Michael Ledeen Amerikan yeni muhafazakârlarının en yırtıcılarındandır. Bu çevrenin "teknoloji gurusu" sayılan Dr. Stephen Bryen gibi, aynı çevrenin "baş teorisyeni" olan Ledeen de Richard Perle'ün tavsiyesi ile 1983 yılında Pentagon'a "terörizm danışmanı" olarak girmişti.
Çalıştığı bölümde yöneticisi Noel Koch'du. Ortak mesailerinin daha ilk günlerinden itibaren bir şey Koch'un dikkatini çekmişti. Ledeen, sık sık Koch'un dış ofisine uğrayıp gizli belgeleri inceliyordu . Sonra ikisi birlikte İtalya'ya bir "iş gezisi"ne gittiler.
Ledeen daha önce Roma'da yaşamış , The New Republic dergisinin temsilcisi olarak çalışmıştı. Koch buradaki CIA istasyonundan Ledeen'le ilgili bilgi istedi. Kendisine, Ledeen'in bir yabancı ülkenin, İsrail'in etki alanını oluşturan kişilerden biri olduğu bilgisi verildi.
İtalya gezisinden bir süre sonra Ledeen, FBI'ın elinde bulunan CIA kaynaklı iki gizli rapora ulaşmak için Koch'tan yardım istedi ve dosyaları tanımlayan alfa nümerik kodları bir kâğıda yazıp yöneticisine verdi. Raporlara kendi başına ulaşamayan Ledeen'in raporlar kadar gizli bu kodları elde edebilmiş olmasından tedirgin olan Koch, yardımcısına, o günden sonra Ledeen'in ofisindeki gizli belgelerden uzak tutulması talimatını verdi. Ledeen bir daha işe gelmedi.
1986'da Ledeen'in Ulusal Güvenlik Konseyi'ne (NSC) girdiğini öğrenen Koch, eski yardımcısı hakkında FBI'la görüşmek istedi. Görüşme ayarlandı. İki saat konuşmanın ardından Koch'a, FBI'ı sadece Sovyet askeri istihbaratının çalışmalarının ilgilendirdiği söylendi. Oysa söz konusu görüşme, ABD Donanması istihbarat uzmanlarından Jonathan Pollard'ın İsrail adına casusluk suçlamasıyla tutuklanmasından sadece birkaç ay sonra yapılmıştı.
Haziran 1987'de, Ledeen'in İsrail'e tanesi 2500 dolardan TOW füzeleri satılması için pazarlık yürüttüğünü öğrenen Koch, küçük bir araştırma yaptı ve bu füzelerin daha önce İsrail'e 6800 dolardan satıldığını öğrendi. Koch'un araya girmesiyle yapılan yeni pazarlıkta, fiyat bir anda 4800 dolara çıktı.
2000 sonrası Bush yönetiminde, savunma bakan yardımcılarından Douglas Feith'in desteğiyle "Özel Planlar Dairesi" ("Office of Special Plans") danışmanlığına getirilen Ledeen, ayrıca tıpkı Dr. Bryen gibi Çin Komisyonu üyeliğine de atanacaktı.
Bugün ABD'de İran'a derhal askeri müdahele yapılmasını isteyenlerin başını çeken Ledeen'in "uzman" olarak çalıştığı şirketlerden biri de, Benador Associates adlı, think tank - halkla ilişkiler ajansı karışımı şirket.
Benador Associates'in Web sitesinde, danışmanların tanıtıldığı bölümde Michael Ledeen için şöyle bir alıntı yapılıyor: "Bir Rönesans adamı.. Makyavel geleneğinden.."
Terör talebi körükleyecek, Trireme kazanacak!
Dr. Bryen'ın 1981'de, Ledeen'in ise 1983'te Pentagon'a girmesini sağlayan Richard Perle, Washington'a geldiği 1969 yılında Senatör Henry "Scoop" Jackson tarafından işe alınmıştı. Perle, Jackson'ın kadrosunda işe başlamasından sadece birkaç ay sonra bir "sızıntı"nın "kötü kahramanı" olarak şimşekleri üzerine çekecekti. Sızan, Sovyetler'in uluslararası anlaşmaları ihlali ile ilgili gizli bir CIA raporu, sızdıran CIA uzmanı David Sullivan, sızdırılan ise Perle'dü.
