Avrupa Birliği Raporları’na göre Türkiye’de 15 ila 20 milyon Alevi bulunuyor. İnançlarını özgürce yaşayabilmek için yıllardır mücadele eden bu kesim, 75 milyonluk ülkenin neredeyse 3’te birini oluştursa da varlıkları hala resmi makamlarca kabul edilmiş değil.
Sunni Müslüman bayramları devletin üst makamları tarafından kutlanıp, uzun tatillerle süslenirken bu büyük kesimin bayramlarda neler yaptığını soran yok.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu, “Ramazanda Alevi Olmak” isimli bir yazısında şu ankedotu aktarıyor:
“Benim çocukluğumun geçtiği sokak çoğunlukla Aleviydi. Bizim sokakta inadına mıydı, yoksa bize mi öyle geliyordu bilemiyorum, ama davul sesi daha çok gürültülü çıkıyordu. İstanbul’a ilk taşındığım yıl geceleyin davulun sesiyle korkudan yatağımdan nasıl fırladığımı unutamam. Tabi bir de bizim köyde davulun hiç, yani düğünlerde bile çalınmadığını da düşünürseniz, yaşadığımın kolay bir şey olmadığını anlayabilirsiniz.
Bizim amcaoğlu bu konularda biraz deli dolu birisiydi, gecenin o saatinde kalkar ve davulcuyla münakaşaya girerdi. Bir keresinde davulcuyu önüne kattığı gibi aşağı sokağa kadar kovalamıştı. Hani haksız da değildi, kaç kere de uyarmıştı: bu sokakta oruç tutan yok bu sokakta davul çalma! diye. İlerleyen yıllarda oturduğum bir mahallede ben de kalkıp davulcuya: bir daha bu evin önünde davul çalma! diye münakaşa etmek zorunda kalmıştım. Bir de Ramazan bittikten sonra kapıya gelmezler mi, ağabey bir ay boyunca geceleri davul çaldık diyerek para istemeye.”
Siz hiç münakaşa ettiğiniz birine bahşiş verdiniz mi?
Aleviler veriyor işte : "al kardeş eline sağlık".
Aleviler, Ramazan orucu tutmayıp, bayramını da kutlamadıkları halde toplumsal baskı nedeniyle süreç içinde bu ayı ve bayramı kısmen de olsa kabullenmek zorunda kalmışlar. Kenanoğlu Ramazan bayramının anlamını bianet’e yaptığı açıklamada şöyle özetliyor:
“Ramazan orucu Alevilerce kabul görmez. Yani Aleviler Ramazan orucu tutmazlar. Bu sebeple de Ramazan Bayramı ya da şeker bayramı diye bir bayram da bilmezler. Ancak Kentlerde mecburi olarak yaşanılan komşuluk ilişkileri nedeniyle Sünni komşularla bayramlaşma yapılmaktadır. Dışlanmamak nedeniyle. Fakat Aleviler kendileri böyle bir bayram bilmez ve kutlamazlar.”
Kenanoğlu, Alevilerin kutladığı iki büyük bayram olduğunu belirtiyor; bunlardan biri Hıdırellez ve diğeri de genel kabul gören Kurban Bayramı.
Hıdırellez Bayramı, Hızır orucunun bitiminde başlıyor. Tarih olarak Ocak sonu – Şubat başına denk gelen bu bayramda alevi halkı en yakınında bulunan kutsal mekanlara ziyarette bulunuyor, lokmalar dağıtıyor. Bir gün süren bayram boyunca akrabalarla bayramlaşılıp toplu yemekler yenirken, o günün akşamında bayram cemi (Hıdırellez cemi) yapılıyor, dualar edilip semahlar dönülüyor.
Sünni Müslümanlar gibi Aleviler için de kurban kesmek, kutsal bir dini tören. Bu nedenle de Kurban bayramında kurbanlar kesiliyor, mezarlıklar ziyaret ediliyor.
Kenanoğlu, Kurban bayramını kutlamakta bir sıkıntı yaşamayan Alevilerin Hıdırellez bayramını kentlerde yaşayamadıklarını belirtiyor; “Çünkü Alevilerin orucu oruç, bayramı da bayram olarak kabul görmüyor. Köylerde ise kutlamalar hala rahatlıkla yapılıyor.”
Kenanoğlu, Sünni Müslüman bayramları gölgesinde kalan Alevi bayramlarının unutulmasından ve genç kuşakların bunlardan bihaber olmasından dolayı endişeli.
“Hıdırelez bayramı ve diğer geleneksel bayramlar kentlerde maalesef yapılamıyor. Köylerde de yaşlı kuşağın bulunması nedeniyle kutlanıyor. Böylelikle bayramlarımız tamamen unutulmaya yüz tuttu. Alevi genç kuşak böyle bir bayramın varlığından bile haberdar değil.”(SÇ/EÜ)
Alevilikte kutsal günler ve anma günleri
- Muharrem Orucu: 10 Ekim 680 de Ali'nin oğlu ve Hz.Muhammed’in torunu Hüseyin ile ailesi ve takipçileri (toplam 72 kişi) Kerbela’da öldürüldüler. Aleviler bu olayı anmak için, her yıl Muharrem Ayında 12 gün oruç tutarak yas tutarlar. Aleviler Muharrem orucu ile Hüseyin`in şahsında Ehlibeyt'e bağlılıklarını dile getirirler ve aynı zamanda zalimin zulmü olarak nitelendirdikleri bu olayı lanetlerler.
- Aşure Günü
- Hızır Orucu
- Hz. Hüseyin'in katledilmesi(Kerbela Olayı)
- 21 Mart-Hz. Ali'nin doğum günü ve Newroz
- Gadırhum
- 5–6 Mayıs: Hıdırellez
- 6–7 Haziran: Abdal Musa Anma Törenleri
- 2 Temmuz-Sivas Katliamının yıldönümü
- 16–18 Ağustos: Hacı Bektaş-ı Veli'yi anma törenleri