Tutuklu avukat Sezin Uçar, 5 Nisan Avukatlar Günü öncesinde bianet’e yazdığı mektubunda, avukatlığın kendisi için ne anlama geldiğini ve avukatlık pratiğinin iktidarla karşı karşıya gelişini anlattı.
TIKLAYIN - Tutuklu Avukatlar ve Gazetecilere Suçlama: “Gözaltına Alındıklarını Duyurmak”
Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar ile Etkin Haber Ajansı’ndan (ETHA) İsminaz Temel ve Havva Cuştan’ın tutuklu, avukat Gülhan Kaya’nın da tutuksuz olarak yargılandığı davanın ilk duruşması 16 Temmuz’da, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
TIKLAYIN - Avukatlar “Gelip İfade Verelim” Dedi, Savcı Baskın Emri Verdi
Avukatlar ve gazetecilerin de aralarında olduğu 13 kişi, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 18 Ekim 2017 tarihli kararın ertesi günü, 19 Ekim’de düzenlenen operasyon ile gözaltına alınmış, 25 Ekim 2017’de İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştı.
Savcı Kenan Zurnacı’nın hazırladığı 277 sayfalık iddianamede avukat ve gazeteciler de dahil 13’ü tutuklu 23 kişiye, Türk Ceza Kanunu’nun 314/2. maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1. maddesi uyarınca “[MLKP] silahlı terör örgütüne üyelik” ve yine TMK’nın 7/2. maddesi uyarınca “örgüt propagandası” suçlamaları yöneltiliyor.
“Hapishanede ilklerin daha özel bir anlamı oluyormuş”
Avukat Uçar, mektubuna, tutuklu bulundukları Bakırköy Kadın Hapishanesi’nden “Merhaba” diyerek başladı ve şöyle devam etti:
“Yaşamın her alanında olduğu gibi hapishanede de ilklerin daha özel bir anlamı oluyormuş. İlk doğum günü, ilk 8 Mart ve şimdi de ilk 5 Nisan...
“Avukatlık mesleğimde 12. yılımı geride bıraktım. Egemenlerin hukukuna karşı ezilenlerin ve direnenlerin safında politik avukatlık pratiğini geliştirmek ihtiyacına yanıt olabilmek amacıyla Ezilenlerin Hukuk Bürosu’nu birlikte kurduğumuz meslektaşım Özlem ile birlikte 6 aydır Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde tutsağız.
“İktidarın avukatı olmak istemeyen çok sayıda meslektaşımızın yaşadığı sayısız baskı-sindirme politikasından sadece biri bu tutsaklık. Daha önce mesleki faaliyetlerimiz, yaptığımız mesleği ele alış biçimimiz nedeniyle defalarca yargılandık. Mesela benim hakkımda açılmış çok sayıda ceza yargılaması var. 10 Ekim Ankara katliamını Çağlayan Adliyesinde yüzlerce meslektaşımla birlikte protesto etmekten, 8 Mart günü adliye içinde, yaşanan kadın katliamını kınamak için yine Çağlayan Adliyesi önünde yaptığımız açıklamadan, Gezi direnişçilerine hukuki yardımda bulunmaktan ya da adliye kapısındaki haksız aramalara direnmekten ve daha bunun gibi birçok nedenden dava açıldı. Bugüne kadar bir kısmından beraat ettim ya da savcılık aşamasında takipsizlikle sonuçlandı dosyalar. Tabii yargılaması devam edenler de var."
"Savunma, hiçbir diktatörü ayakta alkışlamaz"
“Avukatlık mesleğini tüm yargı mekanizmaları içinde halkın hak arama mücadelesinin bir parçası olarak ele alan bizlerin mevcut siyasi iktidar ile bir uzlaşı içerisinde olmayacağımız aşikar.
“24 Aralık KHK'sı ile savunma makamını dizayn etme çabası, özgürlükçü hukukçuları tutuklama ya da Barolar Birliği üzerinden avukatları baskılama çabası bu durumu tersine çevirmeye yetmeyecek. Barolar Birliği Başkanı adli yıl açılışı ya da başka bir bahane bulup -ne kadar muhalefet ediyor gibi görünmeye çalışsa da- Saray'da soluğu alsa da, avukatlardan, temsil ettiği kesimin büyük bir bölümünden rıza alamamaktadır.
“Çünkü savunma, hiçbir diktatörü ayakta alkışlamaz.” (AS)