İşten atılmadan önce kendisi istifa eden Sullivan, CIA yöneticisi Stansfield Turner tarafından Perle'ün işten atılması için Jackson'a baskı yapıldığı günlerde, Jackson tarafından işe alınıyordu. O günden sonra aralarından su sızmayan Perle ve Sullivan, başkaları ile birlikte, sık sık buluştukları yerin (Madison Oteli'nin kafesi) adından dolayı, "Madison Grubu" olarak anılacaklardı.
1970 yılında Perle bu kez, İsrail Büyükelçiliği'nin telefonlarını dinleyen FBI'a, bir İsrailli diplomatla gizli bilgiler üzerine konuşurken yakalanacaktı.
1981'de savunma bakan yardımcılığına ("Uluslararası Güvenlik Politikaları"ndan sorumlu) getirildikten kısa bir süre sonra Perle, İsrail merkezli silah üreticisi Tamares şirketine dolgun bir ücret karşılığı danışmanlık yapmaya başlıyor, kısa bir süre sonra da gene İsrail merkezli Soltam şirketi tarafından üretilen 155mm top mermilerinin alınması için ABD Kara Kuvvetleri'ne görüş yazıyordu. Perle, 1987'de görevinden ayrıldıktan sonra Soltam'da çalışmaya başlayacaktı.
2003 başlarında ise silah tüccarı Adnan Kaşıkçı tarafından, o zaman ABD Savunma Politikaları Kurulu'nun ("Defense Policy Board") başında olan Perle ile Suudi Arabistan'ın en zengin işadamlarından Harb Saleh El Züheyr'in Paris'te buluşması için bir randevu ayarlandı. Buluşmanın amacının, 2001'de kurulan Trireme adlı şirkete finansman sağlanması olduğu daha sonra ortaya çıkacaktı.
Kasım 2002'de Trireme tarafından Kaşıkçı'ya gönderilen bir ön bilgi mektubunda, terörizm korkusunun Avrupa'da ve Suudi Arabistan, Singapur gibi ülkelerde, ülkelerin güvenliği ve savunma açısından önem taşıyan teknolojilere ve mallara talebi artıracağı, Trireme'nin ana faaliyet alanının ise bu teknoloji ve malları üreten şirketlere yatırım yapmak olduğu belirtiliyordu.
Mektupta ayrıca, Trireme'nin devlet bağlantılarından da "güçlü bir referans" olarak söz ediliyordu: "Trireme Yönetim Grubu'nun üç üyesi halen ABD Savunma Bakanlığı'nın danışmanları olarak çalışmaktadır ve Trireme yöneticilerinden biri, ABD Savunma Politikaları Kurulu'nun Başkanı Richard Perle'dür.."
Perle'ün Benador Associates şirketinde, Ledeen ile birlikte "uzmanlar" arasında yer aldığını ekleyelim.
Irak uzantıları
Daha sonra bir skandala dönüşecek "Trireme yatırımcıları" olayının kahramanlarından bir diğeri ise, ABD savunma bakan yardımcılarından Douglas Feith'di. Irak'ın işgalinde "kitle imha silahları" yalanını bir "bilgi" olarak tüm dünyaya yutturmaya çalışan ve bunda başarılı olan ekibin başında yer alan Feith, ABD'nin "yeni küresel askeri duruş" planının da mimarlarından.
Trireme iştirakleri arasında bulunan ve en büyük müşterileri arasında Türkiye'nin yer aldığı lobi şirketi International Advisors Inc.'in kurucusu da olan Feith , 1986 ortalarında ise hukuk şirketi Feith & Zell'i, ortağı L. Marc Zell ile birlikte kurmuştu. Müşterileri arasında ABD'nin en büyük silah kontratçılarından Northrup Grumman da dahil silah endüstrisi devlerinin bulunduğu Feith & Zell, 2001'de Feith'in ortaklıktan ayrılmasıyla Zell, Goldberg & Co.'ya dönüşecekti. Irak'ın işgalinin ardından bu "yeni" şirketin desteğiyle faaliyete başlayacak " Iraqi International Law Group 'un başında ise, Ahmet Çelebi'nin ("kitle imha silahları" yalanını piyasaya süren ekibin "akıllı şefi", Feith'in desteğini hiç esirgemediği Ahmet Çelebi, ABD ile ihtilafa düşmesinin ardından İran'a kaçtı) yeğeni Salim Çelebi vardı.
