78’liler Girişimi, 6 Mayıs 1972’de dönemin devrimci liderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idamlarına ilişkin açıklama yayınladı. 78’liler, açıklamalarında, Denizlerin idamlarına “evet” diyenlerin listesini bir kez daha hatırlattı.
TIKLAYIN - İdama evet diyenlerin tam listesi
TIKLAYIN - Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Karanfillerle Anıldı
İdam öncesi
78’lilerin açıklaması şöyle:
“12 Mart faşist darbesine karşı tek bağımsız tavır, 1971 devrimci direnişçilerinden gelecekti...
“Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Sinan Cemgil'in "acelesi" vardı: "erken” harekete geçeceklerdi...
“Darbeye karşı direnmek için Nurhak dağlarına ayrı yollardan giderlerken, darbeden dört gün sonra, 16 Mart 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan Sarkışla’da yakalanacak, Sinan Cemgil Nurhak’a ulaşırken, akabinde Hüseyin İnan da yakalanacaktı.
“Artık Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan 'ip'in altındaydılar.
“Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı kurtarmak için Mahir Çayan ve yoldaşlarınca, 17 Mayıs 1971'de İsrail Başkonsolosu Elrom'un kaçırılmasından sonra, "Balyoz" adı verilen harekât üzerinden Amerikancı 12 Mart Darbesi sürece hâkim olacak, toplumsal muhalefeti, ordu ve devlet bürokrasisi içindeki 'ilerici' güçleri hızla tasfiyeye yönelecekti.
“30 Haziran 1971'de Alpaslan Özüdoğru, Kadir Manga ve Sinan Cemgil, Nurhak Dağlarında katledileceklerdi.
“1 Haziran 1971'de Maltepe'de bir evde kuşatmaya alınan Hüseyin Cevahir katledilecek, Mahir Çayan yaralı ele geçirilecekti.
“Maltepe Askeri Cezaevi'nden firar etmelerinden sonra, Mahirlerin 12 Mart Darbesine karşı direnişi, Deniz'lerin idamını engelleme tarihsel, toplumsal, siyasal zorunluluğuyla birleşecekti.
“Maltepe Cezaevi firarından sonra bölünme ve iç ihanetin kuşatıcı ve ağır baskı koşullarında, Ulaş Bardakçı İstanbul'da, Koray Doğan Ankara'da katledilecekti.
“30 Mart 1972'de Mahir Çayan 10 yoldaşı ise Kızıldere'de katledilecekti.
“6 Mayıs 1972'de de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edilecekti.
“Bu olanları, İbrahim Kaypakkaya'nın yoldaşları ile birlikte Dersim dağlarında yakalanışı, ideolojik serüveni, işkence altında destansı direnişi ve katledilmesi izleyecekti.
Parlamentoda ne oldu?
“6 Mayıs 1972'de idam edilen 3 genç için TBMM'de yapılan oylamada, Süleyman Demirel'in genel başkanı olduğu Adalet Partisi idamlara 'Evet' oyu vermişti.
“Demirel, bu oylamada başroldeydi.
“6 Mayıs 2010 tarihinde Marmara Vakfı'nın İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlediği 13. Avrasya Forumu'na katılan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, DHA muhabirinin Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıl dönümü olduğunu hatırlatması üzerine şu değerlendirmelerde bulunacaktı:
“… Bu bizim tarihimizdir. Hadise devletin tasarrufudur. Mahkemeden geçmiştir. Meclis tasdik etmiştir. İcra edilmiştir… Ama karar karardır. Karar, meşrudur. Meşruiyet tartışması yapılamaz.”
‘Süleyman Demirel iki eliyle ‘Evet’ dedi’
O gün mecliste Adalet Partisi sıralarında "3'e 3" tezahüratları yükseliyordu.
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan'ın idamlarına karşı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan'ın yaşam hakkı yok ediliyordu.
İdam oylamasının yapıldığı gün Meclis'te konuşma yapmayan Süleyman Demirel, Adalet Partisi grubunun en önüne oturarak şevkle ve heyecanla parti grubunu yönetti.
İdam kararları oylanırken iki elini birden havaya kaldırarak 'Evet' dedi.
