Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın, dönemin Demokrasi Partisi (DEP) İl Başkanı Faik Candan'ı öldürdüğünü itiraf etmesinin ardından, bianet'e konuşan Candan'ın yakın arkadaşı Murat Bozlak, "Bana silahlı saldırı düzenleyenler de o cenahtandı" dedi.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Adana bağımsız milletvekili adayı Bozlak, Candan'ın yanı sıra "Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) ve DEP döneminde birlikte demokrasi mücadelesi verdiği 182 arkadaşının katledildiğini" söyledi.
Bozlak, "Bu cinayetlerin arkasındaki güç biliniyordu. Biz de defalarca şikayette bulunduk ancak 'ne hikmetse' failler bir türlü bulunamıyordu" dedi.
Genel Merkez binamızı bombaladılar
Bozlak özetle şu açıklamayı yaptı:
"Candan, birlikte mücadele ettiğimiz gencecik bir avukat arkadaşımızdı... Çarkın'ın itirafları önemli bilgilerdir, barışın, kardeşliğin sağlanması için bu itirafların üzerinde durulmalı. Katliam yaparak demokrasi taleplerini durdurmak mümkün değil. Olayın açığa çıkarılmış olması, çok gecikmiş de olsa, diğer olayların da açığa çıkması için bir umut yarattı.
Ben de o dönem DEP Genel Sekreteri'ydim, 6 Şubat 1994'te silahlı saldırıya uğradım. Bana saldıranlar da o cenahtan kişilerdi. Hemen sonrasında genel merkez binamız bombalandı, bir arkadaşımız öldü, beş kişi yaralandı. Saldırılar partimizin seçimden çekilmesi için yapıldı. Zaten parti çekildiğinde de "o özel ekip" Ankara'dan çekip gitti, saldırılar bıçak gibi kesildi."
"Kendine emir verenleri en iyi o bilir"
Bozlak, "Çarkın, kendisine, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de bulunduğu Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) da cinayetlerden haberdar olduğunun söylendiğini itiraf etmesi hakkında ne düşünüyorsunuz" sorusunu da şöyle cevaplandırdı:
"Çarkın'ın yaptıklarından dolayı vicdanen rahatsız olduğunu tahmin ediyorum. Verdiği isimler sonuna kadar araştırılmalıdır. Neticede, kendine emir verenleri hepimizden iyi kendisi bilir. Hiç kimse durup dururken eline silah alıp sokağa çıkmaz, cinayet işlemez. Zaten bireysel suçların failleri de hemen bulunuyor. Çarkın da zaten örgütsel ve planlı bir organizasyondan bahsediyor."
İşkencenin ardından kurşuna dizildi
Avukat Faik Candan, 32 yaşındayken Ankara'da öldürülmüştü. Candan, Eylül 1989'da, sekiz aylık kısa dönem askerliği için Siirt 72. Piyade Komando alayına gönderilen Candan, operasyonlara götürüldü. Candan'ın burada gördükleri ve yaşadıkları, fotoğraflarla birlikte 2000'e Doğru dergisinde yayınlandı. Haber, "General Türe'nin emriyle köylüyü kurşuna dizdik" başlığıyla verildi.
Candan, 1990'da Halkın Emek Partisi (HEP) Ankara il Başkanlığına seçildi, ardından DEP'te aynı görevi yürüttü. Avukat Bozlak 1994'te silahlı saldırıya uğradığında, yakınları onu da uyardı. Aralık 1994'te bankaya gitmek üzere yola çıkan Candan'dan bir daha haber alınamadı. 14 Aralık'ta Ankara İl Jandarma Komutanlığı'ndan Candan'ın akrabalarına "Bala ilçesinde kimliği belirsiz bir ceset bulunduğuna" dair bir telefon geldi. Olay yerinde, Candan'ın işkence edildikten sonra kurşuna dizilmiş bedeni bulundu.
"Bin kişiyi öldürmüş olabilirim" demişti
Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın, faili meçhul cinayetlerin Ankara ayağını soruşturan Özel Yetkili Savcı Hakan Yüksel'e verdiği ifadenin ardından 5 Haziran akşamı tutuklanmıştı. Çarkın, savcılıkta, Avukat Yusuf Ekinci, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Namık Erdoğan, Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve Candan cinayetleri hakkında bilgi verdi.
"Susurluk Davası" hükümlülerinden Çarkın, Ekim 2008'de "terörle mücadele sırasında bin kişiyi öldürmüş olabilirim" itirafında bulunmuştu. Bunun üzerine soruşturma başlatılmıştı.
Çarkın Mart 2011'de de Güneydoğu'ya 1986'da gönderilen ilk 320 kişilik ekip içinde yer aldığını anlatmış ve Başbağlar, Pınarcık, Perpa, Çiftehavuzlar, Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve daha pek çok katliamda yer aldığını itiraf etmişti.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "Suç işlemek amacıyla kurulan silahlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde tasarlayarak kasten birden fazla adam öldürme" suçundan tutuklanan Çarkın, cinayetine katıldığı dört kişinin adını verdikten sonra, kendisine, "dönemin MGK'sının tüm bunlardan haberdar olduğunun söylendiğini" açıkladı. (AS)