Kadın yoksulluğunu gündem yapıyor. Çocuklara okulda ücretsiz yemek verilmesi için mücadele ediyor. Üniversitelerde öğrencilerle buluşup kadınların hakların mücadelesini anlatıyor.
Gazeteci Sevda Karaca.
Sadece gazeteci kimliği ile değil tam da içinden geldiği kadın hakları mücadelesinin bir neferi olarak yıllardır, kentlerin en yoksul mahallelerinde kadınlarla bir araya geliyor, çocukların seslerini duyuyor, başkalarının da duymasını sağlıyor.
Yeşil Sol Parti’nin milletvekili adayı Sevda Karaca, Antep’te diğer partilerin ilk sıradaki erkek adaylarının karşısında, sözünü söylüyor, Meclis’e halkların sesini taşımak üzerinden bir kampanya yürütüyor.
Karşısındaki isimler de tesadüf bu ki kendisinin mücadele ettiği hak alanlarındaki ihlalleri savunan, ırkçı ve muhafazakâr, kadın haklarını yok sayan söylemleri ile tanınıyor.
Karaca, AKP’de Abdülhamit Gül, CHP’den Hasan Öztürkmen, MHP’den Sermet Atay, İyi Parti’den Mehmet Mustafa Gürban, Zafer Partisi’nden Ümit Özdağ ve AKP listesinden seçime giren Hüda-Par adayı Şehzade Demir’in karşısında birinci sıradaki “tek” kadın aday olarak söz söylüyor
“Parlamento’nun tarihi sorumluluğu var”
Sevda Karaca adaylık sürecini ve seçim çalışmalarını bianet’e anlattı.
Adaylığı konusunda “heyecanlı” olduğunu söyleyen Karaca, mücadele birikimini hatırlatıyor:
“Yıllardır Ekmek ve Gül’ün bir parçası olarak kadınların, özellikle de emekçi kadınların sorunlarının yakın takipçisi oldum. Her alanda kadın mücadelesinin de içinde yer aldım. "
"Tek adam rejiminin kadınlara, tüm halka nasıl da ağır bir baskı, hak gaspı yaşattığını hem bir kadın olarak, hem tüm gelişmeleri yakından takip eden bir gazeteci olarak, hem de bu rejimin en çok hedef gösterdiği emek ve kadın mücadelesinin bir parçası olarak yakından biliyorum. Geldiğimiz noktanın çok kritik bir eşik olduğunu, tek adamı devirmenin tarihi bir sorumluluk olduğunu konuşuyoruz.”
“Bu seçimlerde parlamento, bu tarihi sorumluluğun bir mücadele alanı olarak önemli bir yer tutacak, ama aslolan sokaklarda, işyerlerinde, okullarda, yaşamın her alanında sürdürdüğümüz mücadelenin bir başka alanı olarak bir yer tutacak. Ben de tüm bu mücadele alanlarında biriktirdiklerimizin bir yansımasını Meclis’e taşımak için adayım.”
Antep halkının sorunları
Karaca’nın heyecanını katlayan başka bir konu da Antep’in önemli bir işçi kenti olması. Antep’in adayı Karaca, Antep’in “yabancısı” da değil. Anneannesi Antep’in Islahiye ilçesinden, annesi de Islahiye doğumlu. Tekstil işçisi olan babası bir dönem Antep’te tekstil fabrikasında çalışmış.
Tam da bu noktada, Antep halkının sorunlarını da sıralıyor Karaca:
“Geçtiğimiz günlerde AKP Seçim Beyannamesini açıklarken Erdoğan Gaziantep’te sanayide büyük adımlar attıklarını ve bunun kendileri için gurur vesilesi olduğunu söyledi."
"Antep için marka şehir diyorlar, Anadolu Kaplanlarının kükrediği yer diyorlar. Patronlar ve AKP için bir “marka” olan bu kentte, yüzbinlerce işçi en kötü çalışma koşullarında, düşük ücretlerle, neredeyse barınmak için kiralarını bile karşılayamadan, eve giren ekmeğin her gün daha da küçüldüğü koşullara mahkûm yaşıyor.”