Dönemin tanıklarından gazeteci Altan Öymen, idamların oylandığı günkü meclisi şöyle anlatmıştı:
Süleyman Demirel, Mobilya Yolsuzluğundan yargılanan yeğeni Yahya Demirel İle ilgili olarak '25 yaşında çocukla uğraşıyorlar' diyor. 6 Mayıs 1972'de ise idam edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin'in idam kararları oylanıyordu. Süleyman Bey ise AP Grubu'nun en önünde oturuyordu. Elini 'İdama evet' için kaldırdığında arkasına dönüp baktı, herkesin kaldırıp kaldırmadığını kontrol ediyordu. Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü. İdamlar kabul edilmişti. Deniz ve Yusuf da 25 yaşındaydı. Süleyman Bey onlar için hiç '25 yaşında çocuklar' demedi. İdam edilmelerini istedi. İsteğine ulaştı da...
Başka Kimler idamlara “Evet” dedi…
Milletvekili sayısı: 450
Oy verenler: 323
Kabul oyu verenler: 273
Ret oyu verenler: 48
Çekimser: 2
Oylamaya katılmayanlar: 118
Açık üyelik: 9
"Demirel liderliğindeki AP'nin (Adalet Partisi) 251 milletvekilinden 218'i kabul oyu vermiş, 33'ü oylamaya katılmamış ve ret oyu veren milletvekili yoktu.
"CHP'nin (Cumhuriyet Halk Partisi) 140 milletvekilinden 28’i kabul oyu vermiş, 2'si çekimser 66'sı oylamaya katılmamış ve 47 milletvekili de ret oyu kullanmıştı.
"Toplam 48 ret oyu verenlerden 47'si CHP'den; 1'i de sandalye sayısı 1 olan TİP (Türkiye İşçi Partisi) milletvekili Mehmet Ali Aybar'dı.
"Süleyman Demirel’den başka, İsmet Sezgin, Alparslan Türkeş, Hüseyin Balan, Yusuf Ulusoy gibi isimler idama 'Evet' oyu verdi.
"Necmettin Erbakan (Erbakan yurt dışında idi) Osman Bölükbaşı ve Seyfi Günbeştan gibi isimler oylamaya katılmadı.
O günkü meclis tutanaklarında 450 üyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oylamaya 323 milletvekilinin katıldığı ve 273 'Evet'e karşı 48 'Hayır' oyu ile idam cezasının onaylandığı belirtiliyor.
Buna göre CHP'den 30 'Evet', 47 'Hayır', 2 'çekimser' oy çıktığı ve 52 CHP'linin de oylamaya katılmadığı görülüyor.
O koşularda Mecliste tüm CHP'liler ret oyu vermiş olsaydı da belki idamları durdurmak mümkün olmayacaktı, ancak oylamanın CHP’nin de katılımıyla gerçekleşmiş olduğu da tartışılmayacaktı, şimdi tartışılacak, tarih unutmayacaktır.
21 Mart'ta partinin genel sekreterlik görevinden istifa etmiş olan CHP Zonguldak milletvekili ve 14 Mayıs'ta da İsmet İnönü'nün istifası ile parti başkanlığına geçecek olan Bülent Ecevit oylamadan önce 24 Nisan 1972'de meclis kürsüsünden şu konuşmayı yapıyor:
"Huzurunuzda bulunan konuda öncelikle hüküm vermekten kaçınmak gerekir. Çünkü ölüm cezalarının uygulanıp uygulanmaması söz konusu olan kimseler, münferit olayların sorumluları, suçluları olarak görülemezler. Geride acı, üzücü bir devre bıraktık. Şimdi birkaç kişinin muhakemesi yapılmıyor, bir bakıma tümü ile o acı, o üzücü dönemin muhakemesi yapılıyor, muhasebesi yapılıyor. Bu muhasebe tümü ile ortaya çıkmadan, bir sonuca varmadan önce, münferit sorumlular hakkında kesin yargılara varmak, daha doğrusu Büyük Millet Meclisi olarak, varılmış yargıları kesin sonuçlara ulaştırmak, ileride bizleri çok üzecek olan bazı durumlar ortaya çıkarabilir.
