Aşağıdaki satırlarda birkaç mahkeme sahnesi canlanmaktadır. Artık yargının “kurucu” bir unsuru olan itirafçılarla, yaşlı ve tonton mahkeme başkanlarıyla, “cevval” savcılarla, genç ve idealleri henüz ayakta avukatlarıyla, yorgun ve arada kalmış köylüleriyle ve her tür “aktörüyle” yargı anlatılmaktadır.
Sahne ise bazen Malatya, bazen Erzurum DGM’nin veya “Özel Yetkili Ağır Ceza”nın insanın için karartan salonlarıdır.
Dekor:
Arka tarafta son dönemde gözden geçirilerek revize edilmiş “Adalet Devletin Temelidir” (evvelden ...mülkün temelidir idi ve hep yanlış anlaşılırdı) yazısı, yüksek yere konuşlanmış üç hakim ve bir savcı.
Sanık locasında yarı Zazaca yarı Türkçesi ile “terör zanlıları”; savunma makamında ise henüz hukuk devletine inancını yitirmemiş ceza avukatınız –elbette bendeniz- ve yazarınız.
Anlatılanlar asla hayal ürünü değildir; olmuş-bitmiş, “gerçek yaşamdan alınmış”tır.
“Kimsiniz?” “Biziz teröristler”
Erzurum DGM’deyiz. Çok sayıda yaşlı zanlı tutuklu yargılanıyor ve ilk duruşmadayız.
Sanık M. (Heyecanla anlatıyor, sesine inandırıcı olmayı başarmak isteyen bir hava hakim): Gece kapı çalındı, gittim kapıya, sordum 'kimsiniz?'
Hakim: Kimmiş?
M: Bilmiyorum hakim bey, cevap gelince anladım: "Biziz teröristler, dediler.”
Hakim: Onlar kendine "terörist" mi dediler?
M: He.
Hakim: Sen ne dedin peki?
M: Ben "s..tir olun gidin!" dedim.
Bundan sonra artık salonda sadece hakim de dahil herkesin gülüşmeleri duyulur...
"Sen olsaydın vermez miydin hakim bey?”
Malatya 2 No'lu DGM’deyiz.
Zamane hakimi E. Bey hışımla soruyor: “Niye verdin malzemeyi, niye karşı çıkmadın örgüte?”
Yaşları 80’lerde Ali amca “Elinde silah var benim babam, ma ben nasıl direneyim adama? Sen olsaydın vermez miydin hakim bey?”
Bunu beklemeyen hakim sessizdir.
“Bu bir JİTEM komplosudur!”
Sanık bir köylü, daha çok genç, üstelik 3 aydır tutuklu.
Hakim bu defa A. ve ötekilerden biraz daha anlayışlı: “Evladım niye yardım ettin?”
Boğazını temizleyen köylümüzün aslında boğazında gıcık yoktur; sadece heyecanını bastırmak istemektedir. İlk defa sanıktır: “Ben suçsuzum hakim bey, bu bir JİTEM komplosudur!”
Şaşıran hakim bu defa savunmaya (bana!) bakar ve kızarak “Avukat bey ne diyor müvekkiliniz?” der.
Avukat ise şaşırmış olduğu halde hızla toplar kendini: “Ehem... hakim bey JİTEM Türkiye’nin bir gerçeğidir, müvekkilimin sözleri acı da olsa gerçektir!”
Bu defa hakim hem sanığa hem de avukata kızar: “JİTEM kimseyi bulamadı da dağ başındaki köylüyü mü buldu komplo yapacak!”
Bu kısa “ders”ten sonra hakim genç köylünün tahliyesine karar verir.
“Sana zehir zıkkım olsun ha...!”
Bir PKK itirafçısı olan E.K. sahnede.
Aralarında 90 yaşında köylüler de olan sanıkları “teşhis” ediyor.
Tam önündeki 90 yaşındaki A.K.’ye bakıyor ve onun “suçlarını” sayıyor:
“Evinde bize altı torba yiyecek verdi, hep yardım ediyordu, örgütün çok büyük destekçisiydi, hatta ben teslim olduğum gece bile evinde son bir yemek yedim.”
90 yaşında ayakta durmakta zorlanan A.K ise artık dayanamaz: “Sana zehir zıkkım olsun ha!”
“Sayın Mahkemeniz bu davada yetkisizdir!”
Bu kez sanık “siyasi abi”lerden ve kürsüde çok sert bir siyasi savunma yapıyor. “Biz sizin mahkemelerini tanımıyoruz, siz bizi yargılayamazsınız, bizi ancak örgütümüz yargılar...”
Savcı S. ise bu “nutuk”a izin veren mahkeme başkanı E.’ye tepkiyle bakmakta (arada kaş göz ve el işaretleri de yaparak) ve adeta müdahaleye davet etmektedir. (Bu savcı S. sonra büyük bir kente gitti ve “laik” tutumu nedeniyle oraları ona dar ettiler, youtube’a düştü falan-filan)
Mahkeme başkanı nazikçe “sanığın” sözünü keser ve “yaz kızım Sayın Mahkemeniz bu davada yetkisizdir”.
“Ma ne bilem silah almış devleti yıkacam diyor Pe....k”
Başka bir sanık kürsüde kendisini savunuyor: “Geçen seneydi, geceyarısı benim evime geldiler, yataklarımızdan uyandık, çok korktuk hakim bey”.
Hakim: “ne istiyorlarmış?”
Sanık –sesi öfkeli bir hâl alıyor- “ma ben ne bilem eline silah almış, devleti yıkacam diyor pez...k”!
Uzun ve bıktırıcı değerlendirmelerle –herkesin aşağı-yukarı bildiği- yargının sorunlarını anlatmak yerine okurlara biraz “bura”nın yargı hallerini hatırlatmak –ve bu arada biraz da güldürmek- istedim.
Yeni adli yıl hayırlı olsun! (HA/EZÖ)