Adamın teki çekip vuruyor. Beş, altı, yedi, sekiz, dokuz. Anaokulu çocuklarına sayı saymayı öğretiyor sanki... Radyoda bir sıvı reklamı geçiyor: "İyilik onun özünde var..." Gazetenin baş sayfasından son teknoloji haberi: "Fareyi bilgisayar yönetti. Şimdi sıra insana geldi." 40 yıllık şarkıda Morrison söylüyor:
"Riders on the storm / Fırtınada sürücüler
Into this house we're born / Gözümüzü bu evde açtık
Into this world we're thrown / Fırlatılıp atıldık bu dünyaya
There's a killer on the road / Yolda bir katil
His brain is squirmin' like a toad / Beyni kurbağa gibi kıpır kıpır "
Ankaralı nişancı kızlara...
hurriyetim.com'dan bir haber: "Ankaralı nişancı kızlara saçma atıyor." Haber şöyle: 18 Ekim günü (Washington bölgesinde snaypır cinayetleri başladıktan 16 gün sonra) öğle saatlerinde 18 yaşındaki bir gence ateş ediliyor. Genç yaralanıyor, ateş eden şahıs kaçıyor.
Akşam saatlerinde başka vakalar da oluyor. Yarım gün içinde yedisi kadın sekiz kişi "Ankara snaypırı" tarafından yaralanıyor.
Aynı gün aynı gazetenin iç sayfasında: "Hayalet nişancının asıl hedefi Bush mu?" Kasım Cindemir imzalı haberde bu müthiş soruyu kimin ortaya attığı geçmiyor. Altında haberin uzantısı, Anadolu Ajansı'ndan (A.A) gelen bir küçük haber daha: "Afganistan'da esir alınan El Kaide üyeleri de sanypır olayıyla ilgili olarak sorgulanıyor." Haberde gene kaynak yok.
Yolda bir katil var da
Amerikalılar son birkaç haftadır yolda iki büklüm, zigzag çizerek yürüyor, arabalarında iki büklüm oturuyorlar. Çünkü "there's a killer on the road" ("yolda bir katil var"). Morrison'ın bahsettiği "killer"ın El Kaide'yle ilgisi olmadığı biliniyor.
Zaten o "killer" tamamen hayal ürünü bir şey. Morrison 28 yaşında alkol ve uyuşturucu dozlarıyla zorlanmış bedeni iflas edip öldüğünde (1971), arkasında böyle hayal ürünü şeyler bıraktı. "Into this house we're born / Into this world we're thrown." Hangi ev, hangi dünya, belli değil.
Bizim Ankaralı "karikatür" diye geçiyor haberde. Ankara emniyetinden "birileri" öyle demiş. Aslında Washington civarlarında gezenden çok daha seri, ama sadece yaralamak için ateş ediyor. Bu yüzden "karikatür" diyor olmalılar.
Legolarla
Gazete bugün çok bereketli. Orta sayfalarda bir başka haber: "Sean Penn'den Bush'a: Savaş derken sırıtıyorsun." Oyuncu Penn, "Bush'un çevreye duyarsız olduğunu ve savaş sözcüğünü tuhaf bir gülümsemeyle sarf ettiğini" söylemiş.
Oğlum legolarla yaptığı araçlarda nereden ateş edileceğini, saldırı halinde hangi kapakların nasıl kapanacağını anlatıyor. Üstelik daha snaypırdan haberi yok. Bugün "özgürlük ne demek?" diye sordu.
Hayat Bilgisi dersinde böyle şeyler öğreniyorlar. "Bir konuda doğru olduğuna inandığın bir düşünceyi başkalarına söyleyebilmek ve başkalarının önünde uygulayabilmek" dedim. "Tek başınayken özgürlük olmaz" diyecektim, tuttum kendimi.
Yılda 7629 cinayet kurbanı
Geçen yıl bir istatistik geçmişti elime. Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) 2000 yılı raporuna göre Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) cinayete kurban giden kişi sayısı 7629'du. 2001'de bu rakam ne olmuş, şu anda son rakam nedir, araştıramadım. Araştıran, bilen varsa söylesin.
Bu kez Fox News Internet sitesinde bir manşet: "Uzmanlara göre snaypır olmak kolay" Haberde, ABD'de snaypır okulları olduğundan söz ediliyor. Sivillere yönelik okullar. Gidiyorsun, hedefi tek kurşunda saf dışı bırakmayı, kamuflaj yapmayı falan öğreniyorsun.
Bir savaş durumunda ya da bir rehine olayında gerekebilir diye. Bu konuda Internet'te siteler bulunduğu da hatırlatılıyor ve yakın zamana kadar yayınlanan "Tactical Shooter" adlı bir dergiden bahsediliyor. Gene sivillere yönelik, snaypırlığın incelikleri üzerine bir dergiymiş bu.
Atom bombasına ihtiyaç yok
Internet'te biraz aradım. Siteleri hemen buldum. Bunlar "kötü şahıslar" tarafından yapılan yerler değil. Çocuklar belli ki ülkenin gurur duyduğu ya da duyacağı tipte çocuklar. Bunlardan birinin girişinde , Washington snaypırı'yla ilgili şu paragraf yer alıyor:
"Bazı dar görüşlü 'analizciler' ve medyadaki tiplerin çoğu, en korkunç terörist silahının korku olduğunu ve bir snaypırın düşmana (şimdi de vatandaşlara) kurşunlardan daha büyük korku saldığını ancak şimdi anlıyor. Koca bir şehri terörize etmek için atom bombasına ihtiyacınız yoktur. Yalnız bir snaypır, binlerce askerden oluşan bir tümeni açıkta dolaşmaya korkar hale getirebilir. Aynı şekilde, tüfeği olan ve kendini snaypır sanan bir çılgın, vatandaşları aynı duruma düşürebilir.."
Siz Web sayfasındaki bu satırları okurken sitenin fonunda Wagner'in Valkyrie'sinin bozulmuş bir hali çalıyor. Sitenin ithaf edildiği şahıslardan John Plaster için hızlı bir arama yapıyor, adamın eski bir yeşil bereli olduğunu, adının "The Secret War Against Hanoi" (Hanoi'ye Karşı Gizli Savaş) adlı kitapta da geçtiğini görüyorsunuz.
Düşmana karşı tetikte yaşamak
Bütün bunlarda tüyleriniz diken diken olmuyor. Çünkü biliyordunuz. Böyle bir siteye adım attığınızda karşılaşacağınız her türlü "çılgınlık" hakkında önceden fikir sahibiydiniz. Morrison'ın hayallerinin her büyük sanatçıda olduğu gibi tanık olduğu dünyadan kaynaklandığını biliyordunuz.
Morrison'ın acısını ne zamandır onunla paylaşıyorsunuz. Ayrıntılara bakmaya devam edeceksiniz ve jenerik haberlerle faksla ilgilenmeyeceksiniz. Biliyorsunuz ki, snaypır haberleri tükendikten sonra dünyanın öbür ucunda insanlar snaypır okullarına gitmeye devam edecek, bilgisayar oyunları ve çocuk kanallarında "kötü adamlar"ın nasıl nallanacağı gösterilerek öğretilecek, kim olduğu hakkında en ufak bir fikir sahibi olmadıkları "düşman"a karşı insanlar tetikte yaşamaya devam edecekler.
Radyoda en güzel sesiyle bir kadın "İyilik onun özünde var" diyecek. "Teröristler"e, kötü adamlara ve düşmanlara karşı göğsünü medeniyete siper eden soylu kartallara veya köpek balıklarına şükran duyanlar hep olacak. (ŞA/NM)