Nitekim zaman geçtikçe, konuya, soruna değişik açılardan bakılmakta; yine konuya değişik açılardan da baktığı için veya arada geçen zaman zarfında yeni ortaya çıkan verilerin ışığında değişik değerlendirmeler yapma olanağı bulunduğu için, aynı suçlardan dolayı bazı kimselere daha hafif, ölümden daha hafif cezalar verilmesi uygun görülmektedir."
İnönü: Siyasi suçlardan dolayı idam verilmesin
“Arkadaşlarım; biz suçların infazında, infaz kanunundaki eksiklikleri tamir ettirmeye çalışırken; suçluları ceza görmemeleri, affedilmeleri fikrinde değildik ve yine öyle bir fikir taşımıyoruz. Bunlar, suçlarının karşılığı olan cezaları görmelidirler; bu cezaları göreceklerdir. Bu cezalar hususunda özel bir kanaatimiz var. O da, «Siyasî suçlardan dolayı idam cezası yapılmasın» davasındayız.
"Biz Anayasa Mahkemesine müracaat etmekle suçluların cezadan kurtulmalarını istemiyoruz, idama mukabil, müebbet ceza görebilirler. Müebbet ceza, idamdan daha hafif bir ceza değildir.”
CHP durumu değiştirebilir miydi?
"CHP idamların esas ve usul yönünden iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu ve mahkeme, itirazı usul yönünden kabul etti ve kanun Meclis'e geri geldi.
"CHP'nin yeniden Anayasa Mahkemesi'ne itiraz etmesi beklendi, çünkü kanun esastan ele alınmamıştı.
"Ne olduysa CHP bu kez itiraz etmedi. Etse birçok şey değişebilirdi."
"Belki de değişmezdi… Ama idamların onaylanıp onaylanmamasının en kritik bir aşamasında CHP'nin itiraz etmemesi, yakın zamanların kritik anlarında takındığı tavırları anlama bakımından manidardır. "
Deniz Gezmiş kimdir?Deniz Gezmiş, Ankara'nın Ayaş ilçesinde 27 Şubat 1947'de doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olarak çeşitli kentlerde ilk ve orta öğrenimini gördü. Liseyi İstanbul'da bitirdi. 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne giren Gezmiş, lise yıllarında sol düşünceyle tanıştı ve 1965'te Türkiye İşçi Partisi'nin Üsküdar İlçesine üye oldu. 30 Ocak 1968'de Hukuk Fakültesi'nde Devrimci Hukukçular Örgütünü kuran Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesine önderlik etti. İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı. 1 Kasım 1968'de Samsun'dan İstanbul'a Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. 1969 Haziran'ında Filistin'e giderek Eylül'e kadar Filistin gerilla kamplarında kalan Gezmiş, 20 Aralık 1969'da yakalandı ve Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Daha sonra Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu (THKO) kurdu. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin kaçırılması eyleminde bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı. 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırılan Gezmiş, 6 Mayıs 1972'de idam edildi. Hüseyin İnan kimdir?Hüseyin İnan, 1949'da Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız'da, liseyi Kayseri'de okudu. 1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. 1968'de TİP ve daha sonra Milli Demokratik Devrim (MDD) içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen illegal ve dar örgütçülük fikri etrafında çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme fikrini geliştirmeye çalıştı. Özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan'ın attığı bu grup daha sonra, THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı. 14 Ekim 1969'da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün El Fetih kamplarına gitti ve orada İsrail'e karşı savaştı. 1 Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalının kaçırılması eylemlerinde yer aldı. 24 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanarak, 9 Kasım 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la birlikte idama mahkum edildi. 6 Mayıs 1972'de idam edildi. Yusuf Aslan kimdir?Yusuf, 1947'de Yozgat'ın bir köyünde doğdu. Ortaöğrenimini dindar ve anti-komünist eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı. 1966'da ODTÜ'ye girdi. Bir yıla kalmadan ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu. İlk yargılandığı eylem, CIA ajanı, Amerikan Büyükelçisi Commer'in arabasının yakılmasıydı. 1969'da arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi. Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu. 1970 yılında kurulan THKO'nun kurucusu ve önderlerinden olan Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. 6 Mayıs 1972'de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan'la birlikte idam edildi. |
(EMK)