“İşçiler iplik, halı fabrikalarında, makarna, çikolata fabrikalarında yoğun emek sömürüsü içinde yaşıyor. Burası dünyadaki makine halılarının yüzde 47’sini üreten bir kent. Örneğin Erdoğan’ın kürsülerde üzerinden siyaset yaptığı o seccadeler burada üretiliyor. Ancak burada işçilerin ekmek kazanırken yaşadıkları, dertleri, sorunları seccade kadar gündem olmadı. İşçi ve emekçilerin temel dertleri, işçilerin ürettiği halının altına süpürülüyor. Antep ihracat rekortmeni on patron var. Pandemi dönemi ve üstüne deprem felaketinde kırdılar bu rekorları… “
"Antep, ucuz emek ile ‘rekabet avantajı’ sağladığı, onbinlerce işçinin pandemide, 2022 kışında olduğu gibi kar kenti teslim almışken ve azgın pahalılık koşullarında cepheye sürülür gibi işliklere sürüldüğü, sendikanın, en küçük sosyal ve iktisadi dayanışmanın bile ‘terör’ ile ilişkilendirildiği emek cehennemi...”
“Tam da bu yüzden, son yıllarda bu kentte, işçilerin yoksulluğa ve çalışma koşullarına karşı önemli direnişlere, eylemlere de imza attığını da gördük. Bu geleceğe dair önemli bir işaret.
“Bir taraftan da Antep AKP’nin savaş politikaları yüzünden mülteci deposuna dönüştürdüğü kentlerden biri. Burası yerli işçilerle göçmen işçilerin yoksullukta birleştiği ama sadece iktidarın değil, kendisine muhalif diyen çevrelerin de nefret politikalarıyla halkı birbirine düşman etmeye çalıştığı bir kent.”
Ümit Özdağ’ın karşısında halkların kardeşliğini savunuyor
Karaca, bu mülteci düşmanlığının en somut halinin “Ümit Özdağ’ın Antep’ten aday olması” olduğunu açıklıyor:
“Irkçılıkla, düşmanlıkla, provokasyonlarla yoksul halkları birbirine kırdırmaya ant içmiş olan Ümit Özdağ seçim çalışmasının ilk günlerinde ilk fırsatta Yeşil Sol Parti’yi hedef aldı. Mülteci düşmanlığı ile prim yapmak isteyen Özdağ şunu bilsin; biz Gaziantep’te bir yandan sokaklarda mültecilere karşı imza toplayan, her fırsatta halkı birbirine düşüren il yöneticilerinin diğer yandan Suriyelileri kaçak bir şekilde korkunç koşullarda, üç kuruşa çalıştırdığını gayet iyi biliyoruz.”
“Özdağ, mülteci düşmanlığına kadınların kaygılarını, güvenlik ve huzur taleplerini kalkan yapmaya çalışıyor. Diğer yandan kadın katillerinin avukatlığını yapanlara listelerin üst sıralarından yer veriyor. Bu cenah, Gaziantep sömürünün ve nefretin kenti olsun, ayaklarını Antep’e basarak mecliste sömürü ve nefret politikalarını devam ettirsinler istiyorlar. Biz tam aksine, Antep halkların kardeşliğinin, emeğin, kadınların eşitlik, güven ve huzurunun, barışın kenti olsun, Antep böyle temsil edilsin istiyoruz.”
Hüda-Par listelerde baş sıralarda yer aldığı kent: Antep
Sevda Karaca, kadın hareketi içinden gelmiş, yıllarını bu mücadeleyle geçirmiş bir isim. Bu nedenle de yine karşısına çıkan isimlerden biri de dikkat çekici: Hüda-Par’lı Şehzade Demir. Cumhur İttifakı’nı “Karanlık İttifak” olarak değerlendiren Karaca’ya göre, bu karşıtlık da bir tesadüf değil:
“AKP’nin; kadınları erkeklerle eşit görmeyen, karma eğitime karşı çıkan, kadınları en gerici yaşam koşullarına mahkûm etmek isteyen, Kürtlerin mücadelesini domuz bağlarıyla yok etmeye çalışanların siyaset uzantıları olanlardan medet umduğunu gösteren aday listelerinden biri de Gaziantep’te oluşturulmuş durumda. Kürt halkına karşı bir savaş makinası olarak kurulan, kullanılanlara listelerde yer açılmış. Karşımızda ‘Karanlık İttifakı’ adını her şeyiyle hak edenler var.”
“Kadınların son 21 yıldır en çok eksikliğini hissettiği şey adalet duygusu, adaletin sağlanacağına ilişkin güven. Bunun müsebbiplerinden biri olan sabık Adalet Bakanı da Cumhur İttifakı’nın baş sırasında. Kendisinin temsil ettiği adalet sisteminden kadınların, işçilerin, gençlerin, barış isteyenlerin, demokrasi isteyenlerin çok alacağı var."
"Sadece iki örnek vereyim; Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, Eskişehir’de 23 kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen uzlaşmaya zorlandığı eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Tuba Arslan’a ilişkin “Bugün aramızda olabilirdi. Adalet, son bir umutla, çareyle kapısına gelen kadının feryadına kulağını kapatamaz” dediği gün Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün Eskişehir’deki bir başka şiddet dosyası için gönderdiği uzlaştırma yazısı ortaya çıkmıştı."
