Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, bugün Ankara’da yargı muhabirleriyle bir araya geldiği toplantıda gündemine aldığı konulardan bir tanesi de Osman Kavala’ydı.
Kavala dosyasında Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararına uyduğunu bildiren Bozdağ, Kavala’nın ‘ihlal kararı çıkan’ dosyadan tahliyeye edildiğini ifade etti.
Ancak Bozdağ açıklamasının devamında, Kavala'nın başka dosyadan yargılamasının devam ettiğini, tutuklamanın da bu dosyadan olduğunu ileri sürdü.
Peki Bozdağ’ın Osman Kavala hakkındaki bu açıklaması ne kadar gerçeği yansıtıyor?
İlk tutukluluk
Osman Kavala’nın tutukluluk hikayesi 1 Kasım 2017'de başladı. “Hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs (TCK 312)” ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlaması yöneltildi.
Tutukluluk nedeni Gezi Direnişiydi ve protestoların planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olmakla itham edildi.
Daha ilk yargılama devam ederken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklandığını belirterek ‘derhal tahliye edilmesi’ yönünde bir karar verdi.
AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyen Kavala’nın iddianamenin hazırlanması ve sonrasında yapılan yargılama tam 2 yıl 3 ay 17 gün sürdü.
Silivri'deki 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020’de Gezi Davasında beraat ve Osman Kavala hakkında tahliye kararı verdi.
Osman Kavala tahliyeye hazırlanırken aynı gün ilk olarak hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Özgürlüğüne kavuşamadan tekrar tutuklandı. Bu kez tutuklanma gerekçesi 15 Temmuz soruşturmasıydı. Hatta aynı dosyadan 11 Ekim 2019'da "tutuklama tedbiri ölçülü değil" denilerek resen tahliye edildiği ortaya çıktı.
Bu sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yargıya müdahale sayılabilecek bir hamleyle beraat kararı veren mahkemeyi eleştirdi. Arkasından da Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) beraat kararı veren mahkeme heyeti hakkında soruşturma başlattı.
Bu kez suçlama 'casusluk'
Osman Kavala yeniden tutuklanmasının ardından bu kez “siyasal veya askeri casuslukla (TCK 328)” suçlandı. İlerleyen süreçte Gezi Davası’nın savcısı Edip Şahirer beraat kararını İstinaf'a taşıdı.
Şu an Bekir Bozdağ’ın koltuğunda oturduğu Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nde Osman Kavala’nın tutukluluğunu savundu. Kavala’nın herhangi bir hakkının ihlal edilmediğini iddia etti. Kavala’nın ‘casusuluk’ suçu işlediğine dair kuvvetli belirtinin olduğu savını ortaya attı.
Hatta AİHM’in ihlal kararıyla Osman Kavala’nın ikinci tutukluluğu arasında suç farkı olduğunu belirterek yargılamanın aynı olmadığını söyledi.
Ancak bu sırada Avrupa Konseyi AİHM kararının Osman Kavala üzerindeki tüm suçlamaları kapsadığını belirten ve yeniden ‘derhal tahliye’ isteyen bir açıklama yaptı.
Casusluk suçlamasını yönelten savcı bakan yardımcısı oldu
Artık AYM’den Osman Kavala’nın tutukluluğuyla alakalı bir hüküm beklerken bu sefer ikinci iddianame geldi. İddianame de daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Adalet Bakan Yardımcılığına atanacak olan dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın elinden çıktı. Kavala hazırlanan bu ikinci iddianamede "siyasal veya askerî casuslukla" suçlandı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bunlar yaşanırken tekrar tekrar Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istedi. Türkiye’yse uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini hatırlattı.
Devamında Osman Kavala iddianamesini Savcı Hasan Yılmaz’ın yazdığı davanın yargılaması başladı. Mahkemeden beklenen tahliye kararı çıkmadı. Tahliye kararı çıkmadığı gibi ilerleyen günlerde de Anayasa Mahkemesi karar vermeyi sürekli ertelediği Osman Kavala’nın bireysel başvurusunda “ihlal yok” dedi. Ancak karar Genel Kurul’dan 7 üyeye karşı 8 üyenin oy çokluğuyla çıktı.
