Avrupa’nın en büyük gazeteci örgütü Alman Gazeteciler Birliği’nin (DJV) genel kurulu Türkiye’deki basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışma eylemiyle başladı.
Federal Almanya’nın eski başkenti Bonn’da gerçekleştirilen genel kurulun yapıldığı otelin önünde toplanan 200 delege ve aralarında Uluslararası Af Örgütü’yle Sınır Tanımayan Gazeteciler Ögrütü’nün temsilcilerinin de yer aldığı misafirler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik basın özgürlüğü çağrılarının bulunduğu kartların bağlı olduğu yüzlerce beyaz balonu uçurdu.
Berlin’deki Türkiye Büyükelçiliği’nin adresine ulaşması umuduyla gökyüzüne salınan balonlardaki kartların bir tarafında, Türkiye’deki basın özgürlüğü mücadelesinin ortak sloganı “Gazetecilik Suç Değildir!” yazılıydı.
Diğer tarafında ise şu sözler yer alıyordu: “Bay Erdoğan, derhal eleştirel gazetecilere yönelik takibatları durdurunuz. Türkiye’de yeniden basın özgürlüğüne dönün. Özgür gazetecilik yoksa demokrasi de olamaz.”
Blüm: Basın özgürlüğü ihlalleri demokrasiyle uyuşmuyor
Etkinliğe, Federal Almanya’da uzun yıllar Çalışma Bakanlığı yapan eski politikacılardan Norbert Blüm de katıldı.
Blüm, elindeki balonu bırakmadan önce yaptığı kısa konuşmada, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Avrupa kamuoyuna seslenerek, Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleriyle hedeflenen demokrasiyle uyuşmadığına dikkat çekti.
Güngör: Türkiye’deki arkadaşlarımıza unutulmadıklarını göstermeliyiz
Aynı zamanda bağımsız gazeteciler sendikası olarak faaliyet gösteren DJV’nın genel kurulunun bir diğer misafiri de Almanya’daki en kıdemli Türkiye kökenli gazetecilerden Baha Güngör’dü.
Gazeteciliğe 1970’li yıllarda Alman gazetelerinde başlayan, Reuters, DPA gibi haber ajanslarında çalışan ve uzun yıllar yürüttüğü Deutsche Welle’nin Türkçe Yayınları Müdürlüğü’nden ayrıldıktan sonra serbest gazeteci olarak çalışmalarını sürdüren Baha Güngör, DJV Genel Başkanı Prof. Dr. Frank Überall’ın Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumu ve gazetecilere yönelik politikalarla ilgili soruları yanıtladı.
Bu arada kısa bir süre önce gözaltından serbest bırakılan Cumhuriyet Gazeteci yazarlarından Aydın Engin’in mesajını da delegelere ileten Güngör, Türkiye’deki meslektaşlarla dayanışmanın önemi ve gerekliliğini vurguladıktan sonra, “Oradaki arkadaşlarımıza unutulmadıklarını göstermeliyiz” dedi.
Überall: Taleplerimizi kesin bir dille gündeme getirelim
Genel Kurul’un Überall tarafından yapılan açılış konuşması da, Türkiye’deki basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışma vurgusuyla yapıldı.
Türkiye’de ve tüm dünyada basın özgürlüğü çağrıları yaparken, Almanya’da yaşanan ihlallerin de gözmemezlikten gelinmemesi gerektiğini vurgulayan Überall, “Bu alandaki taleplerimizi kesin bir dille gündeme getirmeliyiz. Yoksa politik süreçlerde açıkça dile getirilmeyen talepler, karar alma süreçlerinde dikkate alınmıyor” dedi.
Kabul edilen önerge
Genel Kurul’a üyeler tarafından sunulan önergelerin ilki de, basın özgürlüğünün Almanya hükümetinin dış ilişkileri için ön koşul olarak kabul edilmesine yönelikti. Oy birliğiyle kabul edilen önerge şöyle:
“Federal Hükümet’ten, basın ve iletişim özgürlüğünün tehdit altında olduğu ya da hiç olmadığı ülkelerle siyasi görüşmelerde ve ekonomik ilişkilerde, açıkça ve yüksek sesle özgür basın için tavır koymasını istiyoruz.
“Hükümet, Türkiye, Çin, Rusya, Suudi Arabistan, Mısır, İran ve diğer ülkelerdeki hükümetlere düzenli olarak hapisteki gazetecilerin durumunu gündeme getirmeli ve onların serbest bırakılmasına için girişimlerde bulunulmalıdır. Bu vesileyle gazetecilik görevlerini yaparken takibata uğrayan ve buraya gelen meslektaşlarımızla, ailelerinin Federal Almanya tarafından koruma altına almasını talep ediyoruz.
“Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün verilerine göre 2015 yılında, görevinden dolayı öldürülen gazetecilerin sayısı en az 67. Özellikle savaş bölgelerindeki gazeteciler çok zor koşullarla karşı karşıya. İç savaş ülkesi Suriye, şu anda dünyanın gazeteciler için en tehlikeli yerlerinden biri haline getirdi.
“Bağımsız meslektaşlarımızın tutuklanması, televizyon kanallarının kapıtılması, gazetelere yayın yasağının getirilmesi nedeniyle Türkiye’deki güncel durum, basın ve ileşim özgürlüğü açısından büyük endişelere neden oluyor.
“Burada, Avrupa’da da bizi endişelendiren gelişmeler yaşanıyor. Polonya’da hükümetin özerk kamu televizyonlarına el koyması, buradaki Pegida gösterileri sırasında gazetecilere yönelik şiddet eylemleri, internette artık sıradanlaşmış olan nefret çağrılarını düşünelim. Özgür bir basın için dünyanın her yerindeki meslektaşlarımızla yanyana durmak bizim görevimizdir. Gazetecilik suç değildir.”
“Seçim programlarında gazetecilik sorunlarının açıkça yer alması…”
DJV’ın iki gün süren genel kurulunda, Federal Yönetim Kurulu’nun ilk önergesinde de önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek genel seçimlere dikkat çekilerek, tüm siyasi partilerin seçim programlarında gazetecilik mesleğinin sorunlarının açıkça yer alması için temaslarda girişimlerde bulunulması hedefi yer aldı.
Oy birliğiyle kabul edilen bu ögergeyle, delegeler bir meslek örgütü olarak DJV’yu, siyasi platformlarda, özellikle internet platformlarında çalışanlar olmak üzere gazetecilerin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlar, telif hakkıyla ilgili belirsizlikler, haber kaynaklarının korunması ya da kişilerin bilgi edinme hakkıyla ilgili, gazetecilik çalışmalarını zorlaştıracak yeni yasa hazırlıkları gibi konularda lobi çalışmaları yürütmekle görevlendirildi. (EKN)