Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” demesinin üzerinden bugün tam 4 yıl geçti.
Kürt illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan insan hakkı ihlallerine karşı barış isteyen 1128 akademisyen 10 Ocak 2016’da bir metin imzaladı. Sonraki imzalarla beraber bu sayı 2212’ye kadar ulaştı.
Akademisyenler ilk olarak gerek legal yetkililer gerek illegal kişiler tarafından hedef gösterildi. Arkası geldi.
Akademisyenler sözleşmeleri yenilenmeyerek, istifaya zorlanarak veya Kanun Hükmünde Kararnamelerle üniversitelerdeki görevlerinden edildi.
Bitmedi. Yurtdışında olanların da Türkiye’de kalanların da pasaportlarına tahdit konuldu. Türkiye dışındakiler sürgüne, ülkede kalanlar “kısmi hapishane” şartlarına mecbur edildi.
Hedef göstermeler akademisyenleri bir basın açıklaması yapmak durumunda bıraktı. Bu açıklamayı yapan dört akademisyen daha sonra yaklaşık iki ay kadar tutuklu kalacaktı.
Takvim 5 Aralık 2017’ye geldiğinde, dört akademisyene ek olarak imzacı akademisyenlerin neredeyse tamamı için hukuki süreç başlamıştı.
TIKLAYIN - Barış Akademisyenleri Anlatıyor: Akademi Kürsüsünden Sanık Kürsüsüne
Akademisyenler Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde üç adli yılın açılışına tanıklık etti. 3 yıl boyunca adliyede gasp edilen haklarının geri verilmesi için savunmalar yaptı.
Ancak her dava hapis cezasıyla sonuçlandı. 146 akademisyen 1’er yıl 3’er ay; 18 akademisyen 1'er yıl 10'ar ay 15'er gün; 8 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay; 2 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay 22'şer gün; 17 akademisyen 2 yıl 3 ay; 7 akademisyen 2 yıl 6 ay; 5 akademisyene 2 yıl 1 ay; 1 akademisyen 3 yıl olmak üzere davası sonuçlanan toplam 204 akademisyen hapis cezasına mahkum oldu.
TIKLAYIN - Çağlayan Adliyesi Bir "Akademik Yılı" Daha Geride Bıraktı
Hapis cezası verilen akademisyenlerden bir kısmı davayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. O isimlerden biri de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeyen ve cezası da ertelenmediği için 8 Mayıs 2019’da tutuklanan Prof. Dr. Füsun Üstel’di.
26 Temmuz 2019’da AYM nihayet bireysel başvurulara ilişkin kararını açıkladı. Akademisyenlerin yıllardır adliyede söylediklerini AYM de tekrar etti: “Terör örgütü propagandası yapmak suçundan cezalandırılan akademisyenlerin ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir”.
TIKLAYIN - AYM Gerekçeli Kararı: Akademisyenin İşi Düşünce Açıklamak
Akademisyenlerin 3. adli yılı işte bu kararın ardından başladı. Mahkemelerden AYM kararı doğrultusunda peşpeşe beraat kararları geldi. Sadece İstanbul’da değil diğer illerde görülen davalarda da kararlar aynı yöndeydi.
Beraat eden akademisyenler işlerine iade edilmediği gibi işlerinden edildikleri süreçten beri doğan hak ihlallerine ilişkin maddi ve manevi zararları da tazmin edilmedi.
Türkiye genelinde toplamda 822 barış akademisyenine dava açıldı. Bunlardan 722 kişinin duruşmaları görüldü. Davaların görüldüğü her mahkemeden en az bir beraat kararı geldi.
Öte yandan, OHAL kapsamında doğrudan KHK hükümleri ile tesis edilen kamu görevinden çıkarma, öğrencilik bursunun kesilmesi, emekli güvenlik personelin rütbelerinin alınması ve kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin başvuruları değerlendirip karara bağlayan yetkili Olağanüstü Hal İşlemleri (OHAL) İnceleme Komisyonu, 126 bin 300 başvurudan 98 bin 300'ünü karara bağladı.
22 Mayıs 2017’de göreve başlayan Komisyon, 88 bin 700 başvuruyu reddederken, 9 bin 600 başvuruyu kabul etti. Bu kısıtlı kabul sayısının içinde hiçbir barış akademisyeni yer almadı.
"Bu suça ortak olmayacağız" diyen akademisyenler, barış istemenin suç olmadığını 4. yılın sonunda bir kez de hukuki yolla ispatlamış oldu. Barış istedikleri için kendi deyimleriyle sivil ölüme mahkum edilen akademisyenler, bugün hala işsiz, hala pasaportsuz, hala öğrencilerinden uzak... (TP)