Gezi Davası sil baştan
Hemen ardından da İstinaf, Savcı Edip Şahiner’in başvurusunda Osman Kavala’nın ve diğer Gezi sanıklarının beraat kararını bozdu.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi de İstinaf kararı uyarınca Osman Kavala’nın casuslukla yargılandığı davayı Gezi Davasıyla birleştirdi. Derken 21 Mayıs 2021’de de Gezi Davasının görülmesine yeniden başlandı.
Bu sırada mahkeme bu sefer çArşı’yla Gezi davalarının bileştirilmesine karar verdi. Ancak absürtlük ola ki birleştirmeye ‘muvafakat’ veren de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mahmut Başbuğ’du. Başbuğ İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığına getirildi. Kendi talebine muvafakat verdikten sonra İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine geri döndü.
İlerleyen süreçte yine duruşmalar görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden yargılamaya müdahale edercesine Osman Kavala’yı hedef aldı. Osman Kavala bunun üzerine artık duruşmalara katılmayacağını ve savunma yapmayacağını açıkladı.
Bir yandan yargılama devam ederken bu sefer savcı Edip Şahiner çıkıp Gezi'yle çArşı davasının ayrılmasını istedi. Bu sırada da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararını yerine getirmediği için Türkiye'ye karşı ihlal sürecini başlattı.
Casusluk suçlaması kayboldu yerine TCK 312 geldi
21 Şubat 2022’deki duruşmada da Gezi’yle çArşı davaları ayrıldı. Ancak Osman Kavala yine tahliye edilmedi. Ve herkes 21 Mart’ta yapılacak son duruşmayı beklerken savcı Edip Şahiner celse arasında esas hakkındaki mütalaasını verdi.
Şahiner mütalaada Osman Kavala için Mücella Yapıcı'yla birlikte ‘ağırlaştırılmış müebbet’ istedi. Bunu talebi de “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312)” suçuyla gerekçelendirdi.
Ancak Osman Kavala'nın ikinci tutukluluk gerekçesi bu suçlama değildi. Osman Kavala ilk Gezi yargılamasında beraat ettikten sonra serbest bırakılmadan tekrar tutuklanınca bu sefer “siyasal veya askeri casuslukla (TCK 328)” suçlanmıştı. Ve Osman Kavala’nın tutukluluk nedeni olarak bu suçlama gösterilmişti.
Yani bir başka deyişle 1 Kasım 2017’den beri -4 yıl 5 aydır ya da 1613 gündür- Silivri’de tutuklu olan Osman Kavala bugün ilk tutuklandığı suçlamayla karşı karşıya.
Üstelik AİHM’nin ‘derhal serbest bırakılması’ kararına ve Avrupa Konseyi’nin tüm çağrılarına rağmen.
Avukatları da gündem yaptı
Bu absürtlüğü aslında 21 Mart’taki son duruşmada Kavala’nın avukatı Tolga Aytöre de gündeme getirmişti. Aytöre yaşananların trajikomik olduğunu düşünüyor olacak ki arada kendine hakim olamayarak güldüğü tavırlarla Kavala’nın dört buçuk yıllık tutukluluğunun son 2 yılının ‘casusluk’ suçlamasıyla ilgili olduğunu hatırlatmıştı.
Ardından da mahkeme heyetine “Savcının verdiği mütalaa 312’den mi, 328’den mi?” diye sormuştu.
Aytöre “2 yıldır casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğun devamını istiyorsunuz. Ama mütalaada TCK 328 (casusluk) yok. Ben iddia makamının mütalaada ne istediğini hala anlamış değilim. 328. maddenin tüm usurlarının oluştuğunu söylüyorsunuz. Biz iki yıldır yargılanıyoruz bundan. Şimdi 328 yok, nereye gitti… Kavala kanunlarında gelinen son nokta. Bu kadar itibarsızca yargılanmayı hak etmiyoruz” demişti.
Bozdağ'ın açıklaması...
Bugün gelinen noktada Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Türkiye'nin, AİHM'in verdiği ihlal kararına uyduğunu iddia ediyor. Ancak hakikat gerçekten de öyle mi? (HA)