Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Gözaltına alınan ve Kumkapı Geri gönderme Merkezi’ne götürüldükten sonra Türkiye’den ayrılan İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Chris Stephenson, hakkında ülkeye giriş yasağı olmadığının açıklanmasının ardından geri dönüşe hazırlanıyor.
TIKLAYIN - AKADEMİSYEN STEPHENSON’UN TÜRKİYE’YE GİRİŞ YASAĞI YOK
Stephenson, İngiltere’ye gittiğinde gönderdiğimiz soruları, dönüş hazırlığında cevapladı. Karşılaştığı durumun “Kötü bir sürpriz” olduğunu söyledi. Hakkında “İngiliz ajanı” haberlerine yanıt verdi.
Bildiri imzacısı üç akademisyenin tutuklanmasının haksızlık olduğunu belirtti.,
“Barışçıl politikanın önünü tıkıyor”
Stephenson, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi / Matematik Bölümü öğretim üyesi. Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi imzacılarından.
25 senedir Türkiye'de, eşi de Türkiye vatandaşı, bir de çocukları var. 17 senedir Bilgi Üniversitesi'nde çalışıyor.
15 Mart’ta gözaltına alınan meslektaşları Yard. Doç. Dr. Esra Mungan, Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yard. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ile dayanışma için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne geldiği sırada gözaltına alındı. Gözaltı gerekçesi olarak çantasındaki HDP İstanbul İl Başkanlığı imzalı Newroz davetiyeleri gösterilmişti.Savcılık ifadesinin ardından Kumkapı Geri Gönderme Merkezi'ne götürüldü. Sınırdışına dair valilik kararını burada beklemek istemeyerek İngiltere'ye gitti.
Karşılaştığı durum için “Benim için çok kötü bir sürpriz oldu” diyor.
“Türkiye'nin bu dönemindeki diğer olup bitenlerle karşılaştırıldığında hiç bir şey değildi. Suçsuz ailem, özellikle kızım benden daha fazla çekti. Yasal bir partinin davetiyesi terör örgütün propagandası sayıldı. Bu doğru değil ve barışçıl politikanın önünü tıkıyor.”
“Seve seve döneceğiz ama dönemeyenler var”
Göç İdaresi’nden gelen yazının ardından Türkiye’ye döneceklerini “Seve seve döneceklerini” belirtirken çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanları hatırlatıyor
“Türkiye döneceğiz. Seve seve döneceğiz. Aklımda hep son dönmede Türkiye'nin sınırları içinde çatışmalar sayesinde evlerini terk etmek zorunda kalmış yüzbinlerce kişi var. Şu anda onlar da yıkılmış evlerine dönemiyorlar. Onların acısını yüreğimde hissediyorum.”
“Bildiri değil davetiye, İngilizim ama ajan değilim”
Stephenson’un gözaltına alınmasından ülkeden ayrılmak zorunda bırakılmasına dek geçen süreçte hakkında “HDP bildirisi dağıtan”, “İngiliz ajan” gibi ifadeler içeren haberler yayınlandı. Stephenson’un bunlara cevabı şöyle:
“Bildiri yoktu, davetiye vardı. Dağıtmamıştım. Hepsi çantamda kalmış.
"İngilizim ama İngiltere hükümetinin ajanı değilim. Ömrüm boyunca İngiliz egemen sınıfının kirli emperyal oyunlarına karşı durdum.
“Hatırladığım ilk politik eylemimde rahmetli babam beni trenle oturduğumuz Brighton şehrinden Londra'nın Trafalgar Meydanına götürmüştü. Olayın tarihi Ekim 1956. Amacımız İngiltere, Fransa ve İsrail'in Suveyş Kanal için Mısır'a işgal etmesini protesto etmek. O zamanki ilkokul öğretmenim Bayan Bowen bize ‘O pis adam Nasır kanalımızı çalmak istiyor’ diye bize anlatmıştı. Babam bana ‘kanalı kim kazdı’ diye sorduğunda hayatımdaki ilk politik dersi almış oldum. Mısır işçileri kanalı kazmıştı. Kanal onlara ait olmalıydı. Bu yoldan hep devam ettim. Ayrıntıları çoğaltmayım. İsteyen T24'deki İrlanda hakkındaki makalelerime bakabilir."
“Suç yok, varsa da hepimiz yaptık”
Stephenson’un dayanışma için adliyeye gittiği üç meslektaşı Yrd. Doç.Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için tutuklandı.
Stephenson bu durumun “büyük bir haksızlık olduğunu” söyledi.
“Tutuklanan arkadaşlar hemen serbest bırakılmalı. Bir tür böl/yönet girişimi olarak görüyorum. İki bin imzacı var. Suç varsa hepimiz yaptık. Bence suç yok.” (BK)