Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı protestoları sırasında polisten şiddet gören E.A.A’nın yaptığı bireysel başvuruda, daha önce verilen hak ihlali kararına rağmen savcılığın etkin bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle eziyet yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti.
Kararda, E.A.A.’nın 2 Haziran 2013’te Ankara’da katıldığı protesto gösterisinde kolluk kuvvetleri tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığı, daha önceki AYM kararında bu eylemlerin “eziyet” olarak nitelendirildiği ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının da ihlal edildiği hatırlatıldı.
Soruşturma başlamadı, zamanaşımı doldu
AYM, 2020 yılında verdiği ilk ihlal kararında yeniden soruşturma yapılmasını istemesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 1 yıl 4 ay boyunca hiçbir işlem yapmadığını, bu gecikmenin dava zamanaşımı süresini geçmesine neden olduğunu ve sonuçta yeni bir ceza soruşturması başlatılamadığını kaydetti.
Yüksek Mahkeme, bu gecikmenin kamu görevlileri açısından cezasızlık algısını pekiştirdiğini, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan eziyet yasağının etkili soruşturma yükümlülüğü boyutunun ihlal edildiğini belirtti:
" ...Soruşturma makamları, kötü muameleye müsamaha göstermediklerini kamuoyuna göstermek ve adalete olan güvenin sarsılmamasını sağlamak için her türlü özen ve çabayı göstererek fiziksel ve ruhsal bütünlüğe yapılan suçların cezasız kalmasına ve dava zamanaşımına uğramasına izin vermemelidir."
Yeniden soruşturma yapılamayacak
Ancak AYM, zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle yeniden soruşturma yapılmasının hukuken artık mümkün olmadığına ve bu nedenle kararın bir örneğinin sadece bilgi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmetti.
Mahkeme ayrıca, başvurucunun yaptığı masrafların karşılanması amacıyla 30.000 TL vekâlet ücreti ödenmesine karar verdi.
Karşı oylar: “Cezasızlık algısı derinleşiyor”
Karara beş üye karşı oy kullandı. Karşı oy gerekçelerinde, bireysel başvuru sonucunda verilen ihlal kararlarının da Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 66/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve zamanaşımı süresinin yeniden başlamış sayılması gerektiği savunuldu.
Üyeler, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına dikkat çekerek, yeniden soruşturma yapılması gerektiğini belirtti:
"Somut olayda Başsavcılığın ihlalin sonuçlarını gidermek yönünde etkin bir adım atmadan zamanaşımını gerekçe göstermesi, cezasızlık algısını derinleştirmekte ve temel hakların ihlalini pekiştirmektedir.
Sonuç olarak, somut başvuruda eziyet yasağının usul boyutunun ihlal edildiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, ihlalin sonuçlarının giderilmesi bakımından yeniden soruşturma yapılmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.
TCK’nin 66. maddesinin beşinci fıkrası, bireysel başvuru sonucu verilen yeniden yargılama kararlarını da kapsamakta olup, bu kapsamda zamanaşımı süresi Anayasa Mahkemesi kararının verildiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlamıştır. Bu nedenle yalnızca ihlalin tespitiyle yetinilmemeli; ihlalin sonuçlarını giderecek şekilde yeniden soruşturma yapılması yönünde karar verilmelidir. Bu gerekçeyle çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz."
(HA)







