İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı ve eski milletvekili Akın Birdal, çocuklarının dağa kaçırıldığını söyleyen annelerin HDP Diyarbakır İl binası önünde bir haftadır sürdürdüğü eylemi bianet'e değerlendirdi.
TIKLAYIN - Gün Gün Diyarbakır Anneleri Eylemi
"İnsan hakları ve barış sorunu"
Birdal, şunları söyledi: "Diyarbakır İl Binası önünde oturan aileler yanlış bir adres seçtiler. Adres insan hakları örgütleridir. Biz geçmişte PKK'nin elinde olan askerleri getirdik. İnsan Hakları Derneği, dönem dönem asker, polis ve başkalarını getirmiştir. Bu durum bir insan hakları ve barış sorunudur.
"Aileler HDP'ye ve HDP'nin birleşik gücüne karşı olanların provokasyonuna zemin hazırlamamaları gerekir. Böylesi bir provokasyonun doğuracağı sonuçlardan kaygı duyuyorum bu nedenle, aileler İnsan Hakları Derneği'ne gitmelidir.
TIKLAYIN- HDP'den Oturma Eylemi Yapan Aileler İçin Meclis'e Çağrı
"Aileler üzerinden rant yaratılmamalı"
"İnsan hakları kuruluşları ya da oluşturulacak sivil bir girişim bu çocukların getirilmesi yönünde gerekli çabayı gösterecektir, bizler üzerimize düşeni yapmaya, elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ailelerin durumu üzerinden kimse polemik yaratmasın ve rant elde etmeye çalışmasın. Türkiye artık normalleşmeli, eşit özgür bir arada yaşama kültürünü geliştirmeliyiz. Halklarımız bunu hak etmiyor.
TIKLAYIN - Akşener: "Çözüm Adresi Bir Partinin Kapısı Değil, Devletin Kapısıdır"
"Yerel yönetimler halkın evidir"
Birdal, kayyum atamalarına ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu: “Van Diyarbakır ve Mardin’e kayyum atanmasıyla başlayan süreç iktidarın içine düştüğü ekonomik ve politik krizi aşamayışından kaynaklanıyor. Barış, demokrasi ve insan hakları karşıtı bu politikalar sadece bir bölgeyi değil, bütün toplumu etkileyen saldırılardır. Ben yaptım oldum anlayışına, bu keyfi duruma karşı bütün emek demokrasi güçleri olarak topyekûn bir demokrasi, adalet ve barış mücadelesini mevzilendirmelidir.
“Bugün bu üç belediye başkanı görevden alınıyor fakat alınmayanlar üzerinde de ‘sizi de alırım’ şeklinde ciddi bir tehdit var. Bu duruma başta ana muhalefet partisi olmak üzere tüm demokratik güçlerin destek vermesi gerekiyor. Diyarbakır, Van ve Mardin’de bugün hala devam eden halkın direnişinin kazanacağını düşünüyorum. Yerel yönetimler halkın evidir, halkın evini gasp edemezsiniz.
TIKLAYIN-HDP'den Kayyumlara Tepki: Halkın İradesi Gasp Edildi
“İmamoğlu ve Soyer'in tutumu yerinde”
“Türkiye bir uçurumun kenarında ve hep birlikte tutup çekmeliyiz. Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır’a gitmesi ve Tunç Soyer’in Diyarbakır’a gideceğini söylemesi yerindedir. Diyarbakır, Van, Mardin halkıyla birlikte olunmalı ve bu fotoğraf verilmelidir. Aksi halde bugün yapılabilecekler yarın yapılamaya bilinir. Çünkü demokratik rejimden gün geçtikçe uzaklaşılması toplumda kopuşlara neden oluyor.
TIKLAYIN- Tunç Soyer: Önümüzdeki Günlerde Diyarbakır'a Gideceğim
“Türkiye tarihinde böyle süreç yaşamadım”
“Ayrıca bugün yaşananlar Kürt sorunun çözümsüzlüğünün çok önemli bir sonuçlarıdır. Cezaevlerinde hasta mahpusların durumu gün geçtikçe kötüye gidiyor. İnsan hakları yerle bir edildi. Cezasızlık anlayışı, taciz, tecavüz sıradanlaştı. Ben Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle süreçler yaşamadım.
“Artık yeter, kabul edilmemeli. Bu memleketin üzerinde emeği geçenlerin söz sahibi olması gerekirken hiç emeği geçmeyenler, atanma yoluyla geliyor, meydan okuyor ve tehdit ediyorlar. Bunu kabul etmemeliyiz.
“Parti kapatma hatasına düşmemeliler”
“Yeniden parti kapatma hatasına düşünüleceğini düşünmüyorum. DEP’ten HDP’ye gelinceye kadar 7-8 parti kapatıldı. Böylesi bir karar sadece Kürtlerin siyasi iradesine değil, ezilen emekçi halkların birliğinin ve geleceğinin gaspıdır. Böyle bir hata yapmayacaklarını düşünüyorum. Çünkü hiçbir beklentilerine karşılık vermeyecektir. Örgütlenme özgürlüğünün açıkça gasp edilmesi olur.
“Uluslararası örgütlere çağrı”
“Uluslararası örgütlere de çağrıda bulunmak istiyorum. İnsan hakları, demokrasi ve barış evrensel değerlerdir. İnsanlığın ortak koruması ve gözetimindeyken neden şimdi seyirci kalıyorlar. Durdukları endişenin bir karşılığı yok. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) pozisyonlarını değerlendirmek gerekiyor. Halkların haklarının bu denli darp edilmesine seyirci kalmaları kabul edilebilir bir durum değil. (RT)
TIKLAYIN- HRW: Türkiye, Demokratik Seçimlere İnanan Herkesi Tehlikeye Atıyor
Fotoğraf: Yeni Yaşam gazetesi