın ama inşallah o dünyada iki elimiz senin yakanda olacak ve o azabı çekeceksin. Çünkü biz hala insanlarımızın hangi çukurda yattığını bilmiyoruz."
Ali Ocak: AKP Demirel'den çok şey öğrendi
1995'te İstanbul'da gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın abisi Ali Ocak da "Süleyman Demirel, onlarca insanlık suçu işleyen devletin önemli adamlarından biri olarak öldü" diye konuştu.
"Sadece doksanlardaki gözaltında kaybetmelerden sorumlu değildi. aynı zamanda Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Behiye Üçok ve daha onlarca aydının katledilmesinden sorumluydu. onların katillerinin korunmasını sağladı. Bugün hükümeti yönetenler ondan çok şey öğrendiler. Halkın gözünün içine bakarak yalan söylemeyi öğrendiler. Biz bu tarihi gerçekleri 20 senedir buradan söylemeye devam ediyoruz."
Kenanoğlu: Derin devletin 'baba'sıydı
Kayıp yakınlarından Kiraz Şahin'in kuzeni, HDP İstanbul milletvekili Ali Kenanoğlu, "Bir Cumartesi İnsanı olarak seslenmek istiyorum. kaybolanların hesabı sorulmadan Türkiye'nin demokratikleşmesi ve normalleşmesi mümkün değil. Demirel 'baba' lakabıyla bilinirdi ancak o katil ve katliamcı derin devletin 'babası'ydı. Onun yetiştirdikleri ise şuan cinayetlere devam ediyor" diye konuştu.
1993'te Urfa'da gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın eşi Sultan Taşkaya da, "Benim kocam Urfa'da kaybolduğu zaman Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Bize hesap vermeden gitti. Ben ve çoCuklarımın hakkını ona helal etmiyorum" dedi.
İHD Mardin: Unutmayacağız, unutturmayacağız
Ankara'da görülen Kızıltepe Jitem davası Mardin İHD tarafından takip ediliyor. Etkinlikte, İHD Mardin Şubesinin gönderdiği mektup okundu. Mektupta şunlar yer aldı:
"Kürdistan'da ve Türkiye'de 1993-1996 yılları arasında sistematik olarak insanlığa karşı suçlar işlendi. Devletin bizzat oluşturduğu JİTEM örgütü insanlığa karşı işlenmiş suçların orginize edicisidir. Tüm kayıplarda fail bizzat devletin kendisidir. 2009 yılından sonra faili mehullerin üzerine gittiğini iddia eden iktidar, Genel Kurmay Başkanlığı'yla anlaşarak tetikçileri koruma altına almıştır. Musa Çetil bunun en somut örneğidir. İHD Mardin Şubesi olarak Cumartesi Annelerinin yanında, yüreğinde olabildiysek ne mutlu bize. Unutmayacağız, unutturmayacağız "
Abdulvahap Ateş'e ne oldu?
14 Haziran 1994 sabahı askerler Mardin’in Kızıltepe Kırkkuyu Köyü'ne baskın düzenledi. Ateş ailesinin evi ablukaya alındı. Askerler evde bulunan Abdulvahap'ı yalınayak bahçede bulunan ağabeyi Abdurrahim'in yanına getirdi. İki kardeş darp edilerek köyün dışına götürüldü, yüzüstü yere yatırılıp işkence ile sorgulandı. Bir süre sonra askerler ağır yaralı olan ağabeyi koma halinde yerde bırakıp Abdulvahap Ateş' yanlarında götürdü. Ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. (FÖ-DŞ/EA)