"Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm!"
Bunlar, Deniz Gezmiş idam edilmeden önceki son sözleri. İdamları izleyen iki avukattan biri olan Mükerrem Erdoğan aktarıyor.
O dönemi aktarma iddiasıyla yola çıkan ve Atv'de yayınlanan Hatırla Sevgili dizisinin cuma akşamı yayınlanan bölümünde Gezmiş, Hüseyin Aslan ve Yusuf İnan'ın idamları anlatıldı. Gezmiş, konuşmasına başladı, ilk cümleyi söyledi... Sonra; reklamlar!
Danışmanlar üzüntülü
Taraf'ın haberine göre, dizinin senaristlerinden Nilgün Öneş, Gezmiş'in sözlerinin senaryoda olduğu gibi yer aldığını, değişikliğin büyük bir ihtimalle dublaj sırasında yapıldığını söyledi.
Dizinin danışmanlarında Mustafa Yalçıner, Tayfur Cinemre ve Hasan Ataol da ortak bir açıklama yaparak şöyle dedi:
"Dizinin son bölümü olan 'Denizlerin İdamı' bölümü son derece etkileyiciydi. Ancak dönemi ve Denizleri yakından bilenler, bütün bu güzelliklerin hakkını verirken bir problemli durumdan üzüntü duydular: Deniz'in ünlü 'son sözleri' Türkiye'nin bilinen sınırlılıklarına kurban gitmiştir."
"Kanlı Pazar"
Diziyle ilgili bugüne kadar bir dizi eleştiri ortaya çıkmıştı.
Bunlardan ilki dizinin danışmanlarından Fahri Aral'ın "Kanlı Pazar"la ilgili bir repliği önermesi nedeniyle gelen tepkiler üzerinden işten çıkarılması üzerine geldi.
1969'daki olayda İlim Yayma Cemiyeti'ni ilzam eden bir replikten sorumlu tutarak işten çıkarılan Aral bunun üzerine yaptığı açıklamada şöyle diyordu:
"Başta inandıkları daha güzel bir dünya uğruna idam sehpalarına giden Denizlerin ve bu uğurda can veren onlarca arkadaşımın anısına saygı duyduğumdan, sözkonusu dizinin danışmanlığı ile hiçbir ilişkimin kalmadığını duyurmak istiyorum."
THKO odaklı
Bir diğer eleştiri de, dizinin senaristlerinin ve yapımcılarının, 12 Mart öncesi ve sonrasında gerçekleşen olayları -siyasi tercihleri doğrultusunda- taraflı bir biçimde aktardıkları üzerineydi.
Kısa süre önce dizinin danışmanları arasına katılan Erkan Kayılı, o dönemin orantısız bir biçimde Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu (THKO), özellikle de Deniz Gezmiş'i odağına alarak aktarıldığını belirtmişti.
Bu eleştiriler tartışmaya açıktı; dizinin senaryosunun neden öyle değil de böyle yazıldığı ya da genel çerçeve dışında hangi ayrıntının dışarıda bırakılıp bırakılmayacağı konusunda açıklamalar yapıldı.
Aral'a cevap veren dizinin yapımcısı Tomris Giritlioğlu "tarafsız olmaya çalıştıklarını" vurguluyordu. Kayılı da eleştirilerini sıralarken bunun bir televizyon dizisi olduğu; senaryo yazımı, kurgu, zaman gibi nedenlerden dolayı olayların arka planının gölgede kalabildiğini de ekliyordu.
Son sözlerin hikayesi
Fakat şimdi tartışılmayacak bir gerçeğin sansürlenmesiyle karşı karşıyayız. İdamlara tanıklık eden avukat Halit Çelenk, yargıç tarafından infaz tutanağından çıkarılan Gezmiş'in son sözlerini "İdam Gecesi Anıları" kitabında uzun bir süre yazamadığını, dava açıldığını anlatıyor. "Yaşasın ..." diye verdiği sözcükler ancak kitabın son baskılarına girebildi.
Aradan 30 küsur sene geçmesine rağmen Gezmiş'i anan insanlar hakkında davaların açıldığı bir dönemde yaşarken, o 16 kelimenin 12'sinin neden diziden çıkarıldığını anlamak güç değil aslında. Ama bu sansürü yutması beklenenlerin de üzüntüden daha fazlasını hissetmesi gerekiyor.
Mare Nostrum
Ertuğrul Kürkçü birkaç yıl önce "Ölümünden 33 yıl sonra, Deniz'i genç kuşaklara kendi olduğu gibi, nasılsa öyle anlatmanın önünde artık bir 'yasal' engel de kalmamışken onu Cumhuriyetçiden, Türkçüden, Atatürkçüden kendi 'ideolojik' evreni dışında kalan her şeyden ayıran son sözleri bu kez Deniz'in kısa tarihinden ayıranlar onun imgesini sosyalistlere karşı bir ideolojik silaha dönüştürmeyi umabilirler" diye yazıyordu.
"Deniz'i 'bizim' yapan, hiç tereddütsüz o 'bizim Denizimiz', 'Mare Nostrum' diyebilmemizi sağlayan şey 6 Mayıs 1972 şafağında Ankara Merkez Kapalı Cezaevi avlusunun duvarlarında yankılanan ve Türkiye'nin en ücra köyünden bile duyulan o son sözleriydi." (EÜ/GG)