"Söyledikleriyle eylediklerinin arasındaki uçuruma bizi atmaya çalışıyorlar, söz konusu olan kadınların canı, hayatı. Yıllardır IŞİD denilen barbar çeteye sınırların açılmasının bedelini Antep halkına ödettiler. 2016 Ağustosunda Beybahçe’deki kına gecesine yapılan saldırıda 57 can gitti, çocuklar öldürüldü."
"Onlarca insan yaralandı. IŞİD’in Gaziantep’teki faaliyetleri için özel meclis araştırmaları istendi. Bir tek soruya yanıt vermedi Abdülhamit Gül. Şimdi yine Anteplilerin karşısında ve oy istiyor. Kendisine sormak istiyorum, sorumluların yargılanması için Adalet Bakanı olarak ne yaptı?”
Bir yanda kadınları kullanarak ırkçı söylemlerine meşruiyet kazandırmak isteyen, diğer yanda kadınları toplumsal hayatın her alanında silmek isteyenler, diğer yanda Antep’te milletvekili aday listelerinde 1. sırada yer verilen tek kadın adayı Sevda Karaca…
Eşitlikten, barıştan yana olan herkesin bir gözü Antep’te olmalı
Karaca, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın demokrasiden, barıştan, eşitlikten, emekten, özgürlükten yana olanların bugünkü en geniş ittifakı olduğunu, tek adam yönetimini durdurmakla kalmayıp yaşamın her alanında gerçekten eşit, şiddetsiz ve özgür bir yaşamı kurabilmek için bugünkü en önemli olanaklardan biri olduğunun altını çiziyor:
“Bizim, içine itildiğimiz bu yıkımın, karanlığın tüm sorumlularından kurtulmaya, ülkenin ve toplumun yeniden inşası için örgütlenmeye ihtiyacımız var."
"Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bileşenleri olarak, Gaziantep’in demokrasi güçleri olarak, Gaziantep’in işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri olarak hayatı tümüyle karanlığa boğmak isteyen bu cephenin karşısına tüm heyecanımızla, renkliliğimizle, canlılığımızla, samimiyetimizle, kararlılığımızla çıkacağız."
"AKP’ye, MHP’ye, Cumhur İttifakı’na oy vermiş emekçi kardeşlerimiz, Antep’in kadınlarına, gençlerine Başpınar’ın işçileri sırtını karanlık çetelere, mafyalara yaslayan patron ittifaklarına mecbur değil."
"Biz varız, buradayız. Diğer tüm kentlerdeki kadın mücadelesinden yol arkadaşımızın da bu karanlık ittifak karşısındaki özgün konumumuzu gözeterek, Antep’i bu seçim sürecinde kadınların hak ve hayat mücadelesinin sembol kentlerinden biri olarak görüp, destek vermelerini çok isterim. Ayrıca halkların kardeşliğine, barışa, eşitliğe inanan, mültecileri kardeş gören ve nefrete karşı bir arada yaşamı savunan herkesin de bir gözünün kulağının Antep’te olması gerekir. Ancak birlikte kazanabiliriz.”
Meclis’te kadın temsili
Meclis’e baktığımızda kadın temsili oranın yüzde 18’lerde olduğunu görüyoruz. 14 Mayıs seçimlerinden sonra ise bu tablo çok da yükselmeyecek. Çünkü partiler, ya az sayıda kadını aday olarak gösterdiler ya da kadınları seçilebilecek yerlerden aday olarak göstermediler. Karaca, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu noktada farklı bir yerde durduğuna vurgu yapıyor:
“Bu dönem en yüksek kadın aday oranına sahip olan, ilk sıralarda en çok kadın aday gösteren, bizim ittifakımız oldu. Bu, özellikle son 20 yılda, bir yandan en büyük hak gasplarına uğrayan ama diğer yandan bu hak gasplarına karşı önemli direnç unsuru olan kadınların, kadın mücadelesinin bu tarihi eşikte, tek adam rejiminin yıkılması için bütün birikimiyle en önde olmasının sonuçlarından biri. Kadınların mücadelesinin bir ayağını Meclis’e, Meclis’i de kadınların mücadelesinin olduğu her yere taşıyacağız."
"Kadınların en temel haklarını bir saldırı planıyla gündem etmek isteyenler yeni kurulacak Meclis’te rahat edemesinler diye elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Birinin korkması, kaygılanması gerekiyorsa, bu biz değiliz.”
(EMK)