Belediye mühürledi, bakanlık bir gün sonra 'ÇED olumlu' kararı verdi

İzmir Aliağa’da İzdemir’e ait kömürle çalışan termik santral yıllardır bölgeyi zehirliyor. Çevre halkı ve ekoloji örgütleri de yargı mücadelesi yürütüyor. Bu konuda birçok kez kazanım da elde ettiler.
Santralin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararları, bugüne kadar üç kez iptal edildi. Ancak santral halen faaliyette. Üstelik Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ihlal kararına ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) santrali mühürlemesine rağmen…
İlk karar santral açıldıktan iki yıl sonra geldi. İzmir 2. İdare Mahkemesi, santral açılmadan dört yıl önce verilen ÇED olumlu kararını 2016’da iptal etti. Ancak, İzmir Valiliği yeni bir ÇED izni vererek santralin faaliyetini sürdürmesini sağladı.
Çevre halkı ve ekoloji örgütleri bunun üzerine yeni bir yargı mücadelesine girişti. Bu kez İzmir 5. İdare Mahkemesi 26 Ekim 2018’de valiliğin verdiği ÇED olumlu kararını iptal etti. Ancak karar Danıştay’dan döndü. Süreç devam etti, AYM’ye giden dosyadan Mart 2024’te ihlal kararı çıktı. İzmir 5. İdare Mahkemesi, AYM’nin ihlal kararına uydu. Santralin ÇED olumlu kararı iptal oldu.
Bu gelişmelerin akabinde yöre halkı ve ekoloji örgütleri AYM ve yerel mahkemenin kararına rağmen santralin faaliyetlerine devam ettiğini belirterek eylemler düzenledi. İzBB, 5 Mart’ta İzdemir’in iş yeri açma ve çalışma ruhsat başvurularında eksik olduğunu belirterek santralin kapısına mühür vurdu.
Fakat Çevre, Şehircilik ve İlkim Değişikliği Bakanlığı, santralin mühürlenmesinden bir gün sonra yani 6 Mart’ta İzdemir’in yeni ÇED raporuna ‘olumlu’ kararı verdi. Bu sırada İzdemir, belediyenin kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. İzmir İdare Mahkemesi de santral mühürlendikten 9 gün sonra (14 Mart) kararın yürütmesini durduran bir karar aldı. Böylelikle santralin yeniden faaliyete geçmesinin önünü açtı.
"Bunun adı kanunun arkasından dolanmak"
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) eş sözcüsü avukat Arif Ali Cangı, İzdemir’in Anayasa ve yerel mahkemenin kararının arkasından dolandığını, bu durumun da hukuksuz olduğunu söyledi.
“Bir kez daha termik santralin faaliyetini sürdürmesi sağlandı” ifadelerini kullanan Cangı, süreçte yaşananlara ilgili şunları kaydetti:
"Firmanın yeni ÇED raporuna ilişkin başvurusu sonrası İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) 14 Şubat'ta toplandı. ÇED raporu 12 bin sayfadan fazlaydı ve Komisyon bu rapora 6 saatte onay verdi. Sonrasında yaptığımız itirazlar dikkate alınmadı.
Anayasa Mahkemesi, ÇED olumlu raporuna karşı verdiği ihlal kararının gerekçesinde santralin kül cüruf depolama alanının atıkları kaldıracak kapasitede olmamasını göstermişti. Çevresinin de zeytinliklerle dolu olduğunu söylüyordu. ÇED raporuna göre firma termik santralin kül ve cüruf atığını zeytinliklerin arasına depolayacaktı. Bu da Zeytin Kanunu'na aykırıydı.
Ancak şirket Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararının gerekçesinin yerine getirildiği iddia etti. Santraldan çıkan kül ve cüruf un tehlikeli artık olmadığını, bu atıkları çimento fabrikalarına ve beton santrallerine satacaklarını söyleyerek çevresel etki değerlendirmeden çıkarttı. Yargı kararının arkasından dolantı ve dördüncü kez ÇED olumlu raporu aldı.
Bu artık yargı kararıyla ve bizim aklımızla alay edilmesinden başka bir şey değil. Yapılanın hukuk devletiyle, hukukun üstün ilkesiyle bağdaşan bir noktası yok.
Radyoaktif kirlilik de dahil olmak üzere pek çok ağır metal kirliliği içeren santralin kül ve cürufları hem insan sağlığı için kanserojen hem de çevre sağlığı için büyük tehdit. Bir kez daha yargı yoluna gideceğiz ve Bakanlığın ‘ÇED olumlu’ kararına karşı dava açacağız."
Cangı sözlerini noktalarken İzmirlilerin 6 Mayıs 1990’da Aliağa Termik Santrali projesine karşı yaptığı yürüyüşü hatırlattı:
“İzmir'in geçmişte termik santrallere karşı yürüttüğü, tarihsel olarak önemli bir mücadele var. O dönem yurttaşlar Konak’tan Aliağa’ya kadar insan zinciri oluşturulmuştu. Sonuçta hükümet projeden vazgeçmişti. Ta ki 2008’e kadar. 90'daki mücadeleyi etme zamanımızın geldiğini düşünüyorum. İzmirlileri duyarlı olmaya, termik santrale karşı seslerini yükseltmeye, tepki vermeye ve kapatılmasını talep etmeme çağırıyorum.”
(HA)
SİBER SANSÜRLE MÜCADELE GÜNÜ
Erol Önderoğlu: Sansüre yasalar yetmiyor

Evrim Deniz, çevrimiçi şiddete karşı suç duyurusunda bulundu

Kobanî Davası’nın itirafçısı şikayetçi oldu, gazeteciye dava açıldı

Halk TV 'bilirkişi' davasında beraat kararı

İstanbul Barosu davasında ara karar: Mahkeme norm denetimi talebini reddetti
