Ergenekon soruşturmalarının ilk dalgasında gözaltına alınan ve tutuklanan Kuddusi Okkır’ın hapishanede kanser olması ve ölüm döşeğindeyken apar topar tahliye edilerek ailesine teslim edilmesinden hemen sonra yaşamını yitirmesi, duyarlı her kesimin tepkisine yol açtı.
İnsan hakları aktivistleri her ne sebeple olursa olsun, gözaltına alınan, tutuklanan insanların can güvenliğinden, bedensel ve ruhsal sağlığından devletin sorumlu olduğunu, her türlü insani gereksiniminin karşılanması ve tedavisinin yapılması gerektiğini söyleyerek tepki gösterdiler. Kuddusi Okkır’ın eşi de İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) bir basın açıklaması yaparak hapishanelerde yaşanan bu trajediye dikkat çekti.
Ölümü bekleyen mahpuslar
14 yıldır cezaevinde yatan Aynur Epli, Kuddusi Okkır gibi kamuoyunun ilgisine mazhar olamayan kanser olan mahpuslardan. Uzun süre mide rahatsızlığı şikayetiyle hastanelere başvuran ancak çoğu zaman güvenlik gerekçesi ya da hastaneyle ilgili teknik nedenlerden başvuruları reddedilen Epli 2007 yılı sonlarında hastaneye gidebildiğinde bağırsak kanseri teşhisi konuldu.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavisine devam edebilmek için bulunduğu Siirt cezaevinden Diyarbakır cezaevine sevk başvurusu yapan Aynur Epli’nin sevk öyküsü de tam Aziz Nesinlik. Önce dilekçesi kayboldu, sonra "yollamayı unuttuk" denildi. İHD’nin açtığı kampanyaların ardından nihayet Diyarbakır E Tipi Cezaevine nakledilebilen Aynur Epli’nin tedavisi için gerekli teçhizat Ankara’da bulunuyor. Aynur Epli içeride sessiz sedasız ölümü bekliyor.
Ölüm döşeğindeki bir mahpus: Erol Zavar
1999 yılından beri mesane kanseri teşhisi konulan ve tedavisi son derece elverişsiz koşullarda süren Erol Zavar, İnsan Hakları aktivistlerinin ve sevenlerinin bütün girişimlerine ve kampanyalarına rağmen içeride tutuluyor. Odak Dergisi Yazı İşleri Müdürü Erol Zavar 2001 yılında AnkaraDGM tarafından müebbet hapis cezasına mahkûm edilmişti. Erol Zavar’a Yasama Hakki Koordinasyonu adıyla kampanyalar yürüten insan hakları aktivistleri, Zavar’ın sevenleri ve dostları tüm girişimlerine rağmen içeride 20 ameliyat geçiren ve safra kesesi alınan Zavar’ın CMK uyarında tahliye olması ya da Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesi mümkün olmadı. Erol Zavar Sincan F Tipi cezaevinde ölüm döşeğinde bekliyor.
77 yaşındaki ölüm mahkumu
Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Ali Çekin yatalak durumda, içerideki arkadaşlarının yardımıyla yaşamını sürdürebiliyor. Aynı koğuşta kaldığı arkadaşlarının İHD Genel Merkezi’ne gönderdiği mektupta sadece serumla beslenebilen Ali Çekin’in sağlık durumu hakkında şu bilgiler veriliyor:
"Gözleri ve tüm vücudu limon sarısına dönüşmüş durumda. Derisi adeta kemiğe yapışmış, kaslarının tümü erimiş, zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak durumda. An be an eriyor. Eğer acil bir girişimde bulunulmaz ise bu haliyle cezaevinden sağ çıkamayacak."
Ali Çekin’in sağlık sorunları sebebiyle tahliye edilebilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alması gerekiyor ancak sevk işlemleri için gerekli bürokratik işlemlerin sonuçlanmasına Ali Çekin’in ömrü yeter mi, o belli değil.
Tedavi yolunda kalp krizi geçiren mahpus
13 yıldır hapishanede bulunan İnayet Mete de Siirt E Tipi Kapalı Cezaevindeki ağır hastalardan biri. Mahpusluğunun ilk 3 yılını felçli olarak yatakta geçiren İnayet Mete İHD Genel Merkezi’ne gönderdiği mektubunda teşhis edilen hastalıklarını şöyle sıralamış:
"Koroner ve miyokardit kalp hastalığı, polinöropati, bel fıtığı, boyun fıtığı, omurilik zedelenmesi, karaciğerde siroz, hiperlipidemi, yüksek kolesterol, yüksek trigliserid, mide ülseri, hemoroit, gravitasyonel egzama, kronik egzama."
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin ilgili bölümlerinin raporları ve tedavi önerileri de Mete’nin mektubunda yer alıyor. İnayet Mete belirli aralıklarla Diyarbakır’a tedavi için gitmesi gerekiyor. İşte bu sevklerden birinde kalp krizi geçirmiş ve bir ay boyunca tedavi görmüş.
Şemsettin Kurt, Murat Dil ve gecikmiş tahliye
2004'te üç aylık ömrü kaldığı söylenen tutuklu Şemsettin Kurt "Çocuklarımın yanında ölmek istiyorum" diyerek tahliyesini istedi ancak bu talebi reddedildi. 2005 Şubat’ında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Şemsettin Kurt tıpkı Kuddusi Okkır gibi tüm vücudunu saran kansere iki ay sonra yenik düştü.
Murat Dil de karaciğer kanseri teşhisiyle Gebze Cezaevinde uzun süre tedavi olmadan yaşadı. Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’na CMK 399.maddesinden yararlanabilmek için yaptığı başvuru kabul edildiğinde çok geç olmuştu. 9 Haziran 2000’de tahliye olan Murat Dil 6 Temmuz’da yaşamını yitirdi.
Kuddusi Okkır yaşamını yitirdiğinde duyarlılık gösteren çevrelerin aynı duyarlılığı şu an içeride ölümü bekleyen ya da ağır hastalıkların pençesinde yaşama mücadelesi veren diğer mahpusların sorunlarına de benzer bir duyarlılığı göstermesi bekleniyor. (ŞA/NZ)