Tel Aviv, Kudüs, Moskova, Seattle ve Washington'da ofisleri bulunan L. Marc Zell, Salim Çelebi'yle ilişkisi olduğu iddialarını red edecek, ama Salim Çelebi'nin 2004 yazı başlarında şirketi için adres olarak Zell, Goldberg &Co.'nun (http://www.fandz.com) Washington'daki yerini göstermesiyle bu ilişki ortaya serilecekti.
Princeton ve Yale'de hukuk ve iş idaresi eğitimi gören, "yeni Irak anayasası" ve "yeni kanunlar"ın hazırlanmasında görev alan Salim Çelebi , aynı zamanda koloni valisi Bremer tarafından Saddam'ı yargılayacak heyete atanan kişilerden biri..
Affedilip Irak'a dönmeyi bekleyen Ahmet Çelebi ise ABD'nin sırlarını İran'a vermekle ve milyonlarca sahte "eski Irak dinarı" basıp bunları yeni Irak dinarına çevirmekle suçlanıyor.. Ahmet Çelebi ayrıca, yıllar önce Ürdün'ün Petra Bank'ından 250 milyon dolar çalmakla itham edilmiş ve hakkında tutuklama emri çıkarılmıştı.
"Karanlıklar Prensi" Perle'ün okulundan yetişmiş ve bugünkü ilişkiler / provokasyonlar ağı ile kendisi de bir "Perle" olmaya aday Douglas Feith'in, "ABD'nin yeni küresel askeri duruşu"nun mimarı olması ne anlama gelmektedir? Ulusun "yerleşik güçleri"nden uluslararası ittifakın "yarı mobilize güçleri"ne ("eski" NATO), oradan da "sistemin tam mobilize güçleri"ne ("yeni" NATO ya da "ABD ve müttefikleri") giden yolun "güncelleyicisi" olmak, neden Feith'e, daha doğrusu Feith'in temsilcisi olduğu ekibe nasip olmuştur?
Eleana Benador ve "prensleri"nin temsil ettiği meşruiyet
Casusluk zanlılarının, terör korkusuna yatırım yapanların, savaşları verimli birer iş alanı olarak değerlendirenlerin "evrensel meşruiyeti" nereden gelmektedir? Bu çok yeni bir şey midir, yoksa çok uzun bir süreden beri hayatın yeniden üretilmesinde seçeneksiz olduğu iddia edilen süreçlerin "doğal" bir sonucu olarak mı bugüne gelmiştir?
Hayatın yeniden üretilmesinde "kâr merkezli" faaliyetler dışında kalan tüm faaliyetleri "bürokratik sosyalizm" gibi yaftalarla ıskartaya çıkarmaya yeminli "yeni muhafazakârlar"ın, küresel ısınma, çevre kirlenmesi, açlık, salgın hastalıklar gibi felaketler karşısında gösterdikleri girişimci refleksini, başka felaketler karşısında göstermemeleri için herhangi bir neden var mıdır?
Richard Perle ve Michael Ledeen'in güncel buluşma noktalarından biri olan ve Ledeen'i açık seçik bir gururla, "Makyavel geleneğinde bir Rönesans adamı" olarak takdim eden Benador Associates şirketinin "uzmanlık alanları"na baktığımızda, bir dizi ülkenin alt alta sıralanmış olduğunu görüyoruz. Aynı bölgenin ülkesi olmasına karşın İsrail'in içlerinde yer almadığı bu ükeler şunlar: Afganistan, Irak, İran, Ürdün, Kuveyt, Libya, Suudi Arabistan, Suriye, Pakistan ve Türkiye..
Şirketin uzmanlık alanları arasında bir de, ülke olmayan iki kategori var: "İslam" ve "Terörizm"..
İsmail Cem'in de uzmanları arasında yer aldığı.. eski CIA başkanı James Woolsey'den Pentagon yöneticisi Michael Rubin'e (Irak'ın işgalinden sonra oluşturulan "Irak Geçici Yönetimi"nin Irak dışından çalışan tek üyesi) devlet adamları.. Amir Taheri gibi yazarlar, Saad Eddin İbrahim gibi akademisyenler, Victor David Hanson gibi tarihçiler, Stanley H. Kaplan gibi yayıncıların.. İsrail askeri istihbaratından emekli binbaşı, Çin ve Orta Doğu uzmanı Raphael Israeli gibi araştırmacıların, "Orta Doğu, İslam ve terörizm uzmanları" olarak buluştuğu Benador Associates, neyi temsil ediyor?
Görünür bir biçimde iddia ettiği şeylerin yanı sıra, "ulus" diye bir "ortak meşruiyet paydası"nın olmadığı vizyonunu da mı?
Şirketin kurucusu Eleana Benador'un ve "prensleri"nin "küresel barış"a giden yolda "serseri olmayan" ve fazlaca "ulus takıntısı bulunmayan" kurumlara verdikleri danışmanlık hizmetinde, böyle bir vizyonla hareket ettiklerini düşünecek olursak..
Onların son derece akılcı davrandıklarını söylemek durumunda değil miyiz? "Ulus" adı verilen ve aslında hayatî bir "ortak meşruiyet paydası" içermeyen şeyin üstünde idealler tanımlayabildikleri için.. Onların aslında gerçeğin ta kendisini, eski ve oldukça utangaç bir meşruiyetin geleceğini temsil ettikleri de söylenebilir.
Herhalde "değişen dünya"nın anlamları arasında, eski bir meşruiyetin geleceğine bu kadar güleç, bu kadar rahat, bu kadar pervasızca sahip çıkılabilmesi de var.
Kritik sorular
Günümüzde ABD'nin savunma bakan yardımcısı Feith'e bağlı Pentagon çalışanı Larry Franklin'in İsrail adına casusluk yapması, utanılacak bir şey midir? Casus ya da Feith adına veya ABD ya da İsrail adına? "Ulus"la "dünya" arasındaki "yüksek gerilim tabakası"nın artık sadece yeniden tasarlanması değil, yeni tasarıma göre yeniden kurulması değil midir, Feith'in mimarı olduğu "yeni küresel askeri duruş"la amaçlanan? Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşlarla toplumsal ve ekonomik olarak zaten yıllardır devam eden bir sürecin bir parçası olarak?
"Casusluk"la ilgili soru ortaya atılmış olsa, İsrail zaten hızlı davranıp cevabı vermiş olacaktı: "İsrail'in ABD'ye yönelik casusluk yapmaya ihtiyacı yok!"
Herhalde, Perle, Dr. Bryen, Ledeen, Feith, Benador ve onun prensleri gibi öncüler sayesinde, şu kritik soruların cevaplarını bir kez daha vermenin zamanı gelmiştir.
"Ulus"un altında ve üstünde ne var? "Ulus" neden oluşuyor ve onun oluşturduğu şey ne? "Ulus", "bölgelerde oturan insanlardan" mı oluşuyor? Onun oluşturduğu şey, küçük bölgeleri içeren büyük bölgelerde oturan "daha kalabalık halklar" mı? "Ulus" diye bir şey gerçekte var mı?
"Değişen dünya"nın anlamlandırılmasındaki "Benadoresk" düşünce, politik ve ekonomik güçten yoksun bireyin özgürlüğünü, hatta varlığını koruyabilmek için küresel ittifaklar kurmasını bir politik fantezi olmaktan çıkarıp, en çıplağından "bir zorunluluk" haline getiriyor.
Geriye şu soruları cevaplamak kalıyor? Birey, özgürlük ve varolma gücünü nereden alıyor? Bu özgürlük ve gücün nerelerde ifadesini bulmasını istiyor? Bunu savunabilmek, elinden kaçırmayıp daha da ilerletebilmek için ittifaka gireceği başka bireyler ya da gruplar kimlerdir, nelerdir?
Gücünü mevcut devletlerden birkaçı veya o devletlerin oluşturmayı tasarladığı bir küresel düzen sisteminden aldığına inanan "girişimci bireyler", herhalde o devletlerin ya da sistemin temsilcileri ile "casusluk" terimini sözlüklerden çıkaracak bir yakınlık içinde olmak durumundalar. Diğerleri ise, herhalde birbirleri ile.
Bireyi ve onun meşruiyetini 21. yüzyılda hangisi temsil edecek? (ŞA/EK)
_________________________________________________
Sıradaki öykü : "Haşhonah"ın bugünü ve geçmişinde